• Sonuç bulunamadı

1.3. Benign Prostat Hiperplazisi

1.3.6. Benign Prostat Hiperplazisi Tedavisi ve Metabolik Sendrom

Metabolik sendrom ve bileşenlerinin, tüm sistemlerde olduğu gibi üriner sistem üzerine de etkileri vardır. Alt üriner sistemde gözlenen boşaltma ve depolama tipi semptomların sıklık ve şiddetindeki artışın MetS ve komponentleriyle ilişkili olabileceği öne sürülmüştür (1,4). Geçmişte, yaşlı erkeklerde gözlenen AÜSS, genellikle doğrudan BPH, ya da indirekt mekanizmalarla benign prostat büyümesi ya da benign prostatik obstrüksiyonla ilişkili olduğu varsayılmıştır (159). Son yıllardaki gelişmeler ve bilgiler, yaşlı erkeklerdeki tüm mesane semptomlarının sadece prostatla ilgili olmayıp detrüzör hiper ya da hipoaktivitesi, noktürnal poliüri ile de ilişkili olabileceğini düşündürmektedir (160). Hammersten ve ark., BPH nedeniyle AÜSS gelişen 158 hastada, MetS komponentleri olan hastaların prostat volümlerinin ve yıllık prostat hacmindeki artışın daha fazla olduğunu tespit etmiş, prostat bezindeki büyüme ile obezite, açlık insülin seviyeleri ve sistolik kan basıncı arasında pozitif korelasyon saptarken, HDL kolesterol seviyeleri ile negatif bir korelasyonun varlığını saptamışlardır (161). Prostat hacmi artmış erkeklerde serum insülin ve serum IGF bağlayan protein-3’de yüksek oranlarda bulunmuştur (162).

32

Metabolik sendrom ile AÜSS’nin ilişkili olduğuna dair pek çok çalışma bulunsa da; MetS ve AÜSS arasındaki ilişki olmadığını gösteren çalışmalar da mevcuttur. Temml ve ark., 2371 erkek ve 731 kadın hasta ile yaptıkları çalışmada; MetS ve komponentlerinin hem erkeklerde hem de kadınlarda AÜSS’yi arttırmadığını ve MetS ile AÜSS arasında ilişki olmadığını iddia etmişlerdir (163). Öte yandan, MetS olduğu düşünülen ya da vücut kitle indeksi yüksek olan olgularda AÜSS’nin gelişim riskinin normal popülasyona göre daha fazla olduğu ve yaşam tarzı değişikliklerinin AÜSS riskini azaltacağı bildirilmiştir (Şekil 2) (24). Bu çalışmada, alfa bloker tedavinin MetS olan ve olmayan hastalar üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlandı. BPH’ye bağlı AÜSS’nin medikal tedavisinde kullanılan alfa blokerlerin MetS’li hastalarda da AÜSS üzerine bilinen etkilerini gösterip gösteremeyeceği plasebo kontrollü olarak literatürde ilk kez araştırıldı.

33

2. GEREÇ VE YÖNTEMLER

Bu çalışma; Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu onayı (22.04.2011 tarih, TF 11-26 no) alındıktan sonra Mayıs 2011 – Mayıs 2012 tarihleri arasında yapıldı. Çalışmaya, Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Üroloji ve Endokrinoloji polikliniklerine AÜSS ile başvuran toplam 80 hasta dahil edildi. Çalışma süresince ilaç kullanan, kontrolde kalan ya da değerlendirme olanağı bulunabilen 68 erkek hasta bulundu ve çalışma verileri bu hastalar üzerinde incelendi. Fırat Üniversitesi hastanesi Üroloji ve Endokrinoloji kliniğine başvuran AÜSS’si olan hastalar, MetS olan ve MetS olmayan olarak 34 kişilik iki gruba ayrıldı. Daha önceden hazırlanmış, tez yürütücüsü tarafından önceden bilinen A ve B zarfları içerisinde dış görünüşleri piyasadaki ile aynı görünüşteki toplam 68 ilaç kutusuna 34 alfa bloker (alfuzosin 10 mg 1x1, Generica-İstanbul, Xalfu 10 mg tablet), 34 plasebo (1x1) blisterleri yerleştirildi. Plasebo blisterleri ve dış kutularıda piyasadaki mevcut alfuzosin kutusu ile aynıydı ve plasebolarda yine bu firma tarafından üretildi. A zarfındaki 34 ilaç kutusu (17 plasebo, 17 alfuzosin) 34 MetS hastasına sorumlu öğretim üyesi tarafından rastgele verildi. B zarfındaki 34 kutu ise aynı şekilde 34 MetS olmayan hastaya sadece numaralar kapalı zarfta muhafaza edilerek rastgele verildi. Oniki hafta sonra hastalar blisterler ile kontrole geldiğinde önceden belirlenmiş numaralarla hangi hastaların hangi uygulamaları aldıkları (plasebo veya alfuzosin) belirlendi. Böylece çalışma, çift kör, plasebo kontrollü olarak dizayn edildi.

Olgu seçimi:

Alt üriner sistem semptomu olan toplam 68 erkek hasta çalışmaya dahil edildi. Üroloji polikliniğine başvuran AÜSS’li erkek hastalar ve Endokrinoloji polikliniklerinde MetS tanısı almış erkek hastalardan AÜSS yakınması olan hastalar değerlendirildi. Çalışmaya alınma kriterleri; 50 yaş veya daha yaşlı AÜSS olan erkekler, üroflowmetride Qmax <15 ml/sn olması (>100 cc işenen volüm), ultrasonografi ile en az 20 mL prostat hacmi, IPSS formunda en az 8 ve üstü puanı olan hastalar ile BPH-YKÖ >3 (index 1) olması, PSA değerinin 0-4 ng/dl olması veya 4 ng/dl üzerindeki değere sahip hastalar içinde prostat biyopsisi yapılıp sonucu prostat kanseri olmayan hastalar, MetS tanısı için Tablo-2 deki kriterleri taşıması.

34

Çalışma dışında tutulma kriterleri ise; daha önceden prostat cerrahisi geçiren hastalar, üretra veya prostat patolojili hastalar, prostat büyümesi için medikal tedavi görmüş hastalar, üriner enfeksiyon, aşırı aktif mesane, nörojen mesane, postural hipotansiyon öyküsü olanlar, PSA değerleri 10 ve üzeri olanlar, PSA’sı 4-10 arasında prostat kanseri olan hastalar, son 6 ay içerisinde 10 kg’dan daha fazla vücut ağırlık artışı olan hastalar.

Hastaların randomize olarak gruplara ayrılmaları, alfa bloker ve plasebo uygulamaları Şekil 12’de detaylı olarak belirtilmiştir.

Şekil 12.2 Çalışmaya alınan hastaların randomize edilmeleri

Hastalardan ayrıntılı tıbbi öykü, sigara-alkol kullanımı, ilaç kullanımı öyküleri alındıktan sonra tüm olgular IPSS, BPH-YKÖ ve IIEF formları ile değerlendirildi. İndeks-4’de verilen IPSS, IPSS hayat kalite sorusu ve IIEF formları Türkçe’ye çevrilmiş, geçerlik ve güvenirlikleri ispatlanmış sorgulama formlarıdır (164,165). Bu form ile; 7 ayrı soruda hastalarla AÜSS’nin şiddetini, depolama, boşaltma ve rezidü fazlarını incelenmesi hedeflenir. Her bir soru hastalar tarafından 0-5 arası bir puanla skorlandırılmakta ve buna göre AÜSS’leri hafif (0-7), orta (8-19) veya şiddetli (20-35) olarak sınıflandırılmaktadır. Ayrıca AÜSS’nin yaşam kalitesi üzerine etkilerini değerlendirmek amacıyla IPSS formuna 8. soru tamamlayıcı olarak hayat kalitesini değerlendirmek için entegre edilmiş olarak bulunmaktadır. Ayrıca BPH’nin yaşam kalitesi üzerine etkisini değerlendirmek üzere 20 sorudan oluşan

35

BPH-YKÖ Formu da dolduruldu. Saptanan bu değerler içerisinde IPSS-YKS, IPSS sorgulama formunda 7 soruya ek olarak yaşamlarının geri kalanında mevcut semptomlarıyla yaşamlarını sürdürecek olduklarında ifade ettikleri memnuniyeti gösteren Türkçeye valide edilmiş bir sorgulama iken, BPH-YKÖ ise Türkiye’de Üroonkoloji grubu tarafından geliştirilmiş olup geçerlilik ve güvenirliliği ispatlanmış işemenin hayat kalitesi üzerine etkisini sorgulayan bir formdu. Ereksiyon İşlevi Uluslararası Değerlendirme Formu 15 sorudan oluşan bir form olup skor sonucu erektil disfonksiyonun şiddetini belirlemektedir. Yok (26-30 ), hafif (17-25), orta (11-16), şiddetli (0-10) olarak sınıflanmaktadır. Bu form ile AÜSS olan erkek hastalarda erektil fonksiyonların değerlendirilip AÜSS ve ED arasındaki muhtemel ilişkilerin belirlenmesi amaçlandı. Alt üriner sistem semptomu olan hastaların tümü detaylı fizik muayene, kısa nörolojik inceleme, parmakla rektal inceleme (PRİ), PSA, üre, kreatinin ölçümü, üroflowmetri ve PVR ölçümü, gerektiğinde ürodinamik çalışma ile basınç akım incelemesi, ultrasonografi eşliğinde prostat boyutu ve TİT başlangıç değerlendirme testleri ile değerlendirildi. Prostat spesifik antijen yüksekliği söz konusu olan olgularda PRİ ile tanı doğrulanarak şüpheli olgularda transrektal prostat biyopsisi alındı. Biyopsi sonucu benign hiperplazi gelen olgular çalışmaya alındı. Metabolik sendrom açısından ise; 12 saatlik açlık serum glukozu, tokluk şeker düzeyi, serum trigliserit düzeyi, Htc, Hgb, HgbA1c, total kolesterol, HDL-kolesterol, LDL-kolesterol, total testosteron, SHBG, albumin, bel çevresi, vücut ağırlığı, boy ölçümü, vücut kitle indeksi (VKİ) belirlenmesi ile değerlendirildi. Ayrıca sistolik ve diyastolik kan basıncı ölçümü ve antihipertansif ilaç kullanımıda sorgulandı. Tüm hastaların en az 10 dakikalık istirahat sonrasında, sistolik ve diyastolik kan basınçları sağ koldan ölçüldü. Bel çevresi, alt kaburga hizası ile iliak kanadın orta noktasından ölçüldü. VKİ, hastanın kilogram cinsinden kilosu, metrekare cinsinden boyunun karesine bölünerek hesaplandı.

Metabolik sendrom tanısı ise NCEP-ATP III kriterlerine göre belirlendi ve en az 3 kriteri taşıyan hastalar bu sendrom tanısını aldılar. Bu kriterler:

1-Hipertansiyon (Sistolik kan basıncı 130 mmHg ve üstü, diastolik kan basıncı 85 mmHg ve üstü),

36

3-Obezite (Bel çevresi erkeklerde 102 cm, kadınlarda 88 cm ve üstü ya da VKİ 25kg/m2 ve üstü),

4-Düşük HDL kolesterolü erkeklerde < 40 mg/dl, kadınlarda < 50 mg/dl 5-Hipertrigliseridemi 150 ve üstü.

Metabolik sendrom ve AÜSS arasındaki ilişkiyi açıklayabilecek ve alfa bloker tedavinin etkinliğini ölçmek için bu çalışmada çeşitli biyokimyasal markerların da incelenmesi planlandı. Bu amaçla tüm hastalarda ilaç tedavisi öncesi ve sonrası biyokimyasal analizler yapıldı. Metabolik sendroma bağlı gelişen hipoksi ve inflamasyonu değerlendirmek, serbest oksijen düzeyi artışını inceleyebilmek için, iNOS, TNF-alfa, COX-2 ölçümleri de yapıldı. Hastalardan çalışılacak kan parametrelerinin ölçümü için 8 ml kan alındı. Tedavi bitiminden sonra ise değişmeleri değerlendirmek amacı ile aynı analizler tekrarlandı. Çalışma gruplarını oluşturan kişilerin her birinden 5 ml kan jelli biyokimya tüpüne alınarak 2500 rpm’de 10 dakika santrifüj edilerek serumları ayrıldı. Serumlar ölçülecek parametreler olan iNOS, COX-2, TNF alfa ve aktivitelerinin tayin edilmesi için -80 C’de saklandı.

Serum iNOS ve TNF alfa düzeyleri ELİZA yöntemi ile USCN Life Science marka (iNOS Katalog No: E90837 Hu, TNF alfa Katalog No: E90133Hu ) test kitleri kullanılarak ölçüldü. iNOS düzeyleri ng/mL, TNF alfa düzeyleri pg/mL olarak ifade edildi. iNOS için test ölçüm aralığı : 0.156-10 ng/mL, duyarlılığı : 0.059 ng/mL TNF alfa için ölçüm aralığı : 15,6-1000 pg/mL, duyarlılığı: 6,2 pg/mL’dir. Serum COX-2 aktivitesi Western Blot yöntemi kullanılarak belirlendi. COX-2 aktivitesinin belirlenmesinde spesifik antikorlar kullanılarak İnvitrogen firması tarafından belirlenen protokole uygun olarak çalışıldı (www.invitrogen.com/.../western-blot- protocol.html). Sonuçların değerlendirilmesi için relatif yüzde değerinden faydalanıldı.

Sabah saat 8-10 arasında alınan kan ile serum total testosteron düzeyleri, albumin, SHBG ölçülerek biyoavailable ve serbest testosteron hesaplandı (166). Yukarıda belirtilen tüm tanısal testler ve incelemeler tamamlandıktan sonra medikal

37

tedavi alması uygun olan ya da cerrahi istemeyip medikal tedavi talep eden tüm hastalar tedavi başlanılması için gruplara ayrıldı. Medikal tedavi planlanan hastalar için uygulanacak tedavi için araştırmada kullanılan plasebo ve ilaç gruplarının hangileri olduğu kayıt altına alındı. Bu kayıtlar kapalı zarf içerisinde saklandı, hastalar ve çalışmayı yürütecek hekim tarafından bilinmeden çalışma tamamlandı. Plasebo temini mevcut alfa bloker ilaç (alfuzosin) üreten firmadan elde edildi. Hastalara 12 hafta boyunca alfa bloker (Xalfu 10 mg tablet, Alfuzosin 10 mg) tedavi ya da plasebo uygulandı. İlaç ve plasebo günde tek doz olarak verildi. Tedavi basamakları, yan etkiler, kullanım süresi, etkinlik beklentileri, tedavi sonu değerlendirmeleri gibi tüm işlemler hastalara detaylı olarak anlatıldı ve ayrı ayrı bilgilendirilmiş onam formları imzalattırıldı.

Tüm hastalarda alfa bloker tedavi ve plasebo uygulamalarına bağlı olası yan etkiler takip edildi. Çalışmamıza katılan hastaların aralıklı yapılan kontrollerinde hastalardan 3’ünün baş dönmesinden şikâyet ettikleri tesbit edildi ve hastaların tansiyon kontrolerinde hipotansiyona rastlanılmadı, hastaların ilacı gece uyku saatlerine denk getirmeleri önerisinden sonra şikayetlerinin azaldığı izlendi.

Hastalar 2. hafta, 4. hafta ve 8. haftalarda kontrol edildi ve toplam 12 haftalık süre sonunda yeniden laboratuar, biyokimyasal analizler yapıldı ve sorgulama formları ile değerlendirildi. Bu süreç içerisinde yapılan kontrollerde ilaca bağlı yan etkilerin olup olmadığı, bir ara değerlendirme olarak semptomlarda düzelme veya artış olup olmadığı ve ilaca devam edip edilmediği sorgulandı. Metabolik sendromu olan ve olmayan tüm hasta gruplarında alfa bloker ve plasebo ile AÜSS’lerdeki değişim, hayat kalite skorlarında düzelme olup olmadığı, tedaviden fayda görenler ve görmeyenlerde biyokimyasal ve hormonal kan sonuçları ayrı ayrı incelenerek gruplar arası istatistiksel analizler yapıldı. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 10.0 programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma) yanısıra niceliksel verilerin gruplararası karşılaştırmasında Kruskal Wallis ve Mann Whitney-U testleri, tedavinin etkinliğini her bir grup için ayrı ayrı değerlendirmek için de Wilcoxon testi kullanıldı.

38

3. BULGULAR

Çalışma grubunu oluşturan 68 olgunun yaş aralığı 50 ile 84 arasında olup, yaş ortalaması 64,18±7,61 idi. Tablo 5’de olguların çeşitli özellikleri ve laboratuar bulguları belirtilmiştir. Gruplar arası yaş ortalamalarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmadı. Dört hasta, PSA yüksekliği nedeni ile TRUS eşliğinde prostat iğne biyopsisi yapılıp sonucun benign çıkması üzerine çalışmaya dahil edildi. Hasta gruplarının total PSA değerleri Tablo 5’de gösterildi. Grup 1 ve 2’de VKİ değerleri grup 3 ve 4’e göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0,05). Grup 1 ve 2’de HDL değerleri grup 3 ve 4’e göre anlamlı olarak düşük bulundu (p<0,05). Grup 2’de TG değerleri grup 4’e göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0,05). Sex Hormon Binding Globulin (SHBG) değerleri grup 1’de non metabolik gruplara göre düşük bulunurken, grup 2’nin değeri grup 4’e göre düşük izlendi (p<0,05). Genel olarak Mets gruplarının SHBG düzeyleri non metabolik gruplara göre daha düşüktü. Total testosteron değerleri tedavi öncesi gruplar arasında istatistiksel olarak farklı değildi ve normal seviyelerdeydi. Metabolik gruplarda kan basıncı değerleri daha yüksekti (p<0,05). Total kolesterol ve LDL değerleri gruplar arasında istatistiksel olarak farklı değildi. Total testosteron değerlerinin beklendiği üzere SHBG’nin daha düşük olduğu gruplarda (grup1 ve 2) yüksek çıktığını fakat bu değerlerin de normal aralıkta olduğu saptandı. Vücut ağırlığı ve HbA1c değerleri MetS gruplarda non metabolik gruplara göre istatistiksel olarak daha yüksekti (p<0,05).

39

Tablo 5. Grupların çeşitli özellikleri ve laboratuar değerleri

MetS+Alfuzosin Grup 1 MetS +Plasebo Grup 2 Alfuzosin Grup 3 Plasebo Grup 4 Yaş 63,94±6,05 66,88±7,45 65,67±9,68 60,18±5,21 SHBG (nmol/l) 33,13±15,92a,b 37,13±19,88b 48,94±17,88 40,27±17,89 T PSA (ng/ml) 0,9±2,37 1,9±1,10 1,67±1,25 1,07±1,23 T Testosteron (ng/dl) 350±119,24 348±112,61 278±95,73 320±86,04 TG (mg/dl) 203,18±93,66 190,76±98,86a 124,00±61,30 139,41±63,33 HDL (mg/dl) 46,23±12,87a,b 41,88±6,20a,b 49,27±16,45 50,00±9,42 LDL(mg/dl) 116±26,79 114±39,51 123±18,47 119±24,17 Total Kolesterol (mg/dl) 190±41,19 189±33,04 198±28,35 193±31,46 VKİ (kg/ m2) 31,20±3,55a,b 30,01±4,26a,b 25,94±3,04 27,04±3,26

Bel çevresi (cm) 110±5,09a,b,c 103±8,46a,b 90±6,45 90±11,17

Vücut ağırlığı (Kg)

90±10,40a,b 86±10,50a,b 77±10,20 78±10,06

HbA1c 9,6±2,14a,b 8±2,40a,b 5,4±1,00 4,9±1,20

Prostat hacmi (cm3) 44,35±26,22 45,41±19,93 43,89±19,75 38,53±13,04 Tansiyon Sistol (mmHg) 140±16,29a,b 130±16,99a,b 120±15,20 120±9,43 Tansiyon Diastol (mmHg) 90±15,41b 80±6,26 80±8,56 80±8,68

Veriler ortalama±SD olarak ifade edilmiştir. a, plasebo grubuna göre anlamlı farlılık, b, alfuzosin grubuna göre anlamlı farklılık

c, met+ plasebo grubuna göre anlamlı farklılık p<0,05

Tablo 6’da belirtilmiş olan tedavi öncesi IPSS skorlarında gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmazken, tedavi sonrasında MetS+alfuzosin grubunda grup 2 ye göre anlamlı bir azalma belirlendi (p<0,05). Aynı şekilde, tedavi uygulanan ancak MetS olmayan hastalarda da IPSS skoru plasebo alan gruba göre anlamlı olarak azaldı. Bu azalma Tablo 7’de belirtildiği gibi gruplar için sırasıyla %37, %10, %27, %19 olarak izlenmiştir. Grup 2 ve 4’de tedavi sonrasında IPSS’de anlamlı bir değişikliğe rastlanılmadı (Tablo 6). Grupların kendi içlerindeki tedavi öncesi ve sonrası IPSS değişimleri ve diğer parametreler açısından değişimler grafiksel olarak şekil 13, 14, 15, 16’da gösterilmiştir.

40

Yaşam kalite değişim ölçeği değerlendirmesi için ölçülen IPSS-YKS skorunda ise tedavi öncesi ve sonrasında gruplar arasında yapılan karşılaştırmalarda istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı (p<0,05) (Tablo 6). Tedavi sonrası IPSS-YKS skorunda gruplarda sırasıyla %21, %11, %20, %19 azalma izlendi. Grupların kendi içinde yapılan analizlerde; grup 1 ve grup 3’de tedavi öncesi döneme göre tedavi sonrasında istatistiksel olarak anlamlı bir azalma olduğu izlendi (p<0,05). Grup 2 ve 4’de ise tedavi öncesine göre YKÖ skorlarında anlamlı değişim izlenmedi (p<0,05) (Şekil 13, 14, 15, 16). Bu değişimler yüzde olarak tedavi öncesi döneme göre tedavi sonrasında her bir grup için sırasıyla %50, %4, %42, %13 azalma olarak saptandı (Tablo 7). Tablo 6’da belirtilen Qmax değerlerinin gruplar arası karşılaştırmalarında, tedavi öncesinde grup 3’deki Qmax değeri; grup 4’e göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük idi (p<0,05). Diğer gruplarda tedavi öncesinde anlamlı bir fark yoktu. Tedavi sonrası Qmax değerlerinde grup 1’de grup 2’ye göre istatistiksel olarak anlamlı artış izlendi (p <0,05). Grup 2, 3 ve 4 arasında ise tedavi sonrasında Qmax açısından anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). Grupların kendi içerisinde yapılan istatistiksel analizlerinde, grup 1 ve 3’ün tedavi sonrası dönemde Qmax değerlerinin arttığı izlendi ve grup 2 ve 4’de ise tedavi sonrasında anlamlı artış belirlenmedi (şekil 13, 14, 15, 16). Tedavi sonrasında yüzde değişimlerde ise sırasıyla grup I, II, III ve IV’de %32, -%2, %30, -%2 değişim olduğu saptandı (Tablo 7).

Tüm gruplarda tedavi öncesinde hastaların IIEF skorları IIEF skor tablosuna göre (index 3) semptomatik düzeyde değildi. Metabolik sendrom gruplarında (grup 1 ve 2) tedavi sonrasında IIEF skorunda grup 4’e göre anlamlı olarak düşme izlendi ancak semptomatik olmadıkları için hasta şikayeti oluşmadı (p<0,05) (Tablo 6). Grupların IIEF değişimleri tedavi sonrasında da istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermedi (p>0.05).

Tedavi öncesi her bir grubun ölçülen PVR değerleri ile tedavi sonrası dönemde ölçülen PVR’leri arasında anlamlı bir istatistiksel farklılık bulunamadı (p<0,05). Metabolik sendromu olan ve alfuzosin 10 mg/gün uygulanan grubun tedavi öncesi ölçülen PVR değeri 54,59±26,64 (ml) iken tedavi sonrasında 57,65±35,33 (ml) ölçüldü ve istatistiksel olarak farklılık saptanmadı (p>0.05). Metabolik Sendrom

41

olmayan ve alfuzosin 10 mg/gün uygulanan grupta tedavi öncesi ölçülen ortalama PVR ölçümü 43,78±30,55 (ml) iken tedavi sonrasında PVR ölçümü 47,11±30,99 (ml) olarak ölçüldü ve bu grupta tedavi öncesi ve sonrası arasında istatistiksel bir farklılık saptanmadı. Bunların dışında ki gruplara ait tedavi öncesi ve sonrası PVR değerleri Tablo 6’da belirtildi ve bu gruplarda da istatiksel anlamda bir farklılık saptanmadı.

Grupların bT değerlerinin tedavi öncesi ve tedavi sonrası dönemde de normal sınırın üzerinde oldukları, tedavi sonrası serum ortalama bT değerinde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık ortaya çıkmadığı saptandı (Tablo 6). Grup 1’de Cox-2 (p<0.001) ve TNF α (p<0.001) değerleri tedavi sonrasında anlamlı olarak artmış bulundu (Tablo 6) fakat iNOS değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılığa rastlanılmadı (p <0,05) (Şekil 13). Grup 2’de iNOS (p<0.01) değerlerinde tedavi sonrasında istatistiksel olarak anlamlı azalma tesbit edildi ve TNF α (p<0.001) değerlerinde anlamlı artış olduğu tesbit edildi. Ayrıca Cox-2’de istatistiksel olarak herhangi bir farklılığa rastlanılmadı (Şekil 14). Grup 3’de Cox-2 (p<0.05) değerlerinde tedavi sonrasında istatistiksel olarak anlamlı azalma izlenirken, TNF α (p<0.001) değerlerinde tedavi sonrasında istatistiksel olarak anlamlı artış gözlendi (Şekil 15). Grup 4’e ait 12 parametrenin tedavi öncesi ve sonrası değerlerinin kendi içinde ve gruplar arasında karşılaştırılması sonucu istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0,05).

42

Tablo 6. Grupların tedavi öncesi ve sonrası değerleri ve gruplar arası

karşılaştırmaları MetS+Alfuzosin Grup 1 MetS +Plasebo Grup 2 Alfuzosin Grup 3 Plasebo Grup 4 IPSS tedavi öncesi 18,24±6,39 17,82±5,92 17,67±5,92 18,18±6,26

IPSS tedavi sonrası 11,53±8,35c 16,06±6,99 12,50±6,36a 14,18±7,83

IPSS-YKS tedavi öncesi 3,47±0,71 3,59±0,62 3,44±0,62 3,59±0,62 IPSS-YKS tedavi sonrası 2,65±0,79 3,18±0,95 2,72±0,83 2,82±0,95

IIEF tedavi öncesi 29,12±15,94a 30,65±11,77a 37,44±23,80 44,24±15,74

IIEF tedavi sonrası 29,59±16,56a 30,65±13,12a 34,67±19,97 42,53±14,27

BPH-YKÖ tedavi öncesi 16,53±11,54 18,88±6,72b 12,78±6,65 15,71±10,91 BPH-YKÖ tedavi sonrası 9,65±12,26c 16,94±7,62a,b 7,06±6,37 12,18±10,82 Q-max (ml/sn) tedavi öncesi 12,19±2,13 12,51±2,59b 10,59±2,63a 13,26±1,71

Q-max tedavi sonrası 16,25±5,48c 12,12±3,32 13,32±3,33 12,96±3,24

bT (ng/dl) tedavi öncesi 145,00±51,20b 126,01±38,76a 142,00±65,60 168,00±61,27 bT tedavi sonrası 138,00±62,67a 134,00±43,42a 137,35±63,80a 178,00±45,77 PVR (ml) tedavi öncesi 54,59±26,64 43,71±29,24 43,78±30,55 45,88±32,76 PVR tedavi sonrası 57,65±35,33 41,18±20,80 47,11±30,99 42,76±27,97 iNOS (ng/ml) tedavi öncesi 21,39±3,23a 21,87±2,37a,b 20,38±1,82a 30,00±7,41

iNOS tedavi sonrası 19,58±2,01a,b 19,74±1,81b 21,24±1,52 21,38±5,22

Cox2 tedavi öncesi (x10000)

3,69±1,18b,c 4,01±1,16b 4,93±1,35a 3,62±1,86

Cox2 tedavi sonrası (x10000)

4,75±0,29a,b,c 3,99±0,28a 4,16±0,45a 3,73±0,23

TNF α (pg/ml) tedavi öncesi

19,23±18,78a 13,82±14,45a,b 30,42±24,82a 52,56±36,11

TNF α tedavi sonrası 94,25±32,70a 83,25±17,03a,b 112,05±33,93a 44,64±59,00

Veriler ortalama±SD olarak ifade edilmiştir.

a, plasebo grubuna göre anlamlı farlılık, b, alfuzosin grubuna göre anlamlı farklılık,

c, met+ plasebo grubuna göre anlamlı farklılık vardır, p<0,05 bT alt sınır: 110 ng/dl

43

* p<0.05; ** p<0.01;

*** p<0.001 anlamlı fark mevcuttur.

Şekil 13. Grup 1’de incelenen tüm parametrelerin tedavi öncesi ve sonrası

44

* p<0.05; ** p<0.01;

*** p<0.001 anlamlı fark mevcuttur.

Şekil 14. Grup 2’de incelenen tüm parametrelerin tedavi öncesi ve sonrası

45

* p<0.05; ** p<0.01;

*** p<0.001 anlamlı fark mevcuttur.

Şekil 15. Grup 3’de incelenen tüm parametrelerin tedavi öncesi ve sonrası

46

Şekil 16. Grup 4’de incelenen tüm parametrelerin tedavi öncesi ve sonrası

47

Tablo 7. Grupların tedavi öncesi ve sonrası niceliksel değişimleri

MetS+Alfuzosin Grup 1 MetS +Plasebo Grup 2 Alfuzosin Grup 3 Plasebo Grup 4 IPSS Δ -37,77±34,59c -10,62±24,56b -27,89±33,02 -19,58±35,20 IPSS-YKS Δ -21,57±22,45 -11,76±22,55 -20,37±21,43 -19,50±27,07 IIEF Δ 2,49±31,15 0,09±25,35 -3,73±13,15 -0,65±22,30 BPH-YKÖ Δ -50,10±58,08a,c -4,76±45,48b -42,68±38,39a 13,39±134,64 Q max Δ 32,82±52,46 a,c -2,25±19,57b 30,10±41,57a -2,67±18,00 bT Δ 5,81±71,14 10,03±31,23 2,00±28,89 12,57±30,09

iNOS Δ 6,52±17,91a,b 9,18±9,35a,b 4,76±10,06a -24,31±20,95

Cox2 Δ 52,41±82,35a,b,c 22,13±86,32b 3,29±74,87 13390,00±55012,00

TNF α Δ 1825,80±2316,04a 2353,00±2613,77a 1270,80±2183,03a 32,75±254,10

Veriler ortalama±SD olarak ifade edilmiştir. a, plasebo grubuna göre anlamlı farlılık, b, alfuzosin grubuna göre anlamlı farklılık,

48

4. TARTIŞMA

Uluslararası Kontinans Derneği tanımlamasına göre AÜSS; depolama, boşaltma ve işeme sonrası semptomlar olmak üzere üç grupta tanımlamıştır (5). Alt üriner sistem semptomları etyolojisinde, BPH’ye ek olarak, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik hastalıklar, MetS komponentleri, fiziksel aktivite, alkol ve sigara kullanımı gibi yaşam tarzı faktörlerinin de etkileri olduğu bildirilmiştir (167,168). Metabolik sendrom sıklığı yaşlılar başta olmak üzere tüm dünyada her yaş grubunda artış göstermektedir. İleri yaş ve MetS birlikteliğinin alt üriner sistem semptomları gelişiminde artışa yol açtıkları klinik ve epidemiyolojik çalışmalarla kanıtlanmıştır (1-4). MetS komponentlerinin, mikrovasküler orijinli

Benzer Belgeler