• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL BİLGİLER VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1 Kuramsal bilgiler

2.1.3. Beklenti

Bireyin seçenekler arasında yaptığı tercihin gerçekleşme olasılığına olan inancına beklenti denir. Bir başka ifade ile beklenti, belirli bir davranışın belirli bir amaçla sonuçlanacağı konusunda geçici inançtır (Cihangiroğlu ve Şahin,2010,s.5-6). Rotter (1966) ödül ve cezaların kişi tarafından mı yoksa kişinin dışındaki birtakım güçler tarafından mı denetlendiğine ilişkin beklentilerini “denetim odağı” olarak tanımlamış ve denetim odağının çok genel beklentileri belirlemede kullanılabileceğini öne sürmüştür. Ayrıca denetim odağını yaşanılanların kader, şans veya diğer güçler tarafından kontrol edildiğine inanılan durum olan dış denetim odağı ve yaşanılanların bireyin kendisinden, tercihlerinden kaynaklandığını ve sorumluluk alındığı durum olan iç denetim odağı olmak üzere ikiye ayırmış; iç denetim odağına sahip bireylerin pozitif beklenti, dış denetim odağına sahip bireylerin ise negatif beklentiler geliştirdiğini belirtmiştir (akt.Akbulut,2006,s.173-174). Diğer taraftan Rotter’in Sosyal Öğrenme Kuramı davranış potansiyeli, beklenti, pekiştireç değeri ve psikolojik durum olmak üzere dört ana kavram üzerine oturmaktadır ve bu kavramlar birbiriyle etkileşim halindedir (Saban ve Saban, 2008, s.38).

Beklenti ile motivasyon arasında bir ilişki vardır. Davranışçılar motivasyonda kendini değerlendirme, tahmin ve niyetlerle birlikte beklentilerinde etkili olduğunu kabul ederler (Saban ve Saban,2008,s.38). Steers ve Porter (1987) motivasyon sürecinin temel elemanları olarak beklentileri davranış, hedefler ve geri besleme ile birlikte ilişkilendirmiştir (akt.Anık,2007,s.135). Vroom’un Beklenti Teorisi’ne göre ise motivasyon düzeyi kişinin beklentileri ile elde edeceği kazanımların (Valens) çarpımına

24

eşittir. Kişinin valensi ile beklentileri yükseldikçe motivasyon yükselecektir. Formülü ise şöyledir; (Keskin,2008,s.38).

Motivasyon = Valens X Beklenti

Gilmer ve Deci (1997) Beklenti Kuramı’nı şöyle açıklamıştır; insanların yaptıkları işin sonuçlarının ne olacağı konusunda bir takım beklentileri, ümitleri bulunmaktadır. Vroom, beklentiyi ‘eylem’ ve ‘sonuç’ arasındaki ilişkiler bütünü olarak tanımlamaktadır. Kuramsal olarak beklenti, “0” ile “1” arasında değer almaktadır. Diğer bir deyişle, belirli bir davranışın belirli bir sonucu ortaya çıkarmayacağına inanıldığında beklenti “0”, belirli bir davranışın belirli bir sonucu ortaya çıkaracağına kesin olarak inanıldığında bu değer “1” olacaktır. Bireyin güdülenerek bir davranışta bulunması, bu davranış sonucu elde edeceği çıkar ve/veya kayıpları isteme oranına ve yapacağı davranışların bireyi bu çıkarlara veya olumsuz sonuçlara ulaştırmada oynayacağı rolün derecesine bağlı olmaktadır. İkinci kavram ise tercih edilirlik (valence) kavramıdır. Bu kavram, bireyin işinde olan bir hareketin mümkün olabilecek sonuçlarına karşı verdiği pozitif ve negatif bir değeri ifade etmektedir. Vroom, kullandığı bu iki kavramı birleştirmek için üçüncü bir kavram geliştirmiştir. Buna da güç (force) adını vermektedir ve güç, beklentiler ile sonuçların tercih edilirliklerinin çarpımına eşit olmaktadır (akt.Tütüncü ve Küçükusta,2008,s.6).

Porter ve Lawler, Vroom’un Beklenti Teorisini örgüt şartlarında inceleyip geliştirmişlerdir. Onlara göre, bireyin örgütte haksız uygulamalar hissettiğinde motivasyonu düşmektedir (akt.Kaplan,2007,s.47).

Balcı (2000), örgüt ve örgüte katılan birey arasında karşılıklı bir beklenti ortaya çıktığını psikolojik sözleşme olarak ifade edilen bu beklenti sürecinde her iki tarafın da birbirine baskı yaptığını ve örgütün kendisine tam uyum sağlaması için bireye yönelik baskısının sosyalleşme olduğunu belirmiştir (akt.Memduhoğlu,2008,s.138).

Argyris (1960) psikolojik sözleşme kavramını “iki taraf arasında, birbirlerinin normlarına saygılı olmaya yönelik, örtük ve yazılı olmayan anlaşma” olarak tanımlamıştır. Levinson vd. (1962) ise “birey ile örgüt arasındaki karşılıklı beklentilerin toplamı” biçiminde nitelendirmişlerdir. Schein (1980) benzer bir tanımla, “bireyin kendisi ve içinde bulunduğu örgüt arasındaki yazılı olmayan karşılıklı bir dizi beklentiler” olarak tanımlamıştır (akt.Cihangiroğlu ve Şahin,2010,s.2). Bu durum bir örgüt olarak üniversite ile öğrenci arasında psikolojik sözleşmenin olduğu ve karşılıklı

beklentilerin eğitim boyunca devam ettiği şeklinde değerlendirilebilinir. Diğer taraftan beklentiler ile gerçek duruma ilişkin algı arasında sıkı bir ilişki vardır. Gerçek ile beklenti arasında açıklığın artması bireyde doyumsuzluğa ve motivasyon düşmesine yol açar. Üniversite öğrencileri açısından, benzer olarak, motivasyon düşmesi ve başarı düşüşü görülecektir (akt.Şahin,2011,s.435).

Öğrenciler üniversite başlangıcında ebeveyn kontrolünden uzak, ilginç ve yeni olaylarla dolu, tanışacak yeni insanlar, çekici akademik uğraşılar içeren bir yaşam hayal ederler. Gençler, aynı zamanda üniversite yaşamının kişisel, sosyal ve entelektüel gelişimleri için önemli fırsatlar sunacağı beklentisi içindedirler fakat Kuzey Amerika’da öğrencilerin yaklaşık %40’ı uyum süreci zorlukları nedeniyle okulu terk etmektedirler (Mercan ve Yıldız,2011,s.137). Benzer olarak Sevinç (2010,s.118,119) öğrencilerin üniversiteye yönelik beklenti ve tercih nedenlerini, okula uyumu etkileyen olumsuz faktörler olarak tanımlamış ve örgütsel ait olma ile örgütsel kimlik geliştirememenin, örgütsel uyumu olumsuz yönde etkilediğini belirtmiştir.

Christe ve Dinham (1991), öğrencinin okul tercihini ve okula olan bağlılığını etkileyen beklentileri ile kısa vadede karşılaşacağı reel sonuçların kıyaslanması ve beklentilerle muhtemel durumun örtüşmemesi durumunda, örgütsel olarak üniversiteye karşı öğrencinin ait olma duygusunun zayıflayacağını fakat beklentilerin karşılanması olasılığının yüksek olması durumunda ait olma duygusunun artacağını öngörmüştür (akt.Aypay,2012,s.418). Diğer taraftan Ma (2003,s.1) okullarda ait olma duygusunun şekillenmesinde, okul iklimi kapsamında beklentilerin önemli bir etken olduğunu vurgulamıştır. Bu durum öğrenci beklentilerinin karşılanma düzeylerinin, ait olma gereksinimini karşılama durumlarını belirlemede, önemli bir değerlendirme etkeni olduğu, şeklinde açıklanabilir.

Benzer Belgeler