• Sonuç bulunamadı

Bebeklerin sağlıklı bir şekilde gelişimlerini sürdürebilmeleri için fiziksel gelişim özelikleri ve psikolojileri dikkate alınarak giydirilmeleri gerekmektedir.

4.1 Bebeklik Döneminde Fiziksel Gelişim

İnsan hayatında, doğum öncesi gelişimden sonra, bedensel gelişimin en hızlı olduğu dönem doğumdan sonraki ilk yıldır. Bebeklerin doğumdaki boy uzunluğu 48 cm ile 52 cm arasında değişmekle birlikte ortalama 50 cm kadardır. Birinci yaşın sonunda bebekler, doğum boyunun yaklaşık yarısı kadar uzamakta ve ortalama 75 cm olmaktadır. İki yaşına kadar ise doğum boyunun üçte ikisini kazanmaktadırlar. Boyca uzama ilk yıldan sonra giderek azalmaktadır (Akarslan, 2008; Senemoğlu, 2010).

Yeni doğan bir bebeğin doğum ağırlığı ise ortalama 3000 - 3500 gram arasında değişmektedir. Ağırlıktaki artma miktarı da doğumdan sonraki ilk yılda çok hızlı olmaktadır. Fakat iki yaşına doğru bu hızda bir azalma meydana gelmektedir. Bebekler, altı aylıkken doğumdaki kilolarının yaklaşık iki katına, bir yaşındayken üç katına, iki buçuk yaşındayken ise dört katına ulaşmaktadırlar (Senemoğlu, 2010).

Bebeğin, doğumdaki kas ağırlığının toplam vücut ağırlığına oranı, yetişkinlikteki kas ağırlığının toplam vücut ağırlığına oranından daha azdır. Bebeklikte bu oran 1/5 iken, yetişkinlikte 2/5’tir. Doğumun ilk yılında baş ve boyun kasları, ayak kaslarından önce, karın bölgesi kasları ve omuz bölgesi kasları ise kol ve el kaslarından önce gelişmektedir. Bu gelişme eğilimi aynı zamanda “Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.” ilkesini de yansıtmaktadır. Ayrıca büyük kasların gelişimi önce, küçük kasların gelişimi ise daha sonra gerçekleşmektedir (Senemoğlu, 2010).

Yeni doğan bebeklik dönemindeki başın vücuda göre oranı yetişkinlik dönemindeki oranlardan farklıdır. Bu oranın bebeklerde daha büyük olduğu gözlenmektedir. Bebeklik döneminde, beden, bacak ve kollar baştan daha hızlı büyümektedir. Bebeklerin doğumdan sonra ilk yaptığı davranış, solunumdur. Bir bebeğin dakikada ortalama solunum sayısı 40 iken, bir yetişkinin solunum sayısı dakikada ortalama 16’dır (Senemoğlu, 2010).

Bir bebeğin ilk yıllarda aldığı kilo, boyuna göre fazla olduğundan toplu bir görünümdedir, karnı büyükçedir ve kambur bir duruşu vardır. Şekil 4.1’de yeni doğan ve bir yaşındaki bebeklerin dış görünümleri verilmektedir (Akarslan, 2008).

Şekil 4. 1. Yeni doğan (a) ve bir yaşındaki (b) bebeklerin dış görünümleri (Akarslan, 2008).

4.2 Bebek Giysilerinin Taşıması Gereken Özellikler

Bebekler rahatsızlık duydukları her durumu ağlama şeklinde ifade ettiklerinden dolayı bu rahatsızlıklarını çözümlemek ve önceden tedbir almak ebeveynlere düşen önemli görevler arasındadır. Bu nedenle, bebeğin hassas cildine, hareket ve beden yapısına uygun giysinin seçimi çok önemlidir (Ünal ve Öndoğan, 2009).

Bebek giysileri, bebeklere yeterli konforu sağlayacak nitelikte olmalıdır. Konforlu olmayan bir giysi, bebeğin huzursuz olmasına neden olabilmektedir. Giysinin neden olabileceği şiddetli ve sürekli rahatsızlık ise ileriki aşamalarda bebekte sağlık sorunlarına yol açabilmektedir (Ünal, 2004).

Bebek giysilerini yetişkin giysilerinden ayırt eden en önemli özellik ise bebek giysilerinin işlevselliğinin diğer bir ifadeyle kullanışlılığının ön planda olmasıdır (Ünal ve Öndoğan, 2009).

Bebek giysilerinin sahip olması gereken temel özellikleri aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:

 Bebek giysileri bebeğe başka bir kişi tarafından giydirildiği için giysi değişimi sırasında hem bebeğe hem de giydiren kişiye zorluk yaşatmamalı, herhangi bir rahatsızlık vermemelidir.

 Giysilerde mümkün olduğunca az aksesuar kullanılmalıdır.

 Giysilerin üretiminde kumaştan düğmeye kadar kullanılan her türlü malzeme sağlık koşullarına uygun olmalıdır. Malzemelerin cildi tahriş etmeyecek, ekolojik özelliklere sahip doğal malzemeler olmasına dikkat edilmelidir. Malzemelerin üretiminde sağlığı tehdit eden kimyasal maddeler kesinlikle kullanılmamalıdır (Ünal, 2004; Ünal ve Öndoğan, 2009; Utkun, 2007).

 Giysilerin üretiminde kullanılan dikiş tipleri bebeğe rahatsızlık vermemelidir (Utkun, 2007).

 Giysilerin kumaşlarının bakımı kolay olmalıdır. Çünkü her ne kadar özen gösterilirse gösterilsin bebekler üstlerini çok çabuk kirletmektedirler. Hiçbir anne yıkandığında renk veren, küçülen, tiftiklenen ya da cildini rahatsız eden bir ürünü bebeğine giydirmek istememektedir. Bebek giysilerinin kumaşları kolay yıkanabilmeli ve çok yıkamaya dayanıklı olmalıdır (Ünal, 2004; Vatandaş, 2004).

 Bebekler mevsime ve ortam sıcaklığına uygun olarak giydirilmelidir. Unutulmamalıdır ki, az giydirmek kadar çok giydirmek de bebeğe zarar verebilecektir. Bebek giysileri, bebeği sıcaktan ve soğuktan korumalıdır (Vatandaş, 2004; Ünal ve Öndoğan, 2009).

 Giysilerin vücut ile çevre arasındaki ısı akışını engellemeyecek tarzda olması gerekmektedir (Pamuk, 2006).

 Giysilerin üretiminde kullanılan kumaşların nefes alabilirlik özellikleri yüksek olmalıdır. Kumaşlar bebeğin vücudunda ter birikimine izin vermemeli, teri vücuttan mümkün olduğunca hızlı bir şekilde uzaklaştırmalıdır.

 Kumaş ile cilt arasındaki mekanik temas, özellikle uzun süre oturan veya yatan bebekler açısından çok önemlidir. Giysilerin kumaşlarının tutumu yumuşak olmalıdır.(Ünal, 2004).

 Giysilerin boyutsal olarak bebeğin vücuduna uygunluğu çok önemlidir. Giysi, bebeğe gerekli hareket serbestliğini sağlayacak bollukta olmalıdır. Bebek, kollarını ve bacaklarını rahatlıkla hareket ettirebilmelidir. Kol ve bacaklarını rahat hareket ettirebilen bebeğin kasları güçlenmektedir. Özellikle yürüme çağındaki bebekler, giysileri büyük ve geniş olduğu zaman düşme tehlikesi yaşamaktadırlar. Giysiler küçük ve dar olduğu zaman da benzer sorunlar yaşayan bebeklerin aynı zamanda kemiklerinde deformasyon ve büyümelerinde gerilik olabilmektedir. Daha önceki aylarda ise giysilerindeki bu durumlar daha da kötü sonuçlara yol açabilmektedir (Vatandaş, 2004; Utkun, 2007; Ünal ve Öndoğan, 2009).

 Bebek giysileri hafif ve dayanıklı olmalıdır.

 Bebek giysilerinin kalıpları kurallara uygun bir şekilde oluşturulmalı, kalıp ölçüleri, bebeğin bedenine uygun olmalıdır (Ünal ve Öndoğan, 2009).