• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2 – KÜLTÜREL VE JEOLOJİK KRONOLOJİ EŞLEŞTİRMESİ

2.1 Çağdaş Yerleşimlerin Tespiti ve Sınıflandırılması

2.1.3 Batı Anadolu Yerleşimleri

Anadolu’nun batısında içine birçok coğrafi nişi alan geniş bölgenin Neolitikleşme süreci daha evvel ele aldığımız iki bölgeden farklı bir gelişim süzgecinden geçmiştir. Dolayısıyla tüm bu bölgelerin prehistorik dönemini tek bir kronolojik düzlemde kabul etmek zorlamadan öteye geçmeyecektir (Erdoğu - Çevik 2015: 31). Aynı şekilde 8.2 ka iklim değişikliğinin, Kuzey Mezopotamya, Levant ve Orta Anadolu gibi bölgelerde bıraktığı etkinin, Batı Anadolu ve daha geniş alanda Ege Dünyasıyla aynı olduğunu düşünmek, hatalı yorumların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bölgede 8.2 ka ile beraber ağaç türlerinin değişimi uğradığı ve bozkır iklimine ait elemanlarının arttığı yönünde güçlü veriler vardır. Bu nedenle açık alanların artışa geçtiği, bölgenin genel karakteriyle beraber tarıma elverişli alanların oluşmaya başladığını söylemek mümkündür. Bu çalışmanın kabul ettiği alt tarih olan M.Ö 6400, Batı Anadolu’da yoğun olarak yeni Neolitik köylerin ortaya çıkışı ile güçlü şekilde çakışmaktadır. Bölgede kazılmış her Neolitik yerleşimin, M.Ö 6400 – 5900 ile çağdaş bir tabakası varken, M.Ö 6400 öncesine ait tabaka veren yerleşme sayısı azdır.

Kronolojik sürecin dışında Batı Anadolu olarak kastedilen coğrafyanın kendi içinde üç ayrı kültürel nişe ayrıldığını belirtmek gerekir. Söz konusu üç bölgeden ilki İç Güneybatı Anadolu olarak ta değerlendirilebilecek olan Göller Bölgesi’dir. Bölgede kazılan ve Neolitik Döneme ait tabakaları olan yerleşmelerin

sayısı 4’tür. İkinci bölge ise daha çok Batı Anadolu’nun Orta Ege bölümünü içine alan coğrafyadan ibarettir. Bölgede bu çalışma altında incelenecek olan yerleşme sayısı 4’tür. Üçüncü coğrafi bölge ise Güney Marmara olup, Gökçeada – Uğurlu yerleşmesini de dahil ettiğimizde incelenecek yerleşme sayısı 5 olmakta ve Batı Anadolu içinde incelenecek yerleşme sayısı 12 olarak belirlenmiştir (Şekil 5).

Şekil 5: Batı Anadolu kapsamında ele alınacak olan yerleşmeler. (Not: Hiatuslar

Söz konusu coğrafya içerisinde ilk defa Neolitik Dönem kazıları Göller Bölgesi’nde gerçekleşmiştir. Burdur İlinin 27 km. güneybatısında yer alan Hacılar’da J. Mellaart tarafından 1957 – 60 yıllarında gerçekleştirilen kazılar, Anadolu’da Neolitik Dönemin varlığını kanıtlaması açısından da ayrı bir önem taşımaktadır (Mellaart 1970; Duru 2007: 331). Hacılar’ın bir diğer önemi Batı Anadolu’nun Akeramik Neolitik sorununda oynadığı roldür. Mellaart (1970: 3–8) tarafından Akeramik olarak nitelendirilen I – VII arasındaki tabakalarda, Duru (1987; 109) Hacılar Nekropolü arama çalışmaları sırasında seramik bulduğunu belirtmiş, bu nedenle söz konusu tabakaların Erken Neolitik olarak değerlendirilebileceğini savunmuştur. Söz konusu tabakalardan elde edilen tek C14 tarihi ise tartışmalı olmakla beraber M.Ö 8200 – 7750 yılları arasını vermektedir (Erdoğu 2003: Hacılar). Yerleşmede bu sürecin ardından yaklaşık 1000 yıllık bir boşluğun olduğu (Mellaart 1970; 9) ve IX – I. tabakalarda yeniden iskan gördüğü belirtilmiştir. Söz konusu tabakalar IX – VI arası Geç Neolitik olarak değerlendirilirken (Mellaart 1970; 9 – 10), V. – I. tabakalar Erken Kalkolitik Dönem içerisinde sınıflandırılmıştır (Mellaart 1970; 23). Hacılar’da yeniden iskanın başladığı ve son bulduğu süreç için belirtilen C14 tarihleri, M.Ö 6340 – 5720 arasını vermektedir (Erdoğu 2003; Hacılar). Bu özellikleriyle Hacılar iklim değişikliği sırasında kurulması ve süreç sonrasında da devamlılık göstermesi nedeniyle TİP III sınıfına dahil olmaktadır.

Göller Bölgesi’nde M.Ö 6400 öncesine ait tabakası olduğuna dair veriler olan bir diğer yerleşim Bademağacı’dır. Yerleşme 1993 – 2010 yılları arasında Refik Duru tarafından kazılmış olup, Antalya İl merkezine 50 km mesafededir. Yerleşmenin EN I (Erken Neolitik) ve EN II olarak ayrılan Neolitik Dönem tabakaları için genel tarihleme önerisi M.Ö 7100 – 6200’dür (Duru 2007: 349). Ancak EN I (9. – 5. Yapı katları) olarak tanımlanan döneme ait buluntuların derinlik açmasından geldiği ve yaklaşık M.Ö 6600’lere kadar sadece kesitlerden takip edildiği belirtilmiştir (Duru 2003: 525). C14 tarihlerindeki hiatusun ardından, daha net olarak araştırılan ve birden fazla C14 tarihlendirilmesinin olduğu EN II tabakaları ise genel olarak M.Ö 6400 – 6100 arasına yerleştirilmektedir (Duru - Umurtak 2010: 16). Bu sürecin ardından yerleşmede bir hiatus meydana gelmiş ve M.Ö 6.bin yıl

sonrası zayıfta olsa iskana dair veriler görülmektedir. Tüm bu özellikleriyle Bademağacı TİP II grubu altında değerlendirilmelidir.

Bölgede Neolitik Döneme tarihlenen diğer iki yerleşme Kuruçay ve Höyücek’tir. Höyücek kazıcıları tarafından yerleşimden ziyade kutsal merkez olarak değerlendirilmiştir (Duru - Umurtak 2005). Höyücek yerleşmesinin M.Ö 6500 öncesine dair tabakalarının olduğu ve merkezin M.Ö 5700’lere kadar iskan gördüğü belirtilmiştir (Duru - Umurtak 2005: 143–146). Ancak Höyücek yerleşmesinin Kutsal Alan olarak değerlendirilmesi ve geniş bir yerleşim modeli sunmamasından dolayı bu çalışmanın kapsamı dışında bırakılmış ve sadece bölgenin genel yorumu içerisinde değerlendirilmiştir. Bölgedeki son Neolitik yerleşme Kuruçay’dır. Hacılar yerleşmesinin 10 km. kuzeyinde yer alan höyük, 1978 – 1988 yılları arasında Refik Duru tarafından kazılmıştır (Duru 1994: 1). 13 yapı kat halinde incelenen yerleşimin, 13 – 11. tabakaları arası Neolitik olarak değerlendirilirken, 10 ve 7. tabakaları Erken Kalkolitik arasında yerleştirilmiştir (Duru 2007: 335). Söz konusu tabakalar M.Ö 6300 ile 5700 (Erdoğu 2003: Kuruçay) arasına tarihlendirilmekte olup, yerleşme TİP III grubuna dahil olmaktadır.

Göller Bölge’sinin batısında, Anadolu Ege’sinin orta bölümünde İzmir civarında yoğunlaşan Neolitik Döneme ait kazılmış yerleşmelerin sayısı yukarıda da belirtildiği gibi 4’tür. Bu yerleşmeler arasında en erkene tarihlenen ve iklim değişikliği öncesi – sırası ve sonrasına ait tanımlanmış mimari öğelerle tabaka veren tek yerleşme olmasıyla ön plana çıkan Ulucak Höyük’tür. İzmir – Kemalpaşa İlçesinde yer alan Ulucak Höyük’te kazılar 1995 – 2009 arasında Altan Çilingiroğlu tarafından yapılmış, bu tarihten günümüze de Özlem Çevik yönetiminde devam ettirilmektedir. Höyük’te V. tabaka olarak numaralandırılan en erken evre yapılarının M.Ö 6800’e ulaştığı ve Neolitik tabakaların M.Ö 5650’ye kadar kesintisiz olarak devam ettiği bildirilmiştir (Çevik baskıda; Çilingiroğlu 2011: 68). Bu özellikleriyle Ulucak Höyük TİP IV grubu altında değerlendirilmektedir.

İzmir – Selçuk’ta yer alan Ephesos Antik Kenti sınırları içerisinde yer alan Çukuriçi Höyükte 2007’de B. Horejs tarafından başlatılan kazılarda yerleşimin Neolitik Döneme ait tabakaları açığa çıkarılmıştır. Çukuriçi’nde XIII ve VII

arasındaki yapı katları Neolitik olarak değerlendirilmiş ve genel olarak M.Ö 6700 – 6000 arasına yerleştirilmiştir (Horejs 2016: 146–147). Bu özellikleriyle yerleşim TİP II grubuna dahil olmaktadır. İzmir ili Bornava ilçesinde yer alan ve 2005 yılından itibaren kazıların sürdüğü Yeşilova Höyüğü bölgedeki bir diğer Neolitik Dönem yerleşmesidir. Höyükte Neolitik Döneme tarihlenen en erken tabakalar (8 – 6) M.Ö 6400’e ulaşmakta olup, yaklaşık M.Ö 5700’lerde Neolitik yerleşimim son bulduğu belirtilmiştir (Derin 2011: 105). Buna göre yerleşim TİP III sınıfına dâhil olmaktadır. Bölgedeki son yerleşim Ege Gübre’dir. 2004 yılından itibaren Haluk Sağlamtimur başkanlığında başlayan kazılarda Neolitik yerleşimin M.Ö 6200 – 5700 arasında iskan edildiği bildirilmiştir (Ozan 2012: 44). Tıpkı Yeşilova gibi Ege Gübre yerleşimi de iklim değişikliği sırasında kurulmuş olduğundan TİP III sınıfına dahil olmaktadır.

Son coğrafi bölgemiz olan Güney Marmara’da kazılmış Neolitik yerleşmelerin arasında en doğuda Yenişehir Ovası’nda yer alan Barcın Höyük aynı zamanda M.Ö 6400 öncesine ait tabaka içermesi nedeniyle ön plan çıkmaktadır. 2006’dan itibaren Fokke Gerritsen tarafından kazılmaya başlayan höyükte Neolitik iskan M.Ö 6600 – 6000 arasına yerleştirilmektedir (Gerritsen - Özbal 2016: 200). Barcın Höyük bu özellikleriyle TİP II grubuna dahil olmaktadır. İznik Gölü’nin batı yakasında, Barcın’a yakın bir konumda yer alan bir diğer Güney Marmara yerleşmesi Ilıpınar’dır. 1987 yılında höyükte Jacob Roodenberg tarafından başlayan kazılarda Ilıpınar’ın M.Ö 6000 – 5400 arasına tarihlendiği tespit edilmiştir (Roodenberg - Alpaslan Roodenberg 2007: 394). Bu tarihlendirmeler ile TİP III grubuna dahil olan Ilıpınar’ın güneyinde yakın bir konumda yer alan bir diğer Neolitik Dönem yerleşmesi Menteşe’dir. Ilıpınar kazı ekibinin bir ikinci çalışma alanı höyükte yapılan kazılarda en erken tabakanın M.Ö 6600’e ulaştığı ve yerleşmenin M.Ö 6000’lerde terk edildiği belirtilmektedir (Roodenberg ve Alpaslan Roodenberg 2013: 74). Menteşe yerleşmesi iklim değişikliğinin başlangıcından önce kurulduğu ve sırasında da terk edildiği için TİP II sınıfına dahil olmaktadır.

Güney Marmara’da Anakarada yer alan soz kazılmış yerleşim Aktopraklık Höyük’tür. 2007 yılından itibaren Necmi Karul yönetiminde devam eden kazılarda

A, B ve C olarak adlandırılan birbirleriyle ilintili üç farklı yerleşmenin ilk olarak 6400’lerde iskan edildiği ve M.Ö 5900’den sonrada devam ettiği bildirilmiştir (Karul - Avcı 2013: 52). Son Neolitik ile İlk Kalkolitik arasında bir hiatus yaşanmasına rağmen, yerleşim TİP III sınıfına dahil edilebilir. Çalışmanın kapsamı içerisinde bulunan son yerleşim Gökçeada’da yer alan Uğurlu – Zeytinlik yerleşmesidir. 2009 yılından itibaren Burçin Erdoğu tarafından kazılan höyükte en erken tabakanın (VI) M.Ö 6700’lere ulaştığı, M.Ö 5900 sonrasında da yerleşimin devam ettiği belirtilmiştir (Erdoğu 2016: 91). Uğurlu’nun 8.2 ka öncesi – sırası ve sonrasına tabakalarının olması nedeniyle TİP IV olarak değerlendirilebilir.

TİP I 8.2 ka sırasında kurulan ve yine kuraklık sırasında terkedilen yerleşimler. TİP II 8.2 ka öncesinde kurulan ancak kuraklık sırasında terk edilen yerleşimler. TİP III 8.2 ka sırasında kurulan ve kuraklık sonrasında da devam eden yerleşimler. TİP IV 8.2 ka öncesinde – sırasında ve sonrasınd süreklilik gösteren yerleşimler.

Hakemi Use, Salat Camii, Sumaki, Akarçay Tepe Bademağacı Çukuriçi Barcın Höyük Menteşe Köşk Höyük Canhasan I Hacılar Kuruçay Yeşilova Ege Gübre Ilıpınar Aktopraklık Mezraa Teleilat Yumuktepe Çatalhöyük Tepecik Çiftlik Ulucak Uğurlu - Zeytinlik

Tablo 6: TİP gruplarına göre sınıflandırılan yerleşmelerin genel dağılımı.

Çalışmanın bu bölümünde uyguladığımız TİP listelerinin genel dağılımına bakıldığında kültürel öğeleri ile birlikte değerlendirilen yerleşme sayısı 22’dir (Tablo 6 ve Grafik 2). TİP gruplarının coğrafi dağılımına bakıldığında incelenen yerleşimler arasında iklim değişikliği sırasında kurulan ve terk edilen (TİP I) tek yerleşme Hakemi Use’dir.

TİP II grubu yerleşmelerinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki çokluğu dikkat çekmektedir. Bölgede kuraklık öncesine tarihlenen 5 yerleşmeden 3’nün kuraklık sırasında terk edildiği gözlemlenmektedir. TİP II grubunun Göller Bölgesi’nden tek üyesi olan Bademağacı aynı kültürel niş içerisinde yer aldığı diğer 2 yerleşmenin aksine 8.2 ka sırasında terk edilmiştir. TİP II grubunun son 3 yerleşmesi Çukuriçi, Menteşe ve Barcın Höyük içinde bulundukları bölgenin genel tablosunun aksine ayrı bir görüntü sunmaktadırlar. Üç yerleşmede kendi bölgelerinde 8.2 ka öncesinde kurulan ancak kuraklık sırasında terk edilen yerleşmeler olmalarıyla ön plana çıkmaktadırlar

İklim değişikliği sırasında kurulan ancak sonrasında da iskan görmeye devam eden (TİP III) grup ise özellikle Batı Anadolu’da yoğunlaşmakta ve 9 yerleşme ile en geniş grubu oluşturmaktadır. Bu grupta Güneydoğu’dan hiçbir yerleşimin yer almaması, TİP II verileri ile birleştirildiğinde, Anahtar Yerleşim modelinde ele aldığımız Halaf dönüşümü ile ilgili olmalıdır. Bunun yanı sıra 8.2 ka sırasında kurulan yerleşme sayısının bölgede sadece 1 olması, Anadolu Dicle’si ve Fırat’nın 8.2 ka sırasında daha küçük grupların iskanına sahne olduğu fikrimize destekler niteliktedir. Bölgede incelenen tüm yerleşimlere bakıldığında 5 Neolitik merkezin 4’ünün terk edilmesi, 8.2 ka sonrasında da iskan gördüğü belirtilen Mezraa Teleilat’ın seramik dışında herhangi bir yerleşim kanıtı olmaması, Güneydoğu Anadolu’nun kuraklıktan, Anadolu’nun diğer bölgelerine göre daha fazla etkilendiğini düşündürmektedir. Bunun yanı sıra Cezire Merkezli Halaf dönüşümü ile yerleşim terklerinin yerini bir uyum süreci almış ek olarak göçe dair nüvelerede rastlanılmaktadır.

Orta Anadolu’da ise TİP III yerleşmelerinden Canhasan yerleşmesi, bölgede Neolitik sonrası, kuraklıkla beraber yaşanan dönüşümü anlamamız açısından kilit noktadadır. TİP III grubuna Batı Anadolu açısından bakıldığında ise yerleşim sayılarındaki önemli artış göze çarpmaktadır. M.Ö 6400 öncesine tabaka veren ve sayıları 4 olan yerleşmelerinin M.Ö 6400 sonrası 11 olması, bölgenin 8.2 ka sırasında doğuda yer alan coğrafyalar göre daha uygun şartlar sunması ile ilişkilendirilebilir.

Grafik 2: Yerleşim TİP’lerinin bölgesel dağılımı gösteren grafik.

Son olarak TİP IV başlığı altında, Güneydoğu’da 1, Orta ve Batı Anadolu’da 2’şer adet yer alan yerleşimler, içinde bulundukları bölgeler için tek bir kültürel silsilesinde kuraklığın öncesini, sırasını ve sonrasını sunması nedeniyle model olarak kullanılabilirler. TİP IV yerleşimlerinde Orta Anadolu’da yer alan Çatalhöyük özel bir yere sahiptir. Özellikle Güneybatı Asya’da büyük yerleşimlerin çöküşü ile ilişkilendirilen 8.2 ka’nın Çatalhöyük’te yerleşim terkinden ziyade güçlü bir uyum sürecinden bahsetmek gerekmektedir. Zira yerleşim Doğu Höyüğünün son evreleri ile birlikte dönüşüme girmiş ve Batı Çatalhöyük’le beraber bölgesel işbirliğinin genel modeline uyum sağlamıştır. TİP IV. içinde yer alan Yumuktepe, TİP III grubu üyesi Kuruçay, Hacılar, Aktopraklık ve bunlar dışında Höyücek, 8.2 ka sırasında belirli sürelerde hiatus vermeleri nedeniyle tabloda yer almayan ortak bir özellik oluştururlar.

BÖLÜM 3 – ANAHTAR YERLEŞİM VE KÜLTÜREL MODEL

Benzer Belgeler