• Sonuç bulunamadı

2.1. Görsel ĠletiĢim Tasarımı

2.1.6. Baskının Avrupa’ya Gelmesi

14. Yüzyılın baĢlarında birçok etken tipo baskıyı aranılır hale getirdi. Bunlardan en önemlisi açılan birçok üniversitedeki öğrencilerin kitaplara duyduğu ihtiyaçtı. Diğer çok önemli bir etkense, okuryazarlığın artık elit tabakadan sıradan insanlara ulaĢması da kitap ihtiyacının hızla artmasına sebep oldu. Bu dönemde kitaplar kalıplarla ve el gücü ile yapıldığı için bir kitabın basılabilmesi aylar alıyordu. 1424 yılında Cambridge Üniversitesi‟nin kütüphanesinde sadece 122 kitap bulunmaktaydı (Meggs, 1998: 58). Bu kitaplar da çok zengin bir asilzadeye ait olan kitabın ciltleriydi. Kitapların bu kadar kıymetli olması ve kitaba olan yoğun talep, bazı ticaret adamlarını seri üretim yapabilecek kitap basım atölyeleri kurmasına yol açtı. Ayrıca bu atölyelerde çalıĢtırılmak üzere, dizgici, süslemeci, varakçı, ciltçi ve tashihçi alanlarında insan eğitimine baĢlandı.

1444‟lü yıllara gelindiğinde, o güne kadar rölyef ve tahta kalıpla çeĢitli materyaller üzerine basılan kitap basmacılığı talebi karĢılayamaz duruma geldi. Avrupa‟nın büyük Ģehirlerinde kâğıdın da artık kullanılabilecek hale gelmesini fırsat bilerek hareketli tipo baskı kullanılmaya baĢlandı. Tahta kalıp ve hareketli tipo baskı her ne kadar 1439 yılına kadar kullanılmıĢ olsa da, alman asıllı demir ustası Johannes Gutenberg, matbaa baskı makinesini icat etti.

Gutenberg‟in matbaayı icadı görsel iletiĢimin yüzyıllara damgasını vurmasının baĢlangıcı oldu. Avrupa baĢta olmak üzere tüm dünya ya yayılan bu teknik, mevcut bütün baskı tekniklerinin yerini almıĢ oldu. Baskıcılık insan zekâsının meyvelerini dünyanın ulaĢılabilecek her köĢesine yayarak gelecek nesillere taĢınmasının da garantisi oldu. Matbaanın icadı ile milyonlarca insan cehaletten kurtularak evrensel eğitim somut

olarak mümkün olmuĢ oldu. Seri olarak artık baskının yapılabilmesi sadece kiĢisel bazda değil ticaret ve reklam alanında da büyük etkiler yarattı. Herhangi bir basılı mecranın çok sayıda kopyalanabilmesi ve hızlı bir Ģekilde basılıp dağıtılması, reklamcılık sektöründe devrim yaratmıĢ oldu. Ayrıca ürün satma kaygısı tüccarların mal ve hizmetlerini müĢterilerine tanıtmak amacı ile katalog ve afiĢ bastırarak dağıtmalarını sağladı. Müller-Brockman‟a göre bunların arasında en ilginç olanı ise, 1482 yılında Paris‟te bir kilisenin bastırmıĢ olduğu, inanlardan yardım isteyen ve bağıĢ yaptıkları takdirde papanın ziyaretiyle bütün günahlarından arınacaklarını söyleyen afiĢti (Müller- Brockman, 1986: 32).

16.yüzyıla gelindiğinde Fransa‟da resmi organlar ve yerel yönetimler halka duyuru yapmak amacıyla posterler bastırarak sokaklara astırmaya baĢladılar. Ama sokaklara asılacak olan posterlerin kontrolü tamamen resmi organların yetkisi altındaydı ve izinsiz asılması yasaktı.

Ġngiltere‟de 1760 yıllarında baĢlayan ve 1840‟lara kadar süren sanayi devrimi tarihsel bir süreç olmaktan çok insanların hayatındaki en büyük sosyal ve ekonomik değiĢimdir. Tarımsal toplumun yerini sanayi toplumuna bırakmasındaki en hızlandırıcı etken ise enerjiydi. James Watt‟ın 1736‟da buhar makinesini icadına kadar her türlü üretim insan ve hayvan gücü ile yapılmaktaydı. Teknolojideki bu ilk ve dev adım sanayi toplumunun oluĢmasındaki en büyük adım oldu.

Böylece sanayi devrimi, Ġngiltere‟de baĢlayan teknolojik ve ekonomik devrimle, Fransa‟da gerçekleĢen politik devrimin ortak ürünü olarak gerçekleĢti. BaĢka bir deyimle sanayi devrimi, bir ayağı politik-ekonomik temele; diğer ayağı politik-ideolojik temele dayalı çifte devrim sonucunda tüm sosyal ve kültürel yapıyı sararak ve yeniden Ģekillendirerek gerçekleĢti (Erkan, 1994: 3).

Enerjinin kullanımının baĢlamasından sonra, sanayi devriminin reel olarak insanlara yansıması birçok insanın fabrikalarda iĢ armaya baĢlamasıyla ortaya çıktı. Fabrikasyon sistemi ve kalifiye iĢçi sistemi baĢlamıĢ oldu. Yeni materyaller özellikle demir ve çelik kullanılmaya baĢlandı. Fabrikalarda çalıĢan insan sayısı arttıkça Ģehirlerde büyümeye baĢladı ve gelir dağılımı geniĢlemeye baĢladı. Politik güç aristoklardan kapitalist fabrikatörlere, tüccarlara ve hatta çalıĢan sınıfa doğru kaymaya

baĢladı (Meggs, 1998, s.126). Ġnsanların teknolojik geliĢmelere hızla ayak uydurmaya baĢlayarak öğrendiklerini üretime ve ürünlerine yansıtmaya baĢladılar. Hatta bir adım öteye giderek doğanın onlara sunduğu doğal kaynakları iĢlemeye ve kullanmaya baĢlamıĢ oldular.

Sanayi devriminin acımasız ilerlemesi baskıcılığın da radikal bir Ģekilde değiĢimine sebep oldu. Ġcatçılar baskı tekniklerine metal parça ve mekanize unsurlar eklemeye baĢladılar. 1800‟lere gelindiğinde baskı makineleri tamamen demir dövme parçalardan oluĢmaya baĢladı. Bu geliĢmelere bağlı olarak ortaya çıkan ikinci adım ise; baskının hızının artırılması ve fabrika sistemine geçilmesi idi. Alman asıllı baskıcı Friedrich Koenig, 1804 yılında Londra‟ya gelerek buhar gücüyle çalıĢan baskı makinesini Londra‟lı baskıcılara tanıttı. 1810 yılında patentini aldığı ilk buharlı baskı sistemiyle kendine saygın bir yer edindi (Meggs, 1998: 132).

Matbaanın buhar gücüyle çalıĢması kitap ve gazete basımına hız açısından ciddi faydalar sağladı. 1815 yılına gelindiğinde William Cowper ilk olarak kalıbın silindir etrafına sarılması sisteminin patentini alarak, baskıcılıkta yeni bir döneme de imzasını atmıĢ oldu.

Mekanize baskıcılık artık tüm Avrupa‟ya yayılmaya baĢlamıĢ oldu. Artık bütün geleneksel baskı makinelerinin yerini yeni enerji desteği ile çalıĢan modern makineler aldı. Basımevlerinin yaygınlaĢması basılan kitap gazete gibi materyallerin sayısının artmasına sebep oldu. Buna paralel olarak bu alanda istihdam edilen insan sayısı ve endüstriye malzeme sağlayan firma sayısında sayısal olarak artıĢ gösterdi. Sanayi devrimi, yaratmıĢ olduğu bu yeni pazarla baskı maliyetlerinin düĢmesine ve basılan kitap ve gazete sayılarının artıĢına sebep oldu.

Benzer Belgeler