• Sonuç bulunamadı

HemĢirelik mesleğinin toplum ve diğer meslek grupları tarafından “doktorun dediğini yapan, hekim liderliğindeki ekibin bir üyesi” olarak algılanıĢı hemĢirelik mesleğindeki çaba ve çalıĢmalara rağmen yaygın olarak devam etmektedir. HemĢirelik “sadık asker” metaforundan “savunucu” metaforuna doğru bir geliĢme gösteriyor olsa bile meslek üyeleri henüz bu bakıĢ açısını benimseyememiĢtir. Diğer meslek gruplarının bakıĢ açıları, yönetimler, hizmetin alıĢılagelmiĢ iĢleyiĢi gibi nedenlerden dolayı meslek üyeleri bu geliĢimi meslek yaĢantılarına geçirmekte zorlanmaktadırlar (87). Florence Nightingale‟in hemĢirelik mesleğine getirdiği yeniliklere rağmen hemĢirelere hekimlere karĢı boyun eğmelerini önermesi bu algının oluĢmasında bir faktör olduğu düĢünülebilir (116).

Toplumun hemĢireliğe karĢı tutumu medyada yansıtılan hemĢire imajını da etkilemektedir. Toplumun hemĢireliğe bakıĢı olumlu yönde değiĢim gösterirken çoğu insanın hemĢirelik mesleğine bakıĢı değiĢmemektedir. Medyada hemĢireler genellikle melek, doktorun hizmetçisi, seks objesi, zeki olmayan insanlar, cadı, sadist Ģeklinde yansıtılmaktadır. Birçok televizyon programında hemĢireler arka plan figürü olarak yansıtılmakta ve nadiren hemĢireler ön plana çıkarılmaktadır (5).

HemĢirelik mesleğine toplumun ve diğer grupların bakıĢ açılarından ziyade hemĢirelerin mesleklerini nasıl algıladıklarının ve anlamlandırdıklarının daha önemli olduğu belirtilmektedir. Meslek üyelerinin mesleği algılama Ģekilleri ve verdikleri anlam onların hastaya yaklaĢımı, ekibe yaklaĢımı, bakım kalitesi gibi birçok alanı etkilemektedir (87). Ġran‟da hemĢirelik algısını inceleyen bir çalıĢmada hemĢirelik mesleği “kültürel ve kurumsal bir yaklaĢım” ve “bakım ve medikal yaklaĢım”ı içeren temalarla gruplandırılmıĢtır. Temaların alt grupları ise “istenilen düzeyde olmayan çalıĢma koĢulları, kültürel sorunlar, zor ve stresli kariyer, olumsuz toplum imajı, toplum kaynaklı problemler, aĢırı iĢ yükü, onurlu bir meslek, rutin iĢleri yapmak, sadece bir iĢ, sevilerek yapılan bir meslek” Ģeklinde oluĢturulmuĢtur (118).

HemĢireliğin karanlık döneminin ardından sağlık bakımı yine dini etkiler altında olsa da yenilikler ve reformlar artmaya baĢlamıĢtı. Ġrlandalı hayırsever hemĢireler kuruluĢu ile gönüllü hemĢireler dünyanın çeĢitli yerlerinde görevler yapmıĢlardır. Bu dönemde Londra‟da mezunlarına hemĢire unvanı verilen hemĢirelik eğitim programı açılmıĢtır. Kilisenin etkisinden uzak ilk hemĢirelik okulu 1859‟da Ġsviçre Lozan da kurulan La Source‟ dir. Almanya Mannheim‟de 1780‟de kurulan hemĢire okulu 1832‟de Berlin hastanesi ile birleĢmiĢ ve hem erkek hem de kadın hemĢire yetiĢtirmiĢtir (114).

Florence Nightingale liderliğindeki çabalar hasta bakımının geliĢmesini ve profesyonel hemĢireliğin kurulmasını sağlamıĢtır. Kırım savaĢı sırasında geliĢtirdiği hemĢirelik uygulamaları hemĢirelik mesleğine yeni bir boyut kazandırmıĢtır. HemĢirelikte eğitimin gerekliliğine inanan Florence Nightingale 1859 yılında “Notes on Nursing: What It is and What It is Not” adlı yayınında profesyonel hemĢireliğe ait temel bilgileri oluĢturmuĢtur ve Londra‟da hemĢirelik okulunu kurmuĢtur (5).

23

Türkiye‟de hemĢirelik eğitimi 1911 yılında Besim Ömer PaĢa tarafından kurulan “Gönüllü Hastabakıcılık Kursu” ile baĢlamıĢtır.1920 yılında Amerikalılar tarafından Amiral Bristol Sağlık Lisesi kurulmuĢtur (116). Besim Ömer PaĢa‟nın etkileriyle kurulan Kızılay Özel HemĢirelik Lisesi Cumhuriyet dönemine ait ilk hemĢire okulu olma özelliğine sahiptir. Askeri HemĢire Okulu (1939), Tevfik Sağlam HemĢire Lisesi (1943) kurulan diğer okullardır (115).

HemĢirelikte yükseköğrenime geçiĢ hemĢirelik için hiç Ģüphesiz çok önemlidir. Amerika‟da hemĢirelik eğitimi uzun yıllar boyunca hastanelerde devam etmiĢ, yükseköğretime geçememiĢtir (111). Ülkemizde yüksekokul düzeyinde kurulan ilkokul Ege Üniversitesi HemĢirelik Okuludur ve 1955 yılında kurulmuĢtur. Bunu 1961 yılında Ġstanbul Üniversitesi Florence Nightingale HemĢirelik Yüksekokulu ve Hacettepe Üniversitesi HemĢirelik Yüksekokulu izlemiĢtir. Yüksek Lisans (1968) ve doktora (1972) eğitimleri de ilk olarak Hacettepe Üniversitesi HemĢirelik Yüksekokulunda baĢlamıĢtır (119).

HemĢirelik Kanunu‟nun (1954) 2007 yılında yapılan değiĢiklikle (90) 1. maddesi “Türkiye‟de üniversitelerin hemşirelik ile ilgili lisans eğitimi veren fakülte ve yüksekokullarından mezun olan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edilenler ile öğrenimlerini yurt dışında hemşirelik ile ilgili, Devlet tarafından tanınan bir okulda tamamlayarak denklikleri onaylanan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edilenlere Hemşire unvanı verilir." Ģeklinde değiĢtirilerek hemĢirelik eğitiminin sadece lisans düzeyinde olmasının önü açılmıĢtır. Fakat günümüzde hemĢirelik eğitimi hala lise düzeyinde devam etmektedir. Ülkemizde hemĢirelik eğitimi 4 yıl olup fakülte düzeyinde eğitim veren beĢ üniversite bulunmaktadır. Üniversite düzeyinde eğitim veren okullar ise Sağlık Bilimleri Fakültesi, HemĢirelik Yüksekokulu, Sağlık Yüksekokulu, Sağlık Bilimleri Yüksekokulu kapsamında eğitim vermektedir (120).

02.02.2008 tarihli 26775 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Doktorluk, HemĢirelik, Ebelik, DiĢ Hekimliği, Veterinerlik, Eczacılık ve Mimarlık Eğitim Programlarının Asgari Eğitim KoĢullarının Belirlenmesine Dair Yönetmelik (121)”te hemĢirelik eğitiminin kriteri “Hemşirelik eğitimine kabul edilebilmek için asgari lise mezunu olmak gerekir. Hemşirelik eğitimi en az dört yıl veya 4600 saatlik teorik ve klinik eğitimi kapsar. Teorik eğitimin süresi toplam sürenin en az üçte biri, klinik eğitimin süresi ise toplam eğitimin yarısı kadardır” Ģeklinde belirtilmiĢtir.

Türkiye‟de hemĢirelik eğitimini “Hazırlık Dönemi (1845 yılında baĢlayan ve 66 yıl süren birinci dönem)”, “BaĢlangıç Dönemi (1911 yılında baĢlayan ve 50 yıl süren ikinci dönem)”, “YaygınlaĢma Dönemi (1961 yılında baĢlayan ve 21 yıl süren üçüncü dönem)”,”Yüksekokullar Dönemi (1982 yılında baĢlayan ve devam eden dördüncü dönem)” Ģeklinde açıklayan Ulusoy (1998) hemĢireliğin yaygınlaĢma döneminde yüksekokulların açılmasına rağmen toplum içindeki meslek algısı nedeniyle hemĢireliğe olan ilginin düĢük düzeyde kaldığını belirtmiĢtir (119).

Benzer Belgeler