• Sonuç bulunamadı

A. Sosyal Etkileri

II. Basının Darbeye Yönelik Tutumu

Darbenin basına yönelik tutumunda daha çok baskı ve sansür gibi uygulamalar yer alırken basının darbeye yönelik tutumu da dikkat çekicidir. Gazetecilerin, rutin işleri olan haberciliği yapmaya çalışırken çok dikkatli olmaları gerekmekteydi. Haber yaparken, yazı yazarken, sıkıyönetim yasaklarına da uymaları gerekiyordu. Askerler, basın kuruluşlarına bizzat gidip darbenin gerekliliğini ve önemini anlatıyorlardı. Fakat

bu karşılıklı görüş alış verişi şeklinde değil, askerin basına tebligat vermesi şeklinde gerçekleşmekteydi (Birand, 1999: 214)

Birkaç küçük gazete hariç Türk basını 27 Mayıs'ı “hoş geldi”' diye karşılamıştır. 12 Mart'ta basın tipik bir şaşkınlık içinde olmuştur. Pulur’a (2006) göre “Sıkıyönetimle geldiğinden kimse sesini fazla çıkaramadı. Asker varken bizde kimse kahramanlık yapamaz... 12 Eylül'ün ilk günlerinde çoğunluk darbeyi “can pazarından kurtuluş” olarak gördü. Sesini çıkartmayanlar daha sonra esip kükrer oldular.” (Pulur, 2006)

Şekil 12: 12 Eylül 1980 - Hürriyet- Yıldırım Baskı – Ana sayfa ve son sayfa

Hürriyet Gazetesi 12 Eylül günü darbeyi okurlarına yıldırım baskı yaparak duyurmuştur. Ana sayfa tamamen darbeye ayrılmış, iri puntolarla üst başlık ve başlık atılmıştır. Sayfada ayrıca Kenan Evren’in fotoğrafını koymak yerine gülümserken ve gayet sempatik göründüğü illüstrasyonu tercih edilmiştir. Sayfanın etekleri şeklinde adlandırılan alt taraflarında ise kuvvet komutanlarının fotoğrafları ve ilk bildirilerden “1” numara olanı devamı 7. sayfaya gönderilerek yayımlanmıştır.

Darbenin birinci yılında Milliyet gazetesi “Sağol Mehmetçik”, Tercüman Gazetesi “Huzur 1 Yaşında”, manşetleriyle çıkmış, Hürriyet Gazetesinin manşetinde ise “El ele, kol kola, koşa koşa mutlu günlere gidiyoruz… Dünü unutmadan, yarına ulaşacağız… Kanlı nehirleri nasıl aştık, uçurum kenarlarında nasıl nefesimizi tuttuk

ve… Ve evet düzlüğe çıktık…” ifadelerine yer vermiştir. Milliyet Gazetesinin o dönemdeki baş yazarı Mehmet Barlas, 12 Eylülü destekler nitelikte, “12 Eylül öncesi bir kabus gibi geride kalmıştır. Aradan bir yıl geçmiştir. Devlet kurtarılmıştır. Artık sıra, demokrasinin kurulmasındadır…” şeklinde bir baş yazı kaleme almıştır. Tercüman gazetesi Kenan Evren’in annesiyle birlikte çekilmiş bir fotoğrafıyla sayfasını süslerken, başyazısında “Geçen yılki içten dileğimizi tekrarlıyoruz: Allah ordumuzun yardımcısı olsun.” temennisini dile getirmiştir. Cumhuriyet Gazetesi ise başyazısız çıkmayı tercih etmiştir. (Cemal, 2004a, 384-385).

Şekil 13: 12 Eylül 1980 - Hürriyet - Taşra baskısı ve yıldırım baskısı

12 Eylül günü yayımlanan Hürriyet, darbe haberini alınca darbeyi haber verebilmek için yıldırım baskı yapmıştır. Yıldırım baskıda darbe haberleri meşrulaştırılmaya çalışılmış, bunun için de Atatürk kullanılmıştır. Hem taşra baskısında hem de yıldırım baskıda ortak kullanılan yazı dizisinin gerçek fotoğrafı olan Çerkez Ethem yıldırım baskıda kaldırılmış, yerine Atatürk fotoğrafı konmuştur.

Daha sonraki günlerde de hem haberlerde hem de köşe yazılarında sık sık Atatürk’ten bahsedilmiş, Atatürk fotoğrafları yayımlanmıştır. Bu fotoğraflarda darbeden önce, Atatürk’ün gülmeyen, kızgın ve ciddi halleri tercih edilmiştir. Darbeden sonra ise Atatürk, çizimlerinde ve fotoğraflarında gülmeye başlamıştır. Darbe basın tarafından

Atatürk’ün görüntüleri kullanılarak meşru kılınmaya çalışılmıştır. Ancak Atatürk fotoğraflarının ve Atatürk ile ilgili ifadelerin kullanımı kısa sürmüş, dolayısıyla basın Atatürk’ü kısa bir süreliğine hatırlamıştır. Aynı sayılarda kullanılan Kenan Evren portrelerinin ise gülümseyen ve sevimli çizimler olmasına dikkat edilmiştir.

Şekil 14: 13 Eylul 1980 – Hürriyet

Darbenin hemen ertesi gününde yayımlanan Hürriyet Gazetesinde yer alan “Lider” isimli araştırma yazı dizisinde provokatif bir başlık atılmıştır. “Lider kendisini izlemekten pişman olmayacağımız adamdır” başlığıyla Atatürk’ün lider kişiliğine vurgu yapılırken dönemin siyasetçilerine de gönderme yapılmıştır. Söz konusu haberde kullanılan spotla da darbeyi meşrulaştıran söylem devam ettirilmiştir. Gazeteciler darbeye destek verirlerken yazdıkları haberlerle ve hazırladıkları sayfalarla darbe yönetimini alkışlamışlardır. Gazete sayfalarından okuyuculara verdikleri mesajlarda darbecileri Atatürk ile özdeşleştirmişler ve böylelikle halkın darbeye karşı olan tutumunu olumluya çevirmeye çalışmışlardır.

Şekil 15: 13 Eylül 1980 - Hürriyet

Şekil 16: 13 Eylül 1980 - Hürriyet

Gazeteci Mehmet Barlas basının 12 Eylül darbesine destek verdiğini belirtirken, askeri yönetimin kurduğu baskıdan basının mutlu olmadığının da altını çizmiştir (Dursun, 2005, 140). Gazeteci Oktay Ekşi ise, darbeyle birlikte gelen yönetimden çok mutlu olmadığını, ancak darbenin ertesi günü rahatlık hissettiğini, terörden kaynaklanan hayatta kalmak korkusunun darbeyle birlikte bittiğini kaydetmiştir (Dursun, 2005, 197-198).

Basın, yaşanan terör olaylarının, içinde bulunulan karışık siyasal ve ekonomik düzenin de etkisiyle genel olarak 12 Eylül Darbesine destek vermiştir. Askeri

darbe basın için sürpriz niteliği taşımamıştır. Mehmet Barlas, herkesin 12 Eylül’ü mutlulukla karşıladığını, hatta subaylara darbe yapmalarını öğütleyen politikacılar olduğunu belirtmiştir (Dursun, 2000, 222). Cumhuriyet gazetesi darbenin kolaylıkla gerçekleşmesinden yola çıkarak, tüm halkın, tüm ülkenin darbeye destek verdiğini iddia etmiştir (Dursun, 2000, 225). Gazeteci Uğur Mumcu’ya göre ise darbe ‘kansız demokrasi’ kurmayı amaçlamıştır (Dursun, 2000, 224). Dönemin Milliyet Gazetesi yazarı Burhan Felek ise darbe yönetimini kadro kurarken aldıkları isabetli kararlar nedeniyle tebrik etmiştir. Mehmet Şevket Evgi ise teröre son verdiği için darbe yönetiminin alkışlandığını belirtmiştir (Dursun, 2000, 226).

Ancak basın, ülkedeki terör olayları bitirildiğinde, 12 Eylül yönetiminin ikinci yüzüyle karşılaşmıştır. Basın, söz konusu iktidarı eleştiren haberler yaptığında kapatma cezalarıyla yüz yüze gelmeye başlamıştır. Sıkıyönetim komutanlığınca getirilen sınırlamalar ve yasaklamalar sonucunda basın bildiğinin çok azını kamuoyuyla paylaşabilmiştir (Dursun, 2000, 244).

Benzer Belgeler