• Sonuç bulunamadı

1.4. Devletin Çeşitli Amaçlara Yönelik Temel İşlevsel Fonksiyonları

2.2.2. Barro'nun Yaklaşımı

Barro (1990) tarafından geliştirilen içsel büyüme modeli, devletin büyümeye etkisi üzerindeki düşüncelerin değişmesine yol açmıştır. İçsel büyüme modellerine göre, devletin büyüme oranları içseldir. Kısacası, devlet ekonomik büyüme üzerinde dolaylı ya da doğrudan olarak etkili olabilmektedir. Ülkeler arasında, büyüme oranları ve kişi

başına düşen gelir miktarları farklılık gösterebilmektedir. Devlet; vergi, harcama ve bütçe gibi mali araçlar ve teknolojide yaşanan gelişmeler, kaynak kullanımında sağlanan etkinlik, faktör donanımları gibi araçlarla büyüme üzerinde etkili olabilmektedir (Pevcin, 2004: 1).

İçsel büyüme modellerine göre, üretimde azalan getiriler varsayımı geçerli değildir ve teknoloji üzerinde etkili olan herhangi bir değişken, uzun dönemde büyüme üzerinde de olumlu etkiye sahip olmaktadır. Bu modelde uzun dönemde kamu harcamaları ve büyüme arasında ilişki olduğu varsayılmaktadır. Barro'ya göre, rekabetçi piyasalarda büyümenin maksimize edilebilmesi için GSYH içinde kamu harcamalarına ait olan payı, GSYH içindeki kamusal hizmetlere eşit olması gerekmektedir. Böylece, sağlık, eğitim, altyapı gibi kamu harcamalarında optimal düzey sağlanabilecektir (Altunç ve Aydın, 2012: 82).

Geliştirdiği içsel büyüme modellerine finansmanı vergi ile sağlanan kamu harcamalarını ekleyen Barro, buna göre kamu harcamalarının optimal düzeyini kamu harcamalarının marjinal verimliliğinin bire eşit olduğu nokta olarak tanımlanmıştır. Literatürde buna "Barro Kuralı" denilmektedir. İçsel büyüme teorilerine göre, teknolojik gelişmeler dışsal olarak kabul edilmemekte ve modelin içine dahil edilmektedir. İçsel büyüme modelleri sermayenin artan getirisini kabul etmekte ve bu artan getirinin de uzun dönemde azalmayacağı görüşünü benimsemektedir. Buna göre teknoloji üzerinde etkili olan herhangi bir değişken, uzun dönemde büyüme üzerinde de olumlu etkiye sahip olmaktadır. Bu modelde uzun dönemde kamu harcamaları ve büyüme arasında ilişki olduğu varsayılmaktadır.

Barro (1974), bugün yapılacak olan bir kamu harcamasının gelecekte halk üzerinde vergi yükü doğuracağını ileri sürer. Bu hipotez Gelirler-Harcamalar Hipotezi olarak adlandırılır ve hükümetin siyasi amaçlarının kamu harcamalarının boyutunu etkilediği varsayımına dayanmaktadır. Netice olarak gelirler, harcamadaki değişikliklere bir süre sonra ayak uydurmaya başlar (Akçoraoğlu, 1999: 53).

Üretim özel sektör harcamaları ve kamu harcamalarından oluşmaktadır. Kamu harcamalarının finansmanı ise toplanan vergiler ile finanse edilmektedir. Başlangıçta devletin yapmış olduğu verimli kamu harcamalarıyla birlikte ekonominin büyüme hızı artmaktadır. Ancak bir süre sonra bu hız zirveye ulaşmakta ve ardından da düşüşe geçmektedir (Barro, 1988: 103). Barro'ya göre devlet büyümeyi sağlamak amacıyla

başlangıçta kamusal hizmetler sunarak büyümeyi olumlu anlamda etkilemektedir. Ancak devletin büyümeye devam etmesi ile devlet kamu harcamaları yaparak yeni mal ve hizmetler sunmaktadır. Bu harcamaların finanse edilmesi amacıyla halktan toplanan vergilerde artışa gidilmekte ya da borçlanma yolu seçilmektedir. Yükselen vergiler ve devletin artan borç yükü ekonomik büyümenin negatif anlamda etkilenmesine yol açmaktadır.

Robert Barro, kamu harcaması artışlarının ekonomik büyümeyi yavaşlattığı görüşünü savunmaktadır. Barro'ya göre, kamusal sektörde meydana gelecek olan artışlar kamunun verimliliğinin düşmesine neden olarak ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemektedir (Özpençe, 2017: 33). Buna göre, devlet belli bir seviyeye kadar kamu harcaması yapmalıdır.

Barro (1990) kamusal yatırım harcamaları ve büyüme arasında pozitif ilişkinin, kamusal tüketim harcamaları ve kişi başına düşen büyüme arasında ise negatif bir ilişkinin varlığı sonucuna ulaşmıştır. Çünkü yatırım harcamaları nispeten daha verimli alanlarda değerlenirken, tüketim harcamaları ise faydası daha kısa süren harcamalar sınıfına girmektedir (Barro, 1990).

Barro (1996) yapmış olduğu "Demokrasi ve Büyüme" adlı çalışmasında, demokratik kurumların varlığını ekonomiyi olumlu etkileyerek büyüme üzerinde pozitif etkiye sahip olduğunu belirtmiştir (Barro, 1996: 23). 1997 yılında çeşitli ülkeler üzerinde ekonomik büyümeyi araştıran Barro, ülkelerin demokrasi endekslerini ölçmüştür ve devlet tarafından korunan güçlü kanunlara sahip olan ülkelerde yatırımların ve ekonomik büyümenin pozitif olarak etkilendiği sonucuna ulaşmıştır. Buna göre Barro, devletlerin demokrasi oranlarının yüksek olduğu ülkelerde güvenlik ortamının da daha fazla olacağı ve iç ve dış yatırımların bundan olumlu anlamda etkileneceği sonucuna ulaşmış, ekonomideki tüm bu olumlu ortamın da büyümeyi pozitif olarak etkileyeceğini belirtmiştir.

Barro (1990) yapmış olduğu çalışmasında vergi politikalarının ekonomiyi ve gelirin yeniden dağılımını etkileyebilecek bir müdahale aracı olduğunu belirtmiştir. Çalışmada ayrıca vergi ve dışsallıkların kamu müdahaleleriyle düzenlenmesi sonucu gelirin ikincil dağılımının ortaya çıkarak bunun büyüme üzerinde önemli etkilere sahip olacağı görüşünü savunmaktadır. 1970 sonrası önem kazanan liberal politikaların, teknolojik gelişmelerin ve diğer hususların üretim faktörlerini ülkeler arasında serbest

dolaşır hale getirmesi ile ekonomik büyüme ve ülkeleri birbirine bağımlı hale getirmiştir. Açık ekonomiler uygulanan iktisat politikalarının yeniden değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Devletler, vergi veya faiz indirimleri yoluyla kısa ve uzun vadeli yabancı kaynakları kendi ekonomilerine çekerek, ekonomik büyümelerini hızlandırabilmektedirler. Ekonomik büyüme bireylerin refahının ve yaşam standartlarının arttırılması için önemli bir etmendir. Ekonomik büyüme gerçekleştirilirken gelir dağılımında sağlanacak adaletle birlikte bireylerin refahlarında da artışlar yaşanabilecektir (Özpençe, 2017: 34).

Kısaca Barro, geliştirdiği içsel büyüme modeli ile devletlerin ekonomik büyüme üzerine etkili olabileceği görüşünü savunmuştur. Başlangıçta kamu harcamaları ekonomik büyüme ve yatırımlar için pozitif etkilere sahiptir. Fakat ilerleyen zamanlarda vergiyle finanse edilen harcamaların ise büyüme üzerinde negatif etkilere neden olacağını savunmaktadır. Yani artan kamu hacmi ekonomik büyüme ve özel yatırımlar üzerinde negatif etkilere neden olmaktadır.

Benzer Belgeler