• Sonuç bulunamadı

Türkçe Öğrenme Amacı

1. ETMEN (YDE) Yabancı Dil Eğilimi

4.3.2 BALLI Sormacasında Yer Alan Sorular Kapsamında Öğretmen ve Öğrenci Görüşleri

de öğrencilerinin düzeltme ile ilgi duygularını göz ardı etmemeye çalıştıkları görülmektedir.

4.3.2 BALLI Sormacasında Yer Alan Sorular Kapsamında Öğretmen ve

4.3.2.1.2 “Kadınlar yabancı dil öğrenme konusunda erkeklerden daha iyidirler.”

İyi bir yabancı dil öğrencisinin özelliklerine ilişkin sorulardan biri olan kadınların yabancı dil öğrenmede erkeklerden daha iyi olup olmadığı sorusuna öğrencilerin verdikleri yanıtlar, öğrencilerin cinsiyetin yabancı dil öğrenmede belirleyici bir unsur olmadığını düşündüklerini göstermektedir. Öğretmenlerin ise 3’ü kadınların daha başarılı olduğunu, 2’si ise bu konuda bir ayrım yapamayacaklarını ifade etmişlerdir. Genel tabloya baktığımızda öğrencilerin ve öğretmenlerin dil öğreniminde cinsiyet etmeninin bir belirleyici olmadığına inandıkları görülmektedir.

4.3.2.1.3 “Bazı insanlar yabancı dil öğrenme konusunda özel bir yeteneğe sahiptir.”

Katılımcı öğrencilerin %73’ü bazı insanların yabancı dil öğrenme konusunda özel bir yeteneğe sahip olduğu yönünde karar vermişlerdir ve herkesin yabancı dil konuşmayı öğrenebileceğini, ancak belirli bir yabancı dili öğrenebilmek için bir bireyin dil öğrenmeye karşı özel olarak yetenekli olması gerektiğini düşünmektedirler. Öğretmenlerin de çoğunluğu (5 öğretmenden 4’ü) dil öğrenme konusunda bazı insanların özel yetenekleri olduğunu ifade etmektedir. Bu durumda öğrencilerin ve öğretmenlerin dil öğreniminde yetenekli olmak anlamında bireysel farklılıklar olduğuna inandıkları görülmektedir.

4.3.2.1.4 “Bir yabancı dili konuşabilenler için başka bir yabancı dil öğrenmek daha kolaydır.”

%52’sinin toplumun birden fazla dil konuştuğu ülkelerden geldiği öğrencilerin, yine %52 oranında bir yabancı dili konuşabilen insanların başka bir

yabancı dili öğrenmesinin daha kolay olduğuna inandığı görülmüştür. Öğretmenlerin bu konuda görüşleri ağırlıklı olarak öğrencileriyle aynı doğrultudadır, ancak öğretmenlerin altını çizdiği bir husus da bu kolaylığın öğrenilen dillerin aynı dil ailesinden olmasıyla ilgili olabileceği yönündedir.

4.3.2.2 “Dil Öğrenim Zorluğu” Başlığı Altındaki Sorular

4.3.2.2.1 Türkçenin Zorluk Derecesi

Sormacada yer aldığı haliyle soru şu şekildedir:

Türkçe:

a) çok zor bir dildir.

b) zor bir dildir.

c) orta zorlukta bir dildir.

d) kolay bir dildir.

e) çok kolay bir dildir.

Öğrencilerin Türkçenin zorluğuna ilişkin verdikleri yanıtlarda çeşitlilik gözlemlenmiştir. Öğrencilerin %30’u Türkçenin zor bir dil olduğunu, %21’i kolay bir dil olduğunu düşünürken ve %49’u ise Türkçenin orta zorlukta bir dil olduğunu belirtmesinde öğrencilerin 30 farklı anadilden geliyor olmalarının bir etken olduğu düşünülmektedir. Öğretmenlerin de bu soruya verdikleri yanıtlar farklılık göstermiştir. Öğretmenlerin 3’ü yapısal özelliklerinden dolayı Türkçeyi zor bir dil olarak tanımlarken biri orta zorlukta, bir diğeri ise kolay bulmuştur. Öğretmenlerin Türkçenin zorluk derecesini, öğretimlerinde karşılaştıkları zorluklar çerçevesinde değerlendirdikleri görülmektedir. Türkçenin sondan eklemeli yapısı ve alfabesinin

4.3.2.2.2 Türkçede hangisi beceri ya da beceriler daha zordur?

Sormacada yer aldığı haliyle soru şu şekildedir:

“Türkçeyi okumak ve yazmak, konuşmak ve anlamaktan daha kolaydır.”

Katılımcı öğrencilerin %46’sı Türkçeyi okumak ve yazmanın, Türkçeyi konuşmak ve anlamaktan daha kolay olduğuna inanmaktadır, ancak yakın bir şekilde

%42’si ise tam aksini düşünmektedir, bu da öğrencilerin hangi beceriyi daha zor bulduklarına dair kesin bir bulgu sağlamamaktadır. Bu durum yine örneklemdeki öğrencilerin anadillerinin çok çeşitli olmasıyla açıklanabilmektedir. Anadilinin alfabesi Türkçeninkinden farklı olan öğrencilerin, Türkçede özellikle yazma becerisinde zorlandıkları örneklemde yer alan tüm öğretmenler tarafından ifade edilmiş ve Türkçede genel olarak yazmanın diğerlerinden daha zor olduğu belirtilmiştir.

4.3.2.3 “Dil Öğreniminin Yapısı” Başlığı Altındaki Soru

4.3.2.3.1 “Yabancı dil öğrenmenin en önemli bölümü dilbilgisi öğrenmektir.”

Dilbilgisinin yabancı dil öğrenmede en önemli bölüm olup olmadığına dair sorulan bu soruda, öğrencilerin %63’üne göre dilbilgisinin en önemli bölüm olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Türkçeyi Türkiye’de öğrenerek dilin iletişimsel boyutunu sınıf dışında fazlasıyla deneyimleme şansına sahip olan bu öğrencilerin sınıf içinde dilin yapısal özelliklerine ilişkin açıklamalara ihtiyaç duyduğu fikrine ulaşılabilmektedir.

Bu yanıtın ardında daha önceki yabancı dil öğrenimlerinin dilbilgisine ağırlık veren bir biçemde olması olasılığının bulunduğu da düşünülmektedir. Öğretmenlerin ise bu konuda öğrencilerinin aksi yönünde düşündüğü görülmektedir. Öğretmenler

dilbilgisinin yabancı dil öğrenmenin en önemli bölümü olmadığı konusunda fikir birliği içindedir. Öğretmenlere göre dilbilgisi en önemli bölüm değil, dilin anlaşılması ve kullanılmasında araç görevi görecek bir alt beceridir. Bu bağlamda yabancı dil öğretiminde dilbilgisinin önemi konusunda öğretmen ve öğrenci inanışları arasında bir uyuşmazlık görüşmektedir.

Öğretmen ve öğrenci inanışlarında dilbilgisi ile ilintili diğer bir uyuşmazlık dilbilgisinin nasıl öğretileceğine dair yanıtlarda saptanmıştır. Öğrencilerin görüşme sorularında dilbilgisinin nasıl öğretilmesi gerektiğine ilişkin düşüncelerine de başvurulmuş, öğrencilerin çoğunlukla dilbilgisinde kuralların açık biçimde öğrenciye sunulduğu yöntemi benimsedikleri görülmüştür. Ancak öğretmenlerin genel olarak dilbilgisinde kuralların sezinleterek örtük biçimde verilmesinden yana oldukları görülmüştür. Öğrencilerin sormaca ve görüşmede verdikleri yanıtlar, dilbilgisinin kendileri için önemli olduğunu ve kuralların açık şekilde öğretilmesi gerektiğini düşündüklerini göstermekte, öğretmen görüşleri ise dilbilgisinin bir amaç olmadığı ve dilbilgisi öğretiminin bağlam içinde örtük verilmesi gerektiğini düşündüklerini göstermektedir.

4.3.2.4 “Öğrenme ve İletişim Stratejileri” Başlığı Altındaki Sorular

4.3.2.4.1 Sesletim ile İlgili İnanışlara İlişkin Sorular

BALLI sormacasında öğrencilerin yabancı dilde sesletime ilişkin inanışlarını değerlendiren 7, 9 ve 22. sorular şunlardır:

9. Herhangi bir şeyi Türkçe olarak doğru söyleyinceye kadar hiçbir şey söylememelisiniz.

22. Başlangıç düzeyindeki öğrencilerin Türkçede hata yapmalarına izin verilirse bu öğrenciler için daha sonra doğru biçimde konuşmak zor olacaktır.

Öğretmen ve öğrenci görüşme sorusunda yer alan sorular ise şöyledir:

Öğretmen Sorusu -7: Öğrencilerinizin sözlü hatalarını düzeltirken nasıl bir yol izlersiniz?

Öğrenci Sorusu -7: Öğretmeniniz sözlü hatalarınızı düzeltirken nasıl bir yol izliyor?

Öğrencilerin uygulanan sormacada 7, 9 ve 22. sorulara verdikleri yanıtlar, öğrencilerin Türkçenin akıcı ve düzgün konuşmanın önemine inanmakta olduklarını ve Türkçeyi etkin şekilde kullanmayı hedeflediklerini göstermiştir. Ayrıca öğrenciler sesletim hatalarının kalıcı hale gelmesinden endişe ettiği ve Türkçe öğrenimlerinin daha başlangıcında buna dikkat edilmesi gerektiğine inanmaktadır.

Öğrenciler başlangıç düzeyindeki öğrencilerin Türkçede hata yapmalarına izin verilirse bu öğrenciler için daha sonra doğru biçimde konuşmak zor olacağı önermesine %61 oranında katılmışlardır. Görüşmelerde öğretmenlerin 3’ünün anında düzeltme yöntemini benimsediği görülmüştür. Katılımcı öğretmenlerin bazıları, başlangıç düzeyindeki öğrencilerinin hatalarını düzeltiyor olmaları öğretmen ve öğrencilerin sesletim hatalarının düzeltilmesi konusunda aynı düşündüklerini işaret etmektedir.

4.3.2.5 “Güdülenme” Başlığı Altındaki Soru

BALLI sormacasından ulaşılan bulgulara göre öğrencilerin %93’ünün Türkçeyi iyi konuşmayı öğrenmek konusunda güdülenmiş oldukları ve öğrencilerin Türkçe öğrenimine karşın güdülenmelerinin hem bütünleyici hem de araçlı gerçekleştiği gözlemlenmiştir. Öğretmenlerle yapılan görüşmede de onlara “Sizce öğrencileriniz Türkçe öğrenmek konusunda yeterince güdülenmişler mi? diye sorulmuştur. Öğretmenlerin özellikle diploma sınavında başarılı olmak isteyen öğrencilerinin ve burslu öğrencilerinin Türkçe öğrenmek için yeterince güdülenmiş olduklarına inandıkları görülmektedir. Bu durumda öğrencilerin Türkçe öğrenmeye güdülenmiş oldukları ve öğretmenlerin de bunun farkında oldukları görülmektedir.