• Sonuç bulunamadı

BALFOUR DEKLARASYONU VE FİLİSTİN'E YAHUDİ GÖÇÜ

4.1. 1917 YILINDA SAVAŞIN GENEL DURUMU

19. yüzyılın sonundan itibaren Avrupalı devletler arasında yaşanan emperyalist rekabet, ekonomik kaygılar ve çıkar çatışmaları beraberinde iki kutuplu bir yapının ortaya çıkmasına yol açmıştır. İngiltere, Fransa ve Rusya'nın kurmuş olduğu İtilaf bloğuna karşılık, Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu çıkarları doğrul- tusunda İttifak bloğunu oluşturmuştur. Saray Bosna'da yaşanan suikast olayı ile bir- likte gerilen ilişkiler, 28 Temmuz 1914'te Avusturya-Macaristan'ın Sırbistan'a sal- dırmasıyla yerini savaş sürecine bırakmıştır.480

Akabinde Almanya; 1 Ağustos 1914'te Rusya'ya, 3 Ağustos 1914'te Fransa'ya, 4 Ağustos 1914'te Belçika'ya saldır- mış, İngiltere buna karşılık 4 Ağustos 1914'te Almanya'ya savaş ilan etmiştir. Ayrıca Almanya'nın müttefiki olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, 6 Ağustos 1914'te Rusya'ya savaş açmıştır.481

Böylece iki ülke arasında başlayan savaş kısa sürede Av- rupa'dan Orta Asya'ya kadar birçok bölgeye yayılarak dünya savaşı haline dönüşmüş- tür.

Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nin 19. yüzyılın sonundan itibaren sü- per güç olarak ortaya çıkması İngiltere'yi rahatsız etmiştir. Söz konusu nedenden dolayı İngiltere, iki ülke ile hem askeri hem de ekonomik alanda rekabet içine gire- rek savaşa giden süreçte aktif rol oynamıştır. Avrupa'da savaşın başlamasıyla birlikte Almanya, askeri gücünü en üst seviyeye ulaştırmış fakat İtilaf devletlerinin sömürge- leri göz önüne alındığında tam anlamıyla başarıyı elde etme ümitleri sekteye uğra- mıştır. Fransa ve Rusya arasında gelişen iki cepheli savaş, Almanya'nın Orta Avru- pa'da sıkışmasına sebep olmuş ve bu durum merkez güçlerin bölgeyi sarmasına yol açmıştır. İngiltere'nin denizlerde izlediği abluka politikası gereği Almanların sömür- geleri ile bağlantılarının kesilmesi sonucu çıkış yolu arayan Almanya çareyi Osmanlı İmparatorluğu'nu savaşa çekerek yeni cephelerin açılmasında bulmuştur.482

480 TNA FO 195 / 2457. 481 TNA FO 195 / 2457.

482 Burak Çınar, "Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Jeopolitiğinin Rolü", Gazi Akademik Bakış Der-

110

I. Dünya Savaşı, "siper savaşı" olma özelliği ile dikkat çekmektedir. Avrupa'da kilometrelerce uzunlukta siper hatları oluşturulmuş ve savunmaya yönelik planlar yapılmıştır. Savunma savaşı olarak başlayan süreç, cephelerin tıkanmasına yol açarak savaşın uzun sürmesine sebep olmuştur. Açılan cephelerde çıkış yolu bulamayan devletler, savaşın farklı coğrafyalara taşınması amacıyla politikalarında değişim yo- luna gitmiştir. Bu durumu kendi lehine çeviren ilk ülke Almanya olarak Osmanlı Devleti'ni kendi safına çekmeyi başarmıştır. Osmanlı'nın savaşa dâhil olmasıyla bir- likte devletlerarası mücadele Avrupa sınırını aşarak Ortadoğu'ya sıçramıştır.483

Osmanlı İmparatorluğu ve Almanya'nın çıkarlarının örtüştüğü noktalar; Bo- ğazların İtilaf devletlerine kapalı tutulması, Süveyş Kanalı ile Doğu Akdeniz'in gü- venliğinin sağlanması ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Müslümanlar üzerinde yeniden güç kazanmasıdır. Yapılan savaş planlarına göre; Osmanlı padişahının kutsal savaş ilan ederek İslam âlemini yanına çekmesi, İngiltere sömürgelerinde özellikle de Hin- distan, Mısır ve Kafkasya'da yaşayan Müslümanların ayaklanmalarına yol açarak İtilaf devletlerine karşı başarıyı getirecekti.484

Savaş sürecinde Rusya ve Fransa'nın hâkimiyeti altındaki Müslümanlar ile İngiltere'nin nüfuz elde etmeye çalıştığı Orta- doğu'da yaşayan Müslümanların İtilaf devletlerinin yanında yer almaları İttifak blo- ğunun büyük bir yanılgıya düştüğünü gösterecektir.485

Osmanlı'nın savaşa girmesiyle birlikte Almanya; Fransa ve Rusya'ya karşı Ba- tı'da açtığı cephelere Osmanlı Devleti sayesinde Doğu'dan da saldırma fırsatı bulacak ve buraları askeri üs olarak kullanacaktı. Ayrıca İngiltere Süveyş Kanalı ve Hindis- tan'a giden sömürge yollarında tehdit altına alınacaktı.486

Osmanlı İmparatorluğu'nun Doğu'da Kafkasya ve Çanakkale, Batı'da Galiçya, Romanya ve Makedonya, Güney'- de Kanal, Filistin, Suriye, Hicaz, Yemen ve Irak cephelerini açması yapılan planların hayata geçirildiğini kanıtlar niteliktedir.487

483

Langlois ve diğerleri, s.65-66.

484 Pierre Renouvin, I. Dünya Savaşı 1914-1918, çev.: Adnan Cemgil, İstanbul: Altın Kitaplar, 1982,

s.209.

485 Yaşar Demir, "Birinci Dünya Savaşı'nın Müslüman Esirleri: Alman Kamplarında Tutulan Müslü-

man Esirler ve Osmanlı Devleti'nin Tutumu", Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 76, Kış 2016, s.139.

486 Gustav Le Bon, I. Dünya Savaşı'ndan Alınacak Psikolojik Dersler, çev.: Mehmet Demirezer, İs-

tanbul: Ufuk Yayınları, 1999, s.239-240.

487 Cemal Kemal, "Osmanlı'nın Filistin Cephesi'ndeki Son Muharebesi", Ankara Üniversitesi Türk

111

I. Dünya Savaşı sadece Avrupa ve Ortadoğu'yla sınırlı kalmayarak Uzak Doğu'- ya da sıçramıştır. Çin'deki üstlerine tam anlamıyla sahip olmak isteyen Japonya, 1914 yılında Almanya'ya saldırarak savaşa dâhil olmuştur. Japonya, Pasifik Okyanu- su'nda yer alan Alman adalarını aldıktan sonra herhangi bir cephede savaşa katılma- mıştır.488

1917 yılına gelindiğinde yaşanan büyük gelişmeler savaşın seyir halinin değişmesine sebep olmuştur. Bloklar arasındaki güç dengesi savaşın uzamasına, her iki tarafın güç kaybetmesine ve çıkmaza girmesine yol açıyordu. Tam bu noktada Rusya'nın savaştan çekilmesi ve ABD'nin savaşa girmesi yaşanan tüm tıkanıklığın çözülmesini sağlayacaktır.

20. yüzyılın başından itibaren Rusya'da yaşanan ekonomik, siyasi ve sosyal krize karşı 1905 yılında gerçekleştirilen reformlar çözüm getirmemişti. 1914 yılında Rusya'nın I. Dünya Savaşı'na hazırlıksız ve askeri donanım olarak yetersiz bir şekilde girmesiyle süreç daha kötü sonuçları beraberinde getirmiştir. Fabrika ve tren yolları- na savaş gerekçesiyle el konulması, ihtiyaç sahiplerinin üretim mallarına ulaşamama- sına ve gıda sevkiyatının aksamasına yol açıyordu. Bu sebepler, sevkiyat gerçekleşti- rilemeyen şehirde açlık oranının artmasına ve halkın yönetime karşı tepki gösterme- sine sebep olmuştur. Rusların 1914'te Doğu Prusya'da durdurulması ile birlikte olum- suz sonuçlar hızlı bir şekilde kendisini göstermeye başlamıştır.489

1916'da Galiçya Cephesi'nde Brusilov taarruzunda Rusya başarı elde etmişse de Türk-Alman işbirliği ile Ruslar büyük kayıplar vermiştir. Ordu içerisinde yaşanan isyanlar ve firarlar so- nucu asker kayıpları artmıştır.490

Söz konusu nedenler köylü ayaklanmalarını, toplu grevleri ve isyanları beraberinde getirmiş ve 25 Ekim 1917'de Bolşevik İhtilali'nin491

488 TNA FO 195 / 2457.

489 Langlois ve diğerleri, s.69-71. 490

TNA FO 195 / 2457.

491 "Rusya'da savaşın uzaması sonucu çöken ekonomi hayatın neredeyse her alanında hissedilmeye

başlayınca halk Çarlığa karşı tavır almış ve bu durumu kendi lehlerine çevirmek isteyen ihtilalci grup- lar propaganda sürecine başlamıştır. Sokaklarda grevler artış gösterince halk bir an önce savaşın bit- mesini talep etmiştir. Bu duruma son vermek isteyen silahlı gruplar, kısa sürede devletin önemli bina- larını ele geçirmiş ve bakanların yer aldığı Marinski Sarayı'nı kuşatmıştır. Çar Nikola yaşanan bu hadiseden sonra Petrograd'dan kaçmak zorunda kalmıştır. Başkent isyancı grupların eline geçmesiyle birlikte devrim gerçekleşmiştir. Devrimin ardından geçici bir hükümet kurularak başkanlığına Prens Lvov getirilmiştir. Geçici hükümetin stresli ortamı yatıştıramaması ve sorunları çözememesi sonucu Bolşevikler güç kazanmış ve Petrograd varoşlarında İşçi Sosyalistleri yanlarına çekmiştir. Sonraki süreçte ordu içinde nüfuz elde etmek amacıyla propagandalara yönelmişler ve grevleri organize etmiş- lerdir. Grevlerde duyulan " Bütün iktidar Sovyetlere" sesleri ülkenin Sovyet rejimine doğru ilerlediği- ni göstermiştir. Lenin'in planını 1 Ekim 1917'de Merkez Komiteye gönderdiği mektupta şöyle dile getirmiştir: " İsyan olmadan iktidarı ele geçirmek mümkün değildir, derhal isyana başlamak gerekir!" Bu politikadan vazgeçmeyen Lenin önderliğinde 23 Ekim 1917'de Askeri Devrim Komitesi birliklere temsilciler göndererek tüm idarenin Askeri Devrim Komitesi'nin yetkisi altında olduğunu ilan etmiş- tir. 25 Ekim sabahı isyan eden tüm silahlı işçi ve asker grubu Geçici Hükümet'i devirmiş ve hedefleri-

112

yaşanmasına neden olmuştur. Ekim İhtilali ile birlikte Çarlık rejimi tarih sahnesinden silinirken, Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesiyle birlikte dünya tarihinin ilk Sosyalist rejimli devleti inşa edilmiştir.492

Bolşevikler iktidara geldikten sonra 1918 yılında

Brest Litovsk Antlaşması'nı imzalayarak halkın isteği doğrultusunda Rusya'yı I. Dün-

ya Savaşı'ndan çıkarmıştır.493

1917 yılın I. Dünya Savaşı'nın seyrini değiştiren bir diğer dönüm noktası da ABD'nin İtilaf devletleri kutbunda savaşa dâhil olmasıdır. 1914’te savaşın ilk başla- dığı yıllardan itibaren tarafsızlığını ilan eden ABD, savaşan devletlerle gerçekleştir- miş olduğu ticari faaliyetleri sonucu büyük oranda kâr elde etmiştir. Almanya'nın denizaltı politikası ile birlikte çıkarları zedelenen ABD, yönünü Avrupa'daki mütte- fiklere çevirmiştir. 1917 yılının başında ABD'nin İtilaf devletleri ile gerçekleştirdiği ticaret hacmi 2,3 milyar dolara ulaşmıştır. Tam bu noktada Almanya'nın ABD'nin ekonomik politikalarına darbe indireceği denizaltı savaşını başlatması ile birlikte iki ülke arasında 6 Nisan 1917'de savaş başladı. Böylelikle ABD'nin sanayi ve finans üstünlüğünü kendi bünyesine çeken İtilaf devletleri için savaşın yorucu ve yıkıcı etkisi azalma imkânı bulmuştur.494

Ortadoğu'da özellikle Filistin'de yaşanan muharebeler sonucu bu coğrafyada büyük değişimler yaşanmıştır. Gazze'de yaşanan büyük çatışmalardan sonra 9 Aralık 1917'de İngiliz kuvvetleri Kudüs'ü ele geçirmiştir. Beraberinde İngiliz general Edmond Edmund Allenby ile subayları 11 Aralık 1917'de Yafa kapısından geçerek şehre tam anlamıyla hâkim olmuş ve seferberlik ilan etmiştir. Böylelikle üç semavi din açısından kutsal görülen Kudüs şehri İngiliz himayesi altına girmiş, Osmanlı Devleti ise Ortadoğu'da büyük kayıplar vermiştir.495

ne ulaşmıştır. Petrograd'ın ele geçirilmesi sonucu Sovyet Hükümeti kurulma süreci başlamıştır." Ay- rıntılı bilgi için bkz. Ramin Sadıkov, "Şubat Devriminden Sonra Rusya'da İktidar Mücadelesi: Ekim Devrimi'ne Giden Yol", Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü, Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: 29, Sayı: 48, s.101-108.

492 Ramin Sadıkov, "Şubat Devriminden Sonra Rusya'da İktidar Mücadelesi: Ekim Devrimi'ne Giden

Yol", Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü, Tarih Araştırmaları Der- gisi, Cilt: 29, Sayı: 48, s.101.

493 Langlois ve diğerleri, s.72. 494 Langlois ve diğerleri, s.72-73. 495

113

4.1.1. Filistin'de Savaşan Ülkelerin Savaştaki Pozisyonları

I. Dünya Savaşı uluslararası arenada birçok sistem üzerinde kırılmalara sebep olmuş ve yaşanan sorunların çözümünde başvurulan yöntemlerin etkisiz kalmasıyla birlikte savaş kaçınılmaz bir hal almıştır.496

20. yüzyıl dünyada söz sahibi olan güçlü devletlerin iki kutuplu bir sisteme dönüşmesine sebep olmuş ve bu süreç beraberinde birçok yıkımı getirmiştir.497

Böylelikle İtilaf ve İttifak devletlerinin çıkarlarının çatış- tığı önemli bir coğrafya olan Ortadoğu özellikle Filistin topraklarında savaş süresince önemli gelişmeler yaşanmıştır.

Batılı devletler tarafından 20. yüzyılın başlarında oluşturulan "Ortadoğu" kav- ramı bölgenin özellikleri ve sınırları ile açıklanmış olsa da zamanla bu kavram dün- yadaki siyasi olayların durumuna, zamana ve bölgeye karşı dış devletlerin bakış açı- sına göre farklılıklar göstermiştir.498

Devletler kendi jeopolitik ve stratejik hedefleri doğrultusunda çeşitli yöntemler uygulayarak amaçlarına ulaşma yoluna giderler. İngiltere, Fransa, Rusya, ABD ve Almanya gibi Batılı güçler de I. Dünya Savaşı ön- cesinde Osmanlı Devleti'ne ait olan Ortadoğu topraklarında çıkarları sonucu çeşitli politik tutumlar sergilemiştir. Siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel alanda hâkimiyet kurmak isteyen bu devletler için Ortadoğu toprakları kritik bir alan haline dönüşmüş- tür.499

Ortadoğu geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir coğ- rafyadır. Yahudi, Hristiyan ve Müslümanlara kucak açmış bir bölge olan Ortadoğu'da etnik çeşitliliğin yoğun olması sonucu farklı istek hedeflerin söz konusu olması ile birlikte sorunlar ortaya çıkmıştır. Dünyadaki siyasi gelişmeleri takip eden ve kısa sürede etkilenen bu çok milletli yapı Osmanlı Devleti açısından dezavantajlı bir hal almıştır. Bu coğrafyada Arap ve Yahudi varlığının etkili olması, bölgeye hâkimiyet kurmak isteyen dış güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda politikalar geliştirmelerine

496

Emre Ozan, "Birinci Dünya Savaşı ve Uluslararası İlişkiler Disiplininin Doğuşu Üzerine Bir De- ğerlendirme", Gazi Akademik Bakış Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 14, Yaz 2014, s.198.

497 TNA FO 195 / 2457.

498 Fehim Kuruloğlu, "İngiliz Emperyalizmi Bağlamında Birinci Dünya Savaşı'nın Nedenlerini Yeni-

den Düşünmek", Academia.edu,https://www.academia.edu/11544499/%C4%B0ngiliz_Emperyalizmi_Ba%C4%9Flam %C4%B1nda_Birinci_D%C3%BCnya_Sava%C5%9F%C4%B1n%C4%B1n_Nedenlerini_Yeniden_D %C3%BC%C5%9F%C3%BCnmek_RETHINKING_OF_THE_REASONS_OF_WW_I_IN_THE_CON TEXT_OF_BRITISH_IMPERIALISM, (29.04.2016), s.9. 499 Çakmak, s.1346.

114

sebep olmuştur. Ayrıca Filistin'de bağımsız bir Yahudi Devleti kurmayı arzulayan Siyonistler için de savaş süreci dönüm noktası olmuştur.500

İngiltere; Ortadoğu'da nüfuz elde etme amacıyla Siyonistlerin Filistin'e yerleşti- rilmesinde herhangi bir engel görmemiştir. Ayrıca milliyetçilik ideolojisini savunan Arapları kendi hedefleri doğrultusunda etkileyerek bağımsız bir "Arap Devleti" ku- rulmasını savunmuştur. Fransa; Filistin topraklarını da içine alan "Büyük Suriye" inşa etmek amacıyla Siyonistlerle iyi ilişkiler kurmuştur. Almanya; ülkelerinde faali- yet gösteren Siyonistlerden uzaklaşmak ve Filistin'de İtilaf devletlerine karşı güç elde etmek için siyasi politikalarında Siyonistlerden faydalanma yolunu tercih etmiştir. Rusya; ülkelerinde yaşayan Siyonistlerin göç etmesi ve Filistin'de kendi kontrolü altında bir "Yahudi Devleti" kurma adına politikalar geliştirmiştir. ABD; Doğu Av- rupa'dan gelen Siyonist göçlerini durdurmak ve onları Filistin'e yerleştirmeye yönelik siyaset izlemiş ve desteğini diplomatik kanallarla ortaya koymuştur.501

Ortadoğu'da İngiltere, Fransa, Rusya ile Almanya çıkarları gereği önceden belir- lenmiş stratejik noktalara birliklerini yönlendirerek savaşmıştır. Filistin ve çevresine tam anlamıyla hâkim olmak isteyen İngiltere, Suriye ve Filistin topraklarını içine alan coğrafyada söz sahibi olmak isteyen Fransa ile 29 Nisan 1916'da gizli bir ant- laşma imzalamıştır. Sykes-Picot Antlaşması olarak adlandırılan bu muahedede Fran- sa ve İngiltere, I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı Devleti'nin Ortadoğu'daki top- raklarını paylaşmayı öngörmüştür.502

Filistin'de emelleri olan bir diğer İtilaf devleti Rusya'nın 1917 yılında ülkesinde yaşanan Bolşevik İhtilali ile savaştan çekilmesi sonucu İngiltere Ortadoğu'da etkin bir güç konumuna gelmiştir. Ortadoğu'da açılan Sina-Filistin Cephesi'nde İngiltere diğer devletlere nazaran savaş öncesinde ve sıra- sında gerçekleştirmiş olduğu diplomasiler sonucu Alman ve Osmanlı ittifakı ile sava- şan en önemli devlet olmuştur.503

Güney Cephesi olarak da adlandırılan Sina-Filistin ya da Suriye-Filistin Cephe- si'nde Osmanlı Devleti ve diğer düşman güçler arasında; I. ve II. Kanal Harekâtları, I., II. ve III. Gazze Muharebeleri, I. ve II. Şeria Muharebeleri ve Nablus Meydan

500

The National Archives Collonial Office 323 / 865.

501

TNA CO 323 / 865.

502 Nicault, 24. 503

115

Muharebesi yaşanmıştır.504

Osmanlı Devleti adına cephede Yıldırım Orduları Grubu savaşmış, Cemal Paşa 4. Ordu kumandanlığında görevlendirilmiştir.505

Sina-Filistin Cephesi'nin Osmanlı Devleti için açılma sebebi; Cemal Paşa komutasında Süveyş Kanalı'nı geçmek ve İngilizlerin himayesi altında bulunan Mısır'ı geri almak, İngilte- re'nin sömürge yoluna hâkim olmak ve Almanya'nın bu coğrafyada nüfuzunu arttır- maktır.506

Osmanlı Devleti, Kanal Cephesi'nde 4. Ordu Komutanı olan Celal Paşa'yı hare- kâtı yürütmesi adına görevlendirmiştir.507

4. Ordu birliklerinin 2-3 Şubat 1915'te Mısır'a doğru ilerlemesiyle Kanal Harekâtı başlamıştır.508

Asker sayısı, askeri mü- himmat ve lojistik alanda sıkıntılar yaşayan Osmanlı birlikleri, İngiliz ileri karakol güçleri tarafından kısa sürede ateş altına alınmış ve çatışma süresince 600 asker esir edilmiştir.509

Almanların isteği üzerine açılmış ve İngilizlerin hareket yönünü Doğu'- ya çevirmek amacıyla başlatılan bu saldırıda Osmanlı Devleti ölü, yaralı ve zayiat olarak toplam 1300 kayıp vermiştir.510

Kanal Harekâtı ile büyük kayıplar yaşayan Osmanlı Devleti, İngilizlerin Filistin ve özellikle Kudüs'teki hedeflerini göz önüne alarak askeri birliklerini bu coğrafyaya kaydırmıştır. Osmanlı Devleti, kendisi için önem arz eden Filistin topraklarını koru- mak amacıyla diğer cephelerden gelen kuvvetleri bu merkezde toplamıştır. İngilizler de Batı Cephesi ve Irak Cephesi'nde elde ettiği başarılardan sonra askeri birliklerini Filistin'e çekerek gücünü arttırmıştır. Filistin'de nüfuzunu arttırmak isteyen İngiltere; Avustralya, Yeni Zelanda ve Hindistan gibi himayesi altında bulunan ülkelerden oluşturduğu birliklerin yanında Siyonistler ve Araplardan da destek görmüştür. İngil- tere, Arapları milliyetçilik fikriyle etkileyerek Türklere karşı düşmanca tavır sergi- lemeleri adına çeşitli oyunlar düzenlemiştir. Ayrıca Siyonistlerin Filistin coğrafya- sında yurt kurmalarında ve güç elde etmelerinde herhangi bir problem görmemiş aksine kendi çıkarları doğrultusunda Yahudilerden faydalanmayı tercih etmiştir.511

504

Kemal, s.40.

505 Osman Yalçın, "Filistin Cephesi Türk Hava Harekâtı", Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları

Enstitüsü Dergisi, Sayı:55, 2016, s.557.

506 Kemal, s.37.

507 Falih Rıfkı Atay, Zeytin Dağı, İstanbul: Pozitif Yayınları, 2012, s.5.

508 Cemal Paşa, Hatıralar, İstanbul: Türkiye iş Bankası Yayınları, 2006, s.174-180. 509 Ayfer Özçelik, Ali Fuat Cebesoy, Ankara: Akçağ Yayınları, 1993, s.15.

510 Ali Fuad Erden, Birinci Dünya Harbi'nde Suriye Hatıraları, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları,

2003, s.59.

511

116

İngilizler ve Alman-Türk kuvvetleri arasında yaşanan Gazze Savaşları ile birlikte Filistin'e hâkim olma adına çetin çekişmeler yaşanmıştır. I. Gazze Savaşı'nda İngiliz kuvvetleri, Filistin'i ele geçirmek amacıyla taarruz ve savunma olarak düzen- lenirken, Osmanlı ve Almanlar ise Filistin Cephesi'ni savunmak için Albay Von Kress liderliğinde 1. Kuvve-i Seferiye Komutanlığı'nı kurmuştur. Askeri malzeme ve yiyecek konusunda güçsüz durumda olan Osmanlı birliklerine karşın İngilizler ger- çekleşecek olan savaşa karşı iyi bir donanım sağlamıştır. 26 Mart 1917'de İngilizlerin taarruzuyla başlayan muharebe 1. Kuvve-i Sefer'in karşı atağa geçmesi ile şiddetli çarpışma haline dönmüştür. 4. Ordu'nun desteği ile birlikte gücü kendi lehlerine çevi- ren Türk ordusu 28 Mart 1917'de galibiyete ulaşmıştır.512

İngilizler bu savaşta Türk- lere nazaran iki kat zayiat vererek Vadi Gazze'nin batısına çekilmiştir.513

Filistin'de hâkimiyetini kaybetmek istemeyen İngiltere, Türklere karşı Kudüs- 'ün güneyinde başarı sağlamak ve sonuç olarak Kudüs'ü ele geçirmek amacıyla II. Gazze Savaşı'nın hazırlıklarını tamamlamıştır. Türkler, Birü's Sebi ve Gazze hattında mevzilerini güçlendirme yoluna giderek savunma hattı oluşturmuştur. İngilizler, 17 Nisan 1917'de karadan ve denizden saldırıya geçerek savaşı başlatmıştır. 19 Nisan'da İngilizler Şemşun Tepesi ve Şeyh Aclin hattını ele geçirmişse de Türk kuvvetlerinin İngilizleri tüm birliklerini durdurması sonucu II. Gazze Muharebesi sona ermiş ve Türkler Sina-Filistin Cephesi'nde ikinci galibiyetlerini elde etmiştir. Türkler bu sa- vaşta 1600 şehit, yaralı ve zayiat verirken, İngilizler 6000 ölü ve 300 esir ile savaşı sonlandırmıştır.514

II. Gazze Savaşı'nın en önemli özelliği; İngilizlerin ilk defa tank ve zehirli gaz bombalarını kullanmalarıdır. Coğrafi koşullar nedeniyle tank ve zehirli gazlardan beklenen etki sağlanmamış ve Türkler başarıyı elde etmiştir.515

İngiltere Başbakanı Lloyd George'un "Almanları yenmek amacıyla İtilaf Dev- letleri'nin diğer ülkelerine ağır darbeler indirerek saf dışı kalmaları gerektiği" düşün- cesi 1917 yılında yaşanan gelişmeler ile haklılık kazanmıştır. Fransızların Batı Cep- hesi'ndeki başarısızlıkları, Rusya'nın Bolşevik İhtilali sonucu savaştan ayrılması ve ABD'nin İtilaf bloğunda savaşa dâhil olması ile birlikte İngiltere Ortadoğu'da yetki alanını genişletmiştir. Bu duruma son vuracak darbe ise Kudüs'ün İngiliz himayesi

512

Kemal, s.37-43.

513 Bayur, s.355.

514 Şükrü Mahmut Nedim, Filistin Savaşı (1914-1918), çev.: Abdullah Es, Ankara: Genelkurmay

Basım Evi, 1995, s.49.

515

117

altına alınması olacaktır. Kudüs'ü ele geçirmek ve bölgede askeri gücünü üst noktala- ra taşımak amacıyla İngiliz Harp Bakanlığı Selanik'ten Filistin'e birlik göndermiş- tir.516 Ayrıca İtalya ve Fransa da bölgedeki hedefleri doğrultusunda az miktar da olsa

Benzer Belgeler