• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE TEMEL KAVRAMLAR

1.6. Yaşlılara Yönelik Sosyal Hizmetler

1.6.1. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Yaşlılara Yönelik

1.6.1.3 Evde Bakım ve Evde Sağlık Hizmetleri

Kurum bakımının yaşlılarda depresyon oranını artırdığı, yaşlı bireylerin toplumdan izole olmasına sebep olduğu ve aktif yaşlanma imkânlarını kısıtladığı anlaşılarak son yıllarda evde bakım hizmetlerine yönelik politikalar geliştirilmeye başlanmıştır.

Evde bakım hizmetleri, bakıma ihtiyacı olan bireylere, yaşadıkları ortamda özgür yaşama imkânı sunan, bireyi ailesinden ve sosyal çevresinden koparmadan yakın ilişkilerini güçlendirmesine imkân sağlayan, bireyin ruh ve beden sağlığını ve bağımsızlığını destekleyen hizmetler bütünüdür. Bakımın kalitesinin ev ortamında

45

arttığı inancıyla sunulan hizmetlerde bakım verenin yükünü azaltmak da hedeflenmektedir (Karahan & Güven, 2002). Evde bakım, hem bireye hem bakım verenine destek sunarak bütüncül bir hizmet modelidir.

Danış ve Genç’e (2011: 171) göre bakım kavramı şu şekilde tanımlanmaktadır: “Hayati önem arz eden fizikî, psikolojik ve sosyal aktivitelerin ve fonksiyonların sağlanmasında, yeniden yerine getirilmesinde ve uyumunda bakıma muhtaç kişiye yardımcı olmaktır. Temel ihtiyaçlarını yeterince karşılayamayan, hayat kalitesinden uzaklaşan, şahsî tercihlerini kullanmada ve hayatının devamının sağlanmasında kişinin aile, akraba veya uzmanların desteğine ihtiyaç duymasıdır.”

Evde bakımın sağlık harcamalarındaki maliyeti düşürmesi, kişiye özel bakım sağlaması, aile kurumunu güçlendirmesi, tedavi sürecini hızlandırması, zaman tasarrufu sağlaması, bireyin bağımsızlığını güçlendirmesi, kendi ortamından ayrılmadan hizmet alma imkanı sunması ve yaşam kalitesini yükseltmesi açısından önemli bir boşluğu doldurduğu açıktır (Cindoruk & Şen, 2009).

Bakım hizmetlerinin uygulanmaya başlanması Avrupa’da 18. yüzyıla dayanırken bu alan ülkemizde oldukça yeni bir mesleki uygulama alanı sayılmaktadır. Küreselleşmenin etkisiyle bakım hizmetlerinde modern uygulamalar yaygınlaşmış, bakımda profesyonel hizmetin önemi açığa çıkmıştır. Toplumlarda engellilerin varlığı ve yaşlı nüfusun artması bakım alanının yapılandırılmasını gerekli kılmıştır. Bu alanda devletin ilk uygulamalarında kurumsal bakım hizmetleri desteklenmiş ve hizmetlerin standartlarını artırmaya yönelik çalışmalar yapılmıştır. Kurumsal hizmetin çıktıları değerlendirildiğinde yetersiz olduğu görülmüş ve alternatif olarak evde bakım hizmetleri üzerinde çalışılmaya başlanmıştır (Genç & Barış, 2015: 40).

Türkiye’deki ilk evde bakım projesi 1993 yılında SHÇEK Genel Müdürlüğü bünyesinde Ankara, Adana, İzmir ve İstanbul illerinde pilot olarak uygulanmış; yaşlılara evde bakım hizmeti verilmesi ve ara personelin yetiştirilmesi hedefiyle başlatılan bu projenin pilot uygulamasının başarılı olmaması üzerine proje yerel yönetimlere devredilmiştir (Danış, 2005).

Günümüzde bakım hizmetleri Sağlık Bakanlığı, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İstanbul, Ankara ve Kocaeli başta olmak üzere Büyükşehir Belediyeleri ve

46

özel kuruluşlar tarafından verilmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın hizmeti evde ve kurumda olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı dezavantajlı gruplara(çocuk, genç, kadın, yaşlı ve özürlü bireylere) öncelik tanıyarak onlara yönelik koruyucu-önleyici, iyileştirici-geliştirici, tedavi-rehabilite edici hizmetler sunmaktadır. Sosyal hizmetin koruyucu önleyici müdahalesi kapsamında dünyadaki emsal teşkil eden çalışmaların takip edilmesi ve örnek uygulamaların paylaşılması büyük önem taşımaktadır (Genç & Barış, 2015: 50).

Bakıma ve barınmaya muhtaç kişilerin ihtiyaçlarını karşılama görevi sosyal devletin sorumlulukları arasındadır. Bakıma muhtaç ve kendi imkânlarıyla bunu başaramayan bireylere devletin kurum hizmetleri dâhil fırsat oluşturma zorunluluğu vardır. Öte yandan, kendi sosyal ortamında yaşama ve bakım hizmeti alma fırsatı olan yaşlıların ihtiyaçlarının evde bakım hizmeti kapsamında karşılanması, dünya genelindeki alternatif bakım arayışlarından biridir. Yaşlı bireylerin toplumsal hayattan soyutlanmadan, yakın ilişkili olduğu ortamlardan ve ailesinden uzaklaşmadan bakım hizmeti alabilmesi, yaşam kalitesi ve onurlu bir yaşam sürebilmeleri açısından çok önemlidir (Genç & Barış, 2015: 47).

Evde bakım, toplum temellidir. Koruyucu-önleyici, iyileştirici-geliştirici, tedavi-rehabilite edici bütüncül bir sosyal hizmet modelidir. Engelli ve yaşlılara yaşadıkları ortamda verilen psikososyal destek, tıbbi destek ve kişisel bakım hizmetlerinin yanı sıra gerçekleştirilen sosyal aktivitelerle evde bakım hizmeti, bireylerin depresyon ve sosyal dışlanma riskini en aza indirmeyi, serbest zamanlarını değerlendirme imkanı yaratmayı ve bağımsızlıklarını desteklemeyi kapsamaktadır. Uygulama alanı geniş olan evde bakım birçok profesyonel meslek elemanının disiplinler arası ekip çalışmasını gerektiren bir hizmettir (Danış, 2005).

Evde bakım hizmetleri üç şekilde sınıflandırılmaktadır. İlki verilen hizmetin yalnızca tıbbi hizmetlerden oluşmadığı, aynı zamanda bireyin ihtiyaç duyduğu sosyal hizmetleri de içine alan hizmetlerdir. İkincisi evde bakım kısa veya uzun süreli olarak sunulmaktadır. Kısa süreli evde bakım hizmetleri, tıbbi hizmet ağırlıklıdır ve hastane sonrası iyileşme sürecinde verilmektedir. Uzun süreli evde bakım hizmetleri ise, hem tıbbi hem sosyal bakım hizmetlerini kapsamaktadır ve sosyal bakım ağırlıklıdır. Son olarak evde bakım; çeşitli profesyonel meslek elemanlarının verdikleri evde bakım ile

47

aile bireylerinin verdikleri evde bakım olarak ikiye ayrılmaktadır (Yılmaz, ve diğerleri, 2010: 127).

Türkiye’de sunulan evde bakım hizmetlerinin sağlık bakımı kapsamının yasal tanımı ve dayanağı 10.03.2005 tarihinde 25751 sayılı Resmi Gazete ’de yayınlanan “Evde Bakım Hizmetleri’nin Sunumu Yönetmeliği” dir. Bu yönetmeliğe göre “evde bakım hizmetleri hekim önerileri doğrultusunda uzman sağlık personelince hastalara yaşadıkları ortamda tıbbi bakım ve psikososyal bakım ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yapılan tıbbi müdahaleleri kapsamaktadır”.

2006 tarihli “Bakıma Muhtaç Engellilerin Tespiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik”, aynı tarihli “Bakıma Muhtaç Engellilere Yönelik Resmî Kurum Ve Kuruluşlar Bakım Merkezleri Yönetmeliği” ülkemizde sunulan evde bakım hizmetlerinin yasal zeminine katkısı bulunmaktadır.

Evde sağlık hizmetlerinin Sağlık Bakanlığı bünyesinde verilmesi, 01.02.2010 tarihinde 3895 sayılı Makam Onayı ile “Sağlık Bakanlığınca Sunulan Evde Sağlık Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönerge” ‘nin yürürlüğe girmesiyle başlamıştır. 24.01.2011 tarih ve 8751 sayılı Makam onayı ile yönergede birtakım değişiklikler olmuştur. 25 Şubat 2015’te 29280 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Tarafından Evde Sağlık Hizmetlerinin Sunulmasına Dair Yönetmelik’in yürürlüğe girmesiyle evde sağlık hizmetlerinin yasal düzenlemesi son halini almıştır.

29280 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Tarafından Evde Sağlık Hizmetlerinin Sunulmasına Dair Yönetmelik’ te (2015) evde sağlık hizmetleri şu şekilde tanımlanmaktadır: “Çeşitli hastalıklar nedeniyle evde sağlık hizmeti almaya ihtiyacı olan bireylere evinde ve aile ortamında sosyal ve psikolojik danışmanlık hizmetlerini de kapsayacak şekilde verilen muayene, tetkik, tahlil, tedavi, tıbbi bakım, takip ve rehabilitasyon hizmetlerini kapsamaktadır.”

Yılmaz ve arkadaşlarına (2010: 130) göre evde bakım hizmetlerinin avantajları şu şekilde özetlenmiştir:

 Bireylerin bağımsızlıkları desteklenerek yaşam doyumlarının artması sağlanmaktadır.

48

 Yaşadığı ortamda hizmet alan bireylerin daha güvende ve özgür hissetmesi sağlanmaktadır.

 Sosyal çevresinden ayrılmadan hizmet alan bireylerin daha hızlı iyileşmelerine katkı sunulmaktadır.

 Hasta psikolojisini azaltan ve hastane hizmetlerinden daha işlevsel ve ekonomik olan hizmetlerdir.

 Koruyucu sağlık hizmetlerine ulaşımı kolaylaştırmaktadır. Hastane bakımındaki enfeksiyon kapma, uzun yatış sürelerinin getirdiği maliyet, refakatçi bulma sorunu, bireyin ve yakınlarının günlük aktivitelerinin kısıtlanması risklerine karşı bireyi ve aileyi güçlendiren hizmetlerdir.

“2002 Uluslararası Yaşlılık Eylem Planı”’ nda yaşlılara sunulan hizmetlerin standartlarının yükseltilmesi, sürekliliğinin sağlanması ve bakım verenlerin desteklenmesine yönelik çeşitli hedefler belirlenmiştir (Öztop ve diğerleri, 2008: 46-47). Çalışmamızın kapsamını ilgilendiren maddelerden bazıları şu şekildedir:

 Aile içi bakımın desteklenmesi ve toplum destekli hizmetlerin sağlanması,

 Hastanede veya bakımevinde kalma durumuna alternatif olarak yalnız yaşayan yaşlılara yönelik uzun süreli bakım hizmeti imkanlarının geliştirilmesi,

 Bakım verenlerin eğitim, danışmanlık, psikososyal ve ekonomik açıdan desteklenmesi, bunun yasallaşması,

 Aile içi destek alamayan yaşlılara yardım sağlanması ve önlemler alınması,

 Bakım vizyonunun genişletilmesi amacıyla Dünya’daki farklı bakım sistemlerinin araştırılması ve bu çalışmaların genişletilmesi,

 Risk altındaki yaşlılar için, aile içinde bakımın sağlanması amacıyla sosyal destek sistemlerinin geliştirilmesi,

 Yaşlıların bağımsızlıklarının güçlendirilmesi, yaşam kalitesini geliştiren koşulların sağlanması ve toplum içinde bağımsız çalışma koşullarının oluşturulması,

 Yaşlı bakımını sağlayan aile bireylerinin bakım sorumluluklarının eşit dağılımının sağlanması, toplum hizmetlerinin güçlendirilmesidir.

49

Hayatının çoğunluğunu kendi sosyal ortamında geçiren, alışkanlıkları kronikleşen ve sabitleşen yaşlıların günlük yaşamın kurumun sunduğu imkanlarla sınırlı olduğu kısıtlı bir ortama alışması, kışla tipi büyük binalarda kişisel ihtiyaçlarını ortak kullanım alanlarında gidermek zorunda olması, yemek ve yatma vakitlerinin kurallarla sınırlanması, sosyal aktiviteleri yerine getirmek gibi ihtiyaçlarının zamana bağlanması gibi sabit yaşam tarzına alışmalarını sağlamak oldukça zordur (Genç & Barış, 2015: 47).Bu zorluklar yaşlılarda kendilerini işe yaramaz, kimsesiz, bağımlı hissetmek şeklinde etkisini göstererek ruh sağlığını olumsuz etkilemekte ve yaşam kalitelerini düşürmektedir.