• Sonuç bulunamadı

3.1 Bakım Kararının Alınması

3.1.1 Bakım Kararının Alınması Sürecinin Yaşlıyla Olan İlişkisi

Toplumda bakıma muhtaç hale gelen yaşlılar gelirin azalması, sosyal çevreyle olan ilişkilerin eskisine oranla düşüşü gibi nedenlerle dezavantajlı konuma gelmektedir. Yatağa bağımlı hale gelen birçok yaşlı, yaşamını devam ettirebilmek için bir başkasının yardımına ihtiyaç duymaktadır. Yaşlılar, alışık olduğu ortamlarda hayatlarına devam etmeyi tercih etmekte ve bu yüzden de bakımını kendi evinde almak istemektedir (Komisyon, 2010a). 2006 yılında yapılan Aile Yapısı Araştırması’nda, yaşlıların neden çocuklarının evinde kalmadıkları sorusuna verilen cevap da bunu destekler niteliktedir. Yaşlıların % 17,8’i yaşadıkları çevreyi değiştirmek istememektedir (TAYA, 2011). Ancak ekonomik yetersizlikler, yaşlıların bakım ihtiyaçlarının evlerinde karşılanmasına olanak vermemekte ve ilk tercih olarak - eşin bakım sağlaması istense de eğer yoksa ya da bakımı karşılayamayacak durumda ise- genellikle yaşlılar çocukların yanında kalmayı tercih etmektedir (Brodsky ve diğerleri, 2011). Aksayan ve Çimete’nin (1998) çalışmasında yaşlıların % 62,9’unun evde bakımı tercih ettikleri görülmüştür. Ancak aynı zamanda yaşlılar, çocuklarına yük olmayı da istememektedir. Türkiye’de Aile Yapısı Araştırması (2011) verilerine göre bu oran %50,2’dir. (TAYA, 2011). Çünkü bakım ihtiyacının uzun süreli olması, çocuklarının sürekli onunla ilgileniyor olmasını

gerektirecektir. B5’in annesi, hastalandığı için çocuğunun ona bakmasından dolayı suçluluk duymaktadır.

Felç geçirmişti annem, sonra biraz düzeldi, ancak daha sonra ayağını kırdı. Ondan sonra çok suçluluk duydu, ambulansla götürdük hastaneye. O zaman ben çok şok geçirdim, annem nasıl kırdın… İlk başta doğruyu söylemedi bana hani merdivene çıktım kırıldı demedi çekyattan düştüm kırıldı dedi. Hastaneye götürdük alçıya alınınca o psikolojik durumu yaşadı. Hani bir suçluluk duydu. Ben kafama takıyorum diye.

B8;

Bazen diyordu: ben size yük oluyorum, ölmek istiyorum, seni çok üzüyorum. Ben de babama neden öyle diyorsun, ben memnunum diyordum. Yani zaman zaman ölmek istiyordu, ben size yük oldum diye. Biz de öyle düşünme, söyleme biz üzülüyoruz diyorduk. Şimdi artık o da yok. Yazık bitmiş vaziyette, iskelet gibi.

B1;

Kendi zaten yük olmak istemeyen biriydi, bu hastalığı da kabullenmedi. Çok çekingen bir insandı, küçük yerde de bu hastalık, daha şimdi şimdi yaygınlaştı. Babamın hastalığı ortaya çıkınca herkes deli bu falan demişler. Onlara çok üzülüyordu. Camiye giden insan gitmem diyordu, küçük yerde hasta olunca tabi konuşuyorlarmış arkasından. Bu yüzden evde kılardı namazını. Ancak cumadan cumaya giderdi. Bazen acaba o zamanlar mı çıkıp gelseydim diyorum.

Anne babaya karşı duyulan sorumluluk, ihtiyaç duyulan zamanda çocukların onları destekleme konusundaki beklentileriyle ortaya çıkmaktadır (Silverstein ve diğerleri, 2008, s. 72). Bu sebeple yaşlıya kimin bakacağının yaşlılar için önemli olduğu görülmüştür.

Genellikle yaşlıların eğer birden fazla çocuğu varsa hangisiyle daha iyi anlaşıyorsa onun yanında kalmayı tercih ettikleri görülür (Qureshi ve Walker, 1989). Bakıma muhtaç kişilerin bu duruma gelmeden önce de şu anki bakıcısıyla beraber yaşadığı görülmektedir. Aslında bu yaşlının alışık olduğu çevresinden ayrı kalmaması adına tercih edilebilir. Ancak bu durum, bakım işinin kendi kendine de gelişebildiğini gösterir. Birçok bakıcı bu kararı kendi almamış olsa bile zamanla bakıcı konumuna gelebilmektedir (Merrill, 1997, s. 33).

B7, annesinin neden onun yanında kaldığını anlatıyor;

Son çocuk olmam, evimin yakın olması, annemin benimle her şeyini paylaşıyor olması, evliyken de hep yakın durmamız anneme. Ayrıca 3 sene öncesine kadar biz nereye gidersek annemi de yanımızda götürüyorduk arabamız vardı. Bir aile gibiydik. Tek evdik. Bütçe, hesaplar hep birlikteydi. Dünyada ondan değerli varlık var mı?

B10, kayınbabasının bakıma muhtaç duruma gelmeden önce de beraber yaşadıklarını söylüyor.

Diğer çocuklarının yanında rahat değildi herhalde. Rahatsız olmadan öncede çocuklarını sırayla dolaşmazdı. 2 gün durur yine gelirdi, uzun süre kalmazdı bilinci yerindeyken de. Ondan sonra rahatsız olunca da hiç gitmedi zaten bakımı zor olunca onlar da istemediler. Sırayla da bakalım demediler.

B2, kayınvalidesi için şöyle söylemektedir;

Ben gelin olduğumdan bu yana (28 yıl) yanımda kalıyor arada küçük oğlu, büyük oğlu var onların yanına gider kalır 1 ya da 2 ay kalır küçük oğlu evlendiğinde 1 mi 2 sene mi ne yanında kaldı, ondan sonra da sürekli benim yanımda kaldı, 3 senedir yatalak.

Silverstein ve Bengston’un (1997) yaptıkları araştırmada; yaşlıların bakımında cinsiyet açısından değerlendirme yapıldığında annelerin bakımında babalara nazaran finansal ve duygusal desteğin daha fazla verildiği görülür. Aynı zamanda boşanmış ailelerin çocuklarıyla ilişkilerinde anne babayla olan duygusal bağların zayıf olduğu tespit edilmiştir. Boşanmalar ve yeniden evlilikler ile kurulan yeni aile düzeni, bağlılık ve sorumluluk konusunda kuşaklar arasında yeni çizgilerin oluşumuna neden olmaktadır. Bu yeni düzen, çocukların yaşlılarının bakımında sorumluluk almasında değişime ya da düşüşe neden olmaktadır. Kendisi de annesi gibi boşanmış olan B7, babasıyla olan ilişkisinin annesine nazaran daha zayıf olduğunu ve ileride de çocuğunun kendi bakımını sağlayacağından şüpheli olduğunu söylemiştir.

Yaşlıların uzun dönem bakım gerektiren bir rahatsızlığa sahip olmadan önce akrabalarıyla geçirdiği yaşantı, bakım ihtiyacının kimin karşılayacağının da belirleyicisi olmaktadır. Ancak burada vurgulanması gereken önemli bir nokta, bakım kararı verilirken yaşlının karar aşamasında çok fazla etkisinin olmadığının görülmesidir. Bakıma muhtaçlığa neden olan hastalık (alzheimer, parkinson, beyin tümörü..) veya durum, eğer yaşlının karar alma mekanizmalarını etkilemişse, bakım kararının alınması sürecinde yaşlının bu duruma etkisi olmamaktadır. Bakım süresinde yaşlılar karar verici, dolayısıyla özne değildirler. Bakımı kimin sağlayacağı ve nerede bakılacağına, ailenin diğer üyelerine, karar vermektedir. Bu nedenle yaşlılar karar aşamasında edilgen kalmaktadır. Yapılan görüşmelerde, bu kararın verilmesinde, yaşlının daha önce nerede ve kiminle yaşadığının etkili olduğu saptanmış ve bu durumun bakım sürecinin mekânsal konumunu belirlediği gözlenmiştir.