• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3. Amarna Çağı’nda Yakın Doğu’daki Toplumlar

3.1. Babil

Babil’de M.Ö. 1595’lerden başlayarak 1155’e kadar 400 yıldan fazla süren zaman aralığında Kassitler tarafından yönetilmiştir. Onların kökeninin Zagros dağları bölgesi oldukları düşünülmektedir.178 Onların geldikleri yeri bilmemiz ve atlı kültüre sahip bir

kavim olmaları Kassitlerin Sümer, Elam, Guti’ler ve Hyksoslar gibi Asya kökenli kavimlerden olabileceklerini akla getirmektedir. Bu da onların Türk kavimlerinden bir olabileceği fikrini doğurmaktadır. Kassit ismi Akadca kaššu’dan gelmektedir. Onların ise kendilerine ise Galzu, Babil memleketine ise kendi dillerinde Karaduniaş demişlerdir. Bu sebeple Amarna mektuplarında onların kralları için “Karaduniaş Kralı” tabiri kullanılmıştır. Bölgeye geldikleri zaman Sami kavimlerinden olan Babil toplumuna göre yabancı isimler taşıyan ancak uzun süren Babil yaşantıları esnasında kültürel olarak bölgeye adapte olan zamanla güçlendiler. İlk başlarda çiftliklerde, mevsimlik işlerde ve

176 Trevor Bryce, The Kingdom of Hittites, New York 2005, s. 176.

177 Kristian Kristiansen and Thomas B. Larsson, The Rise of Bronze Age Society: Travels. Transmissions

and Transformations, New York 2005, s. 67.

178Babilde hüküm süren Kassitlerin kendilerinin hanedanlık takvimine göre bu süre 576 yıl 9 ay olarak belirtilmiştir. Onlar bu tarihlemede tahta çıkmayan liderleri de eklediklerinden bu kadar uzun bir dönem belirlemişlerdir. Bkz: A. Kuhrt, a.g.e., C. I. s. 439.

46

çeşitli işlerde çalıştılar. Hitit kralı I. Murşili’nin Babil’e yapmış olduğu seferin ardından (1595) burada kalmayıp memleketine dönmesi Kassitlerin buraya hâkim olmalarını kolaylaştırdı. Çünkü Babil’deki Hammurabi hanedanı sona ermiş ve bir iktidar boşluğu ortaya çıkmıştı. Kassitler de bunu fırsat bilerek iktidarı ele geçirmiştir. Onların atlı savaş arabalarını179 kullanmaları da hâkimiyetlerini tesis etmede önemli bir rol oynamıştır.180

Kassitler zaman geçtikçe Mezopotamya’da siyasi ve ekonomik olarak güç kazanmaya başlamışlardı. Onların Babil hâkimiyetini başarılı bir şekilde devam ettirebilmelerinin sayesinde Kassitler devrin büyük devletler ligine girmeyi başarmışlardır. Böylece Hitit, Mısır, Asur, Mitanni gibi devletlerin arasında anılır olmuşlardır.181 XV. yy’a gelindiğinde Kassitler’in egemenlik alanını güneyde Körfez

bölgesine doğru genişlemesi sayesinde ekonomik olarak büyüme sağlamışlardır. Kassitler değerli madenlere önem veriyor bu konuda Afganistan taraflarından getirilen lacivert taşının temini konusunda hassas davranıyorlardı. Hatta bu değerli taşı Mısır’a hediye olarak gönderdiklerine dair Amarna mektuplarında bilgiler mevcuttur.182

Kassitler’in Mısır’a gönderdiği tek hediye elbette bu taş değildi coğrafi konum gereği Kassitler at ile çok içli dışlı bir toplum idiler. Bu durum da atın ve ata koşulan savaş arabasının hediye olarak gönderileceği anlamına geliyordu. A. Kuhrt’un ifadesiyle atlı savaş arabası günümüz tankına denk düşünülebilirdi. Kassitler bu dönemde sadece Mısır ile ilişkide değil Yunan toplumuyla da ticaret ilişkileri kurmuşlardı. Yunanistan’da bulunan Kassit mühürleri ve Babil’de bulunan Miken bakır işleri buna kanıttır.183

Kassitler ayrıca Hititler ile de etkili bir iletişim kurmuşlardı Hitit-Kassit mektuplaşmaları bu konuda detaylı bilgiler sunmaktadır. Bu mektuplardan birinden anlaşıldığına göre Hititler Babil’den tedavi için hekim talebinde bulunmuşlar ve bu da kabul edilmiştir.

179 Atın savaşlarda kullanılması bu devir açısından oldukça önemli bir yenilikti. Savaşan iki devletin ata sahip olanı düşmanına karşı daha avantajlı olmaktaydı. İnanılmaz bir hız avantajı sağlamasının yanında arkasına takılan iki tekerlekli araba sayesinde de binici sayısı da arttırılmış oluyordu ve bu sayede bir kişi atı kullanırken arabadaki askerler de ok vb. silahlarla düşmana saldırıda bulunuyorlardı. At bir kişi tarafından kullanılırken arabada bulunan diğer kişi veya kişiler de muhtemelen ok kullanarak düşmanı avlamaktaydı. Bu konuda Mısır da duvar resimleri bulunmaktadır. Hatta atın ve savaş arabalarının ne kadar önemli olduğunu Amarna mektuplarında kralların birbirlerine iyi dileklerini sunarlarken atlarından ve savaş arabalarından da bahsetmelerinden anlayabiliriz. Bkz. W. L. Moran, a.g.e.

180 A. Kuhrt, a.g.e., C. I, ss. 437, 439.

181 Kassitler Babil’de uzun dönem egemen olmuştur. Fakat onların bu hâkimiyeti Asur ve Elam saldırıları sonucunda zayıflamıştır. Bkz: Billie Jean Collins, The Hittites and Their World, Atlanta 2007, s. 57. 182 Bkz:W. L. Moran, a.g.e., EA 7. mektup.

183 A. Kuhrt, a.g.e., C. I, ss. 449, 453, 454.

47

Amarna Çağı’nda aktif bir şekilde yer alan devletlerden biri olan Kassitler hakkında yazışmalarda bolca yer almıştır. Onlar bu dönemde Mısır’da iktidarda bulunan III. Amenhotep ve oğlu IV. Amenhotep’e çeşitli konularda mektuplar öndermişlerdir.

Aşağıdaki tabloda Amarna Çağı’nda Mısır ve Babil’de iktidarda bulunan kişiler gösterilmiştir.

KASSİT MISIR

• I. Karigalzu • III. Amenhotep 1390-1353

• Kadaşman-Enlil 1374-1360 • III. Amenhotep 1390-1353

• II. Burnaburiyaş 1359-1333 • Akhenaton 1353-1336

• Kara-hardaş 1333 • Smenkare 1336-1332

• Nazi-Bugaş 1333 • Smenkare 1336-1332

• II.Kurigalzu 1332-1308 • Tuthankamon 1332-1322184

Amarna arşivinde bulunan mektuplardan devletlerin birbirlerini nasıl telakki ettiklerini anlamak mümkündür. İki devlet arasında gerçekleştirilen yazışmalardan anlaşıldığı kadarıyla Mısır ve Kassit hanedanları birbirlerini eşit olarak görüyorlardı. Tahtın sahiplerinin birbirlerine “kardeşim” demeleri bunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.185 İki devlet arasındaki ilişkiler III. Tutmosis’in Mitanni seferine kadar

uzanır. Bu seferi esnasında Fırat kıyılarına stel diktiren III. Tutmosis bu başarılarının ardından devrin büyük devletleri kendisine hediyeler ile birlikte kutlama mesajları göndermişti. Bu devletlerden biri de Babil Devleti idi ki bu dönemde Babil’de Kassit idaresi vardı. Sonraki zamanlarda ilişkiler evlilik ve hediyeleşmeler ile devam etti. III. Amenhotep zamanında Kadaşman-enlil kızını Mısır’a gelin olarak vermiş, iki devletin yöneticileri birbirlerine altın, özel taşlar, lapislazuli, atlar, hekimler, sihirbazlar / hokkabazlar vererek aradaki dostluğu pekiştirmeye çalışmıştır.

184 A. Kuhrt, a.g.e., C. I, s. 441’de yer alan kronoloji dikkate alınarak hazırlanmıştır. 185 Bkz: W. L. Moran, a.g.e.,

48

Mısır ve Kassit iktidarları arasında ilişkiler dostluk çerçevesinde sürmüş evlilikler bu ilişkileri kuvvetlendirmiştir. I. Karigalzu’nun kızını III. Amenhotep’e vermesi bunun güzel bir örneğidir. Bilindiği gibi sonraki Kassit krallarından Kadaşman-Enlil de kızını Mısır’a gelin olarak göndermişti. Devletlerarasında bu tür evlilik ilişkileri kurulduğunda hediyeleşmelerde yoğunluk olduğu görülmekteydi. Elbette Kassitler Mısır’ın altınlarına hayrandı ancak Mısır’dan Kassitler’e giden hediye sadece altın değil bazı yapı eşyaları, mobilyalar ve çeşitli heykellerdi. Kasitler de Mısır’a at ve savaş arabası hediye etmekteydi.186

3. 2 Asur

Tarih araştırmalarının daha kolay yapılabilmesi için toplumların siyasi tarihinde kronolojik tasniflere gidilmiştir. Bu bakımdan uzun yıllar tarih sahnesinde kalmış olan Asur devletinin tarihi de üç döneme ayrılmıştır. Tarihçiler bu dönemleri şu şekilde belirtmişlerdir.

-Eski Asur Devri M.Ö. 2000-1600

-Orta Asur Devri M.Ö. 1500-1000

-Yeni Asur Devri M.Ö. 1000-612187

Asur tarihinin Amarna Çağına rastlayan evresinde Orta Asur Devrinin yaşandığı görülmektedir. M.Ö. 1390-1322 olarak tarihlendirilen Amarna Çağı’nda Asur tahtında kimlerin bulunduğuna ve Mısır’daki çağdaşlarının kim olduğuna baktığımız zaman da şöyle bir kronoloji görülmektedir:

ASUR MISIR

• Eriba Adad I 1392-1366 (Eski Asur’da) • III. Amenhotep 1390-1353 ile Akhenaton 1353-1336

• I.Aššur- uballit 1365 1330 • Akhenaton 1353-1336 ile Smenkare

1336-1332

• Enlil-nirari 1329-1320 • Tuthankamon 1332-1322

186 K. Kristiansen and T. B. Larsson, a.g.e., s. 68.

187 Hüseyin Sever, “Asur Siyasi Tarihinin Ana Evreleri”, A.Ü Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, C.31, S.1.2, ss. 421, 428, Ankara 1987.

49

Asur tarihinin Eski krallık döneminde İşme-Dagan (M.Ö.1781-1741) zamanından I. Aššur-Uballit zamanına kadar geçen sürece dair bilgiler azdır. Asur tarihinin bu dönemi buna bağlı olarak pek fazla aydınlık olmayan bir dönem olarak nitelendirilir. I. Aššur- Uballit zamanından itibaren ise bilgilerin arttığı görülmektedir ve bu artış XIII. ve XII. yüzyıllarda oldukça yoğunluk arz etmektedir. Asur devleti bu dönemde I. Šuppiluliuma’nın Mitanniler’e saldırmasının bir sonucu olarak rahat nefes almaya başlamış ve bu sayede kendini toparlayabilmiştir. Bunun gelişmenin akabinde de Hurri egemenliğinden kurtulan Asurlular kendilerine ait olan şehirlerin yanında Mitanni bölgesinden de bazı topraklara sahip olmayı başarmıştı. Bu esnada Mitanni tahtında Hitit denetimine yer alan Şattivaza bulunmaktaydı. Asur devleti bu gelişmelere parelel olarak gücünü arttırmaya başalmıştı. Bu başarıların yaşanmasında I. Aššur-Uballit’in katkıları çoktu bu bakımdan devrin yazıcıları tarafından ona “evrenin kralı” ünvanı verilmiş ve kayıtlara geçirilmiştir. O daha sonra cesaret ve bağımsızlık simgesi olarak da anılmıştı. Öyle ki Asur devletinin yıkıldığı 612 yılında devletin son kralı da bu kralının ismi de II. Aššur-Uballit taşıyordu.188

I.Aššur-Uballit zamanına dair bilgilerin çok olduğunu belirtmiştik bu bilgilerin bir kısmıAmarna arşivinden edinilmektedir ki Amarna mektupları arasında onun iki tane mektubu vardır. Bunlar EA 15. ve EA 16. mektuplardır. IV. Amenhotep’e yazılmış olan bu mektuplardan onun Mısır kralına çeşitli hediyeler gönderdiği ve büyük devletler liginin bir parçası olmaya çalıştığı görülmektedir. Amarna mektuplarında büyük devlet liderlerinin birbirlerine kardeşim diye hitap ettiğini I. Aššur-Uballit’in ilk mektubunda görülmez. Bu da Asur’un ilk mektupta kendini Mısır’a eşit bir seviyede tutamadığı yorumunun yapılmasına yol açmaktadır.189 Fakat bu çekingenlik ikinci mektupta yoktur

bu daha cesurca yazılmıştır. Asur kralı ilk metubunda kardeşim bile diyemezken ikinci mektubunda kardeşim diyebilmiş, hediye talep etmiştir: Büyük kral Asur kralı senin

kardeşin.190

Bu ilişkiler devam ederken, Babil’de iktidarda olan Kassit kralı II. Burnaburiyaş onların Mısır ile ilişki kurmasından rahatsız olmuştur, Mısır firavununa onlarla iş yapmaması ricasında bulunmuştur.191 Babil ve Asur’un pek de dostane olmayan

188 Erol Sever, Asur Tarihi, İstabul 2008, s. 59. 189 A. Kuhrt, a.g.e., C. I, ss. 457, 458, 460

190 C. J. Gadd, F.B.A., “Assyria and Babylonc.1370-1300 B.C”, The Cambridge Ancient History, vol. II,

part 2, ss. 21, 22.

191 Bkz: W. L. Moran, a.g.e., EA 9.

50

ilişkilerini bir evliliğin gerçekleşmesi yumuşamıştır. Babil kralı II. Burnaburiyaş’nin oğlu Karaindaş ile I. Aššur-Uballit’in kızı Muballit-Şerua evlenmiştir bu da iki devletin birbirlerine karşı olan tutumlarında olumlu yönde bir değişikliğe kapı aralamıştır.192

Bu dönemde Babil Kassit hanedanında meydana gelen bir taht değişikliği ile Babil tahtına Karahardaş geçmişti. Ancak bu durum askerlerin isyan etmesiyle yol açmıştı. Babil askeri sınıfı yeni kral Karahardaş’ı tahttan indirmiş yerine Nazibuhaş’ı getirmişti. Fakat bu kişinin tahta çıkması I. Aššur-Uballit’in olaya müdahil olmasına yol açtı ve o tahta II. Kurigalzu’yu oturttu. Asur’un Babil tahtına müdahale etmesi onların Babil üzerinde etkili olmaya çabaladığını gösteriyordu.193 I. Aššur-Uballit’in ölümünün

ardından gelen kişiler onun yayılmacı politikasını devam ettirdiler. Onun halefi olan Enlil-Nirari’nin dönemi hakkında pek fazla bilgi sahibi olunmakla beraber on yıl tahtta kalarak ülkesinin gücünü muhafaza ettiği anlaşılmaktadır.194 Bu dönemde Asur ile Babil

arasındaki sınır mesafesi oldukça yakın olduğundan Asur üzerinde Babil tehdidinin varlığı hissediliyordu.195 Bu durumun hal çaresine bakan kişi de Enlil-Nirari’nin

sonrasında tahta geçecek olan Arik-den-ili (1319-1308) idi. Bu kral Asur’un sınırlarını güçlendirmişti. Fakat Asur üzerinde oluşabilecek güçlü bir Babil tehdidini Babillileri geri püskürterek ortadan kaldırmayı başaran kişi sonraki kral Adad-nirari olmuştu.196 Tüm bu

krallar zamanında Asur ile Babil devletlerinin mücadelesi devam etmişti ancak Tukulti- Ninurta’nın (1244-1208) Babil üzerinde başarı elde etmesi Asur’u bir adım öne geçirmiştir.197

3. 3. Elamlılar

Susa başkent olmak üzere tarih sahnesinde yerini alan Elam devletinin tarihi hakkında detaylı bir bilgiye sahip olmamakla beraber onların ilkçağ toplumları arasında İran coğrafyasında etkili bir siyasi güç sahibi olduklarını Mezopotamya kaynaklarından öğrenmekteyiz. Bu kaynaklardan Elam devletinin Akadlar zamanından itibaren tarih sahnesinde yer aldıkları tespit edilmiştir.198 M.Ö. 2350’lere tarihlenen belgelerde Elam devletinin krallarına dair bilgiler mevcuttur ve Akadlı Sargon’un çağdaşı olan Elam

192 C. J. Gadd, F.B.A, a.g.m, s. 29. 193 A. Kuhrt, a.g.e., C I, ss. 461, 462. 194 C. J. Gadd, F.B.A, a.g.m, s. 31. 195 A. Kuhrt, a.g.e., C I, ss. 461. 196 C. J. Gadd, F.B.A, a.g.m, s.31,32. 197 C. J. Gadd, F.B.A, a.g.m, s. 31. 198 A. Kuhrt, a.g.e., C. I, ss. 480,481.

51

krallarının isimleri bugün bilinmektedir. Bu krallardan biri olan Sanam-Shimut, Akadlı Sargon’un çağdaşı olarak belirtilmektedir.199

Elamlar da çivi yazısını kullanmış olan toplumlardan biriydi ama onların dili hakkında eldeki bilgilere bakıldığında anlaşılan şey Elam dilinin ne Sami dili ne de eski Farsça gibi bir Hint Avrupa dili olmadığıydı. Hatta Elam halkının M.Ö. 3400’lerde Proto Elam yazısı olarak adlandırılan kendilerine ait bir yazı sistemi geliştirdiğine dair bilgiler mevcuttur.200 Bu yazı da Sümer yazısından farklı gelişmiş olmalıydı fakat Mezopotamya toplumlarının Elam coğrafyasıyla etkileşim içinde olması da iki toplumun birbirini etkilemiş olabileceği fikrini doğurmaktadır. Elam diliyle alakalı olan bilgilerimizi de Pers Kralı I. Darius’un İran’da Ekbaton’da Behistun kitabesinden öğrenmekteyiz.201Ayrıca

Akadlı Sargon ile Elam arasında bir anlaşmadan da bilgi sahibi olmaktayız. Elamlıların adak nesneleri, kraliyet yazıtları ve çivi yazılı tabletler de onlar hakkında bilgi edindiğimiz diğer belgelerdir. Onlar hakkında bilgilerin pek fazla olmaması araştırmacıların işini zora soksa da Mezopotamya kaynakları burada yardıma koşmaktadır.

Elam tarihi de diğer devletlerin tarihinde yapıldığı gibi dönemlere ayrılmıştı. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

Proto elam dönemi Mezopotamya’da IV. ve III. Ur Dönemlerinin çağdaşı. Eski Elam Dönemi yaklaşık 1500’ler

Orta Elam Dönemi 1500-1100.202

M.Ö. XVIII. yy’da Babil’in güçlü kralı Hammurabi’nin Elam memleketine yapmış olduğu seferinin ardından devletin parçalandığına yönelik ihtimal bulunmaktadır. Hatta XIV. yüzyılın ikinci yarısında Babil’deki Kassit hanedanından Karigalzu Elam’a

199 Elizabeth Carter and Matthew W. Stolper, Elam Surveys of Political History and Archaeology, University of California Press, London 1984, s. 232. Elam kronolojisi hakkında bu kitabın 231, 235. sayfaları arasında kronoloji ve Elamların çağdaşı olan devletlerin kralları hakkında bir liste mevcuttur. 200 A. Kuhrt, a.g.e., C. I, s. 481.

201 Bu kitabe üzerinde çalışmış olan Henry Rawlinson 1840’larda bu kitabeden bazı bilgiler elde etmeyi başarmıştır ama bu bilgiler daha sonra daha da açık hale gelmiştir. Bu kitabe üç dil olarak yazılmıştı eski Farsça, Akadca ve Elamca. Bu üç dilli yazıt sayesinde çözümü ve anlaşılması kolaylaşmıştı. A. Kuhrt,

a.g.e., C. I, s. 479.

202 Bkz: A. Kuhrt, a.g.e., C. I, s. 482.

52

saldırmış bölge bu saldırıdan dolayı tahribata uğramıştır. Bunun ardından çok geçmeden Elam kralları memleketlerinin yenilenmesiyle uğraşmışlar ve bunda başarılı olmuşlar hatta sınırlarının genişlemesini de sağlamışlardır.203 M.Ö. 1400’lere gelindiğinde ise memleket daha rahat nefes alabilmiştir.

M.Ö.1500’lerin ardından Susa hükümdarlarının kendilerini Anşan ve Susa hükümdarı olarak isimlendirmeye bşladıkları görülür, bunda onların hâkim oldukları bölgeleri belirtme ifadesinin olduğu aşikârdır. Yukarıda belirtildiği gibi M.Ö. 1400’lerde Elam hükümdarları devletlerinin sınırlarını güneydoğu tarafındaki Anşan Dağlarına kadar genişletmişlerdi.204 Anşan’ın da bugün Tell-i Malyan yerleşmesi olduğu bilinmektedir.

Kaynaklarda M.Ö. 1500-1100 arasında Elam tahtında oturan hükümdarların dönemlerine dair net bilgiler bulunmamakla beraber bu dönemde üç hanedanın iktidara geldiği düşünülmektedir. Bu tarihler arasında yer alan hükümdarların kendilerinde Anşan ve Susa hükümdarı unvanını kullanmaları onların farklı hanedanlara mensup oldukları fikrini de doğurmaktadır. 205 Elam tarihinde M.Ö. 1500-1100 arasındaki dönemi Klasik Dönem olarak adlandırılmaktadır.206 Bu dönemde Elam krallarının tahta geçiş tarihleri kaynaklarda şu şekilde geçmektedir:

203 I.M. Diakonoff, “Elam”, The Cambridge History of Iran Vol.2, The Median and Achaemenian Periods, edited by Ilya Gershevitch, New York 1985, s. 16.

204 E. Sever, a.g.e., s. 219. 205 A. Kuhrt, a.g.e., C.I, s.483. 206 A. Kuhrt, a.g.e., C.I, s.483.

207 Elam kronolojisine ait olan bu bilgileri şu kaynaktan alınmıştır. Elizabeth Carter and Matthew W. Stolper, a.g.e., s. 218.

Amarna Çağı’nda Elam Krallarının Kronolojisi

İnşuşinak-şar-ilani 1450 ? • Tan Ruhuratire II 1450 ? • Tepti-ahar yakl.1365 • Hurbatila yakl.1330 • İge-halgi yakl.1320207 53

Bu krallardan Tepti-ahar zamanında (1365) devletin sınırları yukarıda bahsedilen Anşan ve Susa bölgelerine kadar genişlemiştir. Bu kral zamanında diğer devletlerle de çeşitli ilişkilerin geliştirildiği bilinmektedir. Bunlardan birisi Babil krallarından Kadaşman-Enlil’dir. Bu iki devletin arasında elçiler gidip gelmiş olup iki hanedan arasında akrabalık ilişkilerinin de kurulmuş alabileceği de düşünülmektedir.

Elam krallarının Amarna Çağı’nda Mısır ile bir ilişki kurduğuna dair bilgi bulunmamaktadır. Muhtemelen de böyle bir ilişki gerçekleşmemiştir. Mısır ile olan uzaklığı hesaba kattığımızda Elamlar’ın daha çok kendisine yakın olan Mezopotamya toplumları ve belki de Orta Asya toplumlarıyla münasebet kurdukları tahmin edilebilir. Bu açıdan Amarna Çağı’ndaki büyük devletler liginde onları doğrudan görememekteyiz. Ancak Babil ile kurmuş oldukları ilişkiler onların devletlerarası ilişkilerde yer almak istediklerini akla getirmektedir.

3. 4. Hititler

M.Ö. 2. Binyıl Anadolu kavimlerinden olan Hitit devletinin tarihini üç ana döneme tabi tutarak incelememiz mümkündür. Bu dönemleri şu şekilde belirtebiliriz:

- Eski Krallık Dönemi 1750-1500 - Orta Krallık Dönemi 1500-1420 - İmparatorluk Dönemi 1430-1200208

Bu üç ana dönemden başka bir de Geç Hitit Beylikleri Dönemi olarak adlandırılan bir evre daha vardır ki bu dönemde Hitit bakiyeleri Anadolu’nun güneyi ve güneydoğusunda küçük siyasi yapılar halinde hayatlarını devam ettirmişlerdir. Bunlar merkezi bir devlet kuramamışlardır. Güneydoğu Anadolu’daki bu beyliklerden en bilineni Kargamış Krallığıydı.209

Amarna Çağı’nda Hitit tahtında bulunmuş olan Hitit krallarını kronolojik bilgi vermesi açısından faydalı olacağından şu şekilde sıralayabiliriz.210

208 Bu kronoloji A. Kuhrt, a.g.e., C. I, s. 302’den alınmıştır.

209 http://www.anadolumedeniyetlerimuzesi.gov.tr/TR,77785/gec-hitit-kralligi.html. 26.05.2015.

210Hitit krallarına ait bu kronoloji A. Kuhrt, a.g.e., C. I, ve Trevor Bryce, a.g.e., New York 2005, s.16, adlı kaynaklar temel alınarak hazırlanmıştır.

54

• Tudhaliya I/II • Arnuwanda I • Hattusili II? 1400-1350 • Tudhaliya III • I. Šuppiluliuma 1350-1322 • II.Arnuvanda 1322-1321211

Bu krallar zamanında Hitit tarihinde meydana gelen gelişmelere göz atmamız dönemin şartlarına daha iyi vakıf olmamız açısından faydalı olacaktır. Hitit tarihinde Babil’in fatihi olarak nam yapmış olan I. Murşili’nin önemli bir zafer kazanmasının ardından bu bölgede fazla kalmayarak ülkesine dönmüştü. Ülkesinde bu fethin ardından parlak bir dönemin olması beklenirken tam tersi olmuştu. O bir darbeyle tahttan indirildi. Bunun ardından I. Hantili başa geçmiş 1550-1500 arasında Gasıp Krallar devri olarak anılacak kanlı bir dönem başlamıştır. Aynı zamanda Hititlerin tarihi boyunca onlara sürekli sıkıntı veren Gaşka’lar da bu dönemde Hitit devletinde meydana gelen zayıflıktan faydalanarak Hititlere sıkıntı vermeye başlamışlardır.

Gasıp krallar diye adlandırılan bu dönem sona erinceye kadar Hitit memleketinde hanedan kanı akmıştır. Bu dönem, Hitit devletinin Babil’i fethederek kazandıklarını devam ettiremediği bir duraklama devri olmuştur diyebiliriz. Hakikaten Hitit devleti Babil’i fethederek sınırlarını Basra’ya kadar genişletmiş ayrıca Fırat ticaretinin önemli bir kısmını kontrol eder hale gelmişti. Bununla birlikte Hantili’nin başlattığı darbeler dönemi bu fetih hareketinin devam etmesini engellemiştir. Telepinuş Fermanı’ndan212

öğrendiğimize göre bu dönemde sadece iç karışıklıklar meydana gelmemiş Hurri

211 Trevor Bryce, a.g.e., New York 2005, s. 16.

212Telepinuş Fermanı M.Ö. 1525-1500 yılları arasında iktidarda kalmış olan Hitit kralı Telepinuş tarafından yayınlanmıştır. Ferman döneme dair bilgiler vermesinin yanında Hitit hukuku açısından da önem taşımaktadır. Bu fermanın yayınlandığı dönemde Hitit memleketinde sürmekte olan Gasıp krallar devrinin getirmiş olduğu tahta kimin geçeceği konusundaki belirsizlik üzerine Telepinuş, fermanına şöyle bir madde eklemiştir: Eğer kralın tahta geçecek bir oğlu yoksa ölen kralın kızı bir kocaya varsın ve o kral olsun. Bkz: Ekrem Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi (En Eski Devirlerden Pers İstilasına Kadar), Konya 2007,

55

saldırıları da devleti zor durumda bırakmıştır. Hakikaten Hurri’ler fırsattan istifade ederek Çukurova bölgesinde Kizzuvatna krallığını kurmuşlardır.

Hitit tarihinde Telepinuş’un ölümünden itibaren başlayarak yeni krallık olarak adlandırılmış olan M.Ö. 1500-1425 yılları arasındaki dönem hakkında pek fazla bilgi sahibi değiliz. Bu 75 yıllık dönem zarfında yazılı belgelerin az olması bu duruma yol açmıştır. Peki, bu dönemde yazılı kültür duraklamaya uğramıştı? Buna neden olan olay Zagros dağları üzerinden Anadolu’ya doğru akan bir göç dalgasıydı. Bu göç dalgasını meydana getirenler ise Hint Avrupa kavimlerinden olan Mitanniler idi. Mitanni kavmi

Benzer Belgeler