• Sonuç bulunamadı

1.6. TANRI TASAVVURUNUN(ALGILARININ) OLUŞUMUNA YÖNELİK

1.6.5. Bağlanma Kuramı Açısından Tanrı Tasavvuru

Bağlanma Kuramı psikanalisttik gelenek içerisinde doğmuş ve gelişerek yeni bir yaklaşım halini almıştır. Kuramın, özellikle Nesne İlişkileri Teorisi ile geçmiş bir temeli

125 Akt. Parvaneh Ebrahımı Dınvar, “Travma Sonrası Stres, Dünyaya İlişkin Varsayımlar ve Tanrı algısı Arasındaki İlişki”,Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),Ankara, 2011, s. 33.

126 Yıldız, a.g.e., s. 18.

127 Yıldız, a.g.e., s. 19.

128 Yıldız, a.g.e., s. 20.

129 Akt.Erdoğan, a.g.t., s. 46.

ve hâlâ etkisini kısmen de olsa sürdüren bir bağı vardır. Bağlanma teorisi ile ilgili araştırmalar, geçen yüzyılın başından itibaren başlamış ve son 40 yılda çocuğun çevresi ile güvenli bağlanma ilişkilerinin kritik önemi konusunda çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu teoriye göre, çocukların kendilerine bakan yetişkinlerle kurdukları ilk bağlılık ilişkileri, onlara yalnızca içsel bir bağlantı modeli sağlamakla kalmaz, daha sonraki ilişkilerinin de temelini oluşturur. Güvenli bağlanma sonucu çocuklar; başka bir insanla inanç ve güvene dayalı bir ilişkiyi, kendine güveni, sosyalleşmeyi, manevî gelişim ve yaşantıyı, sevmeyi ve değerli olmayı öğrenir.131

Kickpatrick’e göre, çocukluk döneminde kazanılan pek çok alışkanlığın hayatın ileriki dönemlerinde sıklıkla tekrar edildiği düşünülürse, bağlanma teorisinin bu konudaki etkisi daha iyi anlaşılabilir. Aile ortamında farkında olarak yapılanlar kadar farkında olmadan yapılanlar, hem doğrudan hem de dolaylı olarak çocukların Tanrı’ya bağlanmaları üzerinde etkilidir. Ailenin çocuğun Tanrı’ya bağlanma üzerindeki etkisi, sadece çocuğa birtakım dinî öğretileri öğretmek veya model olmakla kalmaz. Bu durum dinin aile içi iletişime ve ailenin çocuğun diğer soysal ilişkileriyle ilgili yönlendirmelerine olan etkisiyle dinî sosyalleşmeyi de etkiler.132

Bağlanma teorisi ile din ilişkisinin temel sebebi, birçok insan için Tanrı’nın psikolojik açıdan bir bağlanma figürü olarak işlev görebileceği düşüncesidir. Kirkpatrick ve Shaver’in araştırması insanların Tanrı’yı bunalım zamanlarında güvenli bir sığınak ve kendilerini olumsuzluklardan koruyacak güvenilir bir temel olarak algıladıkları fikrini doğrulamıştır. Kirkpatrick ve Shaver’ın çalışması Tanrı’ya güvenli bağlanma göstermiş insanların, Tanrı’ya kaygılı bir şekilde bağlanmış olanlara göre çok daha iyi bir yaşam doyumuna sahip olduklarını buna karşın çok daha az kaygı, depresyon ve fiziksel hastalık şikâyetinde bulunduklarını ölçerek göstermişlerdir.133

İnsanın Tanrı ile kurduğu her türlü ilişki, temelde bir Tanrı tasavvuru aracılığıyla gerçekleşir. Tanrı’nın herhangi bir biçimde tasavvur edilmesi ve anlaşılması bizzat

131 I. Bretherton, The Origins of Attachment Theory: John Bowlby And Mary Ainsworth,

Developmental Psychology, 1992, s. 759-775. ; Akif Hayta, “Anneden Allah’a: Bağlanma Teorisi ve

İslâm’da Allah Tasavvuru”, Değerler Eğitimi Dergisi, Değerler Eğitimi Merkezi, 2006, s. 30.

132 Faruk Karaca, Dinî Gelişim Psikolojisi, Tuğra Ofset Yayınları, Trabzon, 2015, s. 39.

Tanrı’nın kendisi tarafından oluşturulduğu gibi, insan zihni tarafından da şekillendirilmektedir.134

Bu bağlamda bireyin Tanrı’ya yönelik duygu ve düşünceleri onun Tanrı algısını oluşturduğu düşünülebilir. İster inansın ister inanmasın her bireyin zihninde bir Tanrı imgesi ya da şeması vardır. Bireyin zihninde bir Tanrı algısı oluşurken, kuşkusuz onun çevresi, sahip olduğu inancı, kişiliği ve bireye aktarılan bilgiler; o bireyin Tanrı’ya yönelik algısının olumlu veya olumsuz yönde gelişmesini etkileyebilmektedir. Bir dine inanan kişi, o dinin Tanrı tasavvurundan etkilenerek bir Tanrı imgesi geliştirebilir. Birey, Tanrı’ya ilişkin duygu ve düşünceleri ile de kendine özgü bir tasavvura sahip olur. Açıkçası Tanrı inancı kişinin kendi dinî eğilimleri ve kutsal olana bağlanma isteğinin farkına varması ile oluşur.135

Tanrı tasavvuru, psikolojik bağlamda, ruhun özünün bir göstergesidir ve her zaman güçlü bir yüz yüze gelmenin içsel bir deneyime yansımasıdır.136

Karşılaştığı güçlükleri, üstesinden gelemediği sorunları, yüce bir gücün yardımını isteyerek aşmaya çalışması ve bu varlığa gönülden bağlanması, inanan insana elbette bir güven ve huzur verecektir. Tanrı’ya içtenlikle inanan ve ona sığınan insan, her şeye gücü yeten bir varlığa yönelmenin huzurunu yaşayarak yaşamını daha anlamlı hale getirecektir.137

Hayta, (2006) bağlanma kuramı ve İslam'da Allah kavramını ele aldığı çalışmasında sevgi ve Rahmet kavramlarının İslâm’ın derunî öğretisinin en belirgin ayırıcı özellikleri olduğunu, Kur’an’da Allah’a atfedilen el-Hubb (sevgi) kavramının insanla Allah arasındaki ilişkiyi belirleyen temel kavram olduğunu ifade etmiştir. Hayta, bağlanma teorisyenlerinin vurguladığı annenin, çocuğun tehlike anında sığınacağı, onu koruyan, çekinmeden tehlikeleri savuşturan, besleyen ve sınırsız sevgi gösteren özelliklerinin İslâm’ın Allah kavramına yüklediği tüm sıfatlarla benzerlik gösterdiğini

134 Mahmut Ay, a.g.m., s. 109 ; L. Feuerbach, Hıristiyanlığın Özü, Çev.: O. Özügül, Say Yayınları, İstanbul, 2008, s. 106.

135 Mehmet Aydın, Gençlik ve Din, Türk Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1998, s. 54.

136 C. G. Jung, Anılar, Düşler, Düşünceler, Çev.: İ. Kantemir, Can Yayınları, İstanbul, 2013, s. 304.

137 Saffet Kartopu, “Dinî Yaşayışta Hayatı Sorgulama”, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Adana, 2006, s.77.

söylemektedir. Allah’ın Rahman ve Rahim isimlerinin çoğu zaman Allah’a bağlanma yaklaşımının annelik özelliklerine vurgu yaptığını ifade etmiştir.138