• Sonuç bulunamadı

2. TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE İNSAN HAKLARINI KORUMA

2.2. Türk Kamu Yönetiminde İnsan Hakları Koruma Mekanizmaları

3.1.1. TBMM’ye Bağlı Komisyonlar

Ulusal insan haklarını koruma modellerinden biri olan komisyon modelinin Türk kamu yönetimi içerisindeki örneği TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’dur. Ancak bu Komisyon yanında Kadın Erkek Fırsat Eşitliği ve Dilekçe Komisyonu da bu model kapsamında geliştirilmiştir.

Bu kapsamda devletin ana organlarından biri olan yasamaya bağlı olarak oluşturulan İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ve Dilekçe Komisyonu bu başlık altında incelenmiştir.

3.1.1.1. İnsan Hakları İnceleme Komisyonu

1987 yılında Avrupa Birliği tam üyelik başvurusu sürecinde gündeme gelen insan haklarının ulusal düzeyde korunması konusunda 18. Yasama Dönemi tüm siyasi parti milletvekillerinin imzasıyla kanun teklifi verilmiştir. TBMM Genel Kurulu tarafından 1990 yılında kabul edilen İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Kanunu 8 Aralık 1990 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

95 İnsan haklarının korunması ve ihlallerin önlenmesi konusunda ülkemizde ilk ulusal koruma mekanizması olarak söz konusu Kanun269 ile dünyada ve ülkemizde insan haklarına saygı ve bu konudaki gelişmeleri izlemek suretiyle uygulamaların bu gelişmelere uyumunu sağlamak ve başvuruları incelemek üzere İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu kurulmuştur.270

Kanunun 4. Maddesinde Komisyonun görevleri;

Uluslararası alanda insan hakları konusunda gelişmeleri takip etmek,

Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler kapsamında ulusal mevzuatın uyum sağlaması amacıyla yasal düzenlemeler önermek ve TBMM tarafından görüşülen mevzuat ile ilgili görüş bildirmek,

İnsan hakları ihlalleri iddialarına ilişkin başvuruları incelemek ve gerekli mercileri harekete geçirmek,

Her yıl insan hakları konusunda rapor hazırlamak,271

şeklinde düzenlenmiştir.

Komisyon siyasi parti üyelerinin ve bağımsızların üye tamsayısına oranlamasına göre TBMM Genel Kurulu tarafından belirlenmektedir. Komisyon üyeliği için bir yasama döneminde iki seçim yapılır. İlk seçilenlerin görev süresi iki yıldır. İkinci seçimde seçilen üyelerin görev süresi yasama dönemi sonuna kadardır.272

Komisyon 2016 yılında on toplantı yapılmıştır. Komisyona yapılan başvuruların konulara göre dağılımına bakıldığında ilk üç sırada, kamu görevlilerinin göreve iade talepleri, yargı kararlarından memnuniyetsizlik ve cezaevlerinde keyfi tutum ve davranışlar yer almaktadır. İlk sırada kamu görevlilerinin göreve iade taleplerine ilişkin başvuruların yer almasının nedeni 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ üyeliği nedeniyle görevden ihraç edilmesidir. Cezaevlerine ilişkin şikâyetlerin yoğunlaşması nedeni de yine FETÖ üyeliği iddiasıyla cezaevindeki hükümlü ve tutuklu sayılarının artması ve bu nedenden kaynaklanan sorunlara ilişkindir. Yine Komisyona yapılan başvuruların temel hak ve özgürlükler kapsamında sıralaması ise çalışma ve sözleşme özgürlüğü, hak arama hürriyeti ve hükümlülerin ve tutukluların hakları şeklinde sıralanmaktadır.273

Bu kapsamda Komisyon insan haklarının korunması ve ihlallerinin önlenmesi konusunda yapılan başvuruların etkili sonuçlara ulaşması amacıyla çalışmalar

269 8 Aralık 1990 tarihli Resmi Gazete

270 3686 sayılı İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Kanunu m.1

271 3686 sayılı İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Kanunu m. 4

272 TBMM İç Tüzüğü m. 21

273 26. Yasama dönemi Komisyon 1. Devre Faaliyet Raporu, 2018, s. 23-30

96 yürütmektedir. Yine mevzuat hazırlıkları konusunda yapılan çalışmalar insan haklarının gelişmesi açısından önemli bir yere sahiptir.274 Ancak üyelerin seçimi konusunda üyelere ilişkin bir ölçüt getirilmemesi Komisyonun uzmanlaşmış bir şekilde çalışmasının önüne geçmektedir. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üye seçiminde ağırlıklı olarak kadın üyelere ve insan hakları konusunda uzman milletvekillerine öncelik tanınması bu Komisyon için geçerli bir durum değildir. Bu nedenle Komisyon üye seçimleri için böyle bir düzenleme yapılması yerinde bir uygulama olacağı düşünülmektedir.

3.1.1.2. Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu

Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Türkiye’de kadınlara karşı cinsiyet ayrımının ortadan kaldırılması ve kadın erkek fırsat eşitliğinin sağlanması amacıyla TBMM bünyesinde 2009 yılında yürürlüğe giren 5840 sayılı Kanun ile kurulmuştur.275 Komisyon üye sayısı Danışma Kurulu’nun teklifi ve Genel Kurul tarafından belirlenir. Siyasi parti grupları ile bağımsızlar meclisteki üye tamsayısına oranlamak suretiyle temsil edilir. Üyelerin seçilmesinde kadın milletvekili ve insan haklarında uzman milletvekillerine öncelik tanınmaktadır.276 Komisyona üye seçiminde bu usulün uygulanması, Komisyonun uzman kişilerce ve özellikle kadınlar tarafından faaliyetlerin yürütülmesi insan hakları kapsamında önemli bir düzenleme olarak değerlendirilmektedir.

Komisyon, TBMM tarafından havale edilen kanun teklifleri ile olağanüstü hal sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Anayasaya ve uluslararası anlaşmalara uygunluğunu incelemek ve görüş sunmak; kadın hakları ve kadın erkek fırsat eşitliğinin sağlanması konusunda uluslararası gelişmeleri takip etmek, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uyum sağlamak üzere gerekli değişiklikleri ve düzenlemeleri teklif etmek, kadın hakları ve kadın erkek fırsat eşitliğinin sağlanması konusunda kamuoyunu bilgilendirici faaliyetler yapmakla görevlidir.277

274 KABOĞLU, Özgürlükler Hukuku 1, s.236

275 24 Mart 2009 tarihli Resmi Gazete

276 5840 sayılı Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Kanunu m. 2

277 5840 sayılı Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Kanunu m. 3

97 Komisyon yıllık olarak TBMM Başkanlığına rapor sunmaktadır. Ayrıca Komisyon dilekçe hakkı kapsamında TBMM Başkanlığınca kendisine havale edilen başvuruları incelemekle görevlidir. Komisyon 27. Dönemin 2. Devresinde TBMM Başkanlığı tarafından havale edilen teklifler üzerine toplantılar düzenlemiştir. Ayrıca Komisyon ulusal ve uluslararası kuruluşlarla birlikte çeşitli projeler yürütmekte veya bunlara katılmaktadır.278

3.1.1.3. Dilekçe Komisyonu

Dilekçe hakkının pozitif hukuktaki yeri 1215 Magna Charta Libertatum’a dayanmakla birlikte ilk defa anayasal statüye 1791 Fransız Anayasası ile kavuşmuştur. Günümüzde, yurttaşların dilekçe hakkı, daha çok yasama organına yaptıkları bir başvuru olup, dilek ya da şikâyet biçiminde olmaktadır. Doğrudan demokrasinin temel bir aracı olarak da nitelendirilebilecek olan dilekçe hakkı, ayrıca parlamentonun çıkarmış olduğu yasaların toplum üzerindeki etkilerini ölçmede, devlet organlarının eylem ve işlemlerinin yerindeliğini saptamada besleyici yankı kaynağıdır.279

Dilekçe hakkının Türk hukuk sistematiğindeki yeri 1876 Kanun-u Esasi ile anayasal bir güvenceye bağlanmıştır. Daha sonra yürürlüğe giren 1924 Teşkilat-ı Esasiye’de “ihbar ve şikâyet hakkı”, 1961 Anayasası’nda “dilekçe hakkı” ve 1982 Anayasası’nda “dilekçe hakkı” olarak düzenlenmiş 2010 yılında yapılan anayasa değişikli sonrası "Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı"

şeklinde düzenlenmiştir. Önceleri vatandaşlara tanınan bu hak 2001 yılı anayasa değişikli sonra karşılıklılık esasına göre yabancılara da tanınmıştır.280

1984 yılında yürürlüğe giren Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun ile Türk vatandaşlarının ve Türkiye’de ikamet eden yabancıların kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve yetkili makamlara yazı ile başvurma haklarının kullanılma biçimini düzenlemektir.

Söz konusu Kanun dilekçe hakkının kullanılmasına ilişkin usul ve esasları da

278 26. Yasama dönemi KEFEK 1. Devre Faaliyet Raporu, 2018, s. 9-10

279 https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/dilekce/tarihce.htm E.T. 09/05/2019

280 https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/dilekce/tarihce.htm E.T. 09/05/2019

98 belirlemektedir.281 Ayrıca TBMM İçtüzüğü 1973 yılında alınan kararla, İçtüzüğün

“Dilekçelerin İncelenmesi ve Karara Bağlanması Esas ve Usulleri” başlığı altında düzenleme yapılarak dilekçe komisyonu kurulmuştur.

Komisyon, “Türk vatandaşlarının ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancıların kendileriyle veya kamu ile ilgili olarak TBMM Başkanlığına gönderdikleri dilek ve şikâyetleri” incelemekle görevlidir.282 Komisyon’a 24. Dönem itibariyle gelen dilekçe sayısı 9908 ve bunların 4597’si karara bağlanmıştır.283

Dilekçe Komisyonu diğer komisyonlardan284 farklı olarak taleple bağlıdır.

Diğer komisyonlar talep olmaksızın araştırma ve inceleme yapma yetkisine sahip iken Dilekçe Komisyonu’nun böyle bir yetkisi bulunmamaktadır. Ayrıca söz konusu diğer komisyonlar insan hakları ihlalleri konularında incelemelerde bulunurken Dilekçe Komisyonu insan hakları ihlali olsun veya olmasın her türlü konularda talebe bağlı olarak inceleme yapabilmektedir.

3.1.1.4. İnsan Haklarının Korunması Kapsamında Komisyonların Değerlendirilmesi

TBMM’ye bağlı olarak kurulan söz konusu komisyonlar görev ve yetkileri kapsamında ulusal koruma mekanizmaları içerisinde komisyon modelinin karşılığı olarak değerlendirilmektedir. Yasama organı tarafından çıkarılacak bir yasanın öncelikle bu komisyonlarda görüşülmesi ve komisyonlar tarafından insan hakları kapsamında incelenmesi yasa yapım sürecinin bir parçasıdır. Bu nedenle komisyonlar insan haklarının yasama organına karşı korunması noktasında önemli bir yere sahiptir. Komisyonlar tarafından çıkarılacak herhangi bir yasa hakkında verilen görüş ve öneriler insan haklarına ilişkin ihlalleri önleyici bir mekanizma olarak değerlendirilmektedir.

281 01.11.1984 tarihli 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun

282 TBMM İç Tüzük m. 115

283 https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/dilekce_komisyonu_web.dilekce_istatistik2 E.T.

09/05/2019 25, 26 ve 27. Döneme ait istatistiki bilgiler TBMM resmi sayfasında paylaşılmadığı için 24. Dönem verileri kullanılmıştır.

284 İnsan Hakları İnceleme Komisyonu ve Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu

99 Komisyonlar insan hakları ihlallerine ilişkin başvuruları kabul etme ve inceleme yapma yetkisine sahiptir. Ancak Meclisin dilekçeler hakkında aldığı kararların bağlayıcılığı tartışmalıdır. Anayasa hukukçuları genelde Dilekçe Komisyonu kararlarının bağlayıcı olduğunun kabulünün, yasamanın yürütme adına işlem tesisi anlamına geleceği ve bununda anayasal sistemle öngörülen güçler ayrılığı ilkesiyle çelişeceğini belirtmişlerdir. Danıştay da eski tarihli kararlarında Dilekçe Komisyonu kararlarının mahkeme ilamları gibi bağlayıcı olamayacağına yönelik içtihatlarda bulunmuştur.285

Bu kapsamda Komisyonlarca insan hakları ihlallerine ilişkin başvuruların incelenmesi sonucu verilen kararların bir bağlayıcılığı bulunmamakla birlikte yasama ve yürütme organının dikkatini çekmekten öteye gitmemektedir. Bu durum yargı organı içinde geçerlidir. Bu nedenle komisyonlarca alınan kararların bağlayıcı olmaması kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği olarak insan haklarının korunması kapsamında da insan hakları ihlallerini yasama organına karşı önleyici; yürütme ve yargı organına karşı da bildirici bir nitelik taşıdığı değerlendirilmektedir.