• Sonuç bulunamadı

Bağımlı Sıralı Cümleler

2. İKİNCİ BÖLÜM

2.12. KISALTMA GRUBU

3.1.1. YAPISINA GÖRE CÜMLELER

3.1.1.3. Sıralı Cümleler

3.1.1.3.1. Bağımlı Sıralı Cümleler

Bu cümleler, biribirine sadece anlam açısından değil, unsurları açısından da bağımlı olan cümlelerdir. Aralarında en az bir unsurun ortak olması söz konusudur.

Bu cümleler, hem anlam yönünden, hem de öğelerinin ortak olmaları yönünden birbirine bağlıdır. Sıralı cümleler yalnız başına kullanılmaları durumunda da belirli bir anlama sahiptir. Ancak ögelerden bazılarının ortak olduğu görülür. Kısaca bu cümleler, yalnız başlarına kullanıldıklarında anlamı bulunan ve bir araya gelince de aralarında anlam ilişkisinin yanında ortak cümle ögelerine sahip olan cümlelerdir (Özkan, Sevinçli, 2009, s. 183).

On yaşında, aklı başında (yaşının küçüklüğüne karşın aklı ergin).

Yaz duvara, kalsın bahara (benden bir şey elde edemezsin anlamında) <<alaylı söz>>. Yuharı Zeve’de dileni aşağı Zeve’de paylar (bir yandan başkalarından elde ettiğini, öte yandan boşuna harcamak).

Baba delli, nene delli kıran kırmış hepsi delli (bütün ev halkının söz dinlemez, budala oldukları anlamında).

Eti acıdır yilinmez (kimse ona dokunamaz).

Hem yer, hem de göze barmağ dürter (iyiliği kötülükle karşılar). Çürümüş, kalmış (kurumuş, bozulmuş).

Yağ tök, yala (çok temiz bir yer anlamında).

Aleme ȃdet, biz bed ȃdet (herkesin yapabileceği bir davranışı, bize niçin yasak olsun?). Alisi delli, Velisi delli (ailece akılsız).

Aşı yoh, ekmeği yoh, çalın habeş toyudu (yoksul kimsenin gösterişli davranışlarda bulunması).

İçimiz bizi, yazımız alemi yandırıp (dış görünüşümüz parlak görünüyorsa da içerimiz virandır).

178

Geti yim, ört yatım, bekle ölmiyim (tembel işsiz dolaşan kimsenin düşüncesi).

Baba delli, nene delli kıran kırmış hepsi delli (bütün ev halkının söz dinlemez, budala oldukları anlamında).

Nahırçılığ eder de, ekmek yığmak arına gelir (ahırda inek sığır besler de, onlar için ekmek toplamaya yanaşmaz. Yani görevlerini yerine getirmez).

Beli var baltası yok, çulu var haltası yok (geçimini güçlükle sağlayan, her zaman muhtaç olan şaka anlamında kullanılır).

Bir etti, pir etti (işi bir defa yaptı, ama tam bozuk bir biçimde yaptı).

Bize gelen bize benzer daşağları koza benzer (bunlarda bizden farklı çıkmadı).

Bir uçtu çevirke, iki uçta çevirke, ahır başıma sıçtı çevirke (rastgele her zaman insanın işi doğru, düz gelmez anlamında kullanılır).

Yan yattı, çamura battı (şöyle oldu böyle oldu, diye bir işin yapılmaması için bahane aramak).

Ya gele baş, ya gide baş (her ihtimali göz önünde tutarak, nereye varırsa varsın, her şeyi göze almak).

Yuharı Zeve’de dileni aşağı, Zeve’de paylar (bir yandan başkalarından elde ettiğini, öte yandan boşuna harcamak).

Tak demeden talak düşer, beynamaz arvadın boşar (çabuk gücenen kimseye söylenilir).

Elim olsun, yahav olsun (bir gün olsun hakkımı alayım senden). Gel zaman, get zaman (aradan bir süre geçtikten sonra).

Gözümün nuru, ömrümün sururu (sevgiyi belirtmek için söylenilir).

Gelin altun taht getirip, çıhıp üstünde oturup (yapmış olduğu iyilik yalnız kendisi için olup kimseye yarar sağlamamış anlamında).

179

Meyter görer oynar, mihrap görer yığlar (durumu ve davranışı yerine ve zamanına göre ayarlar).

Sıçan dellüge girmez, bir de kuyruğuna sipirge bağlar (bir işi başaramayacak durumda iken, bir başka işe de el atar).

Öz ettiğimdi, kebap köz ettiğimdi (bana ne zarar gelmişse kendi suçumdur).

Bu ne pehrız, bu ne lahana turşusu (yaptığı işler söylediğine uymayan kimseye söylenilir).

Burası menim, orası seniv (durmadan oraya buraya koşmak).

Ne bal etmek ne de mum (bir işte herhangi bir başarı elde etmemek). Berhudar ol paran çok olsun (ömrün uzun, mutlu olasın).

Aşağı tifirsem sakal, yukarı tifirsem biğim (nasıl yaparsam zararım yakınlarıma dokunacktır).

Alt dudağı yer sipirri, üst dudağı gök sipirri (öfkeli, gururlu kimse).

Allah ver, degirmana buğda ver (Kerkük’te eskiden değirmen boşalınca, değirmencinin çırağı yukarıda yüksek bir yerden böylece çağırarak yeni müşterilerini davet ederdi. Deyim olarak mȃlına alıcı bulmaya çalışan kimse hakkında söylenilir). Bir abam var ataram, harda gelmiş yataram (kendi basit yaşayışıma razıyım, nasıl olursa idare ederim).

Geç iğidim geç (hakkından gelemediği birisine yaltaklanmak). Gel sabrım gel (gel bu hale dayan anlamında).

Kardaşıva vur, korkma (kör bıcağa veya etkisiz silaha denilir). Kırdı, kaçtı (soysuz, serseri).

Nenev yesin dert yesin, yarımşardan dört yesin (kendinin pay almadığını göstermeyip, aslan payını alan kimseye karşı söylenilir).

180

Ver yim, ört yatım, bekle canım çıkmasın (işe yaramaz, tembel kimsenin durumunu anlatır).

Tepeştü, ilişti (ansızın birinin gelip başkasını rahatsız etmesi ve gitmeye niyeti olmaması).

Gün oldu bu gün oldu (o günden beri).

Dervişem soğan yemem, elime düşse kabuğun koymam (düşüncesiyle dış görünüşü çelişkili olmak).

Yazımız hahı yandırıp, içimiz de bizi (dış görünüşmüzdeki parlaklığa karşın içimiz perişandır).

Elma piş, ağzıma düş (yorulmadan her şeyin hazırdan gelmesini beklemek).

Evinde öz başını bağlayabilmez, gider toyda gelin başını bağlar (en çok bir işi başaramadığı halde kendini büyük işlere atan).

Atasözlerinde ise:

Adam ondu, dokuzu dondu.

Göz var ziyaret edili, tifirmeğe göz de var. Para nedi, el kiri.

Kifrehmet kifrokur, yerin görer kifrokur.

Ramazan’da yalan diyen, Bayram’da üzü kara cıhar. Arvat var ev yapar, arvat var ev yıhar.

Tavuğ bir su içer bir Allah’ına bakar.

Geçinin koturu gider bulağ başınnan su içer.

Arsızın üzüne tifirdiler, hamd olsun yağış yağdı dedi. Arsızı çuvala oydular, taklavatı yazıya çıktı.

181

Budumun etini yerem, kasabın minnetini çekmem. Güzelliğ ondu, dokuzu dondu.

İki dinle, bir seleş.

Ölüm var vurar geçer, ölüm var deler geçer. Adım adım yol olu, damla damla göl olu. Ağır ayağ başa değer, yüngül ayağ daşa değer. Akıl işine bahar, cahil dişine.

Alçağ yerde yatma sel alı, üskek yerde atma yel alı. Astarına bah üzünü al, nenesine bah kızını al. Ac aman bilmez, uşağ zaman bilmez.

Aç bırakma herhiz olu, çok seleşme arsız olu. Ağır ayağ ser basar, yüngül ayağ poh basar. Adamı kilinc öldürmez, tahne söz öldürü. Allah kerimdi, kuyusu derindi.

Ya arsız neden arlanı, çölde gezer sallanı. Aldıv bitti, satıv itti.

Az konuş, çok dinle.

Bağıvda gül variyken gül üzüve, bağıvda gül tükendi kül üzüve. Arvat var ev bezeği, arvat var ev tezeği.

Ekme bitmeyen yere, emek ver itmeyen yere. Bin düşün, bir seleş.

182

Eyiliğe eyiliğ her adamın karı, haraplığa iyiliğ mert adamın karı. Eğri otu, düz konuş.

Düşme dul arvat toruna, sıçar yetmiş arhavun goruna. Deliye yel ver, eline bel ver.

Gülme komşuva, geli başıva.

Güvenme bu varlığa, eliv düşer darlığa. Görmemiş, gördü gümüş, oldu kudurmuş. Tamah ettiler mala, kızı verdiler lala.

Suydan sabun her şeyi pekler, sada üz karalığını peklemez. İnanma sıh dostuva, saman dolduru postuva.

işiv yohsa şahad ol, parav çohsa kefil ol. Üz verme arsız olu, az verme herhiz olu. Var evi kerem, yoh evi veran evi.

Kapıyı kayyım kapa, konşuvu herhiz etme. Gevil camdandı, kırılınca yapılmaz.

İlan yuvarlanı dellüğün tapar. Açma kutunu, eşitme kötünü. Bilene bir sele, bilmeyene bin sele.

İlan yarpızdan haz etmez, gider burnu öğünde biter. Bize gelen bize benzer, daşakları koza benzer. Tekleme sarhoşu, özünnen düşer.

183

Arvat var ev dayağı, arvat var incana boyağı. Acığ geli uz saralı, acığ gider uz karalı. Kazan dingirleni kapağın tapar.

Yuvuntu sabun olmaz, çırkıntı hatun olmaz. Çoh söz yalansız, çok mal haramsız olmaz. Badamça badam olmaz, yetimçe adam olmaz. Bağı bağvan yer, koyunu çoban yer.

Giden bağdan gider, bağvannan ne gider.

Eski bez yorgan olmaz, eski dost düşman olmaz. Eski pambuğ bez olmaz, eski düşman düz olmaz. Daş değene, yol gidene bellidi.

Deryah dalgasız, kapı halaksız olmaz. Deve ırağına, katır dırnağına bakar. Dost başa, düşman ayağa.

Duvarı nem yer, insanı ğem yer. Geçi can vayında, kasap pim vayında. Giden bağdan gider, bağvannan ne gider. Yol yerimeğten, borç vermeğten biter.

Haydan gelen huya gider, selden gelen suya gider.

Hayvan koklaşa koklaşa, beynadam yahlaşa yahlaşa tanışı. Ucuz illetsiz olmaz, bahalı hikmetsiz olmaz.

184

Ne arakta şifa, ne de namertte vefa. Ne gelennen üz çevir, ne gideni kavar ol. Ne olacağa, ne öleceğe çare olmaz. ne şeytanı gör ne de Kul-Huvallahı ohu. Ne zalim ol asıl, ne de miskin ol basıl.

Bir yemirem yemiremnen korh, bir de gedirem gediremnen. Göz de şirin, tana da şirin.

Misafir misafiri sevmez, ev sahabı herkisini de. Kör ne ister; iki göz, biri eğri biri düz.

Kurt karınnan çıhtı çakal karnına girdi. Öz aybuva bah sora başkasını ayıpla. Kaldır samanı gelir zamanı.

Keçeller, çayı içeller kaçallar. Kuş var eti yilini, kuş var et yedirili. Ocahtan oh ta çıhar, poh ta.

Benzer Belgeler