• Sonuç bulunamadı

Bağışlanılan Bir Mal Sayılması

DÜĞÜNDE TAKILAN ZİYNET EŞYASININ İADESİ

C. Bağışlanılan Bir Mal Sayılması

Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sonuçlarını sağlığında doğurmak üzere malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırmada bulunmayı üstlendiği sözleşmedir. Görüldüğü üzere, her sözleşmede olduğu gibi bağışlama sözleşmesinin de iki tarafı vardır. Malvarlığından karşılıksız olarak bir

34 Öztan, 451; Kulaklı, 266.

35 Akbulut, Pakize Ezgi, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Edinilmiş Mallar İle Kişisel Mallar Ayrımı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2010, s. 85; Öztan, 451; 8. HD. T. 28.9.2010, E. 2010/3007 K. 2010/4382 “…Meskenin bedelinin ödenmesinde kullanı-lan ve düğünde takıkullanı-lan altınların taraflara mı yoksa sadece birine mi ait olduğu tam olarak belirlenemediğine göre, ortak olduğu kabul edilmelidir…” (KBİBB., 743/m.152).

36

Düğünde yapılan kazandırmaların bağışlama niteliğinde olmadığı görüşü için bkz. Kulaklı, 268-269. Zira, yazara göre, burada edimin amacı causa donandi değil, causa credendi şeklin-dedir.

dırmada bulunmayı üstlenen kimseye bağışlayan; kendisine böyle bir kazandır-mada bulunulan kimseye ise bağışlanan denir38

.

Bağışlamadan bahsedebilmek için bağışlanan bir mal ve anlaşmanın varlığı aranır. Her türlü malvarlığı değeri mal ve hak bağışlama konusu olabile-ceği için ziynet eşyasının da bağışlanması mümkündür. Anlaşmadan bahsede-bilmek için ise, bağışlama konusu malvarlığı değerinin bağışlayanın malvarlı-ğından karşılıksız olarak bağışlanana geçirileceği konusunda tarafların irade açıklamaları karşılıklı ve birbirine uygun olmalıdır. Bu uygunluk, özellikle ba-ğışlama sebebi üzerinde sağlanmalıdır. Gerçekten de, bağışlayanın baba-ğışlama kastına sahip olması ve bağışlananın da karşı tarafın bağışlama kastını bilmesi şarttır. Görüldüğü üzere, düğünde kendisine ziynet eşyası takılan ve bunu ger-çekleştiren taraflar arasında, bağışlama sebebi ve kastı üzerinde anlaşma bu-lunmalıdır39. Böyle bir anlaşma ise, ancak bağışlayan ile kendisine ziynet eşyası bağışlanan kimse arasında kurulabilir. Meselâ, düğünde erkeğe kayınpederi tarafından ziynet eşyası takılmışsa, elden bağışlama kurulmuş olur (TBK. m. 289). Düğünde takılan ziynet eşyasının tamamının kadına ait olacağına ilişkin erkek ile yapılan yazılı bir sözleşmenin varlığı halinde ise bağışlama sözü ver-me bahse konudur (TBK. m. 288).

Yukarıdaki açıklamanın aksine, Yargıtay’a göre ise, düğün sırasında ta-kılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır40

. Buradan hareketle, ziynet eşyasının tamamı kadının kişisel malı sayıl-maktadır. Ancak, meselâ, erkeğin arkadaşlarının düğünde ziynet eşyası takmala-rı halinde, onlatakmala-rın bağışlama kastı, kadına değil, damada yöneliktir. Dolayısıyla, Yargıtay’ın belirttiği şekilde genel bir varsayım yerine, somut olayda bağışlama sözleşmesinin hangi taraflar arasında kurulduğunun tespit edilmesi gerekir.

38

Tunçomağ, Kenan, Türk Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C. 2, 3. Baskı, İstanbul 1977,s. 379 vd.; Tandoğan, Halûk, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, C. I/1, 6. Baskı, İs-tanbul 2008, s. 341-342; Feyzioğlu, Feyzi Necmeddin, Borçlar Hukuku, Hususî Kısım, Ak-din Muhtelif Nevileri, C. 1, 2. Baskı, İstanbul 1970,s. 237; Yavuz, Cevdet / Acar, Faruk / Özen, Burak, Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, 10. Baskı, İstanbul 2012, s. 163-164; Zevkliler, Aydın / Gökyayla, K. Emre, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, 15. Baskı, An-kara 2015, s. 173; Gümüş, Mustafa Alper, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. 1, İstanbul 2012, s. 245 Aral, Fahrettin / Ayrancı, Hasan, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, 9. Baskı, Ankara 2012, s. 189; Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 6. Baskı, Ankara 2018, s. 277; Türkmen, Ahmet, Bağışlamanın Geri Alınması, Ankara 2019, s. 5 vd.

39 Tunçomağ, 384-385; Feyzioğlu, 239; Tandoğan, 342 vd.; Zevkliler / Gökyayla, 176; Yavuz / Acar / Özen, 165; Eren, 282; Aral / Ayrancı, 190 vd.; Gümüş, 245-246.

Buna göre, ilk olarak, bağışlama sözleşmesinin bağışlanan tarafında kadın yer alabilir. İşte, böyle bir durumda, ziynet eşyası kadına bağışlanmış olup, onun kişisel malı sayılır (TMK. m. 220, b. 2). İkinci olarak ise, bağışlanan tarafta erkek bulunabilir. Meselâ, kadının ana ve babası tarafından düğünde damada ziynet eşyası takılmış olabilir. Böyle bir durumda ise, ziynet eşyasının kadına bağışlandığı varsayımından hareketle bir sonuca varılamaz. Aksine, bu takdirde, ziynet eşyası erkeğe bağışlanmış olup, onun kişisel malı sayılmalıdır (TMK. m. 220/b. 2)41. Bunun istisnası ise, önceden yapılmış bulunan ve erkeğe takılan ziynet eşyasının kadına bağışlanmasına yönelik geçerli bir bağışlama sözü ver-me sözleşver-mesinin varlığıdır.

Yargıtay’a göre, ziynet eşyası kadının kişisel malı sayılmakla beraber, bağışlamayı geri almanın şartları somut olayda mevcutsa, takıların erkeğe iadesi gerekir. Bağışlamanın geri alınmasından maksat, bağışlama sözleşmesinin orta-dan kalkmasına yol açan, yenilik doğurucu ve kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Bağışlayan bu hakkı geri alma sebeplerinden biri gerçekleştiği takdirde tek ta-raflı irade açıklamasıyla kullanabilir42

. Bahse konu hak, bağışlayan yerine başka bir kimse tarafından kullanılamaz. Meselâ, kadının kayınpederi tarafından takı-lan ziynet eşyasına ilişkin geri alma açıklaması sadece onun tarafından yapılabi-lir.

Boşanma, tek başına bağışlamanın ortadan kalkmasına sebep oluştur-maz. Bağışlamanın geri alınma sebeplerinin neler olduğu hususu, elden bağış-lama ile yerine getirilmiş bağışbağış-lama sözüne ilişkin olarak TBK. m. 295 hük-münde öngörülmektedir. Buna göre, geri alma sebeplerinden ilki, bağışlananın, bağışlayan veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesidir. İkincisi, bağışlananın, bağışlayana veya onun ailesinden birine karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmasıdır43. Meselâ, bağışlanan eş

41

Kulaklı, 269.

42 Tunçomağ, 418 vd.; Feyzioğlu, 289; Tandoğan, 376-377; Eren, 301; Zevkliler / Gökyayla, 187; Yavuz / Acar / Özen, 173; Aral / Ayrancı, 204; Gümüş, 264.

43 6. HD. T. 12.5.2014, E. 2014/3491 K. 2014/6080 “…Davalı koca tarafından davacı aleyhine, eşinin telefonuna cinsel içerikli mesajlar geldiği, eşine karşı güveninin sarsıldığı belirtilerek boşanma davası açılmış ve davalının kusurlu davranışları sonucu evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Davadaki uyuşmazlık, dü-ğünde davacıya bağışlanan ziynetlere dair olarak bağıştan rücu koşullarının oluşup oluşma-dığı noktasındadır. TBK. m. 295/2’de bağışlananın, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranması halinde bağışlayanın bağışlama sözünü geri alabileceği ve bağışlama konusunun geri verilmesini is-teyebileceği düzenlenmiştir. Mahkemece kesinleşen boşanma davası dikkate alınarak

bağış-zina yapar veya haysiyetsiz hayat sürer ise, bağışlama geri alınabilir. Çünkü, zina ve haysiyetsiz hayat sürme eşin kanunî aile yükümlülüğüne önemli ölçüde aykırıdır. Nihayet, bağışlayanın, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmak-sızın yüklemeyi yerine getirmemesi de geri alma sebebidir. Görüldüğü üzere, ancak bahse konu sebeplerden biri gerçekleştiği takdirde ve sadece bağışlayan böyle bir bağışlamayı geri alabilir. Bu durumda, bağışlayan, bağışlanandan ta-lep tarihindeki zenginleşme ölçüsünde bağışlama konusunu geri vermesini iste-yebilir44.

Henüz yerine getirilmemiş bağışlama sözünün geri alınması, TBK. m. 296/I hükmünde düzenlenmektedir. Buna göre, ilk geri alma sebebi, elden ba-ğışlamayı veya yerine getirilmiş bağışlama sözünü geri almayı gerektiren sebep-lerden (TBK. m. 295) birinin mevcut olmasıdır. Bağışlayanın malî durumunun sonradan, sözünün yerine getirilmesini kendisi için olağanüstü ağır kılacak öl-çüde değişmiş olması diğer geri alma sebebidir. Meselâ, ziynet eşyası bağışlama sözü veren kocanın daha sonra sakatlanması sebebiyle çalışma gücünü tamamen kaybetmesi halinde durum böyledir. Son geri alma sebebi ise, bağışlama sözü verdikten sonra, kendisi için yeni aile yükümlülüklerinin doğmuş veya bu yü-kümlülüklerin önemli ölçüde ağırlaşmış olmasıdır. Bahsedilen sebeplerden biri-nin varlığı halinde, bağışlama sözü ortadan kalkar; dolayısıyla, bağışlayan edimi ifadan kaçınabilir. Bu takdirde de geri alma yenilik doğuran bir hak niteliğinde-dir45.

IV. ZİYNET ALACAĞI DAVASI