• Sonuç bulunamadı

Bölgeler Arasındaki Gelişmişlik Farklarının Azaltılması

Çalışma arzu ve gücüne sahip olup, piyasadaki cari ücretle çalışmak isteyip de iş

3. Bölgeler Arasındaki Gelişmişlik Farklarının Azaltılması

Ekonomik gelişme ile mekân arasında sıkı bir ilişki ve karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. Çağlar boyunca oluşan ekonomik mekân, ekonomik gelişmenin getirdiği gelişmelere uyum sağlamakta güçlük çekmiş, bazı bölgeler ekonomik yönden hızlı gelişim yaşarken, bazı bölgeler geri kalmıştır76

.

Ulusal gelirin bir ülke içindeki değişik bölgelere göre dağılımı farklılıklar gösterebilmektedir. Diğer bir anlatımla bölgesel gelir dağılımı, bir ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan insanların, ulusal gelirden ne oranda pay aldıklarını gösterir. Bu dağılım, bölgeler arasındaki farkların ortaya konulmasında kullanılmaktadır. Doğal olarak her ülkenin sahip olduğu büyüklük, bölgeleri arasındaki iklim, arazi özelliklerinin farklılığı, sanayi ve hizmet sektörünün gelişme düzeyi, sosyolojik yapısı, ulaşım kolaylığı, yatırım maliyetleri ve bölgenin özel şartları dahi, ulusal gelirden aldığı payı etkileyebilmektedir77

.

Bölgesel gelir dağılımının hesaplanmasına gereksinim duyulmasının nedeni, ulusal gelirin ülkede bütün bölgelere adil dağılmamasıdır. Bunun sonucu olarak da

73 E. Mehmet Palamut, Adaletli Gelir Dağılımının Sosyal Refah Üzerindeki Olumlu Rolü. Demirtaş Sanayiciler Derneği, Yayın No: 3, 2002, s. 20.

74 Burhan Erdem, Kamu Maliyesi. A.Ü. Yayınları, No: 949, Eskişehir, 1996, s. 131. 75 Erdem, ss. 131–132.

76 Tanju Polatkan, Bölgesel Gelişme ve Politikası. DPT Yayını, Ankara, 1968, s. 1. 77

24 bölgeler arasında gelişmişlik farkları ortaya çıkmaktadır78. Bölgesel gelişmişlik

farkları, gelişmekte olan ülkelerde daha fazladır79

. Sosyal devlet ulusal gelirin bölgelerarasındaki paylaşımında çeşitli maliye politikası araçlarını kullanarak, adaleti sağlamakla yükümlüdür. Bölgelerarası gelir dağılımının dengeli olması, ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan sağlıklı olduğunun en önemli göstergelerindendir. Bölgesel planlamalar yapılırken amaç, bölgelerin karşılaştırmalı üstünlükleri ile her türlü yapay ve doğal kaynakların kazandırdığı nitelikleri gözeterek, bölgelerin gelişme eğilimlerini ulusal düzeydeki hedeflerle uyumlu olarak aralarındaki farklılıkları azaltmak yönünde belirlenmelidir80

.

Devlet bölgelerarası dengesizliği ve adil gelir dağılımını uygulayacağı doğru vergi politikaları ile sağlayabilir. Vergi, maliye politikası araçlarının en önemlilerinden birisidir. Özel üretim ve tüketim kararlarını etkilemeyen vergi yaklaşımı, modern maliye politikası anlayışında yerini, devletin gerektiğinde düzeltici ve düzenleyici kararlar alması yaklaşımına bırakmıştır. Bu şekilde üretim ve tüketim ile ilgili kararlar alınırken, vergi ile ilgili değişkenlerin de dikkate alınması gerekecektir. Bu anlamda, belirli sektör ve bölgelerde yatırım yapılması vergilerle teşvik edilebileceği gibi, istenmeyen sektör ve bölgelere yatırım yapılmaması için caydırıcı vergi uygulamaları da yapılabilecektir81. Vergi politikalarının belirli

bölgelerdeki yatırımlar için uygulanması bölgesel kaynak dağılımı, belirli sektörler için uygulanması ise sektörel kaynak dağılımını değiştirmeye yönelik politikalar olarak kullanılabilir82

.

Devlet, geri kalmış bölgeleri sektörel verimlilik yönüyle inceleyerek bölgeye uygun yatırımların yapılması için gelir vergisi teşvik, istisna, muafiyet ve oranlarını değiştirerek bölgedeki yatırımların gelişmesi yönünde adımlar atabilir. Bu tür gelir vergisi uygulamaları ve teşvikleri özel sektörü bölgeye çekecek, belirli bölgelere belirli sektörlerde yatırım yapılması sağlanabilecektir. Bu vergi uygulamaları, vergi kaybına neden oluyormuş gibi görünse de uzun vadede hem geri kalmış bölgelerin

78 Şevki Özbilen, Maliye Politikası. Ezgi Kitabevi, Bursa, 1998, s. 270.

79 İsmail Türk, Maliye Politikası Amaçlar, Araçlar ve Çağdaş Bütçe Teorisi, 4. Baskı. S Yayınları, Ankara, 1979, s. 251.

80 Ayda Eraydin, Türkiye’de Ulusal Kalkınma Planlarının Bölgesel Ayrıştırılmasına Yönelik Bir

Yaklaşım. A.Ü. İİBF Yayınları, No: 12, Eskişehir, 1983, s. 9.

81 Abdurrahman Akdoğan, Kamu Maliyesi. Gazi Kitapevi, Ankara, 1993, ss. 435–436.

82 Mehmet Özkara, Türk Vergi Sisteminde İstisna ve Muafiyet Uygulamalarının Vergilemenin

Mali Amacı Bakımından Değerlendirilmesi. T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları, No: 1595,

25 kalkınmasını sağlayabilecek, hem de daha gelişmiş bölgelere yönelecek nüfus yığılmalarını önleyecektir. Bütün bunların sonucunda en önemli kazanç, ulusal gelirin bölgeler arasında adil dağılımının sağlanabilmesi olacaktır.

Bütün bu seçenekler, artan oranlı gelir vergisinin sosyal amaçları gözetmede ne denli uygulanabilir olduğunu göstermektedir. Bu bölgelerdeki yatırımlara uygulanacak vergi indirimleri ve teşvikler, bu sektörlerde istihdam edilecek olanlardan, belirli bir ücret düzeyinin altında kalanlara uygulandığında daha olumlu sonuçlar alınabilecektir. Yine gelir vergisinin teşvik ve oranları tersine uygulanarak kullanıldığında, bölgelere göre verimli olmayan yatırımlar etkin şekilde vergilendirilerek önlenebilecektir. Bu bağlamda bölgesel olarak uygulanacak düşük oranlı gelir ve kurumlar vergisi, kendi başına bir teşvik etkisi yapacak ve yatırımcıların daha fazla kar etmelerini sağlayacaktır. Kamu açısından ise, kısa vadede gelir kaybı olmakla birlikte, uzun dönemde ilave yatırım yapılması ve vergi yükünün hafiflemesi gibi nedenlerle vergi tabanı genişleyecek ve vergi gelirlerinde artış sağlanacaktır83

.

Yine bu amaçlarla yapılabilecek bölgesel yatırım indirimleri ise; yatırımların teşvik edilmesi yolu ile gelir ve kurumlar vergisi oranlarının aşağı çekilmesi anlamındadır. Buna göre, yatırım yapan kişinin elde ettiği gelir vergisi matrahından yatırım tutarının belirli bir yüzdesi düşülerek kazancın o kadarlık kısmı vergi dışı bırakılmaktadır. Bu uygulama, kalkınmanın sağlanmasına, bölgeler arası ekonomik ve sosyal dengesizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik önemli bir vergi teşvikidir84

. Yine yabancı sermayeyi ya da özel sermayeyi belirli bölgelere yatırım yapılmaya yönlendirmek için yıllara yayılan muafiyetler (vergi tatili) uygulanabilmektedir. Gelir vergisi kanununda yapılacak düzenlemeler ile belirli bir bölgeye yatırım yapan mükellefler 5–10 yıl süreyle gelir vergisinden muaf tutulabilmektedirler. Bu tür vergi indirimi uygulamaları da ilk bakışta vergi kaybı yaratıyor gibi görünebilirler. Ancak söz konusu bölgede ekonomik canlanma ve sermaye birikimi artışı, istihdam artışı, bölgesel gelir düzeyinin yükselmesi, bölgeden göçün durması uzun vadede ülke için büyük ekonomik ve sosyal kazanç oluşturacaktır. Gelişmekte olan ülkelerin sermaye birikimi yetersizliği, bölgesel gelir dağılımının adaletsizliği, geri kalmış bölgelerden gelişmiş bölgelere doğru göç,

83 Mustafa Duran, Teşvik Politikaları ve Doğrudan Sermaye Politikaları, Hazine Müsteşarlığı Araştırma ve İnceleme Dizisi, No: 33, Ankara, Ocak 2003, ss. 34–38.

84

26 bölgede istihdam yaratma güçlükleri gibi ekonomik ve sosyal sorunların çözümünde gelir vergisi politikalarından yararlanılabilecektir. Bu anlamda artan oranlı vergi sistemi uygulanması kolay ve etkileri daha hızlı ve daha yaygın vergiler olarak tercih edilebilecektir.