• Sonuç bulunamadı

SONUÇLAR VE ANALİZLER

Bu çalışmadan çıkan genel sonuçları şu şekilde özetlemek mümkündür;

• Türkiye ekonomisinin genel yapısı kırılgan ve dengesiz özelliklere sahiptir. Bunun nedeni, dışa bağımlılık ve ciddi borç stokuna sahip olmaktır.

• Türkiye ekonomisinde meydana gelen bir sıkıntı veya arıza genel yapıya kolaylıkla sirayet edip diğer yapılarda da sıkıntı ortaya çıkartabilmektedir. Yani bir ekonomik açık veya bir sektörde meydana gelen arıza, diğer açıkların (krizlerin) ortaya çıkmasına da vesile olmaktadır.

• Türkiye ekonomisinin üretememe ve verimsizlik sorunu ciddi boyutlardadır. Bu durum GSMH açığına (çıktı açığına) sebep olmaktadır. Sonuçta, etkin olmayan ve verimsiz bir üretim tarzı, ekonomisinde krizler ve açıklar yaşaması normaldir.

• Türkiye ekonomisinde bütçe dengesi çok önemli bir argümandır. Son çeyrek asırda bütçe açığı çok büyük boyutlarda olup, alarm vermektedir. Finansal bağımsızlığımız olmadığı müddetçe, kalkınmamız ve büyümemiz hep düşe kalka olacaktır.

• Cari açık, kapanmaz bir şekilde her yıl katlanarak açık vermektedir. Üretmeyen bir ekonomi ithal eder, bizim üretim modelimiz, dışarıdan ithal edip, montajlayıp, satmak üzerine kuruludur. Ancak bazı sektörlerde yerli üretim %70’leri geçmektedir. Örneğin, savunma sanayimiz ile imalat (motor) sanayimiz gibi. Bu durum sevindiricidir.

• Bankacılık sektörü, kapitalist ekonomi sisteminin en önemli aktörüdür. Çünkü kaynaklar ve tasarruflar buradan reel sektörlere dağıtılır. Bu sektörün yanlış politikaları iktisadi büyüme üzerinde çok önemli sorunlar meydana getirir. Bir ülkenin ekonomik yapısı ile bankacılık faaliyetleri arasında yakın bir ilişki vardır. Bir ülkenin ekonomisinde meydana gelebilecek olumlu veya olumsuz gelişmeler tüm bankacılık sistemini yakından etkilemektedir. İstikrarlı ve güvenli bir ortam olmadığı zamanlarda, tasarrufların mâli kesime ve yatırımlara yönelmesinde her zaman sorunlar yaşanmaktadır. Böyle ortamlarda banka, asıl fonksiyonlarını yerine getirmekte güçlüklerle karşılaşmaktadır. Ayrıca, bankacılık ve finans sektörlerinin ağırlıklı olarak yabancı sermayedarların kontrolü altında olması ekonomik yapı için ciddi riskler taşımaktadır. Özellikle Türk bankacılık sisteminin %78-80’i yabancı sermayenin kontrolünde olması, ekonomik kriz geçişlerinde sektörün daha kırılgan

olmasına ve milli ekonomik yapıda ciddi sıkıntıların ortaya çıkmasına sebebiyet verecektir. dünya finans sisteminde ortaya çıkan ekonomik sorunlara karşı bankacılık sisteminin koruyucu refleksler gösterememesi, ayrıca bu konularla ilgili olarak risklere ve krizlere karşı tedbir alıcı, milli menfaatler doğrultusunda koruyucu ve bu durumlar karşısında refleks geliştirici uygulama, düzenleme ve milli ekonomi politikalarının hayata geçirilmesindeki yetersizlikler ve olumsuz şartlar bankacılık sisteminin istenilen seviyelere erişmesinde ciddi engellerdir (Aksu, 2019:142-145). • Tüm açıkların iktisadi büyüme üzerindeki etkisi negatiftir. Yani iktisadi büyümeyi

yavaşlatan veya düşüren etki yapmaktadırlar. İktisaden küçülme yaşanırken, mutlaka bir krizin emareleri ve süreçlerini toplum olarak yaşıyoruz. Bunun için, büyüme gerçekleşirken, kriz etkisi nispeten düşmektedir. Büyüme ile kriz şekil olarak birbirinin tersidir (bknz. Grafik 13).

• Bu çalışmada en önemli elde edilen sonuç; ekonomin herhangi bir noktasında açık verildiği durumlarda diğer açıklar üzerinde belirgin olarak arttırıcı ve krizler üzerinde uyarıcı şok etkisi yaptığı tespit edilmiştir.

• Ekonomideki dengesiz politika ve kararların, özellikle üretim, istihdam, tasarruf, gelir dağılımı, kur ve fiyat politikası ile dış ticaret argümanları üzerinde negatif etkisi tespit edilmiştir. Bu durum krizlerin temel nedenini oluşturmaktadır. Ekonomik birim yöneticileri ve bürokratları, krizin işaretlerini ve emarelerini öngörülü olarak hissetmelidir. Burada çok dikkatli olmak gerekir, yapılacak bir hata veya gerçek şartları göz ardı etmek, çok büyük olumsuzlara neden olabilecektir. “Para basmaktan bir şey olmaz” düşüncesi enflasyonu baskılamaya devam eder, “US dolar ve altındaki artışı spekülatif atak sonucu oluyor” diyerek kolaycılığa bağlamak, tarımdaki rekolte düşüşüne çözüm bulmaktansa “dışarıdan alırım” demek, çalışan kesimleri yaşam standardının altında bir ücretlendirme politikasına itmek, sıkıntılı ve çok boyutlu arızalı süreçlere girilmiş olduğunu gösterir.

• Üretmeyen bir ekonomi, devamlı tüketen bir ekonomi, tasarruf etmeyen ve dolayısıyla yatırıma dönüştüremeyen bir ekonomi, ithalata bağımlı olarak yaşayan ve ihracatı da ithalata bağlı olan bir ekonomi, madencilik, tarım ve hayvancılık gibi temel üretim kaynaklarını yitirmiş olan bir ekonomi, ormanların, meraların ve sit alanlarının yok edilip bitirildiği bir ekonomi, plansız ve bilinçsizce yapılan harcamalar ve dışa giden çok büyük kaynaklar (faiz+borç), finans sektörünü yabancıya teslim etmiş bir ekonomi, imtiyaz sürecinin tekrar başladığı bir ekonomi,

milli sanayicinin üretimden umudunu kestiği faize bel bağladığı bir ekonomi, gelir ve servet kavramını unutmuş bir ekonomi, en zengin kesim ile en fakir kesim arasındaki gelir uçurumunun dünyada ön sıralarda yer aldığı bir ekonomi açıkların ve krizlerin merkezini oluşturmaktadır. Neden hep ekonomik kriz kapımızda durmaktadır? veya neden iktisaden reel olarak büyüyemiyoruz? Bu sorular önemli olmakla birlikte, neden bu olumsuz koşulları sürdürmekte ve bu ekonomik açıklara karşı bir çözüm üretememekte inat ediyoruz? Sorulması gereken asıl soru bu olsa gerek.

• Ne yazık ki, 1980 sonrası dönemde ekonomik yapıyla ilgili olarak alınan bilinçsiz ve dengesiz kararlarla, hazır olmayan ve emekleme sürecinde olan Türkiye ekonomisi ciddi hatalı kararlar sonucunda inişli ve çıkışlı bir trend izlemiş, bir türlü istikrarlı büyüme, sürdürülebilir kalkınma ve reel sanayi üretim trend eğrilerinin yukarıya doğru hareketine olanak sağlanamamıştır. Buna sebep olan birçok faktör bulunmaktadır. Birincisi, belkide en önemlisi “dışa açılma politikası” ile başlayan, sonra “kamunun üzerinde yük denilerek” özelleştirme yalanı ile devam edilen, elimizdeki üretim kaynaklarını kaybetme ve bitirme noktasına gelmemiz, bir anlamda ülkenin ihtiyacı olduğu malları üretememesi durumunu oluşturmuştur. Türkiye ekonomisinin üretim, gelir, istihdam, ekonomik açıklar, dış ticaret, döviz ve kur, para ve maliye politikaları ve tasarruf konusunda çözmesi gereken ciddi problemleri mevcuttur. Reel üretim kaynaklarını bir şekilde heba etmek, yok etmek, satmak ve israf etmek, ülkenin katlanılmaz bir sonuca doğru hızla gittiğini göstermektedir. Yer altı ve yer üstü zenginliğimiz ortadadır. Ülkemizin ekonomik, askeri ve sosyal yönden güçlü olması, çok boyutlu stratejik avantajlar ve jeopolitik güç merkezi olmamızı sağlatacaktır.

• Son madde olarak Mart 2020’den itibaren dünya ekonomisi hiç bu kadar sarsılmamış ve tabiri caizse şiddetli bir deprem yaşamamıştır. Bu durum, dünya ekonomisindeki büyük dönüşüm ve değişimin habercisidir. Ciddi bir resesyon sürecine giren dünya ekonomisinde ortalama küçülme oranı -%5-6’lar mertebesindedir. Bizim ülkemizde bu oran -%9.9’dur. Herkes birbirini izlemekte, daha fazla kaynaklardan ve pazardan pay kapma derdinde, tabiri caizse günü kurtarmaya çalışmaktadır. Asıl sorulması gereken soru, bu büyük buhran, büyük bir dünya savaşını getirecek midir? Paylaşımın adaletli olmadığı ortamda kaos ve buhran kaçınılmazdır. Dünya strateji masasında kartlar yeniden dağıtılacak, masada kalan güçlenerek ayağa kalkacaktır. Önümüzdeki bir kaç yıl, yüzyılın güçlü ekonomilerini ve devletlerini belirleyecektir. Türkiyenin daima ilelebet payidar, tam bağımsız, dünya arenasında sözü geçen,

oyunu bizzat kuran, mazlumların yanında olan, ecdadına karşı sorumluluklarını yerine getiren ve en önemlisi ekonomik olarak dünyanın en güçlü ülkesi olması dileğiyle kitabıma son veriyorum.

KAYNAKÇA

• ABANOZ, İsmet Nezih, (2012). Ekonomik Kriz, Kapitalizm ve Suç, Legal Yayıncılık, 1. Baskı, İstanbul.

• ACAR, Yalçın, (2002). İktisadi Büyüme ve Büyüme Modelleri, Vipaş Yayınları, Bursa. • AFŞAR, Kerim Eser, (2013). “Menkul Kıymet Borsalarında Fiyat Dinamikleri: İMKB

Örneği”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, İzmir.

• AFTALION, Albert, (1913). “Les Crises Périodiques du Surproduction”, Editor: Riviéra, Paris.

• AFYONCU, Erhan, (2001). “Osmanlı Borçları”, Popüler Tarih, Haziran 2001, Sayı: 13, İstanbul, 2001.

• AGHION, Philippe, & HOWITT, Peter, (1992). “A Model of Growth Through Creative Destruction” Econometrica,Vol:60, No:2, (March 1992), pp.323-351.

• AGHION, Philippe, & HOWITT, Peter, (1998), Endogenous Growty Theory, MIT Press, USA.

• AKALIN, Güneri, (2002). Türkiye’de Ekonomi-Politik Kriz ve Piyasa Ekonomisine Geçiş, Akçağ Yayınları,1. Baskı, Ankara.

• AKDİŞ, Muhammet, (2006). Global Finansal Sistem, Finansal Krizler Ve Türkiye, Beta Basım-Yayın, İstanbul.

• AKGÜN, Evin, (2015). Krizi Anlamak, Ekin Yayınevi, 1. Baskı, Bursa.

• AKINCI, Merter & YILMAZ, Ömer, (2012). “Türkiye Ekonomisinde Üçüz Açık Hipotezinin Geçerliliği: Sınır Testi Yaklaşımı” İMKB Dergisi, 13(50): s.1-29.

• AKINCI, Merter; AKINCI, Gönül, Y. & YILMAZ, Ömer, (2016). “Dördüz Açıklar: Ütopya mı, Yoksa Gerçek mi?”, Paradoks Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, Cilt:12, Sayı:1, Ocak 2016, s.22-47.

• AKSU, Levent, (2006). “Atatürk Dönemi (1923-1938) Para ve Kambiyo Politikası”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı:160, Şubat 2006, İstanbul, s.1-23.

• AKSU, Levent, (2013). “Türkiye’de İktisadi Büyümenin Kaynakları”, T.C.Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Kasım 2013, Balıkesir.

• AKSU, Levent, (2014). “Türkiye’de 1960-2009 Yıllarını Kapsayan Dış Ticaret Politikalarının İktisadi Büyüme Üzerindeki Etkilerinin Ekonometrik Analizi”, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Haziran 2014, Cilt:16, Sayı:1, s.375-426.

• AKSU, Levent, (2014a). “Türkiye’de Kamu Maliyesi Politikalarının İktisadi Büyüme Üzerindeki Etkilerinin Ekonometrik Analizi”, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2014, Cilt:16 Sayı:2, s.65-98.

• AKSU, Levent, (2016). “Türkiye’de Beşeri Sermayenin Önemi: İktisadi Büyüme ile İlişkisi, Sosyal ve Stratejik Analizi”, İktisat Politikası Araştırmaları Dergisi, (Journal of Economic Policy Researches) Cilt/Volume:3, Sayı/Issue:2, Yıl/Year: 2016, s.68-129. • AKSU, Levent, (2017). “Türk Ekonomisinde Yurt içi Tasarrufların ve Sabit Sermaye

Yatırımlarının İktisadi BüyümeyeEtkisinin; Ekonomik, Sosyal ve Stratejik Analizleri”, İktisat Politikası Araştırmaları Dergisi, (Journal of Economic Policy Researches), Cilt/Volume:4, Sayı/Issue:2, Yıl/Year:2017, s.83-134.

• AKSU, Levent, (2018). İktisadi Büyüme, İktisat Okullarının Bakış Açısı ve Türkiye, İKSAD Publishing House, I.Baskı, Türkiye-USA. s.1-194.

• AKSU, Levent, (2018a). “Türkiye’de Bilim ve Teknoloji ile İktisadi Büyüme İlişkilerinin; Sosyal, Ekonomik ve Stratejik Analizi”, Social Sciences Studies Journal, Volume:4, Issue:20, pp. 2635-2670.

Belgede EKONOMİK KRİZLER VE AÇIKLAR (sayfa 196-200)

Benzer Belgeler