• Sonuç bulunamadı

Bu tez kapsamında yürütülen iki çalışmada KİM ve yanlılık haritası modellerinin (Cuddy ve ark., 2008) öngörüleri Türkiye’de yaşayan Suriyeli mülteciler bağlamında test edilmiştir. Ayrıca, bu iki modele ilişkin yazında gözlemlenen tutarsızlıklar bunlara yol açma olasılığı olan etmenler kontrol edilerek incelenmiştir. Son olarak, bu iki modelin kalıpyargıların davranışları meşrulaştırıcı işlevine ilişkin görüşleri ahlaki dışlama eğilimi (Opotow, 1990) çerçevesinde test edilmiştir.

İlk çalışmada, Suriyeli mülteci alt grupları önceki çalışmalarla (Cuddy ve ark., 2007, 2009; Durante ve ark.,2013, 2017; Fiske ve ark., 2002) tutarlı olarak cana yakınlık ve yetkinlik eksenleri üzerinde birbirinden ayrışarak dört küme altında toplanmıştır. Yine önceki çalışmalarda olduğu gibi, alt grupların büyük çoğunluğu cana yakınlık ve yetkinlik boyutlarının birinde yüksek diğerinde düşük olarak algılanarak çelişik/karışık bir şekilde kalıpyargılanmıştır. Görece az bir kısmı ise her iki boyutta da yüksek veya düşük olarak algılanarak yalın içerikli kalıpyargıların hedefi olmuştur. Söz konusu dört küme bu ayrışmaya ve kalıpyargıların duygusal bileşenleri hipotezine uygun olarak farklı duyguların hedefi olmuştur (Cuddy ve ark., 2007; Fiske ve ark., 2002). YCY-DY kümesi acıma duygusuna, DCY-YY kümesi haset duygusuna, YCY-YY kümesi hayranlık duygusuna ve DCY-DY kümesi hor görme duygusuna diğer kümelere oranla daha fazla hedef olmuştur. İlk çalışmada, ek olarak, cana yakınlık-rekabet ilişkisinde gözlenen zayıflık ve tutarsızlıkların rekabetin tanımının sembolik tehditle genişletilmesiyle giderilebileceği gösterilerek bu hipotezi savunan önceki çalışmaların (Kervyn ve ark., 2015) bulguları tekrarlanmıştır. İlk çalışmanın bulguları aynı zamanda, bir üst kategorinin alt bileşenlerinin/alt gruplarının da cana yakınlık X yetkinlik alanında KİM’in beklentilerine uygun dağılabileceğini gösteren önceki çalışmaları da (örn., Burkley ve ark., 2017; Eckes, 2002; Lee ve Fiske, 2006) tekrarlamıştır. Birlikte değerlendirildiğinde,

144

ilk çalışmanın bulgularının KİM’in kültürler arası geçerliliğini teyit edecek şekilde önceki çalışmaların bulgularını tekrarladığı ve öngörülerinin Türkiye’deki Suriyeli mülteciler bağlamına genellenebileceğini göstermiştir denilebilir.

Bununla birlikte, Suriyeli mülteci alt grupları öngörüldüğü şekilde birbirinden ayrışmış olsa bile gerçekte negatif olarak kalıpyargılanmıştır. İlk çalışmada incelenen Suriyeli mülteciler üst grubu ile 20 Suriyeli mülteci alt grubun tümünün cana yakınlık ve yetkinlik puanları ölçek orta noktasının altında kalmıştır. Bu bulgu, Suriyeli mülteci alt gruplarının kendi aralarında ayrışsalar bile DCY-DY kümesinde algılanmaya aday olduğuna işaret etmektedir. Suriyeli mültecilerin/mülteci alt gruplarının bu şekilde değerlendirilmesi onların Türkiye’deki insanların gözünde sosyal yardımlarla geçinen, ülkenin kaynaklarını tüketen bir grup olarak görüldüğünün işareti olarak yorumlanabilir.

Tüm kümelere karşı en yoğun hissedilen duyguların hor görme ve acıma olması da bu yorumu teyit etmektedir. Bu durum ayrıca Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin genel olarak başkalarından bağımsız olmalarını sağlayacak beceri ve kaynaklardan yoksun olarak algılandıklarına ve bu dezavantajlı konumlarının kısmen kendi kontrollerinde olmayan nedenlerden ileri geldiğine inanıldığına işaret etmektedir.

İkinci çalışmada, ilk çalışmanın bulgularından yola çıkılarak seçilen ve KİM’in tipik dört kümesini temsil eden Suriyeli mülteci alt grupları üzerinden yanlılık haritasının kalıpyargı-duygu-davranış bağlantılarına ilişkin hipotezleri test edilmiştir. Bu çalışmada ayrıca, kalıpyargı-davranış ilişkilerinde bir meşrulaştırıcı mekanizması olarak ahlaki dışlamanın aracı etkisi test edilmiştir. Bu çalışmanın bulguları, mevcut yazındaki karışık bulguları tekrarlamıştır denilebilir. Bu yönüyle, yazındaki mevcut karışık bulguların bu çalışmada rolü araştırılan veri toplama ve analiz stratejileri ile düşük istatiksel güçten kaynaklanmadığını da göstermiştir. Duyguların öngörülen aracı etkilerden yalnızca ikisi anlamlı çıkmıştır: Acıma duygusu cana yakınlık-aktif yarar davranışlarına, hor görme ise cana yakınlık-aktif zarar davranışlarına aracılık etmiş ve bu etkileri bulan önceki

145

bulguları (Becker ve Asbrock, 2012; Bye ve Herrebrøden, 2018; Cuddy ve ark., 2007;

Sadler ve ark., 2015; Sönmez, 2020) tekrarlamıştır. YCY-YY ve DCY-YY kümelerinde haset ve hayranlığın yerine cana yakınlık-davranış ilişkilerine hor görmenin anlamlı düzeyde aracılık edebilmiş olması, bu kümelerde hayranlık ve hasedin öngörülen aracı etkilerinin anlamlı olmasınının bir nedeninin bu kümelerin gerçekte DCY-DY kümesi gibi son derece negatif algılanmasıyla ilişkili olduğuna işaret etmektedir.

Dikkat çekici bir şekilde, yetkinlik-davranış ilişkilerine hiçbir duygu aracılık edememiştir. Bu bulgu daha önce hayranlığın yetkinlik-pasif yarar, acımanın ise yetkinlik-pasif zarar ilişkilerine aracılık edebildiğini gösteren Cuddy ve arkadaşlarının (2007) bulgularıyla çelişse de bu duyguların aracı etkisini bulamayan geriye kalan yazınla (Becker ve Asbrock, 2012; Bye ve Herrebrøden, 2018; Sadler ve ark., 2015) tutarlıdır.

Bu nedenle, yetkinlik-pasif davranışlar ilişkisinin duygular aracılığıyla gerçekleşmediğini söylemek mevcut bulgular ışığında daha mümkün bir yorum olarak görünmektedir. Mevcut çalışma özelinde, bunun kısmen yüksek cana yakınlık-yetkinlik ilişkisinden ve cana yakınlığın yetkinliğin bağımsız değişken olduğu modellerde ortak değişken olarak kullanılmasından ileri geldiği anlaşılmaktadır. Cana yakınlık denklemden çıkarıldıktan sonra bile yetkinliğin bazı etkilerinin anlamlılık düzeyine ulaşamamış olması ise bu duyguların etkisine ilişkin başka etmenlerin rolünün araştırılması gerektiğini göstermektedir.

Ahlaki dışlama eğilimi de kalıpyargı içeriği-davranış ilişkisinde beklenen aracı rolü çoğunlukla gösterememiştir. Tüm kümelere karşı ahlaki dışlama eğilimi yüksek sayılacak bir düzeyde olmasına rağmen adaletin kapsamı boyutunun modellerdeki değişkenlerle ilişkisi yazında öngörülenin aksine (Lıma-Nunes ve ark., 2013; Olson ve ark., 2011;

Opotow, 1990, 1993, 1994) sıfıra yakın çıkmıştır. Bu nedenle, bu boyutun hiçbir aracı etkisi anlamlı çıkmamıştır. Diğer değişkenlerle ikili korelasyonları orta düzeyli olan ayrımcılıkları hak etme boyutunun ise YCY-DY kümesinde cana yakınlık-aktif yarar,

146

DCY-YY kümesinde ise yetkinlik-pasif yarar davranışlarına anlamlı düzeyde aracılık etmiştir. Bu boyut ayrıca acımanın aktif yarar ve pasif yarar üzerindeki, hasetin ise aktif zarar ve pasif yarar davranışları üzerindeki etkilerine anlamlı olarak aracılık etmiştir.

Böylece hak etme boyutu, KİM’in ve ahlaki dışlama yazınının beklentileriyle uyumlu olarak iç-gruptan tamamen farklılaşmayan ve ona yarar sağlama veya en azından zarar vermeme özellikleri taşıyan çelişik içerikli kümelerde kalıpyargı-davranış ve/veya duygu-davranış ilişkilerine aracılık edebilmiş ve ahlaki dışlama yazınının (Hafer ve Olson, 2003; Olson ve ark., 2011) bu eğilimin yarar ve zarar davranışlarını meşrulaştırma işlevi gördüğüne ilişkin görüşünü desteklemiştir. Hak etmenin aksine adaletin kapsamı boyutu, ne insanlıktan çıkarılmaya aday DCY-DY kümesinde ahlaki dışlama yoluyla, ne de iç-gruba en yakın küme olan YCY-YY kümesinde ahlaki kapsama yoluyla davranışları etkileyebilmiştir. Bu bulgu ahlaki dışlamanın hafif ayrımcılıklardan şiddetli olanlara kadar birçok davranışı meşrulaştırmaya yaradığına ilişkin görüşü (Lıma-Nunes ve ark., 2013; Opotow, 1990, 2001, 2012) desteklememektedir. Sonuç olarak, mevcut çalışmanın bulguları ahlaki dışlamanın (özellikle adaletin kapsamı boyutunun) KİM’in yalın içerikli kalıpyargı kümeleri bağlamında kalıpyargı-davranış ilişkilerinde öngörülen meşrulaştırıcı işlevinin en azından bu çalışma bağlamında işlemediği anlaşılmaktadır.

SONUÇ, SINIRLILIKLAR VE ÖNERİLER

Bu araştırmada, Türkiye’de yaşayan Suriyeli mülteci alt grupları bağlamında KİM ve yanlılık haritası modelleri ile ahlaki dışlama kuramının öngörüleri test edilmiş;

bunlardan KİM’in hemen hemen tüm hipotezleri desteklenirken diğer ikisininkiler kısmen desteklenmiştir. KİM yazınıyla uyumlu olarak, Suriyeli mülteci alt grupları genel itibariyle olumsuz olarak değerlendirilmelerine rağmen cana yakınlık X yetkinlik alanında öngörüldüğü gibi birbirinden farklılaşarak dağılabilmiş, çoğunluğu çelişik/karışık kalıpyargılanan kümelerde toplanmış, bu dağılıma uygun duygulara hedef olmuş ve statü ve rekabet/tehdit değişkenleri sırasıyla yetkinlik ve cana yakınlığı

147

belirleyen değişkenler olarak ortaya çıkmıştır. Yanlılık haritasının duyguların aracı rolüne ilişkin hipotezlerin bir kısmı desteklenirken bir kısmı desteklenmemiştir. Hor görme DCY-DY kümesinde cana yakınlık-aktif zarar ilişkisine, acıma ise YCY-DY kümesinde cana yakınlık-aktif yarar ilişkisine anlamlı olarak aracılık ederken bu iki kümedeki yetkinlik-pasif zarar ilişkilerine aracılık edememişlerdir. Hayranlık ve haset duyguları ise YCY-YY ve DCY-YY kümelerinde ne cana yakınlığın ne de yetkinliğin davranışlar (sırasıyla aktif ve pasif yarar; aktif zarar ve pasif yarar) üzerindeki etkilerine aracılık edebilmiştir. Bunun bir nedeninin bu kümelerdeki grupların da son derece negatif kalıpyargılanmış olmasınden ileri gelmesi olduğu anlaşılmaktadır. Bir bütün olarak bakıldığında, duyguların aracı rolüne ilişkin mevcut yazındaki karışık bulguların bu çalışmada da tekrar ettiği söylenebilir. Üstelik önceki çalışmalardan farklı olarak yeterli istatiksel güç ve küme özelinde analizler yapılmasına rağmen bu bulgulara ulaşılmıştır.

Dolayısıyla, bu çalışmanın bulgularının yanlılık haritası yazınında gözlenen tutarsız ve karışık bulguların düşük istatiksel güç, veri toplama stratejisi (küme özelinde veri toplanmaması) ve analiz stratejisinden (grup düzeyi analiz) problemlerinden kaynaklanmadığını gösterdiği söylenebilir. Son olarak, ahlaki dışlamanın kalıpyargıların davranışlar üzerindeki etkisini meşrulaştırıcı işlevi göreceği hipotezi adaletin kapsamı boyutu için desteklenmezken (ayrımcılıkları) hak etme boyutu için kısmen destek bulmuştur. Yalın içerikle kalıpyargılanan kümelerde adaletin kapsamı hiçbir modelde anlamlı aracı bir rol üstlenmezken, çelişik/karışık kalıpyargılanan kümelerde ise (ayrımcılıkları) hak etme bazı modellerde cana yakınlık ve yetkinliğin etkilerine anlamlı olarak aracılık edebilmiştir. Bu yönüyle, bu bulgular KİM’in meşrulaştırmanın çelişik/karışık kalıpyargılanan gruplar söz konusu olduğunda ortaya çıktığını savunan görüşünü desteklemektedir. Ahlaki dışlamanın iç-gruba benzerlik, ona yarar sağlama ve onunla çatışma algısı düzeylerine bağlı olarak KİM’in gerek yalın içerikle gerekse çelişik/karışık içerikle kalıpyargılanan kümelerinde meşrulaştırıcı bir rol

148

oynayabileceğine ilişkin bu çalışmada savunulan tezini ise desteklememektedir. Kısaca, mevcut çalışmanın bulguları kuramsal açıdan yanlılık haritasına uygulanabilir görünen ahlaki dışlama eğiliminin görgül açıdan yeterli destek bulamadığını göstermiştir.

İkinci çalışmanın bulgularında gözlemlenen cana yakınlık ile yetkinlik arasındaki yüksek ilişki KİM’in bu iki değişkenin ilişkisini ortogonal olarak tanımlamasıyla çelişmektedir. Aralarındaki korelasyon itibariyle ortogonal olmadığı görülen cana yakınlık ve yetkinliğin birbirinin ortak değişkeni olarak regresyon denklemine eklenmesi bağımsız değişkenin (bu çalışmada özellikle yetkinliğin) yordama gücünü zayıflatmaktadır. Bu ise mevcut çalışmada gözlendiği gibi gerçekte anlamlı olabilecek etkilerin anlamsız çıkmasına ve dolayısıyla yanlış negatif bulgulara yol açabilmektedir.

Bu nedenle, sonraki çalışmalarda söz konusu analiz stratejisine ihtiyatla yaklaşılmalı ve her bir değişkenin bağımsız etkisine de bakılmalıdır. Aslında cana yakınlık-yetkinlik ilişkisinin doğasına ilişkin çeşitli tartışmalar ve bu tartışmalar doğrultusunda yürütülen araştırma programları mevcuttur (bkz. Kervyn ve ark., 2010). Buna rağmen, KİM ve yanlılık haritasında bu problemin pek tartışılmadığı söylenebilir. Öyle anlaşılıyor ki KİM’de cana yakınlık ve yetkinliğin ortogonal olarak kabul edilmesi büyük oranda sosyal grupların bu iki boyuta göre birbirinden ayrışması ve bu ayrışmaya uygun önyargılara/duygulara hedef olmasına dayandırılmaktadır. Bazı istisnalar hariç (örn., Bye ve ark., 2014; Bye ve Herrebrøden, 2018; Kervyn ve ark., 2015) çalışmaların çoğunda (bu çalışma kapsamında erişilen Fiske ve Cuddy’nin ortak yazar olduğu hiçbir çalışmada) bu iki değişken arasındaki ilişki dahi, muhtemelen birincil önemde görülmediğinden, raporlanmamaktadır. Ancak, gelecek çalışmalarda bu konunun gündeme alınması mevcut karışık bulgular göz önünde bulundurulduğunda önemli görünmektedir.

Duyguların aracı etkilerine ilişkin karışık bulgular önceki çalışmalarda maddeleri yanıtlama formatı (bireysel fikir, toplumsal fikir gibi), kültür, araştırma deseni (örn.

korelasyonel, deneysel), hedef grubun özellikleri (hayali, gerçek) gibi etmenlerden

149

bağımsız olduğu anlaşılmıştır (bkz. Bye ve Herrebrøden, 2018). Mevcut çalışmada ise istatiksel güç, veri toplama ve analiz stratejilerinden kaynaklanmadığı ortaya çıkmıştır.

Bu nedenlerden dolayı, mevcut karışık bulguların başka etmenlerle ilişkisinin araştırılmasına yönelik ihtiyaç devam etmektedir denilebilir. Bu doğrultuda, sonraki çalışmalarda KİM’deki küme veya gruplar için tanımlanmış mevcut duyguların dışında başka duyguların da kalıpyargı-davranış ilişkilerinde aracı rol oynayabileceği dikkate alınmalıdır. Bu öneri ilgili duygu yazınıyla da uyumludur. Örneğin, giriş bölümünde belirtildiği üzere, hor görülen gruplar aynı zamanda içerlenme, gücenme ve kızgınlık gibi duygulara; haset edilen gruplar aynı zamanda kızgınlığa hedef olabilmektedir. Benzer şekilde, aynı duygu birden fazla küme veya gruba karşı benzer yoğunluklarda yaşanabilir.

Örneğin, KİM’de haset ve hayranlığın hem DCY-YY hem de YCY-YY kümlerine karşı hissedilebileceği ifade edilmektedir. Son olarak, yazında dikkat çekildiği üzere (örn., R.H. Smith, 2000; Smith ve Kim, 2007) haset ve kıskançlık gibi bazı negatif duygular toplumsal açıdan onaylanmadığı ve kişi açısından da kabul edilmesi zor olduğundan ifade edilmeleri zordur. Bu nedenle, Smith ve Kim’in (2007) belirttiği gibi, bu tarz duyguları (ve diğer duyguları) doğrudan sormak yerine onlara karşılık gelecek ifadelerle ölçmek daha doğru bir duygu ölçümünü sağlayabilir (hasedi “X grubuna karşı ne kadar haset hissediyorsunuz?” sorusu yerine “X grubunun Y olanağına sahip olması adaletli bir şey değil” ifadesiyle ölçmek gibi) ve böylece daha doğru sonuçlara ulaşmak mümkün olabilir.

Son olarak, bu tezin her iki çalışmasında da katılımcılardan her ne kadar Suriyeli mülteci alt gruplarının toplum gözünden değerlendirilmesi istenmişse de mevcut bulgular toplumun genel tutumunu tam olarak yansıtmayabilir. Çünkü katılımcılar yönergelere rağmen kendi bireysel fikirlerinin etkisinde kalmaya devam etmiş olabileceği gibi yakın sosyal çevrelerinin bakış açısını da topluma genellemiş olabilir. Ayrıca, tüm katılımcılar sosyal bilim programlarında öğrenim gören öğrencilerden oluştuğu için önyargı ve ayrımcılıklara yönelik duyarlık ve farkındalıkları toplumun genelinden daha yüksek

150

olabilir. Bu nedenlerden dolayı, bulguların genelllenebilirliği yorumlanırken bu hususlar göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çalışmanın diğer bir kısıtlılığı çalışmada kullanılan Suriyeli alt grupları arasında dini/mezhebi, etnik ve politik alt grupların bulunmamasıdır.

Hatırlanacağı üzere kullanılan gruplar ön çalışma sonucunda araştırmacının müdahalesi olmadan belirlenmiştir. Bahsi geçen kategorilerdeki gruplar ön çalışmadaki katılımcıların

%10’dan azı tarafından dile getirildiği için bu çalışmaya dâhil edilmemiştir. Ancak Suriyelilerin bu açılardan da ayrıştığı bilinmektedir. Bu açıdan bu çalışmada kullanılan grupların tüm Suriyeli grupları temsil etmediği eleştirisi haksız sayılmaz. Sonraki çalışmalarda kamuoyunda (örn. medyada) öne çıkan Suriyeli etnik, siyasi ve dini grupların da kullanılması Suriyelilere ilişkin algı ve bu algının sonuçları (örn, önyargı, ayrımcılık) açısından daha bütüncül bir fotoğrafın ortaya çıkmasına yardım edebilir.

SURİYELİ MÜLTECİLER İÇİN POLİTİKA ÖNERİLERİ

Bu tez kapsamındaki her iki çalışmanın da ortaya koyduğu gibi, kendilerine yönelik algı açısından birbirlerinden ayrışsalar bile Türkiye’de yaşayan Suriyeli mültecilere yönelik algı son derece olumsuzdur. Kalıpyargılarındaki ayrışmaya benzer şekilde önyargı ve ayrımcılıklara görece farklı yoğunluklarda hedef olsalar bile bunlara maruz kalma düzeyleri hepsi için yüksektir. Suriyeli mültecileri hedefleyen uygulama ve politikalar için bu araştırmanın bulguları temelinde aşağıdaki öneriler yapılabilir.

Öncelikle tüm alt gruplar cana yakınlık ve yetkinlik açısından son derece olumsuz değerlendirildikleri için iç-gruptan çok farklı bir grup olarak değerlendirildikleri söylenebilir. Bu nedenle, iç-grupla ortak bir üst kategoriye ait olduklarının öne çıkarılması faydalı olabilir. Söz konusu üst kategori bağlama göre değiştirilebilir.

Örneğin, ortak kültür ve tarihin önemsendiği bağlamlarda ortak tarihi ve kültürel kimlikler, etnik bağların önemsendiği bağlamlarda ise etnik ortaklıklar öne çıkarılabilir.

Diğer yandan, kendi aralarında kalıpyargı içerikleri ve bunların duygusal sonuçları açısından ayrıştıkları için bu ayrımlar da dikkate alınabilir. Örneğin, bu çalışmada da

151

ortaya çıktığı gibi, YCY-DY kümesinde algılanan gruplara karşı (çocuklar, yaşlılar) acıma ve merhametin vurgulanması bu gruplara yönelik daha pozitif sonuçlara (aktif yarar davranışları; yardım etmek, haklarını savunmak, korumak gibi) yol açabilir. Acıma duygusu onlara yönelik ayrımcılıkları haksız bulma eğilimini azalttığı için daha da önem kazanmaktadır. Hor görme ise acımanın tersi sonuçlara yol açtığı için bu duygunun hedefi olan grupların (evsizler, dilenciler) sosyal koşullarının iyileştirilmesi hor görme duygusunu azaltacağından ayrımcılıkların azalmasını da sağlayabilir. Suriyeliler üst kategorisi DCY-DY kümesinde algılandığı için Suriyelilerin grup içi farklılık ve çeşitliliklerinin vurgulanması da onlara yönelik sosyal algıyla beraber duygu ve davranışların değişimini pozitif yönde etkileyebilir. Ek olarak, statü ve rekabet/tehdit değişkenlerinin yetkinlik ve cana yakınlıkla olan ilişkileri, Suriyelilerin statü ve sosyal koşullarının ( örn., iş, eğitim ve kültürel entegrasyon gibi) iyileştirilmesinin onların cana yakınlık ve yetkinlik algılarını ve dolayısıyla onlara yönelik olumlu tutumları da geliştirebileceğini göstermektedir. Diğer bir deyişle, Suriyelilerin eğitim ve istihdamına yönelik politikalar uzun vadede onlara yönelik mevcut tutumların olumlu olmasına katkı verebilir. Son olarak, bu araştırmada da gösterildiği gibi önyargı ve ayrımcılık onlara yönelik sosyal algıdan, diğer bir deyişle cana yakınlık ve yetkinliğe göre şekillenen kalıpyargılardan başlamaktadır. Medya ve politikada var olan Suriylileri damgalayıcı ve dışlayıcı söylemin ise onların mevcut sosyal algısını olumsuz bir şekilde etkilemesi kaçınılmazdır. Muhtemelen birçok kişi Suriyelilerle doğrudan bir teması olmadığı halde bu söylemler nedeniyle olumsuz bir Suriyeli imajı geliştirmektedir. Bu nedenle, gazeteci ve politikacılar gibi kamuoyu oluşturucuların dışlayıcı ve ötekileştirici bir dil yerine kapsayıcı ve farklılıklara duyarlı bir dil ve söylem benimsemesi önem arz etmektedir.

152

SURİYELİ MÜLTECİLERE İLİŞKİN KALIPYARGI İÇERİĞİ VE DAVRANIŞ İLİŞKİSİ: DUYGULARIN VE AHLAKİ DIŞLAMANIN ARACI ROLÜ

ÖZET

Bu tezde, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılara yönelik önyargı ve ayrımcılıklar kalıpyargı içeriği modeli (KİM; Fiske ve ark., 2002) ve gruplar arası duygu ve kalıpyargı temelli davranış haritası (the BIAS map: Cuddy ve ark, 2007) çerçevesinde incelenmektedir. Yürütülen iki çalışmada, 1) bu modellerin öngörülerini Türkiye’deki Suriyeliler bağlamında test etmek, 2) kalıpyargı-davranış ilişkisinde duyguların aracı rolüne ilişkin tutarsız bulguların mevcut yazının bazı yöntemsel sınırlılıklarıyla (veri toplama ve analiz stratejisi, düşük istatiksel güç) olan ilişkisini incelemek ve 3) bu modellerde işaret edilen kalıpyargı-davranış ilişkisindeki meşrulaştırıcı mekanizmayı ahlaki dışlama (Opotow, 1990) açısından test etmek amaçlanmaktadır. İlk çalışmada, katılımcılar (N = 217) bir ön çalışmada belirlenen 20 Suriyeli mülteci alt grubunu KİM’de tanımlanan yapısal değişkenler (statü ve rekabet/tehdit), kalıpyargı içeriği boyutları (cana yakınlık ve yetkinlik) ve duygular (acıma, hayranlık, hor görme, haset) açısından değerlendirmiştir. Bulgular, bu grupların beklendiği gibi cana yakınlık ve yetkinlik boyutları üzerinde dört kümeye ayrıldıklarını göstermiştir. Grupların çoğunluğu ya cana yakın ama yeteneksiz olarak algılanarak acımanın/korumacı önyargının ya da yetenekli ama soğuk olarak algılanarak hasedin/haset edici önyargının en belirgin hedefi olmuştur.

Geriye kalan gruplar ise her iki boyutta ya yüksek puanlar alarak hayranlığın/takdir edici önyargının ya da düşük puanlar alarak hor görmenin/küçümseyici önyargının en belirgin hedefi olmuştur. Ayrıca beklendiği gibi rekabet, kapsamı sembolik ve gerçekçi tehditlerle genişletildiğinde cana yakınlığı daha iyi yordamıştır. İkinci çalışmada, katılımcılar (N = 528) dört kalıpyargı kümesini temsil eden Suriyeli alt grupları kalıpyargı içeriği boyutları, duygular, davranışsal eğilimler (aktif yarar, aktif zarar, pasif yarar, pasif zarar) ve ahlaki dışlama açısından değerlendirmiştir. Bulgular, yazınla uyumlu olarak acıma duygusunun

153

yüksek cana yakınlık-düşük yetkinlik kümesinde cana yakınlık-aktif yarar ilişkisine, hor görmenin ise düşük cana yakınlık-düşük yetkinlik kümesinde cana yakınlık-aktif zarar ilişkisine anlamlı düzeyde aracılık ettiğini göstermiştir. Beklentilerin tersine, diğer iki kümede hayranlık ve haset duyguları cana yakınlık-davranış ilişkilerine anlamlı olarak aracılık edememiştir. Yine beklentilerin aksine, duygular hiçbir kümede yetkinlik-davranış ilişkilerine anlamlı düzeyde aracılık edememiştir. Ahlaki dışlama ise çelişik/karışık kalıpyargılanan kümelerde kalıpyargı-davranış ilişkilerinden bazılarına anlamlı olarak aracılık ederken yalın kalıpyargılanan kümelerde anlamlı bir aracı rol ortaya koyamamıştır. Birlikte değerlendirildiğinde bulgular, 1) Suriyeli mültecilerin Türkiye’de çeşitli alt gruplar halinde algılanarak buna uygun tutumsal ve davranışsal sonuçlara hedef olabildiğine, 2) duyguların aracı rolüne ilişkin yazında gözlemlenen tutarsız bulguların bu araştırmada etkisi araştırılan yöntemsel sınırlılıklarla ilgili olmayabileceğine ve 3) davranışları meşrulaştırma ihtiyacının çelişik/karışık kalıpyargılanan kümelerde ortaya çıkma eğiliminde olduğuna işaret etmektedir.

154

STEREOTYPE CONTENT–BEHAVIOR RELATIONSHIP IN THE CONTEXT OF SYRIAN REFUGEES: THE MEDIATING ROLES OF EMOTIONS AND

MORAL EXCLUSION

ABSTRACT

This research investigates prejudice and discrimination against Syrian refugees in Turkey from the perspective of the stereotype content model (SCM; Fiske et al., 2002) and the behaviors from intergroup affect and stereotypes map (the BIAS map; Cuddy et al., 2007).

Two studies were conducted 1) to test the predictions of these models in the context of Syrian refugees in Turkey, 2) to examine the effect of some methodological limitations (i.e., research design, data analysis strategy, and insufficient statistical power) on the inconsistent findings in the BIAS map regarding the mediation role of emotions in the stereotype-behavior relationships, and 3) to address the legitimization mechanism mediating stereotype-behavior relationship implied in the SCM and the BIAS map, employing moral exclusion (Opotow, 1990) as a mediator in this relationship. In the first study, participants (N = 217) rated 20 Syrian refugee subgroups determined in a pilot study on stereotype content dimensions (i.e., warmth, competence), emotion (pity, envy, admiration, contempt), status, and competition/threat scales of the SCM. As predicted, results indicated that four clusters emerged across the warmth by competence space, fitting with the SCM’s expectations. Replicating the previous research, most of the groups (%70) were stereotyped ambivalently: Whereas some of them were perceived as warm but incompetent and elicit pity/paternalistic prejudice, some were perceived as cold but competent and elicit envy/envied prejudice. The remaining groups were stereotyped univalently: Some of them received higher rates on both dimensions and elicited admiration, while some received lower rates on both dimensions and elicited contempt/contemptuous prejudice. Concerning the competition-warmth relationship, broadening the definition of competition by the inclusion of symbolic and realistic threats

155

considerably improved the prediction of warmth by competition. In the second study, participants (N = 528) rated Syrian refugee subgroups representing the four clusters obtained in the first study on warmth, competence, emotion, behavioral tendencies (active facilitation, active harm, passive facilitation, passive harm), and moral exclusion measures. Consistent with the previous research, results showed that pity significantly mediated warmth-active facilitation and contempt significantly mediated warmth-active harm relationships in the high warmth-low competence and low warmth-low competence clusters, respectively. Contrary to expectations, admiration and envy did not significantly mediate warmth-behavior relations in their respective clusters. Moreover, none of the emotions significantly mediated competence-behavior relations in their respective clusters. Finally, moral exclusion significantly mediated some of the stereotype-behavior relationships in the mixed-stereotyped clusters, while no mediation effect reached significance in the univalent stereotypes clusters, supporting the SCM’s suggestions.

Overall, these results lend support to the SCM’s cross-cultural generalizability and its applicability in the context of Syrian refugees in Turkey. Concerning the mediation role of emotions and moral exclusion, the results suggest that the inconsistent findings in the previous research are not related to methodological limitations examined in this study and that the need for justification of behaviors may be specific to groups located in the mixed-stereotyped clusters.

156 KAYNAKÇA

Abele, A. E. ve Wojciszke, B. (2007). Agency and communion from the perspective of self versus others. Journal of Personality and Social Psychology, 93(5), 751–

763. https://doi.org/10.1037/0022-3514.93.5.751

Abele, A. E. ve Bruckmüller, S. (2011). The bigger one of the “ Big Two”? Preferential processing of communal information. Journal of Experimental Social

Psychology, 47(5), 935–948. https://doi.org/10.1016/j.jesp.2011.03.028

Aktan, T. ve Bilim, G. (2016). Kadınlara yönelik kalıpyargıların içerikleri: Kalıpyargı içeriği modeli çerçevesinde bir inceleme. Nesne Psikoloji Dergisi, 4(8), 147-182.

doi: 10.7816/nesne-04-08-01

Aktan, T. ve Sakallı-Uğurlu, N. (2013). Kalıpyargı içeriği modeline sosyal bağlamsal bir yaklaşım: Bağlam içinde kalıpyargı içerikleri. Türk Psikoloji Yazıları, 16(31), 15-31.

Alexander, M. G., Brewer, M. B. ve Herrmann, R. K. (1999). Images and affect: A functional analysis of out-group stereotypes. Journal of Personality and Social Psychology, 77, 78–93. https://doi.org/10.1037/0022-3514.77.1.78

Asbrock, F. (2010). Stereotypes of social groups in Germany in terms of warmth and competence. Social Psychology, 41(2), 76–81.

https://doi.org/10.1027/1864-9335/a000011

Asbrock, F., Nieuwoudt, C., Duckitt, J. Ve Sibley, C. G. (2011). Societal stereotypes and the legitimation of intergroup behavior in Germany and New Zealand.

Analyses of Social Issues and Public Policy, 11(1), 154–179.

https://doi.org/10.1111/j.1530-2415.2011.01242.x

Ayduk, Ö., May, D., Downey, G. ve Higgins, E. T. (2003). Tactical differences in coping with rejection sensitivity: The role of prevention pride. Personality and Social Psychology Bulletin 29(4), 435–448.

157 https://doi.org/10.1177/0146167202250911

Bar-Tal D. (1989). Delegitimization: The extreme case of stereotyping and prejudice. D.

Bar-Tal, C. Graumann, A. W. Kruglanski ve W. Stroebe (Ed.), Stereotyping and prejudice: Changing conceptions içinde (s. 169–188). New York: Springer Bar-Tal, D. ve Hammack, P. L. (2012). Conflict, delegitimization, and violence. L. R.

Tropp (Ed.), The Oxford handbook of intergroup conflict içinde (s. 29–52).

Oxford University Press.

Batson, C. D. (1998). Altruism and prosocial behavior. D. T. Gilbert, S. T. Fiske ve G.

Lindzey (Ed.), Handbook of social psychology içinde (s. 282–316). Boston:

McGraw-Hill.

Batson, C. D. Ve Powell, A. A. (2003). Altruism and prosocial behavior. T. Millon ve M. J. Lerner (Ed.), Handbook of psychology: Personality and social psychology içinde (s. 463–484). John Wiley.

Becker, J. C. ve Asbrock, F. (2012). What triggers helping versus harming of ambivalent groups? Effects of the relative salience of warmth versus competence. Journal of Experimental Social Psychology, 48(1), 19–27.

https://doi.org/10.1016/j.jesp.2011.06.015

Blashfield, R. K. ve Aldenderfer, M. S. (1988). The methods and problems of cluster analysis. J. R. Nesselroade ve R. B. Cattell (Ed), Handbook of multivariate experimental psychology içinde (s. 447-473). Boston: Springer.

Burkley, E., Durante, F., Fiske, S. T., Burkley, M. ve andrade, A. (2017). Structure and content of Native American stereotypic subgroups: Not just (ig)noble. Cultural Diversity and Ethnic Minority Psychology, 23(2), 209–219.

https://doi.org/10.1037/cdp0000100

Bye, H. H., Herrebrøden, H., Hjetland, G. J., Røyset, G. Ø. ve Westby, L. L. (2014).

158

Stereotypes of Norwegian social groups. Scandinavian Journal of Psychology, 55(5), 469–476. https://doi.org/10.1111/sjop.12141

Bye, H. H. ve Herrebrøden, H. (2018). Emotions as mediators of the stereotype–

discrimination relationship: A BIAS map replication. Group Processes &

Intergroup Relations, 21(7), 1078–1091.

https://doi.org/10.1177/1368430217694370

Caprariello, P. A., Cuddy, A. J. C. ve Fiske, S. T. (2009). Social structure shapes cultural stereotypes and emotions: A causal test of the stereotype content model.

Group Processes and Intergroup Relations, 12(2), 147–155.

https://doi.org/10.1177/1368430208101053

Cikara, M., Farnsworth, R. A., Harris, L. T. ve Fiske, S. T. (2010). On the wrong side of the trolley track: Neural correlates of relative social valuation. Social Cognitive and Affective Neuroscience, 5(4), 404–413. https://doi.org/10.1093/scan/nsq011 Clatworthy, J., Buick, D., Hankins, M., Weinman, J. ve Horne, R. (2005). The use and

reporting of cluster analysis in health psychology: A review. British journal of health psychology, 10(3), 329-358. doi: 10.1348/135910705X25697

Cottrell, C. A. ve Neuberg, S. L. (2005). Different emotional reactions to different groups: A sociofunctional threat-based approach to ‘‘prejudice.’’ Journal of Personality and Social Psychology, 88(5), 770–789.

https://doi.org/10.1037/0022-3514.88.5.770

Cuddy, A. J. C., Fiske, S. T. ve Glick, P. (2004). When professionals become mothers, warmth doesn't cut the ıce. Journal of Social Issues, 60(4), 701–718.

https://doi.org/10.1111/j.0022-4537.2004.00381.x

Cuddy, A. J. C., Norton, M. I. ve Fiske, S. T. (2005). This old stereotype: The

pervasiveness and persistence of the elderly stereotype. Journal of Social Issues, 61(2), 265–283. https://doi.org/10.1111/j.1540-4560.2005.00405.x

159

Cuddy, A. J. C., Fiske, S. T. ve Glick, P. (2007). The BIAS map: Behaviors from intergroup affect and stereotypes. Journal of Personality and Social Psychology, 92(4), 631–648. https://doi.org/10.1037/0022-3514.92.4.631

Cuddy, A. J. C., Fiske, S. T. ve Glick, P. (2008). Warmth and competence as universal dimensions of social perception: The stereotype content model and the BIAS map. M. P. Zanna, (Ed.), Advances in experimental social psychology içinde (s.

61–149).

Cuddy, A. J. C., Fiske, S. T., Kwan, V. S., Glick, P., Demoulin, S., Leyens, J. P., . . . Ziegler, R. (2009). Stereotype content model across cultures: Towards universal similarities and some differences. British Journal of Social Psychology, 48(1), 1-33. https://doi.org/10.1348/014466608X314935

Curran, P. G. (2016). Methods for the detection of carelessly invalid responses in survey data. Journal of Experimental Social Psychology, 66, 4-19.

https://doi.org/10.1016/j.jesp.2015.07.006

De Bruin, E. ve Van Lange, P. (2000). What people look for in others: Inferences of the perceiver and the perceived on information selection. Personality and Social Psychology Bulletin, 26, 206–219. https://doi.org/10.1177/0146167200264007 Demirdağ, A. (2015). Sosyal medyada Suriyeli sığınmacı imajının tehdit algısı ve

insanlıktan çıkarma eğilimine göre değişimi. Sözlü bildiri, DTCF Psikoloji Bölümü Almanak-II Etkinliği (14 Nisan 2015), Ankara Üniversitesi, Ankara.

Demirdağ, A. ve Hasta, D. (2017). What account for prejudice against refugees? And do tragic news about their plight help attenuate negative perception of them?

Sözlü bildiri, The 15th European Congress of Psychology (11-14 Temmuz 2017), Amsterdam, Hollanda.

Dijker, A. J., Koomen, W., Heuvel, H. ve Frijda, N. H. (1996). Perceived antecedents of

160

emotional reactions in inter-ethnic relations. British Journal of Social Psychology, 35(2), 313–329.

https://doi.org/10.1111/j.2044-8309.1996.tb01100.x

Dovidio, J. F. (1984). Helping behavior and altruism: An empirical and conceptual overview. L. Berkowitz (Ed.), Advances in experimental social psychology içinde (s. 361-427). Orlando: Academic Press.

Durante, F., Fiske, S. T., Kervyn, N., Cuddy, A. J. C., Akande, A., Adetoun, B. E., . . . Storari, C. C. (2013). Nations’ income inequality predicts ambivalence in stereotype content: How societies mind the gap. British Journal of Social Psychology, 52(4), 726-746. https://doi.org/10.1111/bjso.12005

Durante, F., Fiske, S. T., Gelfand, M. J., Crippa, F., Suttora, C., Stillwell, A., . . . Teymoori, A. (2017). Ambivalent stereotypes link to peace, conflict, and inequality across 38 nations. Proceedings of the National Academy of Sciences, 114(4), 669–674. https://doi.org/10.1073/pnas.1611874114

Eckes, T. (2002). Paternalistic and envious gender stereotypes: Testing predictions from the stereotype content model. Sex Roles, 47(3), 99-114.

https://doi.org/10.1023/A:1021020920715

Ellsworth, P. C. ve Smith, C. A. (1988). From appraisal to emotion: Differences among unpleasant feelings. Motivation and Emotion, 12(3), 271–302.

https://doi.org/10.1007/BF00993115

Erdoğan, M. (2014). Türkiye’deki Suriyeliler: Toplumsal kabul ve uyum. Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi. 29 Aralık 2020,

http://fs.hacettepe.edu.tr/hugo/dosyalar/TurkiyedekiSuriyeliler-Syrians%20in%20Turkey-Rapor-TR-EN-19022015.pdf

Erdoğan, M. (2017). Suriyeliler barometresi: Suriyelilerle uyum içinde yaşamın

161

çerçevesi. Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi. 29 Aralık 2020,

http://fs.hacettepe.edu.tr/hugo/dosyalar/Suriyeliler%20Barometresi%20Y%C3%

B6netici%20%C3%96zeti.pdf

European Union Agency for Fundamental Rights (2016). Current migration situation in the EU: Hate crime.” 29 Aralık, 2020,

https://fra.europa.eu/en/publication/2016/current-migration-situation-eu-hate-crime

Fischer, A. H. ve Roseman, I. J. (2007). Beat them or ban them: The characteristics and social functions of anger and contempt. Journal of Personality and Social

Psychology, 93(1), 103–115. https://doi.org/10.1037/0022-3514.93.1.103 Fiske, S. T., Xu, J., Cuddy, A. J. C. ve Glick, P. (1999). (Dis)respecting versus

(Dis)liking: Status and interdependence predict ambivalent stereotypes of competence and warmth. Journal of Social Issues, 55(3), 473–489.

https://doi.org/10.1111/0022-4537.00128

Fiske, S. T., Cuddy, A. J. C., Glick, P. ve Xu, J. (2002). A model of (often mixed) stereotype content: Competence and warmth respectively follow from perceived status and competition. Journal of Personality and Social Psychology, 82(6), 878–902. https://doi.org/10.1037/0022-3514.82.6.878

Fiske, S. T., Cuddy, A. J. C.ve Glick, P. (2007). Universal dimensions of social

cognition: Warmth and competence. Trends in Cognitive Sciences, 11(2), 77–83.

https://doi.org/10.1016/j.tics.2006.11.005

Fiske, S. T. (2015). Intergroup biases: A focus on stereotype content. Current opinion in behavioral sciences, 3, 45-50. https://doi.org/10.1016/j.cobeha.2015.01.010 Frijda, N. H., Kuipers, P. ve ter Schure, E. (1989). Relations among emotion, appraisal,

162

and emotional action readiness. Journal of Personality and Social Psychology, 57(2), 212–228. https://doi.org/10.1037/0022-3514.57.2.212

Hafer, C. L. ve Olson, J. M. (2003). An analysis of empirical research on the scope of justice. Personality and Social Psychology Review, 7(4), 311–323.

https://doi.org/10.1207/S15327957PSPR0704_04

Harris, L. T. ve Fiske, S. T. (2006). Dehumanizing the lowest of the low: Neuroimaging responses to extreme out-groups. Psychological Science, 17(10), 847–853.

https://doi.org/10.1111/j.1467-9280.2006.01793.x

Hayes, A. F. (2018). Introduction to mediation, moderation, and conditional process analysis: A regression-based approach. New York: Guilford Press.

Henry, D. B., Tolan, P. H. ve Gorman-Smith, D. (2005). Cluster Analysis in Family Psychology Research. Journal of Family Psychology, 19(1),

121-132. https://doi.org/10.1037/0893-3200.19.1.121

International Crisis Group (2016). Turkey’s refugee crisis: The politics of permanence.

29 Aralık 2020, https://d2071andvip0wj.cloudfront.net/241-turkey-s-refugee-crisis-the-politics-of-permanence_0.pdf

International Crisis Group (2018). Turkey’s Syrian refugees: Defusing metropolitan tensions. 29 Aralık 2020, https://d2071andvip0wj.cloudfront.net/248-turkey-s-syrian-refugees.pdf

International Crisis Group (2019). Mitigating Risks for Syrian Refugee Youth in Turkey’s Şanlıurfa. 29 Aralık, 2020, https://d2071andvip0wj.cloudfront.net/253-mitigating-risks-for-syrian-refugee-youth.pdf

Jost, J. T. ve Banaji, M. R. (1994). The role of stereotyping in system justification and the production of false consciousness. British Journal of Social Psychology, 33(1), 1–27. https://doi.org/10.1111/j.2044-8309.1994.tb01008.x

Judd, C. M., Hawkins, L. J., Yzerbyt, V. ve Kashima, Y. (2005). Fundamental

163

dimensions of social judgment: Understanding the relations between judgments of competence and warmth. Journal of Personality and Social Psychology, 89(6), 899–913. doi: 10.1037/0022-3514.89.6.899.

Kay, A. C. ve Jost, J. T. (2003). Complementary justice: Effects of "poor but happy"

and "poor but honest" stereotype exemplars on system justification and ımplicit activation of the justice motive. Journal of Personality and Social Psychology, 85(5), 823–837. https://doi.org/10.1037/0022-3514.85.5.823

Kerr, N. (2002). When is a minority a minority? Active versus passive minority advocacy and social influence. European Journal of Social Psychology, 32(4), 471–483. https://doi.org/10.1002/ejsp.103

Kervyn, N., Fiske, S. ve Yzerbyt, V. (2015). Forecasting the primary dimension of social perception: Symbolic and realistic threats together predict warmth in the

stereotype content model. Social Psychology, 46(1), 36–45.

https://doi.org/10.1027/1864-9335/a000219

Kervyn, N., Yzerbyt, V. ve Judd, C. M. (2010) Compensation between warmth and competence: Antecedents and consequences of a negative relation between the two fundamental dimensions of social perception. European Review of Social Psychology, 21(1), 155-187. https://doi.org/10.1080/13546805.2010.517997 Ketchen, D. J. ve Shook, C. L. (1996). The application of cluster analysis in strategic

management research: an analysis and critique. Strategic management journal, 17(6), 441-458.

https://doi.org/10.1002/(SICI)1097-0266(199606)17:6<441::AID-SMJ819>3.0.CO;2-G

Leach, C. W., Ellemers, N. ve Barreto, M. (2007). Group virtue: The importance of morality (vs. competence and sociability) in the positive evaluation of in-groups.

Journal of Personality and Social Psychology, 93(2), 234–249.

https://doi.org/10.1037/0022-3514.93.2.234

Benzer Belgeler