• Sonuç bulunamadı

1. İŞÂRÎ TEFSİR

1.3. Bâtınî Tefsir

Bâtınî kelimesi, “zahirin tersi, gizli olan, bir şeyin iç yüzü”108 manasındaki

batn (نطب)’dan türeyen bâtın lafzının sonuna nispet harfinin eklenmesi ile oluşmuştur. Bu durumda bâtıniyye, “gizli olanı ve bir şeyin iç yüzünü bilenler”109 manasına

gelmektedir. Terim olarak da, “nasları zâhir-bâtın ayrımına tabi tutarak te’viller yapan, İslam’ın temel hükümlerini bütün Müslümanların anlayışından farklı olarak yorumlayıp din anlayışlarını inkar veya ibaha sınırına kadar götüren, ayetlerin iç manalarını sadece tanrı tarafından belirlenmiş veya onunla ilişki kurmuş masum bir imamın bilebileceğini iddia eden itikadî fırkalar”110 şeklinde tanımlanmaktadır.

Batıniyye görüşüne sahip olanlar çeşitli bölgelerde, farklı inançları sebebiyle İsmailiyye, Seb’iyye, Talimiyye, İbahiyye, Mazdekiyye, Zenâdıka, Muhammire, Karamite gibi farklı isimlerle anılmışlardır.111

Bâtınî tefsir ise bu fırkaya mensup bazı kişilerin de yaptığı şekilde Kur’ân-ı Kerîm’in zâhirî manasını reddederek, bâtını ile yetinenlerin yaptığı tefsirdir. Ayetleri bu şekilde zâhir-bâtın ayrımına tabi tutanlar, “…Ve hemen aralarına kapısı da olan

bir duvar çekilir; duvarın iç tarafında (bâtınında) rahmet, kendilerine bakan dış tarafında (zâhirinde) ise azap vardır.” mealindeki el-Hadîd 57/13. ayete dayanarak

bu tür yorumlara yönelmektedirler.112 Bâtıniyye, Kur’ân ayetlerinde maksadın zâhir

değil bâtın olduğundan; zâhirin kabuk, bâtının öz olduğundan; zâhirle amel etmenin ceza gerektireceğinden bahsetmektedir.113 Bu düşünceye göre ayetin basit anlamı

olan zâhirini sıradan halk (avam), bâtınını ise seçkin kişiler (havass) idrak edip anlayabilmektedir.

108 Ebû Nasr İsmail b. Hammâd el-Cevherî, “btn”, es-Sıhâh Tâcu’l-Luğa ve Sıhâhu’l-Arabiyye, thk. Ahmed Abdulğafur Attâr (Beyrut: Dâru’l-Ilmi’l-Melâyîn, 1987), 5/2079.

109 Avni İlhan, “Bâtıniyye”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1992), 5/190.

110 Halil İbrahim Bulut, Dünden Bugüne Siyasi-İtikâdi İslam Mezhepleri Tarihi (Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2015), 217; İlhan, “Bâtıniyye”, 5/190.

111 Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdilkerim eş-Şehristânî, el-Milel ve’n-Nihâl (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l- Ilmiyye, 1413/1992), 202; İsmail Karagöz vd., “Bâtıniyye”, Dinî Kavramlar Sözlüğü (Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2010), 58.

112 Subhî es-Salih, Mebâhis, 297; Zürkânî, Menâhil, 2/74.

113 Şimşek, Günümüz Tefsir Problemleri, 166; Abdülbaki Gölpınarlı, 100 Soruda Tasavvuf, (İstanbul: Gerçek Yayınevi, 1985), 87.

23

Bâtınî tefsir metodunu benimseyen bâtınîlerce, “Allah ayetlerin zâhirini indirmiş bâtınını Peygamber’ine, Peygamber’i de Hz. Ali’ye öğretmiştir.”114 Bu

metod, Fatımilerden önce neşet etmiş olup onlardan sonra da diğer Şîa gruplarınca varlığını korumuştur.115

Yapılan bâtınî yorumlar, Arap dil kurallarına ve şeriata muhalefet eden; ayetin indiği ortamı, nasihini mensuhunu, sebeb-i nüzûlünü göz ardı eden, naslara her türlü anlamı yüklemeyi mübah sayarak keyfî ve yöntemsiz görüşler barındıran fâsid te’villerden başka bir şey değildir.116 İşârî tefsir her ne kadar bazen Kur’ân’ın

zahirinden uzaklaşmakla eleştirilse de bâtınî tefsir nasların zâhirine ondan çok daha uzaktadır.117

Bâtınî tefsirin daha iyi anlaşılabilmesi için eserlerde yer verilen birkaç örneği zikretmek yerinde olacaktır. Kur’ân’da geçen Kabe’nin Hz. Peygamber olarak açıklandığı bâtınî te’villerde, Bâb (kapı), Hz. Ali; Sâfa, Hz. Peygamber; Merve, Hz. Ali; Hz. İbrahim’in içine atıldığı ateş, Nemrud’un öfkesi; Hz. Musa’nın asası, hucceti olarak değerlendirilmiştir.118 Namazı, imama itaat etmek; orucu, imamın sırrını

korumak; zekatı, mezhep mensuplarına bilgi dağıtmak şeklinde açıklayan bâtınîler şarap için Ebubekir, kumar için Ömer demeleri ve benzeri yorumları sebebiyle İslam dışı sayılmışlardır.119

Bir ayeti açıklarken dil araçlarının, zâhirî anlamının ve bağlamının dışına çıkarak verilen ve işârî yorumların da içinde bulunduğu sübjektif manaların tümüne bâtınî denmesi kabul edilebilir. Ancak bâtınî yorum tabirinin genelde Bâtıniyye’ye mensup olanların yaptığı yorumlar şeklinde kullanılmasından ötürü bu terimi kullanırken dikkatli olmak, aradaki farkı bilerek kullanmak gerekmektedir. Nitekim Koçkuzu da bahsi geçen konuya değinmiş, bir zamanlar bâtınî tefsir sözünün olumlu manada kullanılırken, sonradan bu deyimin belirli bir siyasi örgüt ve ideolojiye

114 Abdülcelil Şelebî, “Bâtınî Tefsirin Doğuşu ve Nedenleri”, çev. Gıyasettin Arslan, Fırat

Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 9/1 (2004), 99.

115 Şelebî, “Bâtınî Tefsirin Doğuşu ve Nedenleri”, 100.

116 Öztürk, Kur’ân ve Aşırı Yorum, 150; Subhî es-Salih, Mebâhis, 297. 117 Subhî es-Salih, Mebâhis, 297.

118 Zürkânî, Menâhil, 2/75. 119 Karagöz vd., “Bâtıniyye”, 58.

24

mensup kişilerin yanlış ve kasıtlı te’villeri için kullanılmasıyla olumsuz bir anlam kazandığını söylemiştir.120 İki tür arasındaki bazı farklar şu şekilde zikredilmektedir:

- Bâtınî tefsir örgütlü bir tefsir veya te’vil hareketi iken, işârî tefsirde niyet halistir. Yani işârî tefsirde bazı hatalar kasıtsız yapılmışken, bâtınî tefsirde sözü tahrif ve saptırma kastı bulunmaktadır.121

- Bâtınî tefsirde şeriate karşı bir art niyet bulunmakta ve haramları helal kabul etmek gibi bir hataya düşülmekte iken işârî tefsirde bundan bahsedilemez.122

- Bâtınî tefsir geleneğinde, Hz. Peygamber’e “tenzil” olan Kur’ân’ın zâhiri, imama da “te’vil” olan Kur’ân’ın bâtını indirildiği düşünülmüş, bu manada imamın Kur’ân’ın iç manalarını bilmede Peygamber’den üstün bir makamda tutulduğu anlaşılmıştır. İşârî tefsirde ise hiçbir velînin Peygamber’in derecesine ulaşması mümkün değildir.123

- Bâtınî yorumlarda zâhir ve bâtın birbirine rakip gibi kabul edilmişken, İşârî tefsirde ise bâtın mana, zâhir mananın rakibi değil tamamlayıcısıdır.124

2. İŞÂRÎ TEFSİRİN MEŞRÛİYETİ