Kȃnȋ gazellerinde sevgiliden, vatandan ve dünyadan ayrılmak gibi üç ayrı ayrılık
duygusunu işlemektedir.
3.1.2.1. Sevgiliden Ayrılmak
Âşık ömrünün çoğunu sevgiliye hasret olduğu için ah ederek geçirir. Onun en büyük
emeli sevgilisinin yanında olmaktır. Fakat sevgili ona karşılık vermediği için sürekli ayrılık
ateşi ile yanmaktadır. Âşık “Hep göz göz oldu bu ten u cānum seni gözler” diyerek hem tüm
benliği ile sevgilisinin yolunu gözlediğini hem de sevgiliden ayrı olmanın verdiği acı ile
vücudunda yaraların açıldığını anlatır.
“Cismümde benüm her ser-i mū bir nigeh oldı
Hep göz göz olup bu ten ü cānum seni gözler” (G 52/2)
Kȃnȋ “ḥasretdür” redifi ile yazdığı 35 nolu gazelinde sevgilisinden ayrı kaldığı için
hasret olduğu duyguları sırayla anlatmıştır. Sevgili yokken ne şarabın ne eğlence meclisinin
hiçbir şeyin anlamı yoktur. Âşık, sevgiliyle birlikte yaşadığı günleri özlemle anmaktadır.
“Gözüm neẓẓāre-i ruḫsāre-i cānāna ḥasretdür
Ḳulaġum istimāʿ-ı ṣoḥbet-i yārāna ḥasretdür” (G 35/1)
55“ Elüm gül-deste-i peymāne-i ser-şārdan ḫālḭ Ayaġum cünbiş-i mestāne-i rindāne ḥasretdür Dimāġum āşinā-yı būy-ı ümmḭd olmadan ḳaldı Dehānum çāşnḭ-i leẕẕet-i iḥsāna ḥasretdür Zebānum ḥüsn-i taʿbḭr-i merāmum itmeden ʿāciz
50
Sevgilinin saf göğsünün beyazlığından ve kaşlarının karalığından ayrı olmanın verdiği
acı âşığı derbeder etmiştir. Onun gecesini ve gündüzünü bir eylemiştir. Âşık sevgiliden ayrı
oldukça gecesi ve gündüzü arasında bir fark yoktur. Onun için ayrılığın kara gecesi hiç
bitmez.
“Hecr ile rūz u şebüm farḳ itmeden ḳoydı beni
Sḭne-i ṣāfuñ beyāżı ḳaşlarınuñ ḳarası” (G 199/3)
Ȃşığın hem canı hem de gönlü olarak gördüğü sevgilisi gittiği için elinden ah
etmekten başka bir şey gelmez. Ȃşığın bu çaresizliğine de harap olmuş halinden başka hiç
kimse yardım etmez.
“Cān u dil gitdi baña ḳalmadı āhdan ġayrı
Elvirür ḥālüme yoḳ ḥāl-i tebāḥdan ġayrı” (G 204/1)
Değerli bir taş olarak bilinen elmas, toz haline getirilip açık bir yaranın üzerine
serpildiğinde büyük bir acıya sebep olur. Çünkü elmas parçacıklarının toz haline gelse de
kesici özelliği devam etmektedir. Bu yüzden yaranın içini parça parça eder. Ayrıca aynı tuz
gibi yakıcı bir özelliği de vardır. Fakat Kȃnȋ’nin gözünde sevgiliden ayrılmanın acısı o kadar
büyüktür ki ȃşığa, yaralı gönlüne serpilen elmas parçacıklarının verdiği acıyı dahi
unutturmuştur.
“Eŝer-i rḭze-i elmāsı unutdurdı baña
Ciger-i sūḫtede yer ideli çeng-i vedāʿ” (G 93/4)
Ayrılığın humması (şiddetli ateş nöbeti) Kânȋ’yi terletmiştir. Kani sevgiliye olan
aşkından dolayı ateşlere düşmüştür.
“Derletdi ten-i Kānḭyi ḥummā-yı firāḳuñ
Sevdüm seni cānā yine āteşlere düşdüm” (G 125/5)
Kelāmum imtizāc-ı ḥarf-i istiḥsāna ḥasretdür Ayaġum sāḥa-i gülşen-serāy-ı vuṣlatuñdan dūr Elüm her rūz u şeb būs itdigüm dāmāna ḥasretdür Derūnum pāy-māl-i minnet-i dūnān iken ḥālüm Cebḭnüm āstān-ı zümre-i rindāna ḥasretdür Dilüm endḭşe-i vaṣl-ı dil-ārādan olup maḥrūm Ḫayālüm Kāniyā fikr-i sürūr-ı cāna ḥasretdür”
51
3.1.2.2. Dünyadan Ayrılmak (Ölüm)
Yaratılmış her canlı gibi insanoğlu da ölüm karşısında acizdir ve bir gün mutlaka bu
dünyaya veda edecektir. Birçok farklılığın ve adaletsizliğin olduğu bu cihanda herkese eşit bir
şekilde sunulan tek şey ölümdür.
Şair ölüm meleğini mecliste içki dağıtan sakiye benzeterek “sāḳḭ-i ecel” sıfatı ile
nitelendirmiştir. Bu saki hiç kimseyi susuz bırakmayacak herkese şerbet sunacaktır.
“Bir kimseyi leb-teşne geçürmez ṣu arar hep
Sāḳḭ-i ecel herkese şerbet virecekdür” (G 49/3)
Şair sevgilisinin önce kendisine âşık edip sonra da onu bırakıp bu cihandan göç ettiği
için kendisini kandırdığını düşünür.
“Seni aldatma da bir şey mi imiş ey Kānḭ
Çekdi ruḫsārına bir perde bugün gitdi gider” (G 30/8)
Kȃnȋ kendi ölümünü ise “yolcu” ifadesi ile anlatmıştır. Sevgilisini Allah’a emanet edip
bu dünyadan gidecektir. Bu yüzden kendisini hoş tutmasını, eziyet etmemesini niyaz eder.
“Emānet itdüm Allaha seni ey gözlerüm nūrı
Ḳarḭbü’l-ʿahd yolcıdur efendüm Kānḭ’ñi ḫoş ṭut” (G 13/5)
Şaire göre “Bu dünyaya geldiğine sevinen ve fâni hayata müptela olan kişiler ölüm ile
karşılaştıklarında dünyadan ayrılacakları için üzüleceklerdir. Beka âleminden ayrılıp bu
cihana geldikleri için memnun olmayan kişiler ise ölümle karşılaştıklarında mutlu olacaktır” .
“Ḫandān gelen ʿāleme giryān gidecekdür
Giryān gelen ʿāleme ḫandān gidecekdür” (G 58/1)
Şair insanların bu dünyaya geldiklerinde hakikatin sırrına vâkıf olmak için aşk ateşi ile
yanıp olgunlaşması gerektiğini düşünür. Bu gerçeği idrak edemeden ölen kişiler içinse üzülür.
Bu örnek Kȃnȋ’nin mizacına uygun olarak “Dünya nimetlerinden faydalanmayan, hayatın
tadını çıkarmayan, insana has (sevgi, aşk, gam, neşe, hasret) duyguları tecrübe etmeyen kişiler
insan dışı varlıklardan farksızdır” şeklinde de açıklanabilir.
52
“Farḳ itmeyen insān ne dimek oldıġın eyvāh
Ḥayvān gelecekdür yine ḥayvān gidecekdür”
(G 58/3)
Kȃnȋ “Çocuk yaşta ölen kişilerin hiçbir günaha bulaşmadan tertemiz olarak beka
âlemine gittikleri için onların bu dünyaya insan olarak gelip melek olarak gittiklerini” söyler.
“Ṭıfl iken olan ʿāzim-i ʿuḳbā şu fenāda
İnsān gelecek ḥūri vü ġılmān gidecekdür” (G 58/4)
Fâni olan bu dünyada korkak ve çekingen davranarak sevgili ile görüşme fırsatlarının
hiçbiri kaçırılmamalıdır. Çünkü birkaç güne ölüm kapımızı çalacak ve bu dünyadan
göçülecektir.
“Kānḭ ṣaḳınup furṣatı fevt itme görüş kim
Bir ḳaç güne dek şu ḳoca oġlan gidecekdür” (G 58/5)
Ölümün ne vakit nerede bizi bulacağını hiç kimse bilmemektedir. Bir gün ansızın
ölüm bizi beka âlemine davet edecektir. Bu gerçek unutulmamalıdır hep hatırlanmalıdır.
“Bir gün ki apansız seni daʿvet idecekler
Añ ol güni ol daʿvet-i nā-gāhı unutma” (G 165/6)
3.1.2.3. Vatandan Ayrılmak (Gurbet)
Kȃnȋ’nin hayatına baktığımızda önce memleketi olan Tokat’ta yaşarken
memleketinden ayrılıp İstanbul’a gelir. Sonra payitahtın yaşamına ayak uyduramayıp kendi
arzusu ile Silistre’ye gider ve çok uzun bir süre vatanından ayrı o coğrafyada yaşar. Yeğen
Mehmet Paşa’nın daveti ile ikinci kez İstanbul’a gelir fakat burada Paşa ile yaşadığı bazı
anlaşmazlıklar sonucunda Limmi Adası’na sürgün edilir. Kȃnȋ için asıl gurbet günleri bu
sürgünle başlar.
Âşık olarak kabul edilen birinin memleketini terketmesi mümkün değildir. Çünkü
onun memleketi sevgilisidir. Bu yüzden ȃşığın cananını terketmesindense canını terketmesi
daha uygundur.
“ʿĀşıḳ olsun mı bu kim terk-i diyār it göz göre
53
Ȃşığın vatanından ayrılıp gurbete gitmesinin bir sebebi de sevdiğinin kendisine değil
de rakibe iltifat etmesidir. Âşık, sevdiğini başkalarıyla görmenin verdiği acıya
dayanamayacağı için memleketinden ayrılmaya karar verip gurbete gider.
“Yārı aġyār ile görmekden vaṭanda Kāniyā
Yum gözüñ terk-i diyārı iḫtiyār it göz göre” (G 163/6)
Hayatının bir bölümünü sürgünde geçiren Kȃnȋ “gurbet içinde gurbetteyim ve hasret
garibiyim” diyerek Allah’a yalvarır. Çünkü vatanını görmek şöyle dursun evinden ve
barkından haber getirecek haberciyi dahi yıllardır görmemiştir.
“Ġarḭb-i ḥasretiyem ġurbet-ender-ġurbetem yā Rabb
Peyām-āverde-i dār u diyārı yıl geçer görmem” (G 119/5)
Âşık gençliğinin vatanından ayrı gurbette tükendiğini düşünüp üzülmektedir. Hiç
olmazsa ömrünün sonbaharını vatanında geçirmek ister. Ȃşığın asıl memleketinin sevgilisi
olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda ise Kȃnȋ, gençliğinin sevgilisinden uzakta solduğu
için hiç olmazsa ömrünün son dönemlerini sevgiliyle beraber geçirme arzusundadır.
“Ġamum oldur bu yād ilde bahārum oldı pejmürde
O olsun bāri şu köhne bahārı yıl geçer görmem” (G 119/11
Belgede
Kȃnȋ Dȋvânı sözlüğü (gazeller bölümü): bağlamlı dizin ve işlevsel sözlük
(sayfa 63-67)