• Sonuç bulunamadı

1.4. Hisse Senedi Piyasasında Anomaliler

1.4.1. Dönemsel Anomaliler

1.4.1.2. Aylara İlişkin Anomaliler

Hisse senedi getirilerinin yılın herhangi bir ayında diğer aylara göre farklı bir getiri sağlayıp sağlayamadığı ve farklı özelliklere sahip olup olmadığını Aylara ilişkin anomaliler içinde incelenmektedir (Barak, 2008: 137).

Ocak ayı anomalisi, aylara ilişkin anomaliler içinde en çok dikkati çeken anomalidir. Ocak ayı anomalisinin hisse senetleri, diğer aylara göre oldukça yüksek getiri sağlamaktadır. Bu yüzden diğer aylara oranla neden daha yüksek getiri sağladığını açıklamaya çalışan bir anomalidir (Karan, 2001: 285).

Aylara ilişkin anomalilere dair literatürde çok sayıda çalışma mevcuttur. Ay içi anomalisini ilk defa 1987 yılında Ariel tarafından New-York borsasında işlem yapan hisse senetlerinin 1963-1981 yılları arasındaki verileri kullanarak ayın ilk ve son dokuz gününe ait ortalama getirilerini hesaplamış ve ilk dokuz günlük getirilerinin daha yüksek olduğunu tespit etmiştir (Barak, 2006: 139).

Watchtel’in (1942) Amerika Birleşik Devletleri hisse senetleri piyasasında ki çalışması, Ocak aylarının diğer aylara nazaran daha fazla getiri sağladığının tespit edildiği ilk çalışmadır.

23 Rozeff ve Kinney (1976), 1904 – 1974 yıllar arasında New York Borsası’nda ocak ayının ortalama getirisinin %3,48 iken, diğer ayların ise %0,42 olduğunu çalışmalarında tespit etmişlerdir. Bu oranlarla yıllık getirilerin tahminen üçte ikisinin ocak ayında gerçekleştiğini tespit etmişler. Böylelikle güçlü bir ocak ayı Anomalisinin varlığını ortaya koymuşlardır.

Branch (1977), Ocak aylarında hisse senedi getirilerinin daha fazla olduğunu ve etkisinin küçük firmalarda daha yoğun biçimde etkili olduğunu saptamıştır. Bunun nedenini ise, vergi etkisinden kaynaklanabileceğini ileri sürmüştür.

Dylve (1977) ile Banz (1981) tarafından yapılan araştırmalarda da ocak ayı etkisinin varlığını destekleyen benzer bulgulara ulaşılmıştır.

Gültekin ve Gültekin (1983), on yedi ülkenin borsalarında ocak ayı anomalisinin varlığını araştırmışlar ve bu on yedi ülkenin içerisinde on iki ülke (Avustralya, Almanya, Danimarka, Hollanda, Belçika, İngiltere, İspanya, İsveç, Norveç, İsviçre, Japonya ve Kanada) bu anomalinin varlığını tespit etmiştir. Bu anomali ile firma büyüklüğü etkisi arasında bir ilişki bulunmadığını ve vergi etkisinin ocak ayı anomalisine katkısı olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Rogolski (1984), ocak ayı anomalisini ve hafta sonu etkisini birlikte inceleyen rogolski, bu çalışmasında getirisi en fazla olan ayın Ocak ayı olduğunu ve diğer aylarda görülen negatif pazartesi etkisinin ocak ayında görülmediği bulgusuna ulaşmıştır.

Jaffe ve Westerfield (1985), Japonya Borsası’nda ocak ayı etkisinin olduğunu ortaya koymuşlardır.

Aggarwal ve Rivoli (1989), 1976 – 1988 yılları arasında yaptıkları çalışmada, Filipinler, Hong Kong, Singapur ve Malezya borsalarında günlük verileri incelemişler ve Filipinler de ocak ayı etkisinin olmadığını diğer ülkelerde ise Ocak Ayı Etkisinin olduğunu tespit etmişlerdir.

Agrawal ve Tandon (1994), on yedi ülkenin (Belçika, Danimarka, Fransa, İtalya, Almanya, Lüksemburg, Hollanda, İsveç, İsviçre, Kanada, Brezilya, Meksika, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Singapur ve Hong Kong) borsalarını incelemişler. Bu ülkeler arasında Almanya, Kanada, Lüksemburg ve Yeni Zelanda dışındaki tüm ülkelerde güçlü bir ocak ayı etkisinin bulunduğu sonucunu elde etmişlerdir. Aynı çalışmada ülkelerin tamamı için eylül ayı en düşük getiriyi sağlayan ay olduğunu da tespit etmişlerdir.

Yukarıda bahsedilen çalışmaların; Dyl’in (1977) çalışması hariç, diğerlerinin hepsinde Ocak ayı Etkisinin vergisel nedenlerden kaynaklandığı ortaya koymuşturlar. Yatırımcıların bu vergilerden kaçınmak için Aralık ayında hisse senetlerini sattıkları ve bu satışların etkisiyle fiyatların düşük olduğu Ocak ayında tekrardan alıma geçtiklerini ve doğal olarak Ocak ayının getirilerinin yüksek olduğunu ortaya koyan araştırmacıların ortak görüşüdür (Aktaş, 2012: 68).

Balaban (1995), Ocak 1988 – Aralık 1993 dönemi incelendiğinde, İMKB Bileşik Endeksi günlük getirilerin verilerini kullanarak yaptığı çalışmasında, Ocak, Haziran ve Eylül ayları için her birinin getirilerini büyük ve pozitif bulmuştur. İncelenen dönemde ayrıca, Ocak ayı getirisinin oranı Haziran ve Eylül aylarının getirilerinin sağladığı orandan yaklaşık iki kat daha fazla olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Bildik (2000), 1988 – 1998 dönemleri arasını kapsayan çalışmasında, İMKB Endeksi’nin günlük değişim oranlarını baz alarak günlük ortalama getirilerin en yüksek olduğu ayın Ocak ayı olduğunu ve ocak ayının getirisinin diğer ayların getirisinden 4 kat fazla olduğunu tespit etmiştir. Ocak ayını sırasıyla Haziran, Eylül ve Aralık ayı izlemiştir. Ayrıca bu aylardan farklı olarak Ağustos ayının ise en düşük getiriye sahip olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Atakan (2008), 1987 – 2008 dönemleri arasını kapsayan çalışmasında, diğer araştırmacıların aksine, Ocak ayı getirilerinde diğer ayların getirilerine göre herhangi bir farklılaşmanın olmadığını ortaya koymuştur.

25 Erdoğan ve Elmas (2010), Ocak ayı anomalisinin varlığını anket yöntemi kullanarak incelemiştir. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Erzurum illerinde bulunan İMKB’de yatırımlarını bireysel olarak yöneten dört yüz on hisse senedi sahibi olan yatırımcısına “Hisse Senetleri Ocak aylarında diğer aylara nazaran daha iyi getiri sağlar” görüşüne katılıp katılmadıkları sorulmuştur. Yatırımcıların tahminen %60’ının bu görüşe katıldıklarını ayrıca anketin sonucuna göre, Ocak ayı etkisinin varlığını kabul etmişlerdir.

Benzer Belgeler