• Sonuç bulunamadı

Ayartma/ Baştan Çıkarma

2.2. Jean Baudrillard Düşüncesinin Kavramsal Çerçevesi

2.2.5. Ayartma/ Baştan Çıkarma

Evrende olup biten her şeyin başlangıçta planlandığı ve bizlere çabucak görünür kılındığı simüle edilmiş bir ortamda, belirlenen imajların bireylere çekici

gelmesi nasıl açıklanabilir? Araştırmacı Hegarty’ye göre, Baudrillard’ın bizleri büyüleyen görüntüler dünyasını açıklayan kavram baştan çıkarmadır (Hegarty, 2004, s. 68). Baştan çıkarmanın bir sembolü olmamakla birlikte kavramın açıklaması,

yanılsamalar üretme gücü olan bir kavram şeklinde yapılabilir.

Baudrillard düşüncesinde simülasyon sistemi; koruyucusu iletişim ağları olan, hemen hemen her şeyin gösterge endüstrisine dönüştürüldüğü sanal bir evrendir. Onun için ayartma kavramı ise; insan topluluklarını, iletişim ağları tarafından bulunduğu konumdan başka bir konuma ve duruma taşımayı bilen bir güçtür. Simülasyon evreninde mühim olan “şeylerin” üretilmesi değil ayartılmasıdır. Yani amaç bir şeyleri üretmek değil, onları yer aldıkları gerçeklik evreninden fırlatıp atmak ve kimlik sahibi olmalarını engellemektir. Ayartma kavramı yalnızca cinsellikte değil yaşamın bütün alanlarına tesir etmiş durumdadır (Baudrillard, 2005a, s. 35-36).

Simgeler evreninde hüküm sürmeyi seven (Baudrillard, 2005b, s. 17), göstergelerle insanları yanıltarak orjinalin anlamını kaybetmesine sebep olan ve gerçekliğin bütün gücünü ele geçirmeye çalışan (Baudrillard, 2011, s. 48) ayartma, kaçınılması mümkün olmayan bir meydan okuma ve riskli bir oyundur. Gerçeklik olarak ölen ve tuzak olarak kendini üreten ayartma, kendi gerçekliğinden vazgeçerek, oluşturduğu bir örnekle aşk modeli durumunu alarak ötekileri de kendi hakikatlerinden vazgeçirir (Baudrillard, 2005b, s. 88).

Baudrillard için ayartma kavramı denilince akla ilk gelen unsurun aşk olmasının sebebi gerçeklik ilkesinin öldürüldüğü gibi aşkın birincil köklerinin ve soyluluğunun da bu bozulmadan sebebini almış olmasıdır. Aşk durumunun içerisinde olan, karşı tarafı zaman zaman bir parfüm kokusuyla yahut bir diş macunuyla ayartan bayanlar ve bayların yaşadığı düzende aşkın bir baştan çıkarma ya da sapkınlık türü olması doğaldır. Baudrillard ayartma ile aşk arasındaki ayrımı şu şekilde yapmaktadır: Aşk Hristiyan iken, ayartmanın dini yoktur. Aşk tek başına olabilirken, ayartmada iki kişi gereklidir. Aşk dokunaklı bir ilişki içerisindeyken, ayartmanın töresel bir yanı mevcuttur. Aşk ahlaki ve dokunaklı bir farklılaşma evresiyken, ayartma cinsler arasındaki estetikleşme farklılığıdır (Baudrillard, 2011, s. 102).

Baudrillard için ayartmanın zamanı yoktur, ayartmanın kendine has bir ritmi vardır. Bu kendine has ritim olmaksızın baştan çıkarma gerçekleşemez. Araçların kullanıldığı ve ara aşamalardan geçen, amacı önceden belli strateji gibi kendini bölümlere ayırmaksızın bir anda tek bir hareketle ayartma gerçekleşmektedir (Baudrillard, 2005b, s. 100).

Kötü huylu, hoppa, gelişi güzel, gereksiz ve görünümden başka bir şey olmayan, kendini zevklere ve gereksiz bedenlerden faydalanmaya adamış, kötülük ilkesi olan ayartma, kötülük öğesinin silahıdır (Baudrillard, 2005b, s. 101). Baudrillard kötülük ve iyiliği ifade etmede buz dağı hipotezini kullanır. Bu hipoteze göre kötülük ve iyiliğin düzensiz bir şekilde birbirine karıştığı bu sistemde, kötülük iyiliğin onda dokuzluk oranıyla su altında kalan bölümünü ifade ederken, iyilik ise kötülüğün onda bir oranıyla su yüzünde kalan bölümünü oluşturmaktadır (Baudrillard, 2005c, s. 100-101).

Sürekli bir şekilde bireyi zorlayan ayartma, oyun ve tutkudan çok daha güçlü, yanılsama ve görünüm isteği olan kötülük meleğidir. Bir zorunluluk olarak ayartma, gösterge aracılığıyla sunulan, ortaya çıkmasıyla kaybolması bir olan, gösterge ve imgelerden yararlanan soğuk gücün adıdır (Baudrillard, 2011, s. 68). Baudrillard, ayartma teriminin hemen hemen her alanda kullanıldığını “kitlelerin, iktidar tarafından ayartılması, medyatik ayartma, ünlü çapkınlıklar” gibi örneklerle açıklamakla beraber kendisinin bu kavramı “simgesel düzeyde biçimlere egemen olmak” anlamıyla daha yoğun kullandığını ifade etmektedir. Onun için baştan çıkarma, insanlığın işlediği ilk günah olmakla beraber bütün üretim güçlerinden daha güçlüdür (Baudrillard, 2005a, s. 39). Baudrillard teknolojinin olanaklarıyla göstergelerin gerçeklikten daha güçlü hale getirildiği reklam, moda ve medyada kitlelerin iletişim ağları içerisinde yok etme amacı doğrultusunda ayartmanın hakim olduğunu açıklamaktadır (Baudrillard, 2011, s. 82). Var olan her şeyi kendi yapılarından koparıp farklı bir karaktere dönüşmesine sebep olan ayartma sapkınlık içeren etkenlerdendir. İçerisinde sapkınlık barındıran ayartma ile sapkınlık arasında belirli farklar vardır. Misal olarak sapkınlık donmuş bir meydan okumayken ayartma ise canlı bir meydan okumadır. Ayartma geçici ve hareketli bir haldeyken, sapkınlık

ise tekdüze bir haldedir. Ayartmada gizlilik esasken, sapkınlık gösteri özelliği taşımaktadır (Baudrillard, 2005b, s. 158).

Baudrillard, Foucault’yu Unutmak adlı eserinde Foucault’un iktidara dair düşüncelerinin günümüz dünyasında geçerlilik taşımadığını belirtirken ayartma kavramını kullanarak esasen iktidarın kadın-erkek ilişkilerinde olduğu gibi bir nesne- özne oyunu olduğunu ve bunun tabanında ayartma ve meydan okuma kavramlarının bulunduğunu belirtmektedir. Baudrillard için iktidarın kendisi gerçekte hiçlik ve boşluktan ibarettir. Çünkü ilkel toplumlarda iktidar diye bir şey yoktur veyahut iktidar öznesi bir kukladan başka bir şey değildir. Yani iktidar simgesel bir şeydir ve öznelere yalnız başka bir özne tarafından geçici olarak vekalet verilebilir. Öznenin de vekaleten iktidara geçmesi için nesneyi ayartması onu ikna etmesi gerekmektedir. Bu durumun bilincinde olmayan, aydın, politikacı gibi iktidar özneleri en kısa zamanda alaşağı edilecektir. Baudrillard’a göre Foucault bu ayartma sistemini kabul etmediği için, iktidarı cinsellik, arzu, baskılama ve bilinçaltı kavramlardan yararlanarak bireyselleştirmeye ya da somutlaştırmaya yani iktidar kavramını çarpıtmaya çalışmaktadır (Baudrillard, 2017b, s. 11-12).

Baştan çıkarma kavramıyla sadece ikili ilişkilerde değil yaşamın her alanında karşılaştığımızı söyleyen Baudrillard, bu kavramın kendi gerçek anlamından, ölümcül büyüsünden ve cazibesinden iletişim ağları tarafından saptırıldığını belirterek sert enerjilerin geçerli olduğu evrenden hafif enerjilere geçiş sürecine bağımlı hale getirdiğini dile getirmektedir. Onun için baştan çıkarmak artık bir tutku olarak yaşanmayıp sadece talep edilmektedir. Arz talep ilişkisindeki bu gizli pazarlıktan ibaret olan baştan çıkarma günümüz dünyasında toplumsal ilişkilerin cilalanmasında kullanılmaktadır (Baudrillard, 2005b, s. 214-215).