• Sonuç bulunamadı

Ay Kavramı İle İlgili Eğitim Alanında Yapılan Çalışmalar

İlgili literatürde direkt olarak ay kavramı üzerine araştırmalar olduğu gibi diğer temel astronomi kavramlarıyla birlikte ay kavramının da dâhil edilerek yürütülen

Ay, Dünya ve Güneş ile ilgili kavram yanılgılarının küçük yaşlarda edinildiğini, ilerleyen yaşlarda ise bu yanılgıların düzeltilmesinin çok zor ya da mümkün olmadığını tespit etmişlerdir. Kurnaz ve Değermenci (2012) araştırmalarında 7. sınıf öğrencilerinin astronomi kavramları ile ilgili yetersiz zihinsel modellere sahip olduğunu ve zihinsel modellerini kendilerine göre şekillendirdiklerini, bu yüzden de kavram yanılgılarının çok olduğu sonucuna vararak önceki araştırmacıların sonuçlarını desteklemişlerdir. Bunlarla beraber tespit edilen bu iki araştırmanın önerilerinde, bu çalışmanın temelini oluşturan bireysel farklılıkları göze alarak oluşturan bir öğrenme ortamıyla astronomi eğitiminin verilmesi yer almaktadır. Ekiz, Akbaş (2005), ilköğretim 6. sınıf öğrencileriyle, Mulholland ve Ginns (2008) öğretmenlerle, Plummer (2009) ilköğretim 3. sınıf öğrencileriyle, Sharp (1996) 6 yaşındaki çocuklarla, Suzuki (2003) öğretmenlerle, Trundle, Atwood, Christopher (2006) ilköğretim öğretmenleriyle, Vosniadou, Brewer (1994) 1., 2. ve 5. sınıf öğrencileriyle, temel astronomi kavramlarının ve ay kavramının zihinsel modellerine yönelik araştırmalar yapmışlardır. Bu araştırmaların ortak yönü araştırmanın temelini oluşturan astronomi kavramlarının yanı sıra ulaştıkları sonuçlardır. Tüm bu araştırmalar farklı ülkelerde, farklı katılımcılarla yapılmış olsa da bireylerin astronomi kavramlarına ait kavram yanılgılarının ciddi boyutlarda olduğu ve bu kavram yanılgılarının çocukluktan itibaren süregelen bir yanlışlık olduğu yadsınamaz bir gerçek haline gelmiştir.

Öztürk ve Uçar (2012) yaptıkları araştırmada ilköğretim 8. sınıf öğrencileriyle çalışmış ve bu çalışma doğrultusunda Ay'ın evrelerinin öğretiminde yöntem değişikliğinin bu öğrenciler üzerindeki etkilerini ölçmüşlerdir. İki grup üzerinde yapılan bu araştırmada bir grup geleneksel yöntem ile eğitim alırken diğer grup işbirliğine dayalı öğretim ile Ay'ın evrelerini öğrenmiştir. Araştırma sonunda iki grubun arasındaki öğrenim düzeyleri karşılaştırıldığında işbirliğine dayalı öğretim yöntemiyle Ay'ın evrelerini öğrenen grubun puanlarında diğer gruba göre pozitif anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Bu araştırma Ay'ın evreleri gibi konularda öğrenciler için özelleştirilmiş bir öğretim sistemiyle konu işlendiğinde zihinsel modellemelerin daha verimli oluştuğunu ve kavram yanılgılarının giderildiği göstermiştir. Aynı yöntemle Klein ve Schnackenber (2000), Souvignier ve Kronenberger (2007), Bilgin (2006), November (1999), Zeilik, Schau ve Mattern

(1998), Bozdoğan, Taşdemir ve Demirbaş (2006) gibi araştırmacılar temel astronomi kavramlarının öğretiminde alternatif öğretim yöntemleri denemiş ve bu öğretimle kavram eğitimi gören öğrencilerde anlamlı pozitif bir değişim gözlemlemişlerdir. Bu paralel araştırmaların önerilerine bakıldığında ise küçük yaştan itibaren geleneksel yöntem dışında, öğrencilerin yaşına hitap eden bir öğretim metoduyla astronomi eğitiminin verilmesi ve bu konunun araştırılmasının önerildiği dikkat çekmektedir. Okul öncesi eğitiminde yapılan çalışmalara bakıldığında en dikkat çekici araştırmalardan birisi Çetin, Yavuz, Tokgöz ve Güven (2012)'in yaptığı araştırmadır. Bu çalışmada "60-72 aylık çocuklara uzay ile ilgili kavramlarının eğitimi daha iyi nasıl verilebilir?" sorusuna cevap aranmıştır. Araştırmanın sonucunda zenginleştirilmiş çocuk merkezli etkinliklerle uzay kavramlarının eğitimini alan öğrencilerde bu kavramların öğrenimine ilişkin pozitif anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Bu sonucun yanı sıra çocukların etkinlikler öncesi bilgileri test edilirken bu bilgilerin genel olarak ailelerden öğrendikleri tespit edilmiştir. Aynı şekilde Küçüközer ve Bostan (2010) yaptığı çalışmada okul öncesi eğitimi alan çocukların astronomi kavramları ile ilgili sahip olduğu fikirler test edilmiştir. Bu fikirler doğrultusunda okul öncesi eğitimi alan bireylerin astronomi disiplini ile ilgili planlı, disipliner bir astronomi eğitimi almadıkları, bu sebepten dolayı da astronomik kavramlarla ilgili sahip oldukları fikirlerin tamamen kendilerine has olduğunu saptamışlardır. Bu doğrultuda düzenli bir astronomi eğitimi verilmediğinde tamamen kendilerine has düşünceler geliştirip bu düşüncelerin doğruluğunu test etmeden doğru olarak kabul ederek kavram yanılgılarına düşmelerinin kaçınılmaz olduğu düşünülmektedir. Kendilerince fikirler üreten çocuklar için doğrulama merkezinin de sadece aileler ve öğretmenlerinin olması da dikkat çekici bir sonuçtur. Ailelerin ve öğretmenlerin de kendi öğrencilik hayatlarında verimli bir astronomi eğitimi almayışları bu "uzmana danışma" eyleminin verimsizlikle sonuçlanmasına sebebiyet vermektedir. Tüm bunlara rağmen okul öncesi eğitimini alan bireylerde astronomi bilimine ilişkin ilginin yüksek oluşu yine aynı araştırmacı tarafından tespit edilmiştir.

konularını içeren üniteler hangi sınıfta olursa olsun ilk ya da son ünite olarak yer almaktadır. Bu da ilk haftalarda işlenilen konulara yeterince dikkat verilmemesinden kaynaklı olarak verimli bir eğitim olmamasına ya da son haftalarda konuların yetişmemesinden veya katılımın azlığından dolayı yine bu konuların verimli işlenmemesiyle sonuçlanmaktadır. Her ne kadar eğitim araştırmacıları tarafından bu konuya hassasiyet gösterilip gerekli mercilere önerilerde bulunulmuşsa da astronomi konularına gösterilen bu haksızlık günümüzde hala devam etmektedir.

Harwood ve McShane (1996) astronomi eğitimi ile ilgili çeşitli araştırmalar yapmış, bir araştırmasında ise ay kavramı üzerine çalışmıştır. Bu araştırma sonucunda mümkün olan en küçük yaşta, okul öncesi eğitimi içerisinde disipliner bir astronomi eğitiminin resim, müzik, görüntülü materyaller gibi yardımcı araçlarla verilmesi gerektiğini önemle vurgulamıştır. Böyle bir eğitim sonucunda astronomiye ait temel bilgilerin sağlam olacağına ve gelecekte öğrenecekleri bilgiler için verimli bir dayanak noktası olacağını vurgulamışlardır. Bu araştırmada okul öncesi düzeydeki öğrencilerle çalışılmasının temel nedeni de bu öneriyle açıklanmaktadır.

Benzer Belgeler