• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliği Havza Planlama ve Yönetimi Yaklaşımları 29 

3.  HAVZA PLANLAMA ve YÖNETİMİ KONUSUNDA ULUSLARARAS

3.2  Avrupa Birliği Havza Planlama ve Yönetimi Yaklaşımları 29 

Avrupa Konseyi birlik üyesi ülkeler, aday ülkeler ve tüm Avrupa kıtası kapsamında kalkınma ve çevre sorunlarına yönelik politikalar geliştirmekte, programlar oluşturmakta, yapısal ve mali araçlar sunmaktadır.

Avrupa Birliği’nin birlik çevre politikası oluşturmasına neden olan önemli gelişmeler Avrupa bütünleşmesinin temel unsurları olarak kabul edilen üye ülkeler arasında serbest rekabetin ve serbest dolaşımın sağlanması*, yaşam kalitesinin sağlıklı biçimde devam ettirilmesinin sağlanması, yaşam düzeylerinin farklı şekillerde ve düzeylerde siyasi açıdan da sorun teşkil edecek olması ve çevre kirlenmesinin siyasal sınırları tanımaması olgularıdır [7].

AB temel yasalarına çevre konusunun doğrudan girişi 1985 yılında kabul edilen Tek Avrupa Senedi’nde olmuştur. 1992 Maastricht Antlaşması ile çevre konusunun kapsamı genişletilmiş, 1997 yılında kabul edilen Amsterdam Antlaşması ile çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması ilk kez AB’nin kuruluş amaçları ve hedefleri arasında kabul

* Serbest rekabetin ve serbest dolaşımın sağlanması: Üye ülkelerde farklı çevre politikalarının uygulanması,

farklı çevresel ölçütlerin belirlenmesi dolayısıyla ürün maliyetlerinin farklılaşmasına neden olmakta, kalite standartlarının farklılığı bazı ürünlerin ülkelere girmesine engel teşkil etmektedir. Bu hususlar üye ülkeler arasında Avrupa bütünleşmesinin temel unsurlarından biri olarak kabul edilen malların serbest dolaşımının ve serbest rekabetin tam olarak sağlanamaması sorununu ortaya çıkarmıştır.

edilmiştir (Tekeli ve İlkin, 2005). 1998 Cardiff Zirvesi’nde ise belirlenen amaç ve hedeflere ulaşmak için alınacak önlemlerin diğer tüm AB politikaları ile bütünleştirilmesi ilkesi kabul edilmiş ve sürdürülebilir kalkınma politikasının değerlendirme süreci için on tema alanı* belirlenmiştir. Altıncı Çevre Programı’nda bütünleşme konuları çevre, kalkınma, bölgesel gelişme, tarım, balıkçılık ve gıda, deniz, ulaşım, enerji ve iç pazar politikaları olarak belirlenmiştir (EU, 2001a).

Bölgesel gelişme politikaları AB içinde eşitsizlikleri azaltarak bir ilkenin gerçekleşmesini sağlamasına karşın AB’nin mekânsal örgütlenmesi için bir çerçeve veremediğinden, mekânsal planlamadan sorumlu bakanlarının 1997 yılında Lüksemburg Zirvesi’nde Avrupa Mekânsal Gelişme Perspektifi (Europen Spatial Development Perspective - ESDP) oluşturulmuştur. Uygulanabilmesi büyük ölçüde çevre politikalarının uygulanmasındaki başarıyla yakından ilişkili olan mekânsal gelişme perspektifinin genel ilkeleri; çok merkezli ve dengeli bir yerleşmeler sistemi oluşturulması, büyük merkezli yerleşmelerin aşırı büyümesinin engellenmesi, etkin bir altyapı ağı kurulması, doğal kaynakların ve kültürel mirasın korunması ve sürdürülebilir bir gelişmenin sağlanmasıdır (Tekeli ve İlkin, 2005).

AB bölgesel kalkınma planlarının İstatistiki Bölge Birimleri SınıflamasıDüzey 2 bölgelerine göre yapılmasını ve stratejik etki değerlendirmesini öngörmektedir (EC, 2001; Glasson ve Glossing, 2001; Taş, 2006). Stratejik Çevresel Değerlendirme Direktifi 2004 yılında kabul edilmiş olup, bölgesel kalkınma fonlarından yararlanabilmek için, bölge planlarının hazırlanmasından önce uygulanması gereken bir süreçtir (Sheate vd., 2004; Brink vd., 2008). AB kalkınma politikaları içinde özel bir öneme sahip olan kırsal kalkınmada tarım eksenli sektörel yaklaşım yerini mekânsal yaklaşıma bırakmıştır. Kırsal alanların sadece tarımla ilgili ve tarım nüfusunu barındıran alanlar olmadığı; sosyal, çevresel, kültürel ve doğal kaynakları barındıran ekonomik bir bütün olduğu kabul edilmektedir. (DPT, 2006).

Su politikalarının uygulanmasına yönelik olarak 2000 yılında kabul edilen Su Çerçeve Direktifi su ekosistemlerinin korunmasını ve geliştirilmesini, sulak alanların korunmasını, yer altı suyu kirliliğinin azaltılmasını, sürdürülebilir su kullanımının teşvik edilmesini, sel ve kuraklık etkilerinin azaltılmasını amaçlamaktadır (EC, 2000; EU, 2001a, 2001b, 2001c, 2001d).

* Sosyo-Ekonomik Gelişme, Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim, Sosyal Dışlanma, Demografik Değişimler, Halk

Direktifte; akarsu havzalarının bütünleşik yönetimi, yüzeysel sular ve yer altı sularının korunması, suların ekolojik ve kimyasal olarak “iyi durum”a gelmesinin sağlanması, su kalite standartlarının ve emisyon kontrolünün birlikte değerlendirilmesi ve öncelikle zararlı maddelerin ortadan kaldırılması, suyun uygun şekilde kullanılmasını sağlayacak şekilde doğru fiyatlandırılması, bütün paydaşların ve vatandaşların su yönetimine katılması, çevre koruma ile kullanıcıların çıkarlarının dengelenmesi hedeflenmektedir* (EC, 2000; EU, 2001a).

Su Çerçeve Direktifi’nin temel kavramları; bütünleşme (environmental integration), katılım ve ekolojik kalitenin (ecological status) sağlanmasıdır. Bütünleşme alanları aşağıdaki gibidir: • Çevresel hedeflerin bütünleşmesi,

• Tüm su kaynaklarının nehir havzası ölçeğinde değerlendirilmesi, • Tüm su kullanımları ve etkilerinin birlikte değerlendirilmesi,

• Su kaynakları üzerindeki mevcut baskı ve etkilerin değerlendirilmesi ve maliyet etkin yaklaşım içinde çevresel hedeflere ulaşmak için hidroloji, ekoloji, kimya, toprak bilimleri, teknoloji mühendisliği ve ekonomi disiplinlerinin birlikteliği,

• Önlemler programının temel şeklini belirleyecek olan su ile ilgili çeşitli mevzuatın nehir havzası yönetim planlarında ele alınması,

• Ekonomik ve finansal araçlar gibi değerlendirmelerin her bir nehir havza bölgesi için geliştirilen önlemler programında değerlendirilmesi,

• Paydaşların ve halkın karar verme süresinde bilgilendirilmesi, • Yerel, bölgesel ya da ülkesel düzeyde kararların birlikteliği,

• Aynı nehir havzasını paylaşan, AB üyesi ya da üye olabilecek ülkelerin birlikte çalışması. Su Çerçeve Direktifi’nin ikinci önemli kavramı, su kaynaklarının yönetiminde katılımdır. Katılım yönteminde üç genel ilke benimsenmektedir;

• Kamuoyunun bilgilendirilmesi: Kamuoyu, havzada yapılacak yasal değişikliklerden, taslak metinlerden, proje önerilerinden tam, ayrıntılı ve zamanında haberdar olmalıdır. • Kamuoyunun görüşlerinin alınması: Hazırlanan taslaklarla ilgili olarak tüm taraflarla

görüşmeler yapılmalıdır.

• Uygulamada katılımın sağlanması: Planın ve projelerin uygulanması sürecinde ilgili tüm tarafların katılımı sağlanmalıdır.

* Tüm üye ülkelerin Aralık 2009 tarihine kadar, aday ülkelerin ise, üyelik tarihinde havza yönetim planlarının

Direktifte tanımlanan havza planlama sürecine ilişkin aşamalar Şekil 3.1 ve aşağıda belirtildiği gibidir (EC, 2000; Grontmij, 2003):

• Yetkili kurumların belirlenmesi,

• Bilgi ve görüş edinme yöntemlerinin belirlenmesi,

• Kamuoyunun bilgilendirilmesi ve danışma programının belirlenmesi, • Havza özelliklerinin belirlenmesi,

• Arazi kullanım etkinliklerinin havza üzerindeki baskı ve etkilerinin analizi, • Koruma alanların belirlenmesi,

• İzleme ağının belirlenmesi, • Çevresel hedeflerin belirlenmesi,

• Havzanın ekonomik analizinin yapılması, • Önlemler programının oluşturulması,

• Alt havza, sektör ya da su kütlesinin özelliklerine göre daha detaylı programların ve yönetim planlarının oluşturulması.

Havza planlarının hazırlanması, değerlendirilmesi ve güncellenmesi aşamalarında tüm ilgili tarafların sürece katılımının sağlanabilmesi için aşağıda belirtilen çalışmaların yayınlanması gerektiği hususu Direktif’te yer almaktadır;

• Planın öngördüğü sürecin başlamasından en az üç yıl önce, müzakerelerde değerlendirilecek çalışma programı ve takvimi,

• Havzada tanımlanmış önemli su yönetimi konularının, planın öngördüğü sürecinin başlamasından en az iki yıl önce genel bir değerlendirme raporu,

• Planın öngördüğü sürecin başlamasından en az bir yıl önce, nehir havzası yönetim planlarının taslakları.

Havza planlarının üretilmesi aşamasında kullanılan tüm verilere, dokümanlara kamuoyunun ulaşılabilirliğinin sağlanması ve kamuoyunun görüşlerini yazılı olarak bildirmek üzere en az altı ay süre tanınması önerilmektedir (EC, 2000).

3.3 ABD’de Havza Planlama ve Yönetimi Yaklaşımları