• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliği Üye Ülkelerinde Kullanılan Yabancı Dil Öğretim Programları

25’ten fazla üyesi ile eyalet sistemini andıran bir topluluk gibidir. Kendi içinde, her bir üye devlet bağımsızdır, alınan ve takip edilen kararlar için ortak bir mutabakat söz konusudur. Her bir üye devlet birliğin almış olduğu ortak kararı kendi çekirdek yapısına adapte ederek yürürlüğe sokmaktadır.

Eğitim alanında da bu ortak hareket etme konusunda tam mutabakat sağlanmış durumdadır. Diğer bilim dallarında ve okullarda kullanılan eğitim programlarında da olduğu gibi, Avrupa Birliği üye ve aday üye ülkelerinde yabancı dil eğitimi için belirlenmiş, sistemli eğitim programı kullanılmaktadır (COE, 2017). Kültürler arası etkileşim göz önüne alınarak İngilizce dilinin diğer diller arasında ortak iletişim dili

olarak kullanılmasını ve tek bir eğitim programına dayalı olmasını amaçlayarak hazırlanan bu program Avrupa Ortak Dil Çerçevesi (CEFR)’dir.

2.3.1 CEFR

Common European Framework of Reference for Languages, Türkçe karşılığıyla, Yabancı Diller İçin Avrupa Ortak Referansı Çerçevesi olan program, öğrenme, öğretme ve değerlendirme esaslarına dayalı bir eğitim programıdır. İngilizce başta olmak üzere 40 ayrı dil için hazırlanmış bir portfolyodur. 1990’lı yıllarda, Avrupa’daki üye ülkelerdeki okullarda görev yapan yabancı dil öğretmenleri arasında, öğretim teknik, yöntem ve içerik seçimlerini ortak bir düzleme taşımak için oluşturulmuştur.

Daha önceleri ABD, Kanada, İngiltere ve Avustralya ülkeleri tarafından geliştirilen eğitim programları ve değerlendirme ölçütlerinin yerine getirilmiştir. Eğitim öğretim kurumlarının yanı sıra, kamu ve özel sektör çalışanları için yabancı dil seviyesinin belirlenebilmesine dönük olarak ta kullanılabilen bir eğitim programıdır. CEFR programına göre, herhangi bir dil sınavına bağlı kalmaksızın program içeriğine göre belirlenmiş 6 sıralı dil seviyelerinden birine göre dil yeterlilik düzeyi ölçülebilmektedir (Sülü ve Kır, 2014). Avrupa Birliği üye ülkeleri olan Finlandiya ve Polonya’nın yanı sıra, üye adayı olan Türkiye’de CEFR programı doğrultusunda, ülkede temel eğitimden yükseköğretime kadar olan İngilizce eğitim programlarını tasarlamaktadır.

Aşağıdaki tabloda CEFR yeterlilik düzeylerinin dil yeterliliği karşılıkları bulunmaktadır.

Tablo 1. CEFR Yeterlilik Düzeyleri (CEFR, 2001) CEFR Düzeyi Dil Yeterliliği Karşılığı

A1 Başlangıç Düzeyi A2 Temel Düzey B1 Orta Seviye B2 Orta-üstü seviye C1 İleri Seviye C2 Yeterlilik Düzeyi

Yabancı Diller İçin Avrupa Ortak Referansı Çerçevesi (CEFR), Avrupa’da, akademik kurumlar başta olmak üzere pek çok alanda geçerli olan ve kapsamı her geçen gün genişleyen bir değerlendirme programıdır. Pek çok ülkede, İngilizce başta olmak üzere, yabancı dil eğitim programlarının kazanım içerikleri bu program kapsamında yapılmaktadır.

2.3.2 CLIL

Content and Language Integrated Learning Finlandiyalı eğitimci David Marsh tarafından bulunup geliştirilmiş bir öğretim yöntemidir. 1994 yılında, Avrupa komisyonunun inisiyatifi ile devlet okullarında kullanılmasına karar verilmiştir (Coyle, 2005). Uygulamanın ilk zamanlarında temel amaç sadece eğitime dayalı değil, aynı zamanda politikti. Ancak zamanla tüm üye ülkelerde kullanımı yoğun olarak artmış bir sistem haline geldi. İçerik ve Dilin Entegre Öğrenimi (CLIL) olarak bilinen bu öğretim sisteminde, hem branş dersi hem de dil iç içe öğrencilere öğretilmektedir.

Fen, matematik ve tarih gibi bir ders işlenirken, terimlerin ve açıklamaların öğretilmesi planlanan yabancı dil ile verilmesini kapsamaktadır. Ders süresince, öğrenciler hem ana dersi hem de yabancı dili öğrenmektedirler. Kültürler arası diyaloğu ve buna bağlı olarak birden çok dili öğretmeyi hedefleyen Avrupa Birliği üye ülkelerinin çoğunda bu öğretim sistemi yaygın ve geniş kapsamlı olarak kullanılmaktadır. İçerik ve Dilin Entegre Öğrenimi (CLIL)’in bir diğer avantajı eğitimin birden çok dil ile de yapılabilmesine olanak tanımasıdır. Avrupa Birliği üye ülkelerinde çoğunlukla biri zorunlu olmak üzere 2 yabancı dil eğitim verilmektedir.

Ancak Almanya, Finlandiya, Hollanda gibi ülkelerde bu sayı 3’tür. Finlandiya, Almanya, Polonya ve Hollanda gibi ülkelerde ilkokullardan itibaren CLIL yönteminin kullanımı zorunlu hale getirilmiştir (Madrid, Cañado ve María, 2012). Eğitim programlarının çekirdek programlara dönüştürüldüğü AB üye ülkelerinde, CLIL ve CEFR programlarıyla hedeflenen kazanımlar öncelikle kelime dağarcığının gelişmesi, öğrencilerin hedef dilde iletişim becerilerini kazanabilmeleri, bilgiyi hedef dilde (çoğunlukla İngilizce) aldıkları için eleştirel düşüncenin gelişimi şeklindedir.

Uygulama biçimi ve yöntemleri gereği diğer öğretim yöntemlerinden farklıdır. Çünkü bu yöntemin uygulanabilmesi için hem branş öğretmenlerinin İngilizce yeterliliği, hem de İngilizce öğretmenlerinin diğer alanlarda bilgi sahibi olması gerekmektedir

(Coyle, Marsh ve Hood, 2010). Bu doğrultuda çift dalda uzmanlık gerektiren roller üstlenmesi gereken öğretmenlerin yeterliliklerinin olması gerekmektedir. Avrupa Birliği üye ülkeleri CEFR çekirdek eğitim programı kapsamında CLIL ile şekillendirilmiş öğretim yöntemlerini kullanmaktadır. Türkiye’de CLIL destekli öğretim sistemi 1997 yılına kadar Anadolu Liseleri ve Fen liselerinde fen ve matematik derslerinin İngilizce öğretilmesi ile yürütülmekteydi. Günümüzde bu sistem bazı özel okullarda kullanılabilmektedir. CEFR programı kapsamında uygulanan CLIL yönteminin öğrenciye sağladığı faydalar şunlardır (Sahlberg, 2011);

CLIL:

- Dil yeterliliğini, sözlü iletişim becerilerini geliştirir,

- Kültürlerarası iletişim becerilerini güçlendirir, kavramların somutlaşmasını sağlar,

- Kültürlerarası bilgi ve anlama kapasitesini arttırır,

- Düşük düzeyin yanı sıra yüksek düzeyde düşünme yetileri kazandırır, öğrencileri eleştirel düşünmeye yönlendirir,

- Öğrencilerin hem öğrenilen konuda, hem de öğrenim yöntemini barındıran dilde özgüvenlerini arttırır ve motivasyonu yüksek tutar,

- Sınıf içi ve sınıf dışı aktivitelerin biçim ve uygulama metotlarını çeşitlendirir, - Çok dilliliğe dayanan ilgi ve davranışların gelişmesini sağlar,

- Farklı bakış açıları ile içeriğin daha kapsamlı çalışılmasını ve öğrenilmesini sağlar,

- Öğrencilerin hedef yabancı dil veya dillerle daha fazla etkileşim içerisinde olmasını sağlar,

- Normalin üstünde ders saatine ihtiyaç duyulmaz, var olan ders saatleri içerik ile birleştirilince yeterli olmaktadır,

- Öğrenciler geleneksel öğrenme ile desteklenen akranlarından daha başarılı olurlar,

- Diğer bir dil ile öğretildiğinde, öğrencilerin içeriğe karşı olan hassasiyetleri ve odaklanmaları daha fazla olmaktadır,

- Öğrenciler daha belirgin ve net akademik kavramlar geliştirir,

- CLIL sayesinde, hem kültür, hem dil, hem de içerik öğretilebilmektedir, - Diğer öğrenme alanları dersler ve konular ile rekabet etmek yerine onlarla