• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

3.3. ORTA ASYA’NIN RUS DIŞ POLİTİKASINDAKİ YERİ

3.3.3. Avrasya Ekonomik Birliği

Avrasya Ekonomik Birliği, 2011 yılında imzalanan Avrasya Ekonomik Entegrasyonu Deklarasyonunda belirtildiği üzere devletlerin eşitliği, anayasal haklara ve özgürlüklere saygı temelinde, üye ülkeler arası işbirliğini ve dayanışmayı arttırmak maksadıyla kurulmuştur (EAEU, 2011: 1). AEB ile üye ülkeler arasında ürünlerin, hizmetin, sermayenin ve işçilerin serbest dolaşımı ile ekonomik

75 sektörlerde koordineli, kararlaştırılmış ya da ortak politikalar izlenmesi hedeflenmiştir (EAEU, 2011: 2).

Avrasya Ekonomik Birliği fikri ilk kez 1994 yılında Rusya’ya ilk resmi ziyaretini yapan Kazakistan Başkanı Nursultan Nazarbeyev tarafından sunulmuştur.

1995 yılında Belarus, Kazakistan ve Rusya, Gümrük Birliği Anlaşmasını imzalamışlardır. 1996 yılında Ekonomik ve İnsani Entegrasyonu Derinleştirme Anlaşması Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Rusya tarafından imzalanırken, Tacikistan 1998’de bu anlaşmaya taraf olmuştur. Sayılan ülkeler 1999’da Gümrük Birliği ve Tek Ekonomik Alan anlaşmasını imzalarken, 2000’de ülkeler arasında entegrasyon birliği kurulması kararlaştırılmıştır. 2003 yılına gelindiğinde Belarus, Kazakistan, Rusya ve Ukrayna tarafından ürün, hizmet, sermaye ve isçi dolaşımını serbest kılan Tek Ekonomik Alan anlaşmasını imzalamışlardır. 2006 yılında Avrasya Ekonomik Topluluğu üyeleri, Gümrük Birliğine dair çalışmaları hızlandırma kararı alırken, Kırgızistan ve Tacikistan’ın da ekonomileri hazır olduğunda bu topluluğa katılımını kararlaştırmışlardır. 2007 yılında Tek Gümrük Alanı ve Gümrük Birliği Kurulumu’na dair anlaşma imzalanmıştır. Ocak 2010’da Belarus, Kazakistan ve Rusya tarafından Ortak Gümrük Tarifeleri rejimine geçiş yapılmış, sınırlardaki gümrük kontrolleri kaldırılmış ve böylece ülkeler arası malların serbest dolaşımı sağlanmıştır. Aralık 2010’da Tek Ekonomik Alana dair 17 anlaşma imzalanmıştır.

2011 tarihinde Avrasya Ekonomik Entegrasyonuna dair deklarasyon imzalanmış ve Gümrük Birliği’nin başarısından bahsedilerek, Tek Ekonomik Alan’a geçiş çalışmaları başlamıştır. 2012’de sadece ürünlerin değil aynı zamanda hizmet, sermaye ve işçi dolaşımını da serbest kılan Tek Ekonomik Alan’a geçiş yapılmış ve Avrasya Ekonomik Komisyonu, Moskova merkezli olarak kurulmuştur. Yirmi yıllık bu sürecin en mühim tarihlerinden biri 2014 yılı olmuştur. 2015’te faaliyete geçmek üzere Avrasya Ekonomik Birliği’ni oluşturan imzalar atılmış, Ermenistan ve Kırgızistan da bu birliğe katılmışlardır (EAEU, 2016).

Avrasya Birliği, Putin’in iktidara gelişiyle önem kazanan bir projedir. AB, ABD ve Çin gibi büyük güçlerin ekonomik gücünü yakalayamayan Rusya, bu birlik neticesinde Eski Sovyet coğrafyasında etkili bir oyuncu olmayı hedeflemektedir.

76 Ülkesinin ekonomik zayıflığını, siyasi güç ile dengelemek isteyen Putin, Avrasya Birliğini diğer bölgesel örgütlenmelere karşı bir yapı haline getirmeye çalışmaktadır (Popescu, 2014a: 7).

Birliğin esas ağırlık noktası politik başlıklardan kaynaklanmaktadır. Her ne kadar siyasi birlik seçeneği düşük bir ihtimal olarak görünse de, Rusya’nın Avrasya Birliği hayali uzun vadeli bir stratejidir. Putin’in stratejisi bölge ülkeleriyle zaman içerisinde yoğunlaşan ilişkiler aracılığıyla bu ülkelerin politikalarını belirleyici bir noktaya gelmektir. Putin bu stratejiyi hayatta tutmak için üye ülkelere daha ucuz doğalgaz, yatırım fonları ve yan ödemeler sağlamayı planlamaktadır (Popescu, 2014a: 14).

Birlik fikri Rus halkının ilgisini çektiği kadar Orta Asya ülkelerinin vatandaşları da bu fikre sıcak bakmaktadır. İş gücünün serbest dolaşımı düzenlemesi gereği kendi ülkesinde iş imkânı kısıtlı olan kitlelerin Rus pazarına yönelmesi beklenmektedir. Elbette bu durum Rusya’ya yönelik kontrolsüz bir göç akımını da ihtimaller arasına katmaktadır. Böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi, Rus halkının birliğe bakışını değiştirme potansiyeli taşımaktadır (Popescu, 2014a: 17).

Örgütün ekonomik boyutu bazı soru işaretleri barındırmaktadır. Rusya’nın eski Sovyet ülkeleriyle sahip olduğu ticareti hacmi gittikçe azalmaktadır. Belarus ve Özbekistan haricinde kalan çoğu eski Sovyet ülkesiyle ticarette, Türkiye, AB ve Çin Rusya’yı geride bırakmıştır (Popescu, 2014a: 11). Öte yandan Gümrük Birliği neticesinde üye ülkeler gümrük vergilerini Rusya’ya göre revize ederek, arttırmak zorunda kalmışlardır. Böylece AB, Türkiye ve Çin’den yapılan ithal ürünlere uygulanan gümrük vergisi, ürünlere ve ülkelere göre değişmekle birlikte,

%100-%300 arasında artış göstermiştir (AB Komisyonu, 2010; Galdini ve Nematov, 2016). Gümrük birliği neticesinde üye ülkeler, Rusya’da yaşanan krizlerden daha hızlı bir biçimde etkilenmektedir. Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar sonucunda değeri düşen Ruble, üye ülkelerin bazılarında ticareti olumsuz biçimde etkilemiş, örneğin Kırgızistan para birimi Som %30 değer kaybederken, ülkedeki işsizlik oranı artış göstermiştir (Galdini ve Nematov, 2016). Ticaret rakamları incelendiğinde gümrük birliğinin istenen sonuçları vermediği görülmektedir. Üye

77 ülkeler arasındaki ticaret 2013’te %5,5, 2014’te ise %12 oranında azalış göstermiştir (Popescu, 2014a: 13) Tüm bu gelişmeler birliğin geleceğine ve bilhassa ekonomik gelişimine dair şüpheler uyandırmaktadır. Elbette bu durum birlik üyelerinin birbirlerine olan bağlılığını sınarken, üye ülkeleri de doğrudan Rusya’ya daha bağımlı hale getirecektir.

Özetlemek gerekirse, birliğin temel işlevi üye ülkeler arasında bir gümrük birliği oluşturarak, ticari faaliyetleri arttırmaktır. Birlik aynı zamanda üye ülkelerdeki işsiz ya da düşük ücretle çalışan kesimin Rusya’da çalışmasına zemin hazırlamıştır.

Öte yandan birlik dışındaki ülkelere uygulanan yüksek vergi oranları nedeniyle üye ülkelerin AB, Türkiye, Çin gibi pazarlardan ürün ithal etmesi zorlaşmıştır.

Dolayısıyla üye ülkeler, Rusya’ya karşı daha bağımlı hale gelmiştir. Rusya’nın uzun vadede AB benzeri bir yapıya dönüşmesini umduğu AEB’nin önünde çetin bir süreç bulunmaktadır. Üyeler arasındaki karşılıklı ticaret seviyesi henüz Rusya’nın istediği yönde gelişim göstermemiştir. Dahası birlik oluşturulduğundan bu yana birlik içerisindeki ticaret rakamlarında düşüşler görülmektedir. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar, birlik içerisindeki diğer ülkelerin ekonomilerinde de problemler yaratmaya başlamıştır. Birliğin geleceği büyük oranda Rusya’nın diğer üye ülkelere sağlayacağı imkânlar ve destekler neticesinde şekillenecektir.

3.4. İKİLİ İLİŞKİLER BAĞLAMINDA İZLENEN POLİTİKALAR

Benzer Belgeler