• Sonuç bulunamadı

1.3. Çatışma ve Dramatik Yapı İlişkisi

1.3.1. Başlıca çatışma türleri

1.3.1.2. Atlamalı çatışma

bir çatışma türüdür. “Her davranışın ve eylemin nedenleri vardır; bunları seyirciye inandırıcı yapmak gerekir.”151 Atlamalı çatışma, kimi çatışma basamaklarının atlanarak daha ileriki çatışma basamaklarına geçilmesi şeklinde kendi göstermektedir. Bu tür çatışmalarda atlamalar sayesinde çatışma hızlı biçimde ilerlemektedir. “Bu çatışmadaki konuşmalarda, bir durumdan başka bir duruma ya da bir duygudan başka bir duyguya geçmede, zaman kazandıran atlamalar yapılır.”152 Bu noktada dikkat çeken atlamalı çatışmada oyun kişilerinin yönelişlerinin önceden, doğru şekilde saptanmış olmasıdır.

Hülya Nutku Oyun Yazarlığı adlı kitabında atlamalı çatışmayı oyunu hızlandırmak için yapılan girişimler noktasında irdelemiştir. Strindberg’in Hayaletler Sonatı adlı oyununda sahneye “Arnold Böecklin’in Ölüler Adası adlı tablosu iner.

Bütün bunlar oyunun simgesel yanını destekleyen kısa yoldan anlatımlardır.”153 Yine Strindberg’in Baba adlı oyununu örnek göstererek, oyunun serim kısmında Nöjd’le konuşan Yüzbaşı(baba), Nöjd’ün beraber olduğu kızın başkalarıyla da birlikte olduğu bilgisini edinir. Hemen sonraki sahne Yüzbaşı ile eşi Laura kızlarının gelecekteki eğitimleri üzerine konuşurlar ve Laura Yüzbaşı’ya kızının belki de Yüzbaşı’ndan olmadığını söyler. Nöjd’ün durumu ile desteklenen çatışmaya Hülya Nutku atlamalı çatışma örneği olarak yaklaşmaktadır.

Egri ise dural çatışmada olduğu gibi atmalı çatışmaya da kahramanların oyun içindeki yerleri bakımından yaklaşmaktadır. Olay dizisi içinde dağıtımı iyi yapılmamış oyun kişilerinin atlamalı çatışmayı ortaya çıkaracaklarını belirtmiştir.

Oyun kişisinin kendisine ters düşecek bir eylemi gerçekleştirdiğinde ve çatışma basamakları atlandığından atlamalı çatışmanın gerçekleşeceğini belirtir. Bu sıçramaları ise doğru bir teknik olarak görmemektedir. “Kışla yaz arasında sonbahar ve ilkbahar girer. Namusla, namussuzluk arasında da bir takım basamaklar vardır.

Her basamak bir bir geçilmelidir.”154 Egri’nin “Hiçbir gemi durup dururken batmamıştır.” örneğinden yola çıkarsak, batan bir geminin ardında kimi aksaklıklar,

151 Özdemir Nutku, Dram Sanatı, s. 173

152 Nutku, A.g.y. s. 173

153 Hülya Nuktu, Oyun Yazarlığı, s. 83

154 Lagos Egri, Piyes Yazma Sanatı, ss. 192, 193

yanlış hesaplar, gemiyi yürüten kişilerde kimi sorunlar vb. kusurların var olmalıdır.

En azından bir oyunda bir geminin batması işlenmekteyse seyirci bu bilgilere sahip olmalıdır. Seyircinin bilgisinden uzak bir gemi batırılırsa, inandırıcılık ögesinde bir bozukluk var demektir. Ayrıca, Egri atmalı çatışma için Ibsen’in Nora Bir Bebek Evi adlı oyununda doruk sahnesini örnek vermektedir. Gitmeye karar veren Nora’nın eylemleri ve buna karşılık Helmer’in Nora’nın gidişine dair düşüncelerini atlamalı çatışmaya örnek vermiş, bu sahnenin atlamalı çatışma içerdiğini ve inandırıcılığı sarstığını belirtmiştir.

Bu noktalardan hareketle, atlamalı çatışmada çatışmayı doğuran nedenler ve kimi çatışma basamakları atlanmış olsa dahi, atlanan bu basamaklara dair bilgiler verilmelidir. Atlamalı çatışma bu biçimiyle başarılı bir çatışma tekniği ortaya koyabilir. Örneğin uysal bir adamın birden bire bir caniye dönüşmesi yahut aslında bir cani olduğunun seyirciye hiçbir sezdirme ve veri sunulmaksızın yapılması seyircide inandırıcılığın kırılmasına neden olacaktır.

Aziz Nesin’in Toros Canavarı adlı oyununda benzer bir durumu gözlemek mümkündür. Bu oyunda uysal, namuslu, hatta korkak bir kişileştirmeye sahip olan Nuri oyun kişisinin daha sonra ‘toros canavarı’ olduğu ortaya çıkmaktadır. ‘Toros canavarı’ figürü ile Nuri karşıt özellikleri barındırmaktadırlar. Nuri’nin ‘toros canavarı’ olduğunun söylenmesiyle de Nuri oyun kişisi karşıtlıkları içinde barındıran iç çatışmanın da ötesine geçerek iki zıt kişiliği bünyesinde tutmasıyla dikkat çekmektedir. Toplumsal yozlaşmayı ve bozuk toplum içinde iyi, namuslu, dürüst ve zayıf insanların değil; kötü, namussuz, çıkarcı ve güçlü kişilerin ancak ayakta kalabilenler olduğunu göstermek için Aziz Nesin böyle bir yol tutmuştur. Oyunun bu ana çatışması dışında yazar teknik bir özellik olarak farklı ve çarpıcı bir çatışma yöntemi izlemiştir. Nuri ve ailesinin kiracı oldukları evden atılıp atılmamaları üzerine ortaya çıkarak gelişen düğüm, yan bir durum olarak oyunda gözlemlenen

‘toros canavarı’ hikayesinin aniden ana çatışmaya yerleşmesi şeklinde kendi gösterir.

Nuri ‘toros canavarı’ olabilecek potansiyelde çizilmemesine karşılık Nuri’nin gerçekte ‘toros canavarı’ olduğunun söylenmesi seyirciyi şaşırtmakla birlikte inandırıcılığı sarsmamıştır. Oyunda bahsi geçen ‘toros canavarı’ ise sürekli cinayetler işleyen, aramasına rağmen polis tarafından bir türlü bulunamayan azılı bir katildir.

Aziz Nesin bu oyununda keskin bir tersinleme ögesi kullanarak, ters mantığı düz

mantığa oturtmaktadır. Oyunda Nuri’nin gerçek kimliği üzerine atılan çatışma unsurları şu biçimdedir;

“Nuri: Ayol, ben o türlü işleri becerebilecek bir adam mıyım… İstesem de yapamam, sen beni bilmez misin?”155

Oysa Mihriban’ın Nuri’nin “kim olduğunu” bilmek konusunda şüpheleri vardır. Yıllar öncesinde evliliklerinin ilk zamanlarında rüya gerçek arası bir olayın yaşandığını iddia etmektedir. Nuri ise olayın asla yaşanmadığını söylemektedir.

“Mihriban: Kiim? Sen mi? Sen ha? Bana sorsunlar seni… Ne saman altından su yürütürsün seen… Ben seni hiç bilmez olur muyum, elbet bilirim.”156

Perdenin açılmasıyla gerçekleşen bu konuşmalar daha sonra üst kattan gelen seslerin ev sakinlerini rahatsız etmesi, kiracı olan Nuri ve ailesinin ev sahibi ve adamları tarafından evden atılıp atılmayacakları üzerine çatışmanın ilk tohumları atılmış, Nuri’nin “gerçek kimliği” üzerine verilen doneler atlanmıştır.

“Metin: Ne çalışması… Duymadınız mı, yukarı kattakiler sabaha kadar tepindiler. Bütün gece uyuyamadım.(…)

Nuri: Değil gürültü patırtı, evi temelinden yıksalar, biz bu evden hiç bir yere çıkamayız. Önümüz kış, nereye çıkacakmışız…(…)

Metin: (…) bu Ziya Calakçı denilen herif, ne yapar eder, bizi buradan çıkartır.”157

İlk sahnelerde oldukça korkak biri olarak çizilen Nuri ikinci sahnede tıp eğitimi gören oğlu Metin’in ders çalışırken kişilik bozukluklarına dair okuduğu ve yorumladığı bölümlere büyük tepki göstermektedir.

155 Aziz Nesin, Bütün Oyunları 1, Toros Canavarı, Adam Yay., İstanbul, 1992, s. 177

156 Nesin, A.g.y., s.177

157 Nesin, A.g.y., s.179

“Metin: Bazen iki şahsiyetli insanlar oluyor; bir insan bedenine iki ayrı ve zıt ruh girmiş…

Metin: Dünyanın en iyi insanı sanılan biri, günün birinde bir de bakıyorsun, kendisinin de haberi olmadan, ikinci şahsiyetine bürünüp dünyanın en korkunç cinayetlerini işliyor.

Metin: Melek gibi adam içinde şeytanlar taşıyor.

Nuri: Kes artık!”158

Daha ileriki sahnelerde toros canavarı olduğu iddia edilecek olan Nuri’nin kişilik durumu üzerine birinci perdede ara ara veriler serpiştirilmiş ancak çatışma, ev sakinlerinin evde kalma mücadeleleri noktasında işlenmiştir. Oysa oyunun ana çatışması Nuri Sayaner’in toros canavarı olup olmaması ve olmasını durumunda ve olmaması durumunda Sayaner Ailesi’nin yaşamsal durumlarındaki farklılıklardır. Bu noktalardan hareketle söylenebilir ki; Toros Canavarı adlı oyun çatışma tekniği açısından atlamalı çatışmayı içinde sınıflandırılabilecek unsurlara sahiptir. Nuri Sayaner’in toros canavarı olmakla ilgili olan çatışmasında kimi basamaklar atlanmış, çatışma Nuri’nin polis karakoluna gitmesiyle aniden ortaya çıkmıştır. İnandırıcılığı zedelemeyen bu durum, daha sonra Nuri’nin gerçekte toros canavarı olmadığının ortaya çıkmasıyla da güçlendirilmiştir. Komedi türünün tersinleme ve “abartılı mantık” düşüncesi içinde Toros Canavarı adlı oyun sağlam bir çatışma örneğini ortaya koymaktadır.

1.3.1.3. Basamaklı Çatışma: Basamaklı çatışma, ana çatışma türleri içerisinde en