• Sonuç bulunamadı

Eldeki kaynaklar armoni (“ἁρµονία”) sözcüğünün ilk olarak Yunan kaynaklarında tetrakordların yapıtaşlarını oluşturan “genus”ların açıklanmasında kullanıldığını göstermektedir (Ferreira, 2002:5-7; Barker, 2004:120; Barker, 2007:36,239). Bu sözcük “bağlantı”, “uyum”, “yapı” anlamlarına gelip, Yunanlılar tarafından evreninin varoluşunun açıklanmasından müzikteki ses dizilerinin açıklanmasına kadar uzanan geniş bir yelpazede kullanılmıştır. Bu sözcüğün müzikteki karşılığı ise Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde iki veya daha çok sesin aynı anda kulağa hoş gelecek bir biçimdeki uyumu şeklinde verilmektedir. Bu tez çalışması bağlamında müziğin bir konusu olarak ele alınan armoni sözcüğü genelde

• 1750-1900 arasında Batı müziğine büyük ölçüde hakim olan homofonik8 üslubun yardımcı aracı olarak eşlikleme ve ezginin uyumu;

• ezginin eşliklenmesi sürecinde akorların ses partilerine yerleşim, birbiri ardına dizilme ve ilerleme ilkelerinin açıklanması;

• akorların armoni dışı sesler alması; aktarma ve modülasyonlarla müziğin gelişme yönünün açıklanması

gibi konuları kapsayan bir sözcüktür.

9.yy’a kadar teksesli (monodi) olarak yürüyen müzikal doku bu yüzyılda koşut organum9, heterofoni10 gibi ikiseslilik teknikleriyle teksesli yapısının dışına çıkmıştır. Organum tekniğinin Romanesk (1000-1150) döneme dek devam ettiği ancak bu dönemde ezgiye karşı ezgi tekniğinin geliştiği görülmektedir. Bu dönemde

8

Homofoni: (Eşlikli ezgi) Ezginin sadece bir parti tarafından yürütüldüğü ve diğer partilerin akorsal eşlik işlevi gördüğü müzik anlayışı. (Apel,1974).

9

Koşut organum (İng. parallel organum) 900-1050 yılları arasında kilise müziğinde uygulanan ve polifoninin başlangıcı olarak kabul edilen, ana ezgiyi (vox principalis) tam dörtlü veya tam beşli bir alt uzaklıktan bir yan ezginin (vox organalis) birebir eşlik ettiği müzik anlayışı. (Apel,1974).

10

Özellikle halk müziklerinde benimsenen, ana ezgiye küçük veya büyük ölçekte ek nota veya süslemelerle eşlik edilmesine dayalı müzik anlayışı

armoni sözcüğünün kullanım alanın genişleyerek yatay bir ezgi (subject) ve karşı ezgi (counter subject) anlayışını da (yani kontrpuan tekniğini de) içerisine aldığı ve bu anlayışın özellikle 12. ve 13.yy’larda Notre Dame Kilise Okulunda Leonin ve Perotin ile en yüksek seviyesini yakaladığı söylenebilir. Müzikte uyumu açıklayan armoni sözcüğü, müzikteki çokseslilik anlayışı değiştikçe bu değişimle eşgüdüm içerisinde değişen bir açıklamayı kapsar nitelikte bir sözcük olmuştur. Rönesans döneminde gelişen İtalyan köylü müziği villanella’da ortaya çıkan koşut (paralel) akor kullanımı kontrpuan yasalarının tamamen dışındadır ve frottola türünde kalıp akorların bir ezgiye eşlik etmesine dayalı dikey ve modal bir uyum gelişmektedir (Aksoy,1993:60). Bu gelişmeler göz önüne alındığında armoni sözcüğünün ilk kez ezgiye eşlik eden akorların ilişkileri açısından ele alındığı söylenebilir.

Koşut organumun 9.yy’da ortaya çıkışından 1600’lerde başlayan yaygın armoni anlayışının11 gelişimine kadar geçen sürede Batı sanat müziği melodik düzenleme ilkelerinden armonik ilkelere doğru kademeli bir geçiş sergilemiştir.

16.yy’ın sonlarına kadar hâkimiyet süren kuramsal anlayış, doğrusal modal ilkeler ışığında yazılmış bir doğrusal melodik çizgi ve buna kadanslarda, aktarmalarda, taklit edici pasajlarda, vs. eşlik eden polifonizmdir12. Bu şekilde ortaya çıkan çok sesliliğe modal armoni adı verilir.

Akorsal olarak yapılandırılmış perdeler, yapısal olmayan geçit sesleri, abantı ses ve geciktirme teknikleri ile ilgili yeni yapılanmaların gelişmesiyle oluşan akorsal armonik düzenlemeler birkaç yüzyıl boyunca gelişim göstermiştir. (Powers, 1980:417; Aktaran: Manuel,1989:70-94)

17.yy’a gelindiğinde artık modal armoninin yerleşik etkileri ve homofonik anlayışla yapılan eşlikleme yöntemi nedeniyle armoni sözcüğünün vokal müzik

11 İng. common practise harmony. Tonal armoninin tüm unsurlarıyla yerleştiği ve kabaca 1650-1900

tarihleri arasında Barok, Klasik ve Romantik dönem anlayışlarını içerisine alan armonik kurallar bütünü.

12

Polifoni (Çok ezgililik) İng. polyphony. Ezginin birbirinden bağımsız olarak tasarlanmış partisyonlar tarafından birarada yürütüldüğü müzik anlayışı.

dışında çalgı müziğinde de eşlikte akor kullanımı ve akorların ilişkilerinin ilkelerini açıklayan bir sözcük olduğu söylenebilir. Armoni sözcüğündeki bu anlam yerleşmesi barok üslup ile bir süreliğine kontrpuan tekniğine dayalı yatay bir uyumu açıklar olsa da 18.yy’ın ortalarından itibaren yerleşen tonal homofonik üslubun güçlü varlığı ve uzun süreli etkisi nedeniyle günümüzdeki anlamını bulmuştur.

Armoni sözcüğünün müzik bağlamında tarihsel süreç içerisinde yüklendiği anlamlar çok kısaca bu şekilde özetlenebilirken son 200 yıllık süreçte armoni sözcüğünün müzikte tanımlamasına yönelik olarak önde gelen ders kitaplarından aşağıdaki alıntılar yapılmıştır:

“Armoni, en dar anlamında, ayrık müzikal seslerin birleşimidir; en geniş anlamda ise, bu tür armonik yapıların ilerleyiş kurallarıdır.”13 (Percy,1880:8)

“Armoni, müziğin, akorların kuruluş, sınıflandırma ve ilerlemeleri üzerine uğraşan dalıdır”14 (Mansfield,1896)

“Armoni, seslerin birleşimini açıklayan bilim dalı ve bu birleşimleri kullanma sanatıdır”15 (York,1900:1)

“Armoni akorları inceleyen bilim dalıdır”16 (Anger,1905:41)

“Armoni müziğin dilbilgisidir. Genel olarak müzik yaratan ses ve akorların her şekildeki birleşimine uygulanır, akorların incelenmesi için gerekli kuralları barındırır. Özellikle bir akor şeklinde ses veren ve dizek üzerinde notalarla gösterilen değişik perdeli sesler kümesine uygulanır.”17 (Leavitt,1916:1)

13 Harmony, in its narrowest sense, is the combination of single musical tones; in its widest sense, the succession of such harmonies.

14 Harmony may be defined as that branch of musical study which relates to the construction, classification, and progression of chords.

15 Harmony is the science of tone combinations and the art of using such combinations. 16 Harmony is the science which treats of chords.

17 Harmony is the grammar of music. In general, it applies to any combination of tones or chords which produce music, embracing rules for the treatment of those chords. Specifically, it applies to a group of tones of different pitch sounded as a chord and represented by corresponding notes on the staff.

“Armoni: Eş zamanlı seslerin (akorların) ve arkitektonik, melodik, ritmik değer ve önemlerine ve bağıl ağırlıklarına göre birbirlerine ne şekilde bağlanabileceklerinin araştırılması”18 (Schönberg,1921:13)

“Müzikte akorlar ile sağlanan dikey çok seslilik olarak tanımlayabileceğimiz armoni, akorların bağlantılarından oluşan bir bilim dalıdır.” (Bakihanova,2003:5)

“Armoni, iki veya daha fazla perde eş zamanlı çalındığında ortaya çıkan seslerdir. Müziğin, yatay yöndeki bileşenlerinin birleşiminden oluşan, düşey yönüdür”19 (Kostka,Payne, 2008:ix)

Benzer Belgeler