• Sonuç bulunamadı

En küçük toplum birimi olarak tanımlanan aile, insan yaşantısı üzerinde doğumdan önce başlayan ve doğumdan sonra ilk gelişim yıllarından yaşamın sonuna kadar etkinliğini sürdüren bir kurumdur.Çocukların yaşamdan doyum sağlamaları, işlevlerini beklenen biçimde yerine getirmeleri ve yaşadığı topluma uygun bir birey olarak yetişmeleri önce aile çevresinde sağlanmaktadır.Doğumdan itibaren en önemli yıllar aile ortamında geçmekte, diğer kişi ve kurumlarla ilişki sonradan başlamaktadır. Her sosyokültürel sistemde kadın erkek ilişkilerinin düzenlenmesi, doğan çocuğun bakımı, eğitiminden ve sağlığından aile sorumludur. Ailenin yasalarla belirlenen işlevleri yanında geleneklerle belirlenen görevleri de vardır. Aile, içinde bulunduğu toplumun alt birimi olarak onun özelliklerini taşır. Toplumun değer yargılarını, gelenek ve göreneklerini, beğenilerini, inançlarını ve ön yargılarını yansıtır ve bunları üyeleri yoluyla nesilden nesle aktarır. Toplumla sürekli alışveriş içinde çalışır. Çocuğun bulunduğu kültür çevresi içinde onu etkileyecek olan gelenek ve kurallar olmasına karşın, yargıların oluştuğu tercihlerin yapıldığı ya da en azından etkilendiği yer ailedir. Çocuğun yetiştiği ailenin yapısı, genişliği, sosyo – ekonomik ve kültürel düzeyi, onun ilk sosyal deneyimlerini, dolayısıyla sosyal ve duygusal olmak üzere bütün gelişimini etkiler (Koptagel,1981:37; Tok , 2001 : 34; Yavuzer, 1995: 136).

Bireyin sağlıklı olması, içinde yaşadığı ailenin işlevlerini sağlıklı bir biçimde yerine getirmesiyle mümkündür. Aile işlevlerinin sağlıklı olması üyelerini olumlu etkiler. Üyelerinin kendileriyle ve birbirleriyle barışık ve iletişim halinde olması ailenin bütünlüğü için önemlidir (Bulut, 1993:1 ).

Ailenin çocuğa karşı tutumları ve özellikle annesi ile ilişkileri çocuğun kişiliğinin şekillenmesinde çok önemlidir.Sağlıklı bir aile ve anne-çocuk ilişkileriyle büyüyen çocuklar sağlam bir kişilik kazanmakta, ilerleyen yıllarda onlar da sağlıklı aileler kurmaktadır (Yavuzer, 2003 : 39).

Anne çocukla biyolojik ve psikolojik olarak derin bir ilişki içindedir. Anne çocuğun yaşamındaki ilk saat ve günlerden başlayarak çocuğun ilk bakıcısı, ilk

koruyucusu, ilk ilişki kurduğu, ilk güvendiği ve sevgi aldığı kişidir. Çocuğun başkasına karşı gösterdiği tutum ve davranışlar, annesi ile kurduğu ilk ilişki biçimine göre şekillenmektedir.Anne, çocuk için, içinde yaşanılan dünyanın yorumlanmasında ve toplumun temsil edilmesinde ilk örnektir. Çocuğun çevresindeki eşya ve olaylarla kurduğu ilişki biçimi, annesi tarafından gösterilen ilişki biçimine göre oluşur ve biçimlenir. Çocuk dünyayı annesinin açıkladığı biçimde algılar ve onun tepkileri ile tanır ve öğrenir. Çocuğun gelişiminde çok önemli rol oynayan annenin boşanma, ölüm, terk gibi nedenlerle aileden ayrılması çocuğun sosyalleşme sürecine zarar vererek saldırganlık, bağımlılık, inatçılık gibi davranışlar geliştirmesine neden olabilmektedir (Ağlamaz, 2003:8).

Bu doğrultuda araştırma, Bingöl ili örnekleminde, geniş ve çekirdek aile yapılarında anne - çocuk ilişkilerinin incelenmesi amacıyla planlanmıştır.

3. 1. Alt Amaçlar

1. Araştırmaya katılan örneklem grubunun demografik özellikleri nelerdir?

2. Annelerin çocuklarıyla olan ilişkileri nasıldır?

Çekirdek ailede yaşayan annelerin çocuklarıyla ilişkileri nasıldır? Geniş ailede yaşayan annelerin çocuklarıyla ilişkileri nasıldır?

Geniş ve çekirdek ailede yaşayan annelerin çocuklarıyla ilişkileri arasında ne gibi farklar vardır?

3. Annelerin çocuklarıyla olan ilişkileri Aile yapısına

Gelir düzeyine Annelerin yaşına

Annelerin öğrenim durumuna Sahip olunan çocuk sayısına Çocukların cinsiyetlerine

Doğum sırasına göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir?

4. Çocukların anneleriyle olan ilişkileri Aile yapısına

Gelir Düzeyine Annelerin yaşına

Annelerin öğrenim durumuna Sahip olunan kardeş sayısına Cinsiyete

Doğum sırasına göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir?

5. Annelerin çocuklarıyla olan ve çocukların anneleriyle olan ilişkilerine bakış açıları arasında ilişki var mıdır?

4. 2. Araştırmanın Önemi

Sanayi devriminin başlamasıyla birlikte dünyadaki görünüm de değişmeye başlamıştır.Teknoloji toplumların yaşam biçimlerini büyük ölçüde etkilemiştir.Yaşam standartlarını büyük ölçüde değiştirmiştir.Bu değişimden öncelikle aileler etkilenmiştir.Üretim arttıkça ailenin yapısında da köklü gelişmeler yaşanmış, farklı olgular oluşmuştur.Aileler yavaş yavaş küçülüp geniş aileden çekirdek ailelere dönüşmeye başlamıştır.Ailedeki bu değişmeler aile ile ilgili araştırmalara gereksinimi arttırmış,gerek aile yapılarıyla ilgili gerekse aile ilişkileriyle ilgili birçok araştırmalar yapılmıştır.Aile her geçen gün önemini daha da arttırmıştır (Muluk, 2004:28).

Sağlıklı bireyler yetiştirmek ailenin temel görevlerinden biridir.Bunun için ailenin sağlıklı ve güçlü olması gerekir.Ailenin sağlıklı olması, üyelerin birbirleriyle olumlu ilişkiler içinde olmaları ve rollerini beklenen düzeyde yerine getirmekle mümkün olmaktadır.Anne –babanın uyumu yada uyumsuzluğu çocuğun uyumunu da etkilemektedir.Çocuğun kişiliğinin oluşumu,benlik saygısının gelişimi,özdeşim modeli olan anne-babasının kişilik yapılarına bağlıdır.Anne ve babasını model alan çocuk istenen veya istenmeyen davranışları onlardan öğrenir, kendini bu doğrultuda yönlendirir.Aile bireylerinin birbirleriyle ilişkilerinin sevgi, saygı temeline

dayanması çocuğun gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır.Benlik saygısı,sosyal ve duygusal gelişimi gibi tüm gelişim özellikleri,ancak duygu ve düşüncelerine değer verilen ve ifade etmesine imkan sağlanan bir aile ortamında filizlenip gelişebilir.Birbirlerini olduğu gibi kabul edip destekleyen aile üyeleri yeni nesillerin de benlik tohumlarını ekmektedirler (Yavuzer, 2003:41).

Toplumdaki değişmelerin aile yapısında da değişiklere neden olması ve ailenin her geçen gün öneminin artması, ailede yetişen çocuğun kişiliğinin ve geleceğinin aileyle olan etkileşimine bağlı olarak şekillenmesi nedeniyle bu çalışma aile yapısı ve aile içi ilişkilere ışık tutması açısından önemlidir.

Toplumun temel taşı ailedir. Toplumun sağlıklı ve huzurlu olması ise ailelerin sağlıklı ve huzurlu olmasıyla ilişkilidir. Bu nedenle aile içi ilişkilerin bilinmesi gerekir. Aile içindeki temel ilişkilerden birisi de anne-çocuk ilişkisidir.

Daha önce yapılan birçok çalışma aile-çocuk ilişkisinin çocuklarda görülen davranış problemlerine olan etkisini ele almış ve aile – çocuk ilişkisinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu çalışmanın çıkış noktası ise ailenin çocuğun hayatındaki ilk model olmasıdır. Ayrıca ailenin çocukla olan ilişkisi kadar çocuğun da aileyle olan ilişkisini yansıtması açısından önemlidir.

Yaşamın ilk yıllarından itibaren çocukların aileleriyle, özellikle de anneleriyle kuracakları başarılı ilişki, koşulsuz sevgi ve güven bağının, onların gelecekteki hayatlarının temeli olacağı bilinmektedir. Dolayısıyla sağlıklı aile ortamı, sağlıklı çocuk, sağlıklı nesiller de sağlıklı ve mutlu bir geleceğin teminatı demektir.Bu da ancak başarılı ilişkilere sahip ailelerde gerçekleşebilmektedir.Bunun içinde başta aileler, özelliklede anneler geleceğin teminatı ve sahibi olan çocuklara yaşamın ilk yıllarından başlayarak gerekli desteği vermeli ve sağlıklı bir iletişim kurmaya özen göstermelidirler.

Bu bilgiler ışığında, Bingöl ilinde yapılacak olan bu çalışma geniş ve çekirdek ailelerin demografik bilgilerinden de yaralanılarak, annelerin çocuklarıyla

ve çocukların anneleriyle olan ilişkilerini, anne ve çocuklarının birbirleriyle olan ilişkilerine bakış açılarının farklı olup olmadığını ortaya koyması ve bu alanda yapılacak olan çalışmalara kaynak olması açısından önemlidir.

3. 3. Varsayımlar

Araştırmada seçilen örneklemin evreni temsil ettiği varsayılmaktadır.

Aile Çocuk İlişkileri Ölçeği Anne Formunun (PARQ), anne çocuk ilişkisini ölçtüğü varsayılmaktadır.

Aile Kabul ve Reddetme Ölçeği Çocuk Formunun (PARQ), anne çocuk ilişkisini ölçtüğü varsayılmaktadır.

Anne ve çocukların konuyla ilgili sorulara objektif olarak cevap verdikleri varsayılmaktadır.

Aile Kabul ve Reddetme Ölçeği ve Aile Çocuk İlişkileri Ölçeği ‘nin araştırma için gerekli verileri sağladıkları varsayılmaktadır.

5. 4. Kapsam ve Sınırlılıklar

Bu araştırma 2007-2008 eğitim-öğretim yılında, Bingöl il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi ilköğretim okullarının 8. sınıfına devam eden, parçalanmamış aileye sahip olan ve normal gelişim gösteren öğrenciler ile annelerini kapsamaktadır.

Bu araştırma geniş ve çekirdek aile yapısındaki resmi ilköğretim okuluna devam eden çocuklar ve anneleriyle sınırlıdır.

Anne - çocuk ilişkileri, “Aile - Çocuk İlişkileri Ölçeği - Anne Formu (PARQ)” nun ölçtüğü niteliklerle sınırlıdır.

Çocuk-anne ilişkileri, “Aile Kabul ve Reddetme Ölçeği- Çocuk Formu (PARQ)” nun ölçtüğü niteliklerle sınırlıdır.

Benzer Belgeler