• Sonuç bulunamadı

3. TARTIŞMA VE SONUÇ

3.1. ARAŞTIRMANIN ANALİZ SONUÇLARI

Bu çalışmanın amacı, çocukluk çağı travmatik yaşantılarının yetişkinlik döneminde yaşanabilecek olumlu ve ya olumsuz bir olay karşısında kişinin tutum ve davranışlarının belirlenmesindeki ve bilişsel duygu düzenleme stratejilerinin seçimindeki rolü üzerine inceleme yapmak, bu durumun psikolojik iyi oluş üzerindeki etkisine bakmak olarak belirlenmiştir.

Bu araştırmada, çocukluk çağı travmaları, bilişsel duygu düzenleme stratejileri ve yetişkinlik dönemi psikolojik iyi oluş arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Ayrıca bu kavramların psikolojik semptomların varlığına olan etkisine de bakılmıştır. Araştırmada yer alan değişkenler, araştırmanın amacı doğrultusunda uygun istatistiki yöntemlerle gerekli incelemeler yapılmış olup yapılan analizler sonucunda konu hakkında çeşitli bulgular elde edilmiştir.

Araştırmanın hipotezlerini sınamadan önce araştırmada kullanılacak olan ölçekler hakkında güvenirlik belirlenmesi amacıyla Cronbach Alfa Katsayıları hesaplanmış, güvenirlik katsayılarının araştırma için yeterli seviyede olduğu görülmüştür.

Sosyo-demografik özellikler hakkında çeşitli sınıflandırmalar yapılarak ölçeklerin toplam ve alt boyut puan ortalamalarının farklılık gösterip göstermediği Bağımsız Örnek t Testi, tek yönlü varyans analizi, Post hoc Scheffe testi, Mann- Whitney U testi gibi testler kullanılarak gerekli incelemeler yapılmıştır.

Konular hakkında kullanılan ölçekler ile ilgili yapılan çalışmalar doğrultusunda, ölçeklerden elde edilen toplam puanlar ve alt boyut toplam puanlar ile aralarındaki ilişki olup olmadığı Korelasyon Analizi ile incelenmiştir. Yapılan analizler sonucuna göre “çocukluk çağı travmaları, bilişsel duygu düzenleme ve psikolojik iyi oluş

63 arasında ilişki vardır” hipotezini destekler nitelikte olduğu görülmüştür. Çocukluk çağı travmalarının bilişsel duygu düzenleme ve psikolojik iyi oluş ile istatistiksel olarak anlamlı yönde bir ilişkisi olduğu, psikolojik semptom varlığı ile de ilişki içerisinde olduğu bulunmuştur. Ölçek puanları arasındaki ilişkiler Pearson Korelasyon Analizi ile değerlendirilmiştir. ÇÇTÖ-Emosyonel istismar, fiziksel istismar, fiziksel ihmal ve emosyonel ihmal alt boyutları toplam puanı ile Psikolojik İyi Oluş Ölçeği toplam puanları arasında zayıf ve negatif yönde anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Ayrıca ÇÇTÖ toplam puan ortalamaları ve KSE alt boyutları toplam puanları arasında anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. ÇÇTÖ toplam puanları ile BDDÖ bazı alt boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır.

Çocukluk çağı travmalarının cinsiyete göre değişip değişmediğini görmek amacıyla Bağımsız Örnek t Testi uygulanmıştır. Analiz sonucunda çocukluk çağı travmatik yaşantıların cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır. Erkek katılımcıların ÇÇTÖ-fiziksel ihmal, emosyonel ihmal alt boyutlarının ve ÇÇTÖ toplam puan ortalamalarının kadın katılımcılara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptanmıştır. Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği toplam puan ortalamalarının katılımcıların medeni durumu, eğitim durumu, gelir durumu, yaşamın büyük bölümünü geçirdikleri yer, fiziksel ve ruhsal hastalık durumuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklılık göstermediği saptanmıştır ancak bazı ÇÇTÖ alt boyut toplam puanları ile istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklılık saptanmıştır. Çocukluk çağı travmalarının algılanan gelir durumuna ve ailedeki fiziksel hastalık varlığına göre anlamlı düzeyde farklılık gösterdiği, durumunu ‘iyi’ düzeyde bildiren katılımcıların ‘orta’ ve ya ‘kötü’ düzeyde bildirenlere göre daha düşük ÇÇTÖ puan ortalamalarına sahip oldukları görülmüştür. Ailede fiziksel hastalık bildiren katılımcıların ise daha yüksek ÇÇTÖ puan ortalamalarına sahip oldukları, özellikle ÇÇTÖ-Emosyonel istismar ve ÇÇTÖ-Emosyonel ihmal alt boyut puanlarının anlamlı düzeyde yüksek olduğu saptanmıştır.

Bilişsel Duygu Düzenleme Ölçeği toplam ve alt boyut puanları ortalamalarına bakıldığında sosyo-demografik özelliklere göre genel olarak BDDÖ alt boyutlarında

64 istatistiksel anlamda bir farklılık olmadığı ancak sağlık durumu ve bazı bilişsel duygu düzenleme stratejileri arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür.

Psikolojik İyi Oluş Ölçeğinin toplam puan ortalamalarına bakıldığında cinsiyete göre değişip değişmediğini görmek amacıyla Bağımsız Örnek t Testi uygulanmıştır. Cinsiyete göre PİOÖ toplam puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadığı saptanmıştır. Eğitim durumu, yaşamın büyük bölümünün geçirildiği yer ve gelir durumu açıcısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Psikolojik iyi oluşun medeni duruma göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu, evli katılımcıların bekar, dul ve ya boşanmış katılımcılara göre daha yüksek PİOÖ puan ortalamasına sahip oldukları saptanmıştır. Ayrıca ruhsal hastalık varlığı ve psikolojik iyi oluş arasında anlamlı bir ilişki olduğu, ruhsal hastalık bildiren katılımcıların bildirmeyenlere göre anlamlı ölçüde daha yüksek PİOÖ toplam puanına sahip oldukları görülmüştür.

Çalışmada kullanılan Kısa Semptom Envanteri ile kişilerde görülen psikolojik semptom özelliklerine bakılmak istenmiş, eğitim düzeyine ve cinsiyete göre KSE- Depresyon alt boyutu ile aralarında anlamlı fark gösterdiği saptanmıştır. Yüksek lisans düzeyinde olanların ve kadın katılımcıların puanlarının diğer gruplara göre anlamlı ölçüde daha düşük KSE-Depresyon puanına sahip oldukları görülmüştür. Ayrıca ruhsal hastalık varlığının KSE-Depresyon ve KSE-Anksiyete puanları ile anlamlı ilişki içerisinde olduğu, ruhsal hastalık bildiren katılımcıların anlamlı ölçüde daha yüksek KSE-Depresyon ve KSE-Anksiyete puanlarına sahip oldukları saptanmıştır.

3.2. ARAŞTIRMAYA KONU OLAN KAVRAMLARIN

Benzer Belgeler