• Sonuç bulunamadı

3. YÖNTEM

3.1. Araştırma Deseni

3.1.9. Araştırma etiği

Etik prosedürler tüm araştırmaların önemli bir parçasıdır. Üniversiteler, ajanslar ve örgütler gibi tüm resmi araştırma enstitülerinin araştırmanın yürütülmesi ilişkin birtakım kural ve düzenlemeleri mevcuttur (Stringer, 2014). Mertler (2006)’e göre, araştırma etiği, özellikle insanlar ile ilgili yapılan araştırmalarda araştırmanın yürütülmesini içeren ahlaki konuları kapsar. Araştırmaya katılan katılımcılara nasıl davranılacağına, katılımcılara gösterilen dürüstlük ve şeffaflığın derecesine ve sonuçların raporlanma biçimine dikkat edilmesi gerekir. Bu nedenle araştırma sürecinde katılımcıların herhangi

126

bir zarar görmesini engellemek adına bazı tedbirlerin alınması gerekir. Stringer (2014, s.55)’a göre, alınması gereken önlemler şöyledir:

x Araştırmanın amacı, kullanımı ve olası sonuçlarıyla ilgili katılımcılar bilgilendirilmeli,

x Katılımcılar araştırmayı reddetme hakkına sahip olmalı,

x Katılımcılar istedikleri herhangi bir zamanda araştırmadan çekilebilmeli,

x Elde edilen veriler başkalarıyla paylaşılmayacak şekilde güvenli bir ortamda saklanmalı,

x Katılımcıların kimliklerini ortaya çıkaracak her türlü bilgi, onların sözlü ya da yazılı izni olmadan kamuyla paylaşılmamalıdır.

Araştırmacı bu çalışmanın her aşamasının etik ilkeler doğrultusunda gerçekleşmesine oldukça özen göstermiştir. Öncelikle araştırmanın ilk aşamasının uygulanmasından önce üniversiteden etik kurul iznini almak için gerekli izin belgelerini hazırlamış ve 08.10.2014 tarihinde enstitü etik yayın kurulu onayına sunmuştur. EK-14’te araştırmanın uygulanmasına ilişkin enstitü etik yayın kurulu onayı yer almaktadır.

Ayrıca araştırmanın ikinci süreci kapsamında uygulama sürecine ilişkin alınan izinlere de EK-15’te yer verilmiştir. Araştırmanın uygulama sürecinin ilk haftasında katılımcılara araştırmanın amacına, önemine ve kullanımına ilişkin bilgilendirmeler yapmıştır. Ayrıca katılımcılara araştırma süresince elde edilecek video kayıtları, yapılacak görüşmelerin ses kayıtları ve gerçekleşecek sanatsal çalışmaların, yazılı metinlerin hem bu araştırmada hem de ileride yapılacak akademik yayınlarda da kullanılabileceğine ilişkin 16, EK-17, EK-18 ve EK-19’da yer alan katılımcı izni formlarını dağıtmıştır. Bu bağlamda gönüllülük ilkesine dayanarak bu form yoluyla katılımcıların izinleri alınmıştır.

Araştırmacı veri toplama sürecinde katılımcılara araştırmanın amacı ve toplanan verilerin nasıl kullanılacağına ilişkin tekrar tekrar bilgilendirmeler yapmıştır. Böylece araştırmacı güvenli bir ortam oluşturmaya ve sürecin daha akıcı hale gelmesini sağlamaya çalışmıştır. Verileri analiz etme aşamasında ise katılımcıların kimliklerini ortaya çıkarmamak için araştırmacı tarafından katılımcılara kod isimler verilmiştir.

Araştırmanın raporlaştırılmasında ise katılımcıların görüşlerinden doğrudan alıntılar yapılmasına, araştırma sürecine ilişkin olumlu ve olumsuz her türlü görüşlerine yer verilmesine ve araştırma metninin okuyucuya uygun, akıcı ve sade bir dille aktarılmasına özen gösterilmiştir. Son olarak araştırma raporunun ilgili kişilerle (tez danışmanları, komite üyeleri) paylaşılması sağlanmıştır.

127 4. BULGULAR VE YORUM

Bu bölümde araştırma kapsamında elde edilen nitel veriler, araştırma sorusunun alt problemleri temel alınarak sunulmuştur. Creswell (2012) tema türlerinden büyük fikirleri temsil eden temalara ‘Büyük Tema’ adını vermiştir. Bu araştırmada da bulguların aktarılması araştırmanın alt problemleri doğrultusunda şekillenen ‘Fark Et’,

‘Uygula’, ‘Bağlantı Kur’ ve ‘Deneyimle’ olmak üzere dört büyük tema perspektifinde gerçekleştirilmiştir (Bkz. Şekil 4.1). Ayrıca bulgularda metin içerisinde yapılan çeşitli alıntılara, araştırmacının kişisel görüşlerini yansıtan yorumlara ve katılımcıların görüşlerinden doğrudan yapılan alıntılara yer verilmiştir.

Şekil 4.1. Fark et- Uygula- Bağlantı Kur- Deneyimle ana temaları

128 4.1. Fark Et

Yapılan veri analizleri kapsamında öğretmen adaylarının önce görsel kültür öğretimine ilişkin farkındalıkları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu farkındalık araştırmanın alt amaçlarından “Günlük görsel kültür deneyimlerine yönelik farkındalık nasıl oluşturulmaktadır?” sorusu ile çözümlenmiştir. “Fark Et” biçiminde adlandırılan bu ana tema, günlüklerin, görüşmelerin ve dokümanların incelenmesiyle ‘gündelik yaşamda görsel kültürün keşfi’ teması altında toplanmıştır. Bu tema da ‘görsel imgelere yönelik farkındalık’, ‘toplumsal sorunlara yönelik farkındalık’ ve ‘görsel imgeleri yorumlama’

olmak üzere üç alt temada ele alınmıştır (Bkz. Şekil 4.2). Aşağıda bu alt temalar altında yer alan kodlar dikkate alınarak ulaşılan bulgular ve yorumlar sunulmuştur.

Şekil 4.2. “Fark Et” ana temasına ilişkin tema ve alt temalar

4.1.1. Gündelik yaşamda görsel kültürün keşfi

Mirzoeff’e (1998, s.125) göre, “Zamanımızın yoğun görsel çağında gündelik hayat, görsel kültürdür.” Gündelik yaşamda görsel kültürün keşfi teması, araştırmanın alt sorularından biri olan “Öğretmen adaylarının günlük görsel deneyimlerine yönelik farkındalığı nasıl oluşturulmaktadır?” sorusu çerçevesinde şekillendirilmiştir. Bu tema;

‘görsel imgelere yönelik farkındalık’, ‘toplumsal sorunlara yönelik farkındalık’ ve

‘görsel imgeleri yorumlama’ olmak üzere üç alt temada çözümlenmiştir (Bkz. Şekil 4.3).

129

Şekil 4.3. “Günlük yaşamda görsel kültürün keşfi” temasına ilişkin alt temalar ve kodlar

4.1.1.1. Görsel imgelere yönelik farkındalık

Araştırma kapsamında öncelikle öğretmen adaylarının gündelik yaşamlarında görsel imgelere yönelik farkındalıklarının nasıl oluştuğu üzerine odaklanılmıştır.

Öğretmen adaylarının görsel imgelere yönelik farkındalığı; görsel kültürün ne olduğunu anlamaları, gündelik yaşamlarında görsel kültür formlarının [reklam, afiş, popüler kültür ürünleri vs] etkisini fark etmeleri, karşılaştıkları imgeleri eleştirel bir tavırla sorgulamaları ve sonunda da görsel çevreye karşı daha dikkatli ve eleştirel bakmaya başladıklarına ilişkin söylemlerinden oluşturulmuştur.

Öğretmen adayları daha önceden görsel kültürle ilgili bilgilerinin yetersiz olduğunu fakat sınıf içi yapılan tartışmalar, sunumlar üzerinden gündelik yaşamlarında görsel kültürün alanlarını, işlevlerini, görsel ve kültür kavramlarını irdeleyerek ‘görsel kültürü anlamaya’ başladıklarını ifade etmişlerdir. Görsel kültürle ilgili Seda düşüncelerini

“Görsel kültür, kamusal alanlar olsun, galeriler olsun, sokak caddesi vb. alanlarda her yerde karşımıza çıkmaktadır. Çevremizi daha çok gözlemlemeye ve minimalist hale getirip anlamaya çalışabiliriz (ÖAYG, 18.03.2016)” şeklinde açıklamıştır. Seda görsel kültürü; kamusal alanlar, galeriler, sokaklarla ilişkilendirerek günlük hayatımıza nüfus eden bir kavram olarak algılamaktadır. Ayrıca çevreyi anlamak için gözlemlememiz ve

130

bazı şeyleri elememiz gerektiğini düşünmektedir. Görsel kültürü görmek ve bakmak üzerine yorumlayan Ahmet ise ifadelerini “Görmek ve bakmak kavramları çerçevesinde görmeyi sağlamak ve bu görüntülerle ortaya bir şeyler koyabilmek (ÖAYG, 18.03.2016)” biçiminde dile getirmiştir. Ahmet için görsel kültürün görme ya da görselleştirme yoluyla insan tarafından oluşturulan bir şey olduğu söylenebilir. Bazı öğretmen adaylarının da görsel kültür kavramının ne anlama geldiğini ‘işlevsellik’, ‘ileti’

ve ‘insan ürünü’ gibi kelimeler üzerinden yorumladıklarına rastlanılmıştır. Bu bağlamda öğretmen adaylarından Hatice düşüncelerini “Görsel kültürle ilgili bilmediğimiz veya yanlış bildiğimiz şeyleri öğrenip hayatımızdaki görsel kültür ögelerinin ne olduğunu işlev ve amaca yönelik şeyler olduğunu yaşamımızla ilişkilendiriyorum (ÖAYG, 18.03.2016)” şeklinde açıklarken, Feyza görüşlerini “Yapılan etkinlikte görsel kültürün yaşamımızdaki izlerinin farkındalığına vardım. İnsanların bir mesaj iletmek istediği ve estetik kaygı güttüğü çalışmaların önemini kavradım (ÖAYG, 18.03.2016)” biçiminde açıklamıştır. Burcu ise “Görsel Kültür’ün altında yatan bilmediğimiz anlamlarını ve görsel kültürün neye hangi alana hizmet ettiğini, görsel ve kültür kavramlarının farkını görsel kültürün bir insan ürünü olduğunu daha iyi öğrenmiş oldum (ÖAYG, 18.03.2016)” biçimde dile getirmiştir. Ayrıca Burcu, “Görsel kültürün geçmişten günümüze kadar gelen bir kavram olduğunu, geçmişte de günümüzde de kendi içinde bir anlatış, mesaj, ifade biçimi olarak sunulduğunun farkına vardım (ÖAYG, 18.03.2016)”

açıklamasıyla da görsel kültürün geçmişten günümüze varolduğunu ve kendi içinde bir ileti taşıdığını düşünmektedir. Hatice, Feyza ve Burcu’dan elde edilen bu bulgulara dayanılarak, Barnard (2010)’ın görsel kültür kavramına yönelik insan yapımı görsel etkileri taşıyan, işlevsel, estetiksel ve iletişimsel ifadeler üzerinden yaptığı en genel tanımlamaya gönderme yapılabilir.

Görsel kültür temelli bir sanat eğitimi, yalnızca sanat eserlerini öğrenmeyi değil, günümüzün medya ve görsel kültüründe yaratılan ve karşılaşılan görsel formların kapsamı ve çeşitliliğiyle de ilgilenir (Suilivan, 2002). Bu kapsamda sanat eğitiminde öğrencilerin görsel kültür formlarının [reklam, afiş, popüler kültür ürünleri vs] cezbedici gücü üzerine düşünmelerinin ve bu gücün farkına varmalarının önemli olduğu söylenebilir. Bu araştırmada kültürel dönüşümden yansımalar öğretim etkinlikleriyle ilgili öğretmen adaylarının görüşleri incelendiğinde gündelik yaşamda görsel imgelerin ne kadar güçlü olduğuna ilişkin görüşleri ‘Görsel imgelerin gücünü keşfetme’ koduyla çözümlenmiştir. Araştırmada öğretmen adaylarının görsel imgelerin gücüne ilişkin

131

görüşlerine; afişlerin, reklamların biçimsel ve anlamsal özellikleri üzerine değindikleri veri birimlerinde rastlanmıştır. Reklamların biçimsel yönden gücüne değinen Seda düşüncelerini “Reklamlar insanların ihtiyacı dışında renkler, spot ışıklar, görsellerle ve yanılsamalarla insanları etkilemektedir (REF, 15.04.2016)” şeklinde açıklarken, Yeşim de reklamların biçimsel özelliklerine yönelik bir ürünü satın almaya isteklilik gösterdiğini düşünmektedir. Bu görüşleriyle ilgili düşüncelerini şöyle dile getirmiştir:

Günlük yaşamda kendi ilgi alanıma yönelik olan reklamlar ilgimi çeker fakat bazen bazı reklamlarda öyle imgeler öyle renkler kullanılıyor ki kendimi o reklamı incelerken buluyorum. Örneğin ihtiyacım olmayan ve almayacağım bir ürünün reklamı çok çarpıcı olduğu için o üründen etkilendiğimi ve istek uyandırdığını fark ediyorum. Bu yüzden imgelerin bizim üstümüzdeki etkisi büyük (REF, 15.04.2016).

Bu bulgulara göre, öğretmen adaylarından Seda ve Yeşim için gündelik yaşamlarında reklam imgelerinin biçimsel estetik özellikler açısından gücünün farkında oldukları söylenebilir. Öğretmen adaylarından Burcu ise reklamların daha çok tüketim üzerinden teşvik edici olduğunu düşünmektedir. Bu konuyla ilgili görüşlerini şöyle açıklamıştır:

Reklamların çoğu tüketime yöneliktir. Alışveriş yeme içme, teknoloji vb. alanları kapsamaktadır. Alışverişe teşvik eden örneğin bir lüks markanın kullandığı kadın imgesi, bu imgenin bir pop yıldızı olması, sunduğu ürünün onun üzerinde, elinde olması “o da kullanıyor” gibi mesajlar vermesi toplumu daha özendirici hale getirmektedir (REF, 15.04.2016).

Burcu için reklam imgelerinin anlamsal yönden özellikle de kültürel kodlar [kadın imgesi] aracılığıyla gündelik yaşamda daha cezbedici olduğunun farkında olduğu söylenebilir. Burcu gibi reklamların tüketim için kullanımına değinen Hatice düşüncelerini şöyle ifade etmiştir:

Hayatımda olan birçok reklamın tüketim için para kazanmak için kullanılan ve insanlara bunları satarken bunu hissettirmeden yapmaları benim dikkatimi çekti. Ben bunu bu derste işlemesem belki de sorgulamayacaktım üzerinde durmayacaktım (REF, 15.04.2016).

Hatice, bu ders sayesinde reklamların daha çok tüketim amaçlı kullanılmasının farkına vardığını düşünmektedir. Araştırmacının öğretmen adaylarının bu görüşlerini içeren ders sürecine ilişkin gözlem ve görüşleri günlüğüne şu şekilde yansımıştır:

Bu haftaki derse görsel kültür formları [afiş, reklam] üzerine hazırladığım sunumla başladım. Sunum esnasında öğretmen adaylarının görsel kültürün anlamı nasıl şekillendirdiği, kodladığı ve sorguladığı yolları farketmeleri için reklam görselleri üzerinden sorular sordum. Bu sorular; reklamlar size nasıl bir mesaj veriyor? Reklamlarda izleyicinin dikkatini çekmek için ne tür görsel biçimlerden [renk, doku, desen, çizgi, şekil vb]

132

yararlanılmıştır? Reklamlardaki kadın ve erkek rolleriyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?

oluşmaktaydı. Bu sorular sayesinde derste onların birbirleriyle diyaloga girebilecekleri, farklı bakış açılarını tartışabilecekleri ve görsel imgelere ilişkin farkındalık kazanacakları bir ortam yarattım. Böylece daha önceki derselere göre bu hafta katılım daha çok oldu ve görseller üzerinden yapılan yorumlar oldukça zengindi (AG, 08.04.2016).

Görsel kültürde eleştirel düşünmeye elverişli bir ortam yaratan popüler kültürün, günümüzün yoğun imge ve metin akışı içinde öğrencilerin düşüncelerinde eleştirel bir beceri oluşturabilmek için görsel kültür eğitimi ile ilişkilendirilmesi gerekir (Knochel, 2013). Bazı öğretmen adaylarının görsel imgelerin gücünü keşfederken eleştirel bir tavır takındıkları da görülür. Özellikle de popüler kültür imgelerinin gündelik yaşamda insanları etkisi altına alarak bireylerde duygu yoksunluğu yarattığı ve bireyleri sürekli tüketen bir kitle haline dönüştürdüğüne yönelik ifadelere rastlanılmıştır. Popüler kültürün etkisinde kalmanın bir yaşam biçimi haline geldiğini düşünen Burcu görüşlerini şöyle açıklamıştır:

Aslında çoğumuz popüler kültürün etkisinde kalarak bunu bir yaşam biçimine dönüştürerek, günlük yaşamımızda bunu sürekli yansıtmamız bizde bazı durumlarda duygu yoksunluğu yaratmaktadır. Bireyler olarak buna bazen dur dememiz gerektiğinin bilincinde olmalıyız (ÖAYG, 15.03.2016).

Burcu popüler kültürün gündelik yaşamdaki etkisine karşı toplumun da bilinçli olması yönünde uyarıda bulunmaktadır. Popüler kültürün insanların düşünme biçimlerini ele geçirdiğine inanan Ahmet ise bu konuyla ilgili düşüncelerini şöyle dile getirmiştir:

Popüler kültürde yer alan imgeler insanların düşünme tarzlarını ele geçirebilir bir hal almaktadır. Popüler imgeler çekiciliği ile insanları etkisi altına alarak bireyi topluma kazandırır edasıyla etkisiz hale getirebiliyor. Kültürel değerlerin bu ortamda yayılması bir yandan faydalı olurken diğer yandan kültürün değerini düşürebiliyor (ÖAYG, 15.03.2016).

Bu bulguya göre, popüler imgelerin çekiciliği karşısında insanların etkisiz hale geldiğini düşünen Ahmet için kültürel değerlerin kaybolmasına yönelik bir farkındalık da oluştuğu söylenebilir. Bir diğer öğretmen adayı Fatih ise popüler kültür imgelerin tüketime yönelik etkilerinden bahsetmektedir. Fatih görüşlerini şöyle ifade etmektedir:

Popüler kültür, görsel kültür imgelerini kullanılarak bizleri tüketim toplumu haline getiriyor.

Herkes yapıyorsa biz de yapalım, insanlar bir film popülerse o filmi izlediğini göstermek için o filmle ilgili ürünler satın alıyor. Böylece sürekli tüketen bir toplum haline dönüşüyoruz. Popüler görsel imgelerle bizi kandırmalarını istemiyoruz (ÖAYG, 15.03.2016).

Fatih bu ifadesiyle insanların biraz da gösteriş amaçlı popüler ürünleri tükettiğini düşünmektedir. Ayrıca bu imgelerin bizi kandırmaması yönünde de topluma bir uyarı

133

yaptığı düşünülebilir. ‘Görsel imgelerin gücünü keşfetme’ kodu altında verilen görüşlere göre, kitle iletişim araçlılarıyla hızla çoğalan imgelerin baştan çıkarıcı yapısıyla insanları etkilediği ve düşünceleri biçimlendirdiği söylenebilir. Bu nedenle öğretmen adaylarının bu imgelerle en çok karşılaşma alanlarından görsel çevreye yönelik farkındalık geliştirmeleri de önemlidir. Bu kapsamda araştırmada sınıf içi-dışı öğrenme etkinlikleriyle öğretmen adaylarının görsel çevreye katılımı sağlanarak görsel deneyimlerine yönelik farkındalık oluşturmak istenmiştir. ‘Görsel çevreye yönelik farkındalık’ biçiminde adlandırılan bu kod altında öğretmen adaylarının çevreyle etkileşimin güçlendiği, görselleri anlamlandırdıkları ve görsellerin dikkatlerini çektiğine yönelik bulgulara rastlanmıştır. Sokaktaki görsel kültür formlarını daha derine inerek incelediğini söyleyen Emir görüşlerini “Bu dersimizde aldığımız bilgiler, sokakta gördüğümüz reklam afişlerini yüzeysel değil de derine inerek incelememize yardımcı oldu (ÖAYG, 15.03.2016)” şeklinde dile getirmiştir. Emir ile benzer düşüncelere sahip olan Aylin ise düşüncelerini “Sokaklardaki, billboardlardaki, reklam panolarındaki afişleri artık daha dikkatli bir şekilde inceleyebileceğimizi düşünüyorum (ÖAYG, 11.03.2016)” biçiminde ifade etmiştir. Görsel çevreden yola çıkarak yapılan yorumlamaların çevredeki görselleri dikkate almasına yardımcı olduğunu düşünen Murat görüşlerini “Çevremizdeki görsellerden yola çıkarak yaptığımız yorumlar, anlatımlar ve karşılaştırmalar bizim çevremizdeki görsellerle iletişimizi ve etkileşimizi güçlendirerek farkındalığımızı artırdı (DDF, 12.05.2016)” şeklinde dile getirmiştir. Öğretmen adaylarından Türkan ise görsel çevreye yönelik farkındalığını şöyle ifade etmiştir:

Hocam hani biz böyle dışarı çıkıp gözlem falan yaptık ya mesela artık sokakta yürürken bir görseldeki ayrıntıyı fark edebiliyorum, görsele anlam yükleyebiliyorum. Kısacası, çevreyle etkileşimiz artık çok farklı, görsellere sadece bakıp geçmiyoruz (OGG2, 18.05.2016).

Bu bulgulara göre, görsel kültür öğretimi bağlamında okul dışı öğrenme ortamında gerçekleşen öğretim etkinliklerinin görsel çevreyi anlamlandırmada ve görsel imgelere yönelik farkındalık yaratmada etkili olduğu söylenebilir.

4.1.1.2. Toplumsal sorunlara yönelik farkındalık

Görsel kültüre yönelim, yeni teknolojiler, yeni ekonomik düzenlemeler ve değişen toplumsal oluşumlar arasında yeni bir ortak yaşamı kapsayan ve büyük ölçüde değişmiş bir toplumsal çevrenin farkına varılmasını temsil eder (Duncum, 1999). Araştırmanın

‘Popüler kültür’ etkinliği kapsamında öğretmen adaylarına görsel anlatı yapılarından film [Wall-e animasyon filmi] izletilmiştir. Sınıf ortamında bu film üzerinden

134

yorumlamalara gidilmiştir. Öğretmen adaylarının bu etkinlikle ilgili görüşlerini içeren araştırma verileri [günlükler, ders değerlendirme formu] incelendiğinde ‘teknolojiye bağımlılık’, ‘tüketim toplumu’, ‘doğanın yokoluşu’ gibi günümüzün toplumsal sorunlarına yönelik bir farkındalık oluştuğuna ilişkin bulgulara rastlanılmıştır. Ayrıca bu farkındalığın beraberinde ‘çevreyi koruma’, ‘saygı duyma’, ‘duyarlı olma’ gibi duyuşsal becerilere yönelik katkılar da sağladığı görülmüştür. Bu görüşler çerçevesinde şekillenen

‘toplumsal sorunlara yönelik farkındalık’ alt teması, ‘teknoloji ve çevre ilişkisini anlamlandırma’ ve ‘doğal çevreye duyarlılık’ olmak üzere iki kod altında ele alınmıştır.

Öğretmen adayları izledikleri animasyon filmi [Wall-e] üzerinden gündelik yaşamlarına ilişkin bazı çıkarımlarda bulunmuşlardır. Bunlar arasında teknolojiye olan bağımlılığın sosyal çevreye zarar verdiği, teknolojinin bilinçsiz kullanımıyla doğal çevrenin kirlenmesi gibi ‘teknoloji ve çevre ilişkisini’ anlamlandırmaya çalışmışlardır.

Teknolojinin iletişimi zayıflattığını, sosyal çevreye zarar verdiğini düşünen Aylin görüşlerini şöyle dile getirmiştir:

Teknolojiye bu kadar bağlanmamız gerektiğini anladım. Biz ne kadar teknolojiye bağlanırsak o kadar hayattan kopuyoruz, iletişimimizi kesiyoruz, sosyalleşme de son buluyor. Dış dünya ile bağlantımızı, ilgimizi kestikçe yavaş yavaş dünyayı da öldürüyoruz.

Böylelikle insanlığı da öldürüyoruz (ÖAYG, 08.04.2016).

Aylin teknolojiye olan bağımlılığın sosyal etkileşimi azalttığını ve bunun giderek insanlığı yok ettiğini düşünmektedir. Sosyal iletişim üzerine Aylin gibi benzer düşünceleri olan Feyza ise görüşlerini şöyle açıklamıştır:

Filmde ütopik bir yansıma var gibi gözükse de günümüz çağındaki insanlara da ince bir atıfta bulunmaktadır. Filmdeki gibi günümüzde de birbirlerinin yüzüne bile bakmadan aynı ortamda bulunup birlikte çalışan insanlar vardır. Bu film sayesinde bu durumun etkisini azaltmak için çevremdeki insanlarla göz teması kurup küçük diyaloglar kurmaya özen gösterdim (ÖAYG, 08.04.2016).

Feyza filmde insanlar arasında gözlemlediği iletişim sorununu gündelik yaşamında kurduğu diyaloglar yoluyla gidermeye çalışmıştır. Filmde teknoloji, çevre kirliliği ve iletişimsizlik gibi konuların işlendiğini ve bu konuların şu anda gündelik hayatı etkilediğini düşünen Hatice de görüşlerini “Teknolojiye hapsolmaya başlıyoruz. Ona bağlanıyoruz ve böylece etrafımızdaki kişilerle, ailemizle olan iletişimimiz zayıflıyor.

Her şeyi bilinçsiz bir şekilde kullandığımız için de çevre kirliliğine neden oluyoruz (ÖAYG, 08.04.2016)” biçiminde açıklamıştır. Hatice teknolojiye olan bağımlılığın doğal çevreye de zarar verdiğini düşünmektedir. Bazı öğretmen adayları filmden [Wall-e

135

animasyon] yola çıkarak tüketim, doğa ve insan ilişkisi üzerine yaptıkları sorgulamaları görselleştirerek anlatmaya çalışmışlardır. Öğretmen adaylarından Feyza, “Yörünge” adlı çalışmasında insanların doğayı bilinçsizce yok edişini vurgulamaya çalışmıştır (Bkz.

Görsel 4.1).

Görsel 4.1. Feyza’nın “Yörünge” adlı çalışması

Feyza, animasyon filminin kendisinde bıraktığı etkiyi yorumladığı eskiz çalışmasıyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirmiştir:

Feyza, animasyon filminin kendisinde bıraktığı etkiyi yorumladığı eskiz çalışmasıyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirmiştir: