• Sonuç bulunamadı

5. TARTIŞMA VE SONUÇ

5.3. Araştırma Alanının Toprak-Bitki Đlişkisi

Bitkilerin deneme alanlarına dikimi gerçekleşmeden önce toprak analizleri yapılmıştır. Buna göre dikim işlemleri gerçekleştirilmiştir. Yılanlı Dağ (Yanmamış alan) ve Boztepe’den (Yanmış alan) alınan toprak örnekleri analiz edildiğinde, sonuç olarak iki alanında toprak yapsının hemen hemen benzer parametreler içerdiği görülmektedir (Tablo 4.3-Tablo 4.7). Her iki alanında toprak yapısı kumlu-balçık, kireçsiz, tuzsuz, organik madde bakımından çok az, N (Azot) bakımından zayıf, P (Fosfor) ve K (Potasyum) bakımından ise az ya da orta seviyelerde olduğu görülmüştür. Ancak her iki alanın pH değerlerinde değişiklik olduğu görülmüştür. Yanmamış alanlardan alınan toprak örneklerinde (Tablo 4.3) pH değeri nötr iken; yanmış alanlardan alınan toprak örneklerinde pH değerlerinin yükselip alkaliye doğru değiştiği gözlenmiştir (Tablo 4.4-Tablo 4.7).

132

Çepel (1975)’ e göre orman yangınlarından sonra toprağın asitliğinin azaldığını ve pH derecesinin de bir miktar yükseldiğini ifade edilmektedir. Bu çalışmada, yanmış deneme alanlarından (Boztepe) alınan toprak örnekerinin de pH derecesinin bir miktar yükseldiği görülmekte ve Çepel’ in yapmış olduğu ifadeyi desteklemektedir (Çepel, 1975).

Polat (2004) tarafından Salvia virgata’ nın doğal olarak yetiştiği ortamlardan alınan toprak yapısı araştırılmıştır. Türün yetiştiği toprak yapısına göre tektstürü tınlı-killi, tuzsuz, pH nötr, kireçsiz, fosfor bakımından çok az, potasyum bakımından yüksek ve organik madde çok az ya da orta seviyelerde bulunmuştur.

Bu çalışmada S. virgata’ nın dikildiği deneme alanlarından alınan toprak örneklerinde, Salvia virgata’nın yetiştiği toprak özellikleri ile pH ve tekstür yapısı hariç uyuştuğu gözlenmektedir. 2,3,4, ve 5 nolu deneme alanlarından alınan örneklerin pH’ı zayıf asit ve orta alkali tektstür yapısı kumlu-balçıklı olarak değişkenlik göstermektedir.

Avcı (2006), Origanum onites türünün yetiştiği toprakların fiziksel ve kimyasal özelliklerini araştırmıştır. Araştırma sonuçlarına göre genel olarak toprak bünyesi, milli-killi, kumlu-killi, pH’ ı alkali, orta kireçli, organik madde bakımından ise fakir, toplam azotça orta, faydalı fosforca fakir ve faydalı potasyumca zengin olduğu saptanmıştır. Bu çalışmadaki deneme alanlarından alınan toprak örneklerinde bünye kumlu killi, kumlu balçıklı, pH, hafif asitten alkaliye doğru, genelde kireçsiz, tuzsuz, organik madde çok az ya da orta, azot, fosfor ve potasyum zayıf olduğu görülmektedir. Genelde deneme alanlarından alınan toprak örnekleriyle benzer özellik göstermesine rağmen potasyumun deneme alanlarında düşük olması ve kireç içermemesi bakımından farklılık göstermektedir.

Arabacı ve Bayram (2005), Lavandula angustifolia türünün yetiştiği deneme alanlarından aldıkları toprakların fiziksel ve kimyasal özelliklerini araştırmıştır. Araştırma sonuçlarına göre genel olarak toprak bünyesi, kumlu-mili, pH’ ı hafif alkali, orta kireçli ve organik madde bakımından orta topraklarda yetiştiği saptanmıştır. Bu çalışmadaki deneme alanlarından alınan toprak örneklerinde tüm deneme alanlarında hemen hemen benzer sonuçlar görülmüştür.

133

Kırpık (2005) Rosmarinus officinalis türünün yetiştiği deneme alanlarından almış olduğu toprak örneklerini incelemiştir. Toprağın tekstür açısından killi yapıda olup, toprak pH’ sı 7.46- 7.51 arasında hafif alkali özellikte, tuzsuz, fosfor, azot, Cu, Zn bakımından yeterli düzeyde olup, Fe içeriği normalden çok az fazla ve Mn oranı ise az olduğu tespit edilmiştir.

Deneme alanlarından alınan toprak örneklerinde toprak tekstürü hariç diğer fiziksel ve kimyasal analizlerin uyuştuğu gözlenmiştir. Deneme alanlarında toprak tesktürü genellikle kumlu-killi ya da kumlu-balçıklıdır.

Efe (1999), Erica arborea türünün doğal olarak yetiştiği topraklardan aldıkları örneklerde toprak bünyesinin killi balçık ya da ağır killi, pH’ ı zayıf asit, organik madde bakımından orta ya da az, kireçsiz ve tuzsuz topraklarda yetiştiği saptanmıştır. Deneme alanlarından alınan toprak örneklerinde farklılıklar görülmüştür. Özellikle deneme alanlarında toprak bünyesi kumlu-killi ya da kumlu balçıklı ve PH genellikle alkali olduğu görülmektedir. Deneme alanlarımıza dikilen bu türün tutma oranının düşük olması toprak bünyesi ile ilişkili olduğunu düşünmekteyiz.

Kaya ve Aladağ (2009), maki ve garig topluluklarının ekolojik özellikleri araştırmışlardır. Bu ortamda yetişen bitkilerin organik madde bakımınca zengin, az kireçli, tuzsuz, zayıf asit ya da alkali, tekstür bakımından düzensiz bir yapıda olduğunu belirtmişlerdir. Bizin deneme alanlarına dikilen Salvia virgata, Lavandula angustifolia, Origanum onites, Rosmarinus officinalis ve Spartium junceum gibi maki elemanlarının yetiştiği topraklarda benzer fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip oldukları görülmektedir.

Başaran ve ark. (2012), Burdur yöresindeki toprakların ekolojik özelliklerini araştırmışlardır. Alanda yetişen Pyrus elaeagnifolia ve Amygdalus communis türleri deneme alanlarına da dikilmiştir. Bu alanların toprak yapısının kumlu balçık, kumlu killi balçık ve çok az da olsa kum toprak türü bulunduğu tespit edilmiştir. Deneme alanlarındaki toprak bünyesi de benzer karakterlere sahiptir.

134

Yine aynı çalışmada toprakların organik madde oranları 0,47-3.87 arasında değişmekte olduğu görülüp organik maddece fakir ve az topraklar sınıfına girdiği ve pH değerlerinin 7.99-8.65 arasında olup orta derecede alkalin özellik gösterdiği belirtilmiştir. Deneme alanları da organik maddece çok az ya da orta topraklar sınıfında yer alıp pH değerleri alkali den ziyade zayıf asit ya da nötr durumunda gözlenmektedir. Yine aynı çalışmada total kireç içerikleri çok fazla kireçli toprak sınıfına girdiği görülmüştür.

Bu değerler çalışmadaki deneme alanlarının toprak özellikleri ile uyuşmamaktadır. Deneme alanlarında total kireç içerikleri 4 nolu deneme alanı hariç diğer alanlarda kireçsiz ya da zayıf kireçli olduğu tespit edilmiştir. Diğer değerlerin (tuzluluk, fosfor ve potasyum) çalışma alanımızla benzer olduğu görülmüştür.

Bitki ile kaplı alan (örtü derecesi), bitkilerin ya sap ve yapraklarıyla ya da dip kısımlarıyla olmak üzere, toprağın yüzeyini kapladıkları alan olarak iki şekilde ifade edilmektedir. Bunlardan birincisi “yaprakla kaplama”, ikincisi de “dip kaplama” olarak isimlendirilmektedir. Yaprakla kaplama şekli, daha çok bitki örtüsü zengin olan alanlarda iyi sonuçlar vermektedir (Gençkan 1985). Bu çalışmadaki deneme alanlarına dikilen türler dışında bitki türleri bulunmadığı için yaprakla kaplanma oranı hesaplanmamıştır. Dip kaplama ise, bitki bireylerinin sadece taban veya gövdeleri ile toprak üzerindeki varlıklarının tespitinden oluşmaktadır (Gençkan 1985). Yine deneme alanlarına dikilen bitikilerin fidan olarak dikilmesi ve tez süresince 2-3 yıllık bir zamanı kapsaması, düzenli olarak bakımı ve diri örtü temizliğinin (çapalama ve ot alma) yapılmasından dolayı örtü derecesi ve dip kaplama alanları hesaplanamamıştır.

Benzer Belgeler