• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: SEZAİ KARAKOÇ ŞİİRİNDE ANNE 1 Anne: İdeal Kadın

2.5. Anne: Biz ve Onlar

“Ötesini Söyleyemeyeceğim”156 şiiri Tunus’lu küçük bir kız çocuğunun emperyalist Batı’ya karşı masum ve keskin direnişini merkeze alan bir şiir olması hasebiyle bu şiiri üçüncü bölümümüzde “direnişçi çocuklar” başlığı altında incelenecektir. Burada konu edineceğimiz şiirin dinamiğini tutan, şiirin ana       

153A.g.e.., s. 373. 

154Aslan, Sezai Karakoç’un Şiirlerinde Kadın ve Aşk Olgusu, s. 104.  155Karakoç, Gün Doğmadan, s. 368. 

kahramanı Tunuslu küçük kızın Batı karşısındaki dik ve özgüvenli duruşunun altında sessiz bir telkin olarak direnişin zeminini döşeyen anne kimliği önemli bir misyon yüklenmektedir. Şiirin çarpıcı başlığı “”Ötesini Söylemeyeceğim’’ ifadesinde çocuğa ötesini söyleyemeyecek olma terbiyesini vermiş olan ve daha şiirin başlığında kendisini hissettiren, ilerleyen bölümlerde ise varlığını tam anlamıyla ortaya koyan anne şiirin önemli kahramanından biridir. Zaten Sezai Karakoç şiirinde çatı çocuğun üzerinden kurulmuşsa o mısralara değen bir anne eli mutlaka ya açıktan ya dolaylı olarak kendisini gösterir.

“Ötesini Söylemeyeceğim” şiiri mukayeseli bir zeminde işlenir. Dünyevî olana itibar eden, hırslarına yenik düşmüş, hakikatin özünde uzaklaşmış “onlar” yani Batı, bir de hakikati, değerleri yeniden ihya ve inşa edecek olan Biz yani Müslümanlar vardır. “Ötesini söylemeyeceğim şiirinin de bulunduğu şiir kitabına da adının veren Şahdamar şiirinde bir noktayı da gözden kaçırmamak gerekir. Şahdamar şiirinde kendilerini İslam ve Müslümanlar karşısında konumlandıran kesimle(şiirde siz) Müslümanların (şiirde biz) karşı karşıya getirilip hesaplaşması yapılır. Şiirde siz denilenler tamamıyla dünyevî çıkış noktalarına bağlı eğreti ve geçici değer yargılarıyla hayatlarını ören hakikatle bağının koparmış kişilerken; biz kavramı içinde yer alan müminler cemaati ise kendilerine ve dinlerine yapılan zulümler, yok etme çabaları karşısındaki çocuklar” güçlü bir dinamizme dayanan direnişşn öncüleri olurlar. 157 Ötesini Söylemeyeceğim şiirinde bu çocuklar tek bir çocukta mücessem hale gelmiştir. Adeta direniş ete kemiğe bürünmüştür. Tunuslu on yaşındaki kız “mahcup ve onurlu” çocukların sesi olmuştur. Ateş hattındaki direniş anıtı hükmündedir.

Şiirde Batı’nın ahlakî değerleri ile Müslüman toplumun ahlâkî değerleri kadın kimliği üzerinden ortaya konulmuştur. Bu iki kadın kimliği onlar ve biz ayrımını net bir şekilde açık etmektedir. Bu ayrım ve idrake varış şiirde küçük bir kız çocuğunun dilinden ifade edilir. “Bu şekilde ideal kadınla

      

157 Ali Osman Sönmez, “Ötesini Söylemeyeceğim Şiirinden Hareketle Sezai Karakoç Şiirinde Kadın”, Kahramanmaraş’ta Sezai Karakoç’la Kırk Saat, Kahramanmaraş Belediyesi Yayınları, Kahramanmaraş, 2006, s. 180. 

yabancı/dejenerekadın tipinin mukayesesi yapılır bir bakıma”158Masumâne bir duruş ve keskin bir şuurla dile getirilen bu ayrım, çocuk zihninde ve terbiyesinde anne rolünü ortaya koyması bakımında önemlidir.

Şiirde Bay Yabancı “kurabiye yüzlü”, “tepesinde iki kısa biri uzun üç tüyü olan” bayanını başka bir biriyle aldatmaktadır:

“Elinizle onu belinde tutuyordunuz sonra öpüyordunuz Siz bizi görmüyordunuz

Biz ağacın tepesinden seyrediyorduk Siz onu çok öpüyordunuz”

sözleriyle her şeyin farkında olduklarını hissettiren küçük kız daha ötesini söylemez. Annesinden almış olduğu terbiye ve edep onu sessizliğe sevk eder. Çünkü küçük kız ötesini söylemenin ayıp olduğunu öğrenmiş ve bilmiştir.

“Annem böyle konuşmak ayıptır dedi”

Bu suskunluk Bay ve Bayan Yabancının “kirli dünyalarını” daha tesirli anlatmaktadır. Sessizliğin derinliği, hem anneden tevarüs edilen terbiyeyi ve ahlakî ölçüleri temsil eder hem kirli dünyanın seviyesizliğini daha derinden imler. Ötesi söylenemeyecek olan şey o kirli dünyanın en vurucu tarifi olmaktadır. Anne böylelikle çocuktaki siz- biz ayrımını netleştirmiş olmaktadır. Bu ayrım çocuğun karşı koyuşundaki, dik duruşundaki enerjiyi besleyen temel dinamiktir.

“Annem o kadına şeytan diyor

Bizim kediler de ona tuhaf tuhaf bakıyorlar Siz şeytanı çok seviyorsunuz galiba Bay yabancı Siz şeytanı niçin bu kadar çok öpüyorsunuz”

Kızın annesi, batılıların gayr-i meşru aşk ilişkilerini ayıp karşılıyor, o kadını şeytan olarak görüyor, kedileri bile ona tuhaf bakıyor. Burada Doğu-İslam dünya görüşü ve ahlakî değer yargılarının batıyı yargılayışını izliyoruz. Şiirde İslâm ahlâkına ters bir yaşama biçimine sahip olan seküler batılı kadın vücutça

      

daha güzel olmasına rağmen Müslüman kadın, daha efendi ve utangaç bir tip olarak sunuluyor”159

Şeytanla bu kadar yakın olan, şeytanlarını her an içlerinde taşıyan, birbirlerinin şeytanları olan yabancıların bu ahlakî düşüklükleri “annem o kadına şeytan diyor” tanımlamasıyla verilir. Annenin “onları”, “bizden” ayırdığı kıstas İslamî duyarlılık ve duyuşun bir ifadesidir.

Bu şeytan kadınlar karşısında çocuk annesini onların karşısında yüceltir ve yüksek bir payeye oturtur: Onlar ve biz ayrımını anneden aldığı terbiye ve ahlaki donanımla keskin bir bakış ve duyuşla yapar.

“Kabul ediyorum sizinki bizimkinden daha güzel Ama bizimki sizinkinden daha efendi daha utangaç”

Mahcup ve edepli görünümüyle anne çocuğun bilincini uyandırması, biz ve onlar ayrımını netleştirmesi açısından önemli bir misyonun yüklenicisidir. Burada küçük kız çocuğu ve anne müslüman kimliği temsil eden iki önemli kahramandır. Batılı kadının karşısına ideal anne formunun getirilmesi ve anne üzerinden biz vurgusunun temellenmesi annenin Sezai Karakoç şiirinde İslam medeniyetini tutan, değerleri muhafaza eden, geleneği tevarüs ettiren bir konumda işlendiğine bir işarettir.