• Sonuç bulunamadı

B- İngiliz Anglikan Kilisesinin İbadet Uygulamaları

2.3 Anglikan Kilisesi Sakramentleri

2.3.2 Vaftiz

I. Vaftiz, İsa Mesih tarafından verilmiş yeni antlaşmaya ait bir sakramenttir ve vaftiz olan kişinin yalnızca gözle görülen Kiliseye kati katılışını göstermekle kalmaz; fakat aynı zamanda kişi için Mesih’e aşılanışınının, yenilenişinin, günahlarının bağışının, ve İsa Mesih aracılığıyla kendisini Tanrı’ya vererek yeni bir yaşam sürmeye başlamasının ve lütuf antlaşmasının işareti ve mührüdür. Bu sakrament, Mesih’in buyruğu uyarınca Kilisesi’nde dünyanın sonuna dek uygulanmalıdır.

II. Bu sakramentte kullanılacak olan dışsal unsur su284

olup, vaftiz olacak kişi, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla, yasal olarak atanmış bir Müjde Görevlisi tarafından vaftiz edilmelidir.

III. Kişinin suya batırılması gerekli değildir; fakat kişinin üzerine su dökme, ya da serpme yoluyla da vaftiz doğru bir şekilde uygulanmış olur.

IV. Yalnızca Mesih’e iman ve itaat eden kişiler değil, fakat anne ve babadan birisinin ya da her ikisinin de imanlı olduğu ailelerin bebekleri de vaftiz edilmelidir.

V. Tanrı’nın buyruğunu küçümsemek ya da göz ardı etmek büyük bir günah olsa da, bir kişinin vaftiz olmaksızın yeniden doğmasının, ya da kurtulmasının mümkün olmaması anlamında lütuf ve kurtuluş vaftize ayrılmaz bir şekilde bağlı değildir: diğer taraftan vaftiz olan her kişinin yeniden doğmuş olduğunu kesin olarak söylemek mümkün değildir.

VI. Vaftizin etkisi, uygulandığı ana bağlı değildir; ancak buna rağmen doğru bir şekilde yapıldığında, vaat edilen lütuf, Tanrı iradesinin bilgeliği uyarınca ve O’nun belirlediği zamanda kişiye yalnızca sunulmakla kalmaz,

284 Saf su, vaftizin yapılabilmesi için vazgeçilmez bir unsurdu ve ada’daki ilk kilise’lerin inşaat yerinin seçiminde en önemli etmen idi. Bu yüzden, ilk kiliselerin inşaatlarına, çevrede güzel bir kaynak suyu bulunur bulunmaz başlanılıyordu. Çoğu zaman, kaynak suyunun bulunmadığı durumlarda, bir kuyu kazılarak suya ulaşılıyor ve bu kuyu’dan elde edilen su, vaftiz için kullanılıyordu. Zaman içinde bu kuyunun suyunun kerametli olduğu inancı etrafa yayılıyor ve akıl hastalığından müzdarip insanlar bu kuyunun suyu ile tedavi olmak maksadı ile kuyuya indiriliyor ve iyi olup çıktıklarına inanılıyordu. Bazı hastalar bu muamele dolayısı ile boğulma tehlikesi geçiriyorlardı. Bkz.: ANDERSON M.D., Looking for History,s.18

fakat Kutsal Ruh tarafından gerçekten sergilenip, bu lütfün sahibi olan kişiye verilir.

VII. Vaftiz sakramenti herhangi bir kimseye tek bir kez uygulanmalıdır.

BÖLÜM 3

İNGİLİZ ANGLİKAN KİLİSESİ TEŞKİLAT YAPISI 1.1 Antik Çağ İngiliz Kilisesi

Roma imparatorluğu içinde hıristiyanlığın IV. yy.ın ortalarına doğru resmi anlayış haline geldiğini biliyoruz. Gene aynı zaman içerisinde Britanya'daki Roma toplumu içinde de Hıristiyan inanışının oldukça yaygın ve sayı olarak baskın olduğunu görmekteyiz. 314 yılında toplanan Arles Konsilinde Britanya’yı temsilen üç Piskopos (Bishop)285 katılmıştı. Bunların

ikisi Londra ve York şehirlerinden idiler. 360 yılında toplanan Ariminum Konsilinde gene üç Britanya Piskopos’u mevcuttu. IV. ve V. yy.larda toplanan diğer konsüllerde de muhtemelen Britanya Kilisesisini temsil eden Piskopos'lar var idi. 380 yılında Britanya'dan hareket ederek Akdeniz ülkelerini ziyaret eden Pelagius, Roma Kilisesinin heretik olarak tanımladığı, İlahi İnanç (Divine Grace) doktrinini yaymakla meşguldür. Fakat asıl olarak Britanyalı olan bu kişinin görüşlerini Britanya'da yaymak için çaba sarf edip etmediği net değildir.286

597 Yılı sonunda papa, Augustinus’u İngiltere Kilisesine başpiskopos olarak atadı. Kral Ethelbert yeni başpiskoposa Canterbury’daki sarayını verdi ve burası İngiltere’deki ilk piskoposluk merkezi haline geldi. Papa Gregory fazla hayal gücü olmayan Augustinus’u putperestleri nasıl hıristiyanlaştıracağı konusunda yönlendirdi, putperestler kendi dinlerinden yavaş yavaş uzaklaştırılacaklardı.

Anglolar ve Saksonlar arasındaki hıristiyanlaştırma çalışmaları yavaş ilerledi ve krallar arasındaki yoğun politik ve dini rekabetten doğrudan

285 Bu dönemde İngiliz Kilisesinde görevli papazların piskoposluğa terfisi, Canterbury başpiskoposunun tensibi ile mümkün olmakda idi. Bu terfide feodal beylerin ve kralların otoritesi söz konusu değil idi. Örneğin papaz Paulinus, 21 Temmuz 625 tarihinde, Canterbury başpiskoposu Justus tarafından piskoposluğa terfi ettirilmiştir. BEDE, “A

History of the English Church” isimli eserinin birkaç yerinde bunun bu şekilde yapıldığına

dair bize ipuçları vermektedir. s.113 286 MOORMAN J R H , “Canterbury”, s.4

etkilendi. Başpiskopos Augustinus, Kelt kilisesi için de endişeliydi. Tarihçi Bede, Augustinus’un Kelt kilisesiyle Roma’yı birleştirme çabalarının; Kelt kilisesinin Paskalyanın tarihi konusunda Roma adetlerini uygulaması, Roma tarzı vaftizi benimsemesi ve Anglo-Saksonları hıristiyanlaştırma çabalarına katılması konularından dolayı başarısız olduğunu yazmaktadır.287

Zaman içinde başarısızlığın doğal sonucu olarak Augustinus ile Kelt kilise adamları arasındaki ilişki bozuldu. Başpiskopos kendilerini karşılamak için ayağa kalkmayı reddedince Kelt piskoposlar bundan alındı ve Augustinus’un başpiskoposluğunu reddettiler. Augustinus 604 yılında öldüğünde, Roma kilisesinin etkisini yalnız Kent bölgesinin sınırları içinde yayabilmişti. Augustinus’un en büyük başarısı, daha sonra Britanya’nın tümünü etkileyecek olan Canterbury Katedralini kurmuş olmasıydı. Britanya Kilisesi, ancak bir sonraki yüzyılda Roma hıristiyanlığıyla kaynaştı.

668 yılında İngiltere’deki Kilisenin yeniden düzenlenmesini tamamlamak üzere papa tarafından iki Kilise önderi gönderildi, Canterbury başpiskoposu olarak papaya hizmet eden Grek asıllı Tarsuslu Theodoros ve Kuzey Afrika’dan Hadrianus. Theodoros, Kelt hıristiyanlığıyla uzlaşmak gibi akılcı bir politika izledi. O ve Hadrianus, Akdeniz Hıristiyan kültürünü Canterbury’ye taşıdılar. Anglo Sakson Kilisesine kalıcı bir yapı getirdiler. Atina’da eğitim görmüş olan başpiskopos Theodoros aynı zamanda Anglo Sakson kültürünün gelişmesine de katkıda bulundu. Bugün İngilizce lisanının konuşulduğu ülkeler içinde en önemli tarihi yapı olarak gösterilen Westminister katedralinin inşaatının başlama tarihi olarak, net olmamakla birlikte bu dönem gösterilmektedir. Bu yapının inşasına Doğu Saksonya kralı Sebert tarafından başlanmış ve takip eden krallar tarafından çeşitli eklemeler yapılmıştır.288

865 tarihinden itibaren İngiliz Kilisesinin önemli miktarda mensubunun istilacı Vikinglerce kayıp verdiğini görmekteyiz. Öte yandan pagan Vikingler

287 BEDE, A History of the English Church and People, “Giriş”. 288 BEESON Trevor, Westminster Abbey, s.2..5

kendi tanrılarına da çok bağlı değil idiler ve hıristiyanlığı ciddi bir tehdit olarak algılamıyorlardı. Hatta 878 yılında Viking lideri Guthrum, Doğu Anglia kralı olduğunda aynı zamanda vaftiz edilmiş bir hıristiyan da olmuştu.

Viking istilacılar arasında ise Hıristiyanlığın yayılmakta olduğu iddia edilemez. Ancak zaten nüfus olarak da yerli halk yeni istilacılardan daha yoğun idi. Gene de Viking tanrıları, Othin ve Thor'un isimleri bu dönemin izleri olarak halen Britanya'da görülebilir.

Anglo-Saxon dönemi boyunca Roma'dan gelen misyonerler vasıtasıyla İngiliz adası tamamıyla hıristiyanlaştırılmış ve Hıristiyanlık dininin etkisi kültür alanında verilen eserlerde de kuvvetli bir şekilde hissedilir olmuştur. 663 tarihinde yapılan Whitby sinodundan sonra adanın asli mukim halkı olan İrlandalıların dinsel tercihlerinin yerine Roma formları tercih edilmiştir.289

Benzer Belgeler