• Sonuç bulunamadı

ANADOLU TOPLUMLARINDA ALEVİLİK VE SÜNNİLİK ALGISI

V. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

3.7. ANADOLU TOPLUMLARINDA ALEVİLİK VE SÜNNİLİK ALGISI

Toplumların çağdaşlaşma dönemlerinde yaşanan farklılıkları anlayabilmek oldukça güçtür. Alevi ve Sünni toplumlarda da çağdaşlaşma sürecinde yaşanan farklılıkları ele alabilmek ancak Aleviler ile Sünniler arasındaki kültürel anlamda ortak yönlerin olup olmadığı ele alınmalıdır.

Anadolu toplumlarında Alevilik ve Sünnilik algısını ele alabilmek için öncelikle toplumların içerisinde geçmişte günümüze kadar gelen değişimler ve benzerlikler incelenir. Daha sonrasında ise toplumda yaşayan Alevi ve Sünnilerin birbirleri ile ilgili söylemleri toplum içerisindeki kültürel anlamda yaşanan benzerlikler ve farklılıklara değinilir. Genel olarak Aleviler ve Sünniler arasında temele indirgendiğinde benzerlikler görülmektedir. Fakat bazı alanlarda siyasi, sosyal,

Toplum içerisinde Alevi ve Sünnilik algısı ata ve evliya kültüyle benzerlik göstermektedir. Yine Anadolu toplumlarına yansıyan bir diğer ritüel de Kurban Bayramı ve Hıdırellez bayramlarının hem Alevi hem de Sünni toplumlarında kutlanıyor olmasıdır. Nevruz bayramı da Anadolu toplumlarında hem Aleviler hem de Sünniler tarafından kutlanmaktadır. Fakat Aleviler Nevruz bayramına hem Hz. Ali’nin doğduğu hem de Hz. Ali ile Hz. Fatma’nın evlendiği gün olduğu için daha çok önem verirken Sünniler baharın gelişinin habercisi olarak kutlama yaparlar. (Bal,1997:98)

Anadolu toplumları içerisinde Alevi ve Sünni köylerinde doğumlarda, ölümler ve düğün gibi geleneksel olaylarda benzerlikler görülmektedir. Geçmişten günümüze doğru Anadolu toplumlarındaki inanışlar yavaş yavaş modernleşerek bazı algılarını kaybetse de devamlılığını sürdürmeye çalışmaktadır. Örneğin evlilikler esnasında hem Aleviler de hem de Sünnilerde gelin ve damat için nikah kıyılırken Alevilerde nikahı kıyan kişi dede iken Sünnilerde nikahı kıyan kişi imamdır. Alevi ve Sünniler için gerek kız isteme gelenekleri olsun gerekse doğum gelenekleri olsun benzerlikler göstermektedir.

Anadolu toplumlarında yaşayan Alevi ve Sünnilerin gündelik yaşamları içerisinde de kullandıkları bazı ortak sembolleri de vardır. Bu geçmişten günümüze kadar devamlılığını sağlayarak gelmiştir. Günlük yaşam olarak da Alevi ve Sünni toplulukları benzerlikler göstermektedir. Gündelik yaşamlarındaki ev dizaynları, izlenen programlar ve birbirlerine seslenme yöntemleri bile benzerlikler göstermektedir.

Anadolu’da yaşayan Aleviler ve Sünni bireyler arasında kültürel birlikteliklerin olması ortak bir duygu ve düşünce etrafında toplanılması etken olmuş olsa da inançların algılanışı ve uygulanışı gibi konularda da farklılıklar görülmektedir. Söz konusu Alevi ve Sünni bireyler yaşadıkları ortamda benzerliklerin olduğu gibi farklılıklarında olması muhtemeldir. Anadolu da bu denli benzerlikler yaşayan Alevi - Sünniler birçok farklılığı da ortaya koymaktadır. Alevi ve Sünni toplumlarında en önemli farklılaşma yöntemi mezhepsel olarak yaşanan ayrılıklar olmuştur (Eröz,2014:370).

Anadolu toplum yapısında Sünniler ile Aleviler arasındaki dini yönden en önemli farklılık Sünniler İslamiyet’i yani Kur’anın esaslarını inançlarının temeline oturtmuş ve İslamiyet’in şartlarını ön plana almışken, Aleviler de ise, temel olarak toplumlardaki inanç sistemi “Eline, diline, beline sahip ol” ilkesine temele almışlardır. Aslında bu anlayıp genel olarak Türk kültürünün genelinde yaygın olan bir anlayış olmuştur.

Alevi toplumlarındaki genel inanış soy olarak dedelerin soyundan geldiğine inanılmaktadır. Tarikatların düzenini ve dini anlamda otoriteyi sağlayanlar dedelerdir. Dedelerden başka hiç kimse dini otoritenin lideri konumunda olamazlar. Alevilerin dini törenleri olan cem törenleri de ancak dedelerin önderliği ile gerçekleşmektedir. Fakat zamanla dedelerde dini törenlerde etkinliklerini kaybetmeye başlamışlardır.

Anadolu’nun köylerinde yaşayan Alevi ve Sünniler farklılıklarını şu şekilde temellendirmektedir;

 Din adamları

 Geçmişten günümüze kadar gelen tarihi miras

 Devlet içerisinde siyasi partiler gibi çeşitli nedenlerle oluşmuş çıkar grupları. Anadolu toplulukları içerisinde özellikle küçük köylerde yaşayan toplulukları bir araya getirme, ortak bir birlikteliği sağlama çocukluktan başlamaktadır. Köylerde okuma orasının düşük olması Alevi ve Sünnilerin ortak bir eğitim anlayışında buluşmasına neden olmuştur. Bu sayede Alevi ve Sünni köylerinde ortak eğitim alan çocuklar birbirlerinin bayramlarına ve toplantılarına saygı duymak zorundadırlar. Böylece hem Aleviler hem de Sünni çocuklar ortak bir kültür etrafında toplanmaya başlamışlardır.

Anadolu toplumlarında Sünni köylerinde yaşamlarını sürdüren Alevi bireylere Kızılbaş diye adlandırılmışken Alevi köyünde yaşayan Sünnilere’ de Yezit denilmektedir.

Genel olarak Alevi ve Sünni toplumları ele alındığında köyde yaşayan Alevi- Sünni bireyleri bu farklılığı tam anlamıyla yaşamamışlardır fakat şehirlerde yaşayan Alevi-Sünni bireyler bu farklılığı fazlasıyla yaşamışlardır.

Anadolu’nun köylerinde Aleviler ikinci sınıf olarak görüldüklerinden rahatsız olmuşlardır. Aslında aile içerisinde Alevi-Sünni farklılığını hiç hissetmediklerini fakat zamanla okula başladıklarında bu ayrımı hissetmeye başladıklarını dile getirmişlerdir. Bu nedenle de Alevi bireyler kendi kimliklerini ortaya koymakta, kendilerini ifade etmekte oldukça zorlanmışlardır. Bu dönemdeki genç nesilin bakış açısına göre Alevi- Sünni arkadaşlık olarak sorun olmayacağını fakat evlilik boyutuna gelindiğinde bazı sorunların yaşanacağı dile getirilmiştir.

Alevi- Sünni topluluklarında yapılan genel görüşmelere göre, Aleviler ile Sünniler arasında yukarda da bahsettiğimiz gibi toplumsal yaşam stillerinde benzerlikler gözlemlendiği fakat benzerliklerden daha çok farklılıklar üzerinde yoğunlaştırdığı gözlemlenmiştir. Özellikle de köylerde yaşayan şehir yaşamlarından uzak olan toplumlar Aleviler ile Sünnilerin kısmen birlikte olduklarını fakat Aleviler hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadıklarını söylemişlerdir.

Anadolu toplumlarında Alevi bireylerde kendilerini ötekileştirdiklerinin bilincinde olduklarını bu nedenle diğer insanlarla iletişim kurduklarında daha çok kendi kimliklerini ifade edemediklerini dile getirmişlerdir.(Bozkurt,2016:432)

3.8. ALEVİLİK VE SÜNNİLİK ALGISININ TÜRK TOPLUMUNA