• Sonuç bulunamadı

Şer’iyyesicillerinin sınırları, günümüzde Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları ile kısıtlı olmamakla beraber bugünkü sınırlarımızla ve pek çok yerleşim yeriyle ilgili faydalı bilgiler içermektedir.2 Buradan hareketle, Osmanlı tarihinin kaynakları arasında Şer’iyye sicillerinin önem arz edecek ehemmiyete sahip olduğu açıktır. Tarihi araştırmalarda şer’iyye sicilleri, hukuki bir kaynak olma özelliğiyle kalmamakta beraber sosyal, iktisadi ve askeri alanda da birçok önemli bilgileri ihtiva etmektedir.

Siciller, ait olduğu yörenin, sosyo-ekonomik yaşamını yansıtan mahkeme kararlarını, halkın arz ve taleplerini, kadıların hükümet merkeziyle yaptıkları yazışmaları ve bölge yönetimlerine ait hukuki düzenlemeler olarak kabul edilen hükümleri içermektedir.

1 Tarih çevirmeleri için TTK ‘nın internet sayfasında bulunan tarih çevirme kılavuzundan faydalanılmıştır.

2 Ahmet Oğuz, “12 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Siciline Göre 20. Yüzyılın Başlarında Nevşehir’de Hayat”, 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyomu, Grafiker Yayıncılık C. 1, 16-19 Kasım, Ankara 2011, s. 52.

2 Nevşehir Şerʻiyye sicilleri ile ilgili yapılan incelemeler yeni başladığından dolayı Nevşehir tarihinin gün yüzüne çıkarılmasında bu çalışmaların büyük fayda sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışmalar ışığında Nevşehir’in idari yapısı ve fizikî bölgeleriyle ilgili olarak; merkez kaza ve diğer kazaların, köy ve mahalle isimleri ile bazı yer isimlerini tespit etmenin de mümkünolduğu görülmektedir.

Nevşehir Şerʻiyye Sicillerinde, aynı zamanda bölgedeki çeşitli etnik ve dinsel toplulukların birbirleriyle ve bölge yönetimleriyle olan ilişkilerine dair bilgilere de ulaşmakmümkündür. Yine bu doğrultuda bölge yöneticilerinin, zanaatçıların, köylü üreticilerinin, Osmanlı Devleti içindeki ekonomik konumlarını incelemek mümkünd

3 1. BÖLÜM

ŞER’İYYE SİCİLLERİ 1.1. Şer’iyye Sicilleri

1.1.1. Tanımı

Sicil, resmi belgelerin kaydedildiği kütük olup karar vermek ve kaydetmek anlamlarına gelir. Şer’iyye sicilleri ise terim olarak kadılar veya kadıların vekilleri olan naibler tarafından verilen i'lam ve hüccetlerle birlikte görevleri gereği zapt ettikleri çeşitli kayıtları içeren defterler olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca defterlere “kadı defteri”, “mahkeme defteri” ve “zabt-ı vekâyi sicilleri”de denir.3

Şer’iyye sicilleri, genel olarak iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümü evlenme ve boşanma, alım-satım, vakıf, nafaka, hibe, şahitlik, cinayet gibi yerel olaylara aittir. Bu bölüme “sicill-i mahfuz” denilmektedir. Diğer bölüme ise merkezden gelmiş olan berat, ferman, izinname ve buyruldu gibi belgeleri içermektedir. Bu kısma ise “sicill-i mahfuz defterlü” adı verilirmiştir. Ayrıca bazıları tutulurken tarih sırasına riayet edildiği gibi bazılarında da belgelerin tarihlerine bakılmadan itinasız biçimde muaddel sayfalara kaydedildiği de olmuştur.4

1.1.2. Tarihi

Kadı sicillerinin ilk olarak Emeviler Dönemi’nde Mısır’da tutulduğu bilinir. Kaydı tutulan şeri’yye sicili Muaviye dönemine rastlamaktadır. Dönemin kadısı olan Süleyman b. Itır, önceden hükme bağlamış olduğu miras davasının, taraflarının sonradan inkâr etmesi üzerine, yeniden hükme bağlayıp sonra da kanıtını kolaylaştırmak için sicile kaydetmiş ve şahitler ile bunu tasdik etmiştir. Bu sistem

3 Yunus Uğur, “Şer’iyye Sicilleri” DİA, C. 39, İstanbul 2010, S.8.; Ayrıca Bkz., Feyyaz Gürkan,

“Şer’iyye Mahkemeleri Sicilleri Üzerine Bir Araştırma”, 9.TTK, C. 2, 21-25 Eylül, Ankara 1988, s. 765-779; Mehmet İpşirli, “Sosyal Tarih Kaynağı Olarak Şer’iyye Sicilleri”, Tarih ve sosyoloji Semineri, İstanbul 1991, S. 157-162.

4 İbrahim Özcoşar, Hüseyin Güneş, Abdülbaki Bozkurt, 193 Nolu Mardin Şer’iyye Sicili Belge Özetleri ve Mardin, imak Yayınevi, İstanbul 2007, s. 8.

4 ilerleyen süreçte de büyük ölçüde istikrarlı bir biçimde sürdürülmüştür.5 Osmanlı’da Şer’iyye sicillerinin en eski örneklerine Bursa’da rastlanılmaktadır.6 1455 tarihli defterlerde XIX. yüzyılın ikinci yarısında yeni mahkemelerin kurulması nedeniyle kapsadığı konular açısından bir daralmaya uğramış olsa da XX. yüzyıl başlarına kadar düzenli bir şekilde tutulmuştur.7 Tutulan bu kayıtlar ait olduğu yörenin tarih ve kültürünün tanıtılması ve ön plana çıkarılmasında son derece önem arz etmektedir.

1.2. Şer’iyye Sicilindeki Belge Türleri

Şer’iyye sicilinde bulunan davaların içeriklerine göre belge türleri de değişiklik göstermektedir. Belge türleri iki bölüme ayrılabilir. Birincisi kadılarca verilen kararların yazıldığı kayıtlar olup bunlar; hüccetler, tereke, vekâlet, i’lamlar, vakfiyeler, ma’ruzlar ve müraselelerdir.8 İkincisi ise; sicil-i mahfûz adı verilen kadılara hitaben gönderilen ve bu sebep ile sicillere kaydedilen berâtlar, buyruldular ve diğer hükümlerdir.9 Çalıştığımız dönem itibariyle Tanzimat Fermanı ile başlayan Nizamiye Mahkemeleri‟nin kurulması ve o tarihe kadar geniş yetkileri bulunan kadıların pek çok yetkisi alınarak başka kurumlara ihdas edilmesi önemli bir gelişmedir. Bundan dolayı incelediğimiz defterde hüccet ve i’lam ile ilgili belgelere rastladık bu vesile ile diğer belge türleri hakkında bilgi verme gereği duymadık.

1.2.1. Birinci Kısım Belge Türleri 1.2.1.1. Hüccet

Bir iddianın doğruluğunu ispat için gösterilen resmi vesikaya denilmiştir. Bu vesikada Kadı’nın hükmü yoktur.10 Üst tarafta Kadı’nın mührünü ve imzasını taşımıştır.

Hüccetlerin birçoğunda ilk olarak tarafların kim olduğu anlatılmıştır. Budurumda isim ve adres belirsizliğini yok edecek şekilde açık olarak yapılmıştır. Hüccetlerin sonuna

5 M. Akif Aydın, Osmanlı’da Hukuk, Sanat Kültür Araştırma Merkezi, İstanbul 1994, C. 1, s. 391-395.

6 Bilinen en eski tarihli şer’iyye sicilleri, 1455-1456 ve 1462-1463 tarihli Bursa’ya ait tereke defterleridir. En yenisi ise İznik köylerinin H. 1342/1923 olaylarını içeren D 37 numaralı defterdir. Bkz.

Mefail Hızlı, “Bursa Mahkeme Sicilleri Rehberi”, UÜ. İlahiyat Fakültesi D, C. 12, S. 1, Bursa 2003, s.

369.

7Ahmet Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, TDAV Yayınları, C. 1, İstanbul 1989, s. 11.; Ayrıca Bkz. Mefail Hızlı, Maddi Kültür Varlığımızın Onarımlarını Belirlemede Şer’iyye Sicillerinin rolü, Taş Vakfı Yayıncılık, İstanbul 1991, s. 142

8Fethi Gedikli, “Osmanlı Hukuk Kaynağı Olarak Şer’iyye Sicilleri”, Türk Araştırmalar Litaratür Dergisi, C. 3, S. 5, İstanbul 2005, s. 308-310.

9Akgündüz, Şer’iyye sicilleri, s. 20-21.

10 Abdulaziz Bayındır, “Osmanlı Yargısının İşleyişi”, Osmanlı Ansiklopedisi, Yeni Türk Yayınları, C.

6, Ankara 1999, s. 436.

5 gün, ay ve yıl açık olarak yazılmıştır. Hüccetlerin konusu ise günümüzde noterde yapılan; satış, kira, sözleşme, delil, vasiyet, boşanma, nafaka, rehin alım-satım gibi konuları ihtiva eder. Kısaca mahkemelerin noter çalışmalarının ürünüdür. Son zamanlarda “sened” kavramı olarak da ifade edilmiştir. Hüccetler, vekâlet, verâset, vesâyet, vakfiye, hibe ispat-ı rüşt, izin, mübayâ’a, muhalâ’a, nafaka, taksim, sulh hüccetleri olarak türlere ayrılmıştır.11

1.2.1.2. İ’lam

Mahkeme hükmünü bildiren resmi karar yazısına ilam denir. Kökeni Arapça “ilm”

kökünden gelmiştir. “i’lam”, kelime olarak belli etmek, bildirmek, duyurmak gibi anlamları ifade eder.12 Hukuki terimi olaraksa i’lâm: bir davanın mahkemece ne şekilde hükme bağlandığını gösteren belgeyi ifade eder.13 İ’lam metinlerinde davacı ve davalı isim, adres olarak tanıtım yapıtlıktan sonra davacının iddiası teferruatlı bir biçimde izah edilir. Buna mukabil davalının cevabı ve itirazı bulunmaktadır. Bundan sonra kadı, delillere göre karara bağlar. Her i’lam belgesi, dayandığı delilleri, davacının iddiasını, davalının cevabını ve def‟i söz konusuysa def‟in sebeplerini, son kısımda verilmiş olan kararların gerekçelerini ve nasıl karara bağlandığına dair kayıtları içerir.14 İ’lam belgelerinin diğer Şer’iyye sicillerinden önemli farkı ise kadı’nın aldığı kararları içermesidir. Diğer belge çeşitlerinde ise kadı tarafınca kaleme alınmış olsada kadı’nın kararını içermemesidir. Kadı’nın vermiş olduğu her karar İ’lamdır; ma’ruz hüccet ve başka bir belge türü değildir.15

1.3. Şer’i Mahkeme Görevlileri

Osmanlı Devleti’nde hukuki tüm olaylar Şer’iye mahkemelerinde görülüp, Şer’i mahkemelerin yetki alanına girecek olan birçok olay yaşanması sebebiyle, bu mahkemelerin önemi son derece büyüktür. Müslümanlar arasındaki hemen hemen her dava, gayrimüslimlerin kamu hukuku alanındaki ihtilaflarının ve son olarak Osmanlı tebaası ve diğer devletlerin tebaası arasındaki tüm anlaşmazlıklar, söz konusu mahkeme tarafından yürütülmekteydi. Bütün bu problemler Şer’i mahkemelere bağlı,

11 Mustafa Oğuz, Ahmet Akgündüz, “Hüccet”, TDVA, C.18, s. 446.

12 Ferit Devellioğlu, Osmanlı-Türkçe AnsiklopetikLûgat, 24. Baskı, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara 1996, s. 388.

13 Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, Kubbetaltı Neşriyat, İstanbul 1998, s. 345.

14 Abdulaziz Bayındır, İslam Mahmeme Hukuku, İslam İlimler Araştırma Vakfı Yayınları, İstanbul 1988, s. 3-12.

15Ahmet Akgündüz,” i’lam”, DİA, C. 22, İstanbul 2000, s. 72-73.

6 kâtipler, kassamlar, Şühûdü’l-hâller ve statü olarak en yetkin kişi olarak Kadılar tarafından halledilmekteydi.16

1.3.1. Kadı

Kadı, sözcük olarak “hükmeden”, “yerine getiren” anlamına gelir; Tanzimat Dönemi’ne kadar her türlü davaya bakan; Tanzimat Dönemi ile Medeni Kanun arasındaki dönemdeyse yalnızca evlilik, boşanma davaları, miras, nafaka davalarına bakan mahkeme başkanlarına verilen unvandır.17 Kadı’nın Müslüman, erkek, reşid, bîtaraf ve nesebi olmasının yanında İslam hukukunu çok iyi bilmesi gibi çeşitli meziyetlere sahip olması gerekirdi.18

Osmanlı Devleti’nin, hukuki ve sosyal sorumluluğunu üstlenen Kadıların atamaları oldukça önem arz etmekteydi.19 Osmanlı Devlet’inde kadı tayin edilmek birtakım özelliklere sahip olmakla birlikte, belirli bir eğitim düzeni ve hiyerarşik geçiş işlemlerine dayanmaktaydı. Bu vesile ile Osmanlıda adli merci, klasik İslam devletlerinden daha olgunlaşmış üsullere dayanmış bir sistem olup bir meslek olarak görünmektedir.20

Kadıların görev yaptıkları bölgede görev süreleri genellikle kısa tutulmaya çalışılmıştır. Sebebi ihtimaldir ki görev yaptığı mahalde ahali ile yakınlaşmayı önlemek ve atamayı bekleyen diğer kadılara atama olanağı sağlamaktı.21

1.3.2. Nâib

Osmanlı İmparatorluğu’nda kadıya yargılama ile ilgili işlerinde destek olan, Kadı’nın bizatihi gidemediği kazalara kendisi giderek yargılama yapıp, onun adına karar alan yardımcı bir makamdır. Naib, yaptığı bütün işlerde kadıya karşı sorumludur22. Kadılar bazen tayin edildikleri halde bazı yerlere bizzat gitmeyebilirlerdi. Kendilerinin yerine

16 Serkan Erdoğan, 13 Numaralı Nevşehir Şer‟iyye Sicili Transkripsiyon ve Genel Değerlendirme”, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Nevşehir 2019

17 Ortaylı, Huku ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti’nde Kadı, s. 19-29.

18 Bayındır, “Osmanlıda Yargının İşleyişi”, s. 433.; Ayrıca Bkz. Cin, Ahmet, Türk Hukuk Tarihi, Tımaş Yayınevi, C. 1, İstanbul 1990, s. 271.

19 Osmanlı kadısı ile ilgili Bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilatı, TTK Yayınları, Ankara 1984, s. 83.

20 Ortaylı, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti’nde Kadı, s. 24-25.

21 Ortaylı, “Osmanlı Kadısı-Tarihi Temeli ve Yargı Görevi”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C. 30, Ankara 1968, s. 112.

22 Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müessesleri Tarihi, Kardelen Kitabevi Yayınları, Isparta 1999, s. 220.;

Ayrıca Bkz. Mehmet Akman, Osmanlı Devleti’nde Ceza Yargılaması, Eren Kitabevi Yayınları, İstanbul 2000, s. 44.

7 nâib gönderme hakları mevcuttu. Bu kadılar kaza naibleri23, mevâlî naibleri24 ve arpacık naibleri25 olarak üç kısma ayrılırdı.26

1.3.3. Şühüdü’l Hâl

Osmanlı Devleti’nde Şeriat mahkemelerinde en dikkat çeken unsurlardan bitanesi, mahkemenin yapılış biçimini gözlemlemekle sorumlu “Şühüdü’l-hâl” isminde bir heyetin varlığıdır27. Mahkemelerce adaletli hüküm verildiğini, kararın şeffaflığı amacıyla en az iki kişi hazır bir şekilde bulunurdu. Bunlara ise “Şühüdül hâl”

denilmekteydi. Şühüdül hâl görevlileri genellikle âyân, eşraf gibi şehrin önde gelenleri arasında seçilirdi28. Kadı davaya baktığı sırada bu heyet ile müşavere ederek örfi ve mahalli adetler konusunda kendilerinden bilgi alırdı29.

Şühüdül-Hâller davayı dikkatle dinler, sualleri olduğu zaman kadı tarafından kendileri ile istişarede bulunabilir, karara asla katılmayıp, davanın cereyanı ile verilen kararın birbirine uyum sağladığına dair ilam imzalardı. Yusuf Halaçoğlu’na göre Şühüdül-hâl ile Avrupa’daki jüri müessesesinin ortaya çıkması sağlanmıştır.30.

1.3.4. Kassamlar

Lügatteki anlamı itibariyle kısım kısım ayıran anlamına gelen kassam kelimesi, hukuki terim olarak vefat eden bir kimsenin terekesini (geriye bıraktığı mal varlığını) İslâmî miras hukukuna göre, vârisleri arasında paylaştıran me’mûra denir31. Bu paylaşımları

“kassam defterine” kayıt edilirdi. Kassamlar, “kazasker kassâmları” ve “kâdılık kassâmları” olmak üzere ikiye ayrılırdı. Kadıya karşı sorumlu olan kassâmlar,

23 Kadılar, görev bölgelerindeki nahiye gibi daha küçük idari birimlere kendisinin vekili olarak nahiyede idari, hukûkî ve bazı sosyal işleri sevk ve idare edebilecek mahiyette olup, iltizam verilerek tayin edilen memura kaza nâibi ismi verilmekteydi. Bkz. Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 71.

24 Mevleviyet kadılarının tayin ettiği nâiblere, mevâlî nâibleri denir. Bkz. Halil Cin- Akgündüz, Türk-İslâm Hukuk Tarihi, C. 1, Tımaş Yayınları, İstanbul 1990. s. 280.

25 Şeyhü’l-İslâm, mevâlîye ve kazaskerlere verilen arpalıklardaki hukuki davaları uygulamak amacıyla görevlendirilen nâiblerdir. Bkz. Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 72.

26 Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 72.; Ayrıca Bkz. Tayyip Gökbilgin, “XVI. Asırda Mukataa ve İltizam İşlerinde Kadılık Müessesesinin” IV. Türk Tarih Kongresi (10-14 Kasım 1948) TTK Yayınları, Ankara 1952, s. 433-434.

27 Ünal, Osmanlı Müesseleri Tarih, s. 210.

28 Osmanlı mahkemeleri bütün ahaliye açık konumda olduğundan dolayı davanın tarafıyla veya konusu ile ilgili işi bulunmayan kişilerde yer alabilirdi. Bkz. Hülya Taş, “Osmanlı Kadı Mahkemesindeki

“Şühüdü’l-Hâl” nasıl değerlendirilebilir? “Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, S. 44, Kış/2008, s. 44-45.

29 Mehmet Akif Aydın, Türk Hukûk Tarihi, Beta Bas Yayınları, İstanbul 2014, s. 84.

30 Yusuf Halaçoğlu, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, TTK Yayını Ankara 1991, s. 123-124.

31 Aydın, Türk Hukuk Tarihi, s. 93.

8 güvenilir ve taksim işini iyi bilen kişiler arasından seçilirlerdi32. Kassamların belli bir miktarda maaşları olmamakla beraber taksim ettikleri terekelerden “resm-i kısmet”adı altında pay alırlardı. Kassamlık, Tanzimat’tan sonra kaldırılmış, sadece “İstanbul Kassamlığı” görevini idame ettirmiştir.33

1.3.5. Tercüman

Osmanlı mahkemelerinde Türkçe bilmeyen davalı ve davacının dillerini bilen memurlar görevlendirilirdi. Dil bilmeyen Müslüman ve zımmî reâyânın, mahkemede kendi sorunlarını rahatlıkla anlatmalarında aracılık yapmak için tercüman istihdam edilirdi. Memurlar sadık bireyler arasından seçilir, davalı ve davacının verdikleri ifadeleri kadıya iletirdi34.

1.4. Nevşehir İline Ait Şer’iyye Sicilleri

Milli Kütüphane’de en eskisi 1790’lı yıllarda kaleme alınmış olan Nevşehir’e ait toplam 30 adet Kadı Sicili Defteri kaydı bulunmaktadır. Son zamanlarda yapılan araştırmalar sonucunda “30 Numaralı Kadı Sicili”nin (günümüzde Kayseri’ye bağlı) Develi’ye ait olduğu tespit edilmiştir. Milli Kütüphane’de Nevşehir’e ait 29 defterin olduğu görülmektedir. Bunların ilki 1813-1818, sonuncu defter ise 1904- 1908 yılları arasını kapsamaktadır. Fakat defterler hüküm tarihleri itibariyle incelendiğinde en eski defterin başlangıç tarihi olarak 1798 yılına ve son defterin ise 1930 yılına ait olduğu görülmektedir35.

Tablo-1: Nevşehir Şer’i Mahkemesi’nde Kaydı Tutulan Nevşehir Şer’iyye Sicilleri ve Numaraları Aşağıda Tabloda Gösterildiği Şekilde’dir36.

Kayıt Sıra

32 Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 75.

33 Ahmet Akgündüz, “Şer’iye Sicilleri Mahiyeti Toplu Katoloğu ve Seçme Hükümler”, DİA Yayınları, C. 1, İstanbul 1998, s. 76.

34 Sezai Balcı, Osmanlı Devletinde Tercümanlık ve Bab-ı Ali Tercüme Odası, Libra Yayıncılık, İstanbul 2013, s. 25-26.

35 Metin Ziya Köse ve Ali Kozan, Nevşehir Mahkemesine Ait İlk Şer’iyye Sicili (3 Numaralı Defter), Nevşehir Üniversitesi Yayınları, Nevşehir 2013, s. 18-19.

36 Köse-Kozan, Nevşehir Mahkemesine Ait İlk Şer’iyye Sicili (3 Numaralı Defter), s. 16.

9

Tablodaki verilerden anlaşılacağı üzere Nevşehir Şer’iyye Mahkemesi’nde toplam 29 defter tutulmuştur. Nevşehir ile ilgili mahkemelerde tutulmuş olan ilk defter H.

1229/M. 1813 yılına, son defter ise H. 1324/M. 1904 yılına aittir.

1.4.1. Çalışılan Nevşehir Şer’iyye Sicili

Nevşehir’e ait olan Şer’iyye sicilleri, tasnif edilmiş olup toplamı 30 defter şeklindedir.

Bunlardan üzerinde çalışılmış olan siciller aşağıdaki tabloda sunulmuştur. Fakat son zamanlarda yapılan bir araştırmada yukarıda da belirttiğimiz gibi 30 numaralı defterin Develi’ye ait olduğu anlaşılmıştır37. Bu vesile ile tabloya dâhil edilmemiştir. 1 ve 23 numaralı defterler ise halen Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı’nda yüksek lisans tezi olarak çalışılmaktadır.

Tablo-2: Çalışılan Nevşehir Şer’iyye Sicilleri.

Metin Ziya Köse-Ali Kozan, Nevşehir Mahkemesi’ne Ait ilk Şer’iyye Sicili (3 Numaralı Defter) 1213-1221/1798-1807 Nevşehir Üniversitesi Yayınları, Nevşehir 2013.

Kadir Çıtak, 8 Numaralı Şer’iyye Siciline göre Nevşehir ve Havalisinde Sosyal Hayat, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) Nevşehir 2017.

Celal Kebapçı, 17 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Siciline göre Nevşehir ve Havalisinde Sosyal Hayat, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Nevşehir 2011.

Halil İbrahim Çelik, 18 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Sicili Metin Çevirisi ve Değerlendirme, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Nevşehir 2012.

Sevgi Kuş, 20 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Sicili Transkripsiyon ve Genel Değerlendirme, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Nevşehir 2010.

Bircan Şahin, 29 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Siciline göre Nevşehir ve Havalisinde Sosyal Hayat, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Nevşehir 2010.

Mustafa Kabakçıoğlu, 5 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Sicili Transkripsiyon ve Genel Değerlendirmesi, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Niğde 2019.

Serkan Erdoğan, 13 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Sicili Transkripsiyon ve Genel Değerlendirmesi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Nevşehir 2019.

37 Mustafa Ova, H. 1324-1325/M. 1906-1907 Tarihli Develi Şer’iyye Sicili Metin Çevirisi ve Değerlendirme Nevşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Nevşehir 2013.

10 1.4.2. 12 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Sicili

12 Numaralı Nevşehir Şer’iyye Sicili Defteri 52 sayfadan oluşmaktadır. Defterde bulunan belgeler 135 kadı kararından ibarettir. Ancak defterdeki kararlar numaralandırılırken 33. Numaradan 35. Numaraya sehven atlanılmış olup, 34. Numara yazılmamıştır. Bundan dolayı defterdeki karar sayısı 134’tür. İlgili deftere dayanılarak sunulan bilgiler 134 karar üzerinden yapılmıştır. Defterde geçen kararlardan 130’ü vekâletname hücceti, 2’si i’lam, 1’i veraset tayini hücceti ve 1’i de satış hüccetiyle ilgilidir.

11 2. BÖLÜM

DEĞERLENDİRME 2.1. Varis ve Varis Tespitine Dair Hükümler

Defterde geçen toplam 134 karardan 66’sı varis ve varis tespitine dairdir. Bunlardan 5’i miras, 3’ü veraset davası, 36’sı tereke (murislerinin terekesine el koyanlar hakkında açtıkları dava ile murislerinin terekesine el koyanlardan lehinde ve aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak bütün davalar) ve 22’si intikal işlemleri ile ilgili hükümlerdir.

2.2. Boşanma, Nafaka ve Mehr

Defterde geçen toplam 134 karardan 14’ü nikâh, akd davası mihr talebi ve çocuklar için nafaka ile ilgilidir.

2.3. İş ve İş Devri ile İlgili Hükümler

Defterde geçen 134 karardan 54’ü iş ve iş devirleri ile ilgilidir. Bu kararlardan 41’i kira ve satış, 6’sı alacak tahsili 1’i İstanbulda dua-guy vazifesi işlemleri ile ilgili, 1’i mübadele, 2’si haciz ile ilgili hüküm olup; bu hükümlerden biri bir adet menzili Nevşehir belediye dairesi tarafından konulan haciz’dir38. 1’i aldığı borç paraya mukabil olarak İstanbul’da 2 adet hanesine rehin olarak verdiği39 ile ilgili bir karar ise kilise vakıf işlemleri ile alakalıdır.

2.4. Kişisel Davalar

Defterde geçen kararlardan 23’ü lehinde ve aleyhinde vuku bulmuş ve bulacak bütün olaylar ile ilgili kişisel davalardır.

38 N.Ş.S, Nr. 12, Sayfa: 64, Karar Numarası: 85.

39 N.Ş.S, Nr. 12, Sayfa: 84, Karar Numarası: 116.

12 2.5. Sosyal İlişkiler

12 Numaralı Nevşehir Şeri’iyye Sicili Defteri’nin sosyal yönü incelendiğinde Müslim ve gayrimüslimlerin yaşadıkları mahalle ve köyleri birbirinden farklı olsa da sosyal ilişkiler yönünden iç içe yaşadıkları görülmektedir. Bu durum bize Müslimlerin gayrimüslimlere40 ve gayrimüslimlerin Müslimlere41 vekil olduklarını göstermektedir.

Bunun yanında vekil tayin işlemlerinde kişinin maddi durumu ve sosyal statüsüne göre birden fazla vekil tayin ettikleri de gözlenmiştir42. Bazıları ise kendi baba, çocuk, eş ve kardeşlerini de vekil tayin edebilmişlerdir.

Defterdeki kararlar incelendiğinde Nevşehirde suç oranının oldukça düşük olduğu da anlaşılmkatadır. Defterde geçen 134 karardan sadece 2’si suç ve anlaşmazlıklarla ilgilidir. Bunlardan 1’i komşular arasında sınır anlaşmazlığı diğeri de 1’i de tecavüze yardım ile ilgilidir.

2.6. Ailevi İlişkileri

Defterde geçen 134 karardan 4’ü ailevi ilişkiler hakkında bizlere bilgi vermektedir.

Bunlardan 1’i İstanbul’da bulunan 1 adet manav dükkânı hissesini kendisine ölünceye kadar bakmak şartıyla zevcesine feragat ettiği ve feragat işlemleri içindir.43 Biri de kendisi ölünceye kadar bakmak şartıyla anne babası ve bir kız kardeşine hakkını feragat44 ve ikisi ise hibe45 şeklindedir.

2.7. İdari Yapı

12 Numaralı Nevşehir Şeriyye Sicili Defteri’nde bulunan 134 kararda Nevşehir, 68 kararda kaza, 66 kararda kasabası olarak ifadelendirilmiştir. Defterde geçen kararlar arasında Nevşehir’in dışında İstanbul, Niğde, Kastamonu, Ruscuk, Mersin, Konya,

12 Numaralı Nevşehir Şeriyye Sicili Defteri’nde bulunan 134 kararda Nevşehir, 68 kararda kaza, 66 kararda kasabası olarak ifadelendirilmiştir. Defterde geçen kararlar arasında Nevşehir’in dışında İstanbul, Niğde, Kastamonu, Ruscuk, Mersin, Konya,

Benzer Belgeler