• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.2. ESKİ TÜRKÇEDE BİÇİMBİRİMSEL ÇOKLUK İFADELERİ

2.2.2.1. Altay Dillerinde +t Çokluk Ekinin Görünümü

N. Poppe, Moğolcada - d Ģeklinde görülen ek ile ilgili olarak Schmidt ve Bobrovnikov adlı araĢtırmacıların görüĢüne yer vermiĢtir. Bu görüĢe göre, ek +n ve +sun ile biten gövdelere getirilmektedir. Schmidt‟in görüĢünün ekin r ile biten pek çok kelimeye geldiği olduğunu söyleyen Poppe, Vladimircov‟un görüĢünün ise, ekin l ile biten birkaç gövdeye ve -çi biten isimler ile , -i çı/ -gçi ekli fiil isimlerine eklendiği Ģeklinde olduğunu belirtmiĢtir. Poppe ayrıca, -d ekinin pek çok kabile ismi oluĢturduğunu dile getirmiĢtir. AraĢtırmacı, Mostaert‟in Urdus lehçesinde bu ekin -d eki D ya da t olduğunu dile getirdiğini, n, l ve r harflerinin yerini aldığını ve orada -ud ekinin -zt ekine dönüĢtüğünü söylemiĢ, kendisinin de Halhada aynı eklerin bulunduğunu tespit ettiğini ifade etmiĢtir.

N. Poppe, Yazılı Moğolcada, -iud/--güd Ģeklinde bir ekin olduğunu, bu ekin Moğol gramerlerinde fazla değerlendirilmediğini ve az rastlanan bir ek olduğunu zikretmiĢ, bu ekin daha sonra Türkçede -iut Ģeklinde bulunduğuna değinmiĢtir.

Schmidt‟in yazılı Moğolcada, l, r ve n ünsüzleriyle biten gövdelere eklenen bir -nuiud ekinden bahsettiğini dile getiren Poppe, bu ekin pek çok kabile adını türettiğine yer vermiĢtir. AraĢtırmacı ayrıca, -narzt, -dzt, -szt, -hzt, -nhzt eklerinde de birincil ek olarak kabul edilen -t ekinin bulunduğunu, -çud, -„t„Ģzt, -Ģzt ve -tĢzD, -nad eklerinde de benzer bir ekin görüldüğünü ifade etmiĢtir. Poppe‟nin değindiği bir baĢka ek ise -mad ekidir. AraĢtırmacı bu ekin, artık çokluk yapan bir ek olmadığını, ekin orijinal anlamını yitirdiğini ve yapım eki haline geldiğini belirtmiĢtir (Poppe, 2008: 94-97).

Poppe, Modern Tunguzcada -t çokluk ekinin olmadığını, ancak bu ekin izlerinin bazı yapılarda bulunduğunu, bu yapının iyelik eki -tin ekinde de görüldüğünden bahsetmiĢtir. Poppe, Vasileviç‟in Tunguzcadaki kabile adlarında da bu ekin bulunduğuna dair görüĢüne yer vermiĢ, -*t ekinin ve -*ta ekinin Mançucada pek çok ismin çokluğunu yaptığına değinmiĢ, Peeters‟in +ta yapılı çokluk

Ģekillerinin birkaç meslek isminden ve akrabalık isimlerinde teĢkil edildiği görüĢünü zikretmiĢtir. ÇalıĢmada son olarak Munkacsi‟nin -*ta ekinin Moğolca ve Türkçede -d ekini karĢılaĢtırdığını söylemiĢtir (Poppe, 2008: 98).

S. A. Starostin, A. V. Dybo, O. A. Mudrak tarafından hazırlanan “An Etymological Dictionary of Altaic Languages” adlı çalıĢmada Proto-Altaycada -*t Ģeklinde olan ekin, Proto-Mançu-Tunguzcada *-ta(n)/ *-te(n) Ģeklinde 3. çokluk kiĢi yapısında kullanıldığı, Moğolcada -d, Türkçede *-t, Japoncada *ta-ti, Proto-Korecede *-ti-r Ģeklinde karĢılandığını dile getirilmiĢ, bu ekin en yaygın ek olduğuna ve Ana Altaycada orijinal bir ek olabileceğine değinilmiĢtir (Starostin, Dybo, Mudrak, 2003: 221).

2.2.3.+s, +ş Çokluk Eki

AraĢtırmacılar tarafından ifade edilen çokluk eklerinden bir diğeri de +s/+Ģ çokluk ekidir. Bu ek, Eski Türkçe metinlerde nadiren görülmektedir.

AraĢtırmacıların ifade ettiğine göre ek, unvan kelimelerinden birinde, kabile adlarında, yer adlarında ve “yıĢ” kelimesinde kullanılmaktadır. Ödünçlenen bir ek olan +s/+Ģ eki çalıĢmalarda çokluk açısından değerlendirilerek ekle ilgili bazı düĢüncelere yer verilmektedir:

Ahmet Cevat Emre, en eski çoğul belgisinin *-s(-*s/-*z) olduğunu söylemiĢ ve bu ekin Proto-Türkte de görüldüğünü dile getirmiĢtir. Bunu tanıklayan durumları da, biz-siz zamirleriyle, ÇuvaĢçada çokluk belgisinin -es, -se ve -sem/n eklerinin olmasıyla, ikiz sözcüğü gibi örneklerle açıklamıĢtır (Emre, 1940: 43).

Doerfer, ġçerbak ile Clauson‟un -t ve -s çokluk eklerinin yabancı kökenli olduğunu Ramstedt‟in ise bu eklerin Altay dil ailesinden miras kalan bir ek olduğunu söylediklerini belirtmiĢtir. Doerfer kendi düĢüncesinin ise, -s ekinin orijinal bir Türkçe ek olmadığı ve ıĢbara kelimesinin Hintçeden gelmesi gibi ekin de Hintçeden ödünçlenmiĢ olabileceğine dairdir (Doerfer, 1975-1976: 39-42).

Zeynep Korkmaz ise, Köktürk yazıtlarında IĢbaras Tarkan gibi bir rütbede, Tölis, Tardus ve Türgis gibi kavim adlarında yer aldığını belirtmiĢ ve Moğolcada da ekin görüldüğünü örnekle açıklamıĢtır (Korkmaz, 1986: 49).

Alyılmaz, bazı araĢtırmacıların, +s ekini çokluk kategorisi içerisinde değerlendirdiğini belirtmiĢtir (Alyılmaz, 1994: 41).

Osman Fikri Sertkaya, Cengiz Alyılmaz‟ın “yıĢ” kelimesinin yapısında -Ģ çokluk ekinin olduğuna dair görüĢünün doğru olduğunu ifade etmiĢ, Talat Tekin‟in ve Kononov‟un görüĢlerine yer vermiĢtir. AraĢtırmacı, Karl Heinrich Menges‟in de

“kengeris” kelimesinde bu ekin olduğunu belirttiğine değinmiĢtir (Sertkaya, 2003:

10).

Marcel Erdal “A Grammar of Old Turkic” adlı çalıĢmasında +s çokluk ekinin sadece Sanskritçe‟den ödünçlenen “iĢvaras” kelimesinde görüldüğünü Moğolca ve Soğdca‟da +t ekinin yanında +s ekinin de olmasına rağmen Hint-Avrupa dil ailesinde göründüğünü dile getirmiĢtir (Erdal, 2004: 158).

Annemarie Von Gabain ise eki çokluk ekleri arasında dile getirmemiĢtir.

Nicholas Poppe, -s çokluk ekinin sadece kabile isimlerinde arkaik bir son ek olarak bulunduğunu söyleyerek, ıĢbaras ve töles örneklerini vermiĢtir. Kotwicz‟in üçüncü iyelik ekinde görülen +s ekinin çokluk eki olduğuna dair görüĢe yer veren araĢtırmacı, -s çokluk ekinin Korece haricinde Altay dillerinin bütün kollarında devam ettiğini belirtmiĢtir (Poppe, 2008: 100). Feyzi Ersoy, Larry V. Clark‟ın +s çokluk ekinin Hint-Avrupa kökenli düĢündüğünü ifade etmiĢtir (Ersoy, 2008: 325).

Nadir Ġlhan, Kononov‟un ise Talat Tekin‟in örneklerini tekrar ettiğini ve bunlardan baĢka oġuĢ, oduĢ ve ödüĢ örneklerini, bu ekle kullanılmıĢ çokluk ifade eden kelimeler olarak belirttiğine değinmiĢtir (Ġlhan, 2009: 107).

Kerime Üstünova, tarihi dönemlerde -s çokluk ekinin tölis ve tardus kelimelerinde görüldüğünü dile getirmiĢtir (Üstünova, 2012: 382).

Talat Tekin “A Grammar of Orkhon Turkic” adlı çalıĢmasında {+s} ekine örnek olarak iĢbaras, tölis, tardus, türgis kelimelerini belirtmiĢtir (Tekin, 1997: 122).

Tekin, Türkçe olarak yazdığı Orhon Türkçesi Grameri adlı araĢtırmasında ise, sadece

“inisi kagan bolmıĢ erinç” cümlesinde geçen “inisi” kelimesini örneklendirmiĢtir (Tekin, 2016: 97).

“ışb(a)r(a)s t(a)rk(a)t (a)nta (a)nçul(a)d(ı)[m …” (Şine Usu Yazıtı, Güney Yüzü, Şirin, 2016: 653).

“…b(e)ş yüz b(a)şı ul(u)g ur(u)ŋu töl(i)s b(ӓ)gl(ӓ)r oglı b(ı)ŋ b(a)şı töl(i)s kül(ü)g (ӓ)r(ӓ)n t(a)rduş b(ӓ)gl(ӓ)r oglı b(ı)ŋ b(a)şı t(a)rduş kül(ü)g (ӓ)r(ӓ)n [t(a)rduş]

ışb(a)ras b(e)ş bıŋ (ӓ)r b(a)şı ışb(a)ra s(ӓ)ŋün y(a)gl(a)k(a)r…” (Taryat Yazıtı, Batı Yüzü, Şirin, 2016: 656).

Yukarıdaki örnekte Hintçeden ödünçlenen “iĢbara” kelimesine gelen bir +s eki görülmektedir. Bu ekin de bazı araĢtırmacılar tarafından ödünçlenme olarak kabul edildiği bu örneğin de Hintçeden alıntı olduğu düĢünülmektedir. Ġlk örnekte kendisinden sonra “tarkat” kelimesinin gelmesi de bu ekin çokluk eki olduğunu ortaya koymaktadır.

“ol bod(u)n(u)m k(ӓ)ŋk(ӓ)r(ӓ)sdӓ…” (Tes Yazıtı, Kuzey Yüzü, Şirin, 2016: 648).

“tür[g(i)ş bod(u)n (e)]tdükdӓ kül i(ç) çor özlüki y(ӓ)gr(ӓ)n (a)t bin(i)p…” (Kül İç Çor Yazıtı, Doğu Yüzü, Şirin, 2016: 646).

“[k(a)r]luk tir(i)gi b(a)rı türg(i)şkӓ k[irti]” (Şine Usu Yazıtı, Batı Yüzü, Şirin, 2016:

654).

Yukarıdaki örneklerde de ekin boy adlarında kullanıldığı görülmektedir.

“(a)nta kisre in(i)si (e)çisin t(e)g kıl(ı)nm(a)duk (e)r(i)nç oglı k(a)nın t(e)g kıl(ı)nm(a)duk (e)r(i)nç” (Kül Tigin Yazıtı, Doğu Yüzü, Tekin, 2010: 24).

“(a)nta kisre in(i)si] k(a)g(a)n [bolm(ı)ş (e)r](i)nç” (Bilge Kağan Yazıtı, Doğu Yüzü, Tekin, 2010: 50).

“in(i)si [(e)ç]isin bilm(e)z (e)rti” (Bilge Kağan Yazıtı, Doğu Yüzü, Tekin, 2010: 56).

Eski Türkçede -s ekinin kullanımı oldukça sınırlı olmakla birlikte en belirgin örnek “ıĢbaras” kelimesidir. “IĢbara” kelimesi Hint asıllı bir kelime olması dolayısıyla ekin de bu dilden ödünçlenmesi muhtemeldir. Diğer örneklerde çokluk yapısı belirgin olmamakla birlikte araĢtırmacılar, bu eklerin de çokluk ifade ettiğini bildirmiĢtir. “YıĢ” örneği ise, ekin kökeninin Ana Altaycada kullanılan bir ek olduğunu da düĢündürmektedir. Belki de Türk dilinin Eski Türkçe bölümünde iki ayrı +s eki görülmektedir. Bu eklerden ilki, Ana Altaycadan gelen ve kelimeye kalıplaĢan +s eki iken, ikinci ek ise “iĢbara” Ģeklinde ödünçlenen bir kelimeye gelen Hint-Avrupa ailesine ait olduğu düĢünülen +s ekidir.