• Sonuç bulunamadı

1.3.1 Alkolün Fizyolojik Etkileri

Etil alkol mide bağırsak mukozasından doğruca kana karışır. Kana karışması, kandan atılmasından çok daha hızlı olur. Alkol bedenin bütün hücrelerini, en çok da beyin hücrelerini etkiler. Bu nedenle etkileri önce davranışlar da belli olur. Alkol, kalori değeri yüksek olan bir maddedir, fakat karbonhidratlar ve yağlar gibi dokularda depolanmaz ve bir beslenme değeri yoktur. (Nurmedov, 2013:183)

Fiziksel bağımlılık aşırı derece alkol tüketenlerde oluşur. Vücutları, alkolün varlığına alıştığı için, içmeyi durdurdukları anda fiziksel rahatsızlık duymaya başlarlar. Bunlar arasında hafif olanlar uykuya dalmakta güçlük, rahatlayamama, gerginlik, huzursuzluk sayılabilir. Daha şiddetli olanlar aşırı terleme, titreme nabzın 100’ün üstüne çıkması, uykusuzluk, bulantı, kusma, alkolü bıraktıktan sonraki 1-2 gün içinde halüsinasyonlar, epileptik nöbetler, anksiyete, psikomotor ajiitasyon şeklinde görülebilir. (Ögel, 2009:17)

Uzun süre fazla miktarda alkol alan kişilerde alkolü kestikten 2-3 gün sonra ortaya çıkabilen, Deliryum Tremens denilen ve ölüm riski taşıyan bir durum oluşabilir. Bilinç ve konsantrasyon bozukluğu, görsel halüsinasyonlar (gerçekte var olmayan şeylerin görülmesi), bulunduğu zamanı ve yeri karıştırma ile kendini gösterir. İlk başlarda hızlı, sonraları dalgalı bir ilerleme gösterir. (Ögel,2009:17)

1.3.2 Alkolün Bedensel Etkileri

Alkol kullanımı madde bağımlılığı dışında kazalar, ruhsal ve davranışsal hastalıklar kanserler, kalp damar hastalıkları gibi 60 değişik hastalık ve rahatsızlığa neden olmaktadır. Alkolden ölüm riski alkole bağlı olarak artan hastalıklar ile ölüm riski arasında dengededir. ( Kuş S. 2011;119 )

Sindirim sistemi üzerine etkileri;

Mide ülseri, gastrit (mide mukozasının aşınması ve iltihabı), yemek borusu, oniki parmak bağırsağı ve pankreas bezi iltihabı ( pankreatit ) alkolün önemli bedensel etkileri arasındadır.

Gastrit Mide mukozası iltihabıdır.

Mide ülseri: Ağrı ve kanamalara sebep olabilir.

Yemek borusu iltihabı: Eğer siroz varsa yemek borusu damarlarında oluşan varislerde şiddetli kanamalar da meydana gelir.

Oniki parmak bağırsağı iltihabı: Ağrı veya kanamaya neden olur.

Pankreatit: Pankreas bezinin iltihaplanması ve yetersizliği sonucu besinleri parçalayan enzimlerde eksiklikler meydana gelir. Ağrı kusma, iştahsızlık , kilo kaybı ile seyreder. Karaciğer üzerindeki etkisi ise daha da belirgindir. (Türkcan,2003:79-80)

1.3.2.1. Alkolün Neden Olduğu Karaciğer Hastalıkları 1.3.2.1.1 Alkole Bağlı Karaciğer Yağlanması

Etil alkol karaciğerde karmaşık bir yıkım sürecinden geçerek su ve karbondioksite dönüşür. En büyük metabolik etkileri, karaciğerde yakılırken ortaya çıkan asetal dehide ve hidrojene bağlıdır. Karaciğerde aşırı hidrojen birikimi ile karaciğerin metabolik işlevleri bozulur. Şeker yapımını etkileyerek kan şekerini düşürür; kandaki laktat’ı arttırır ve bu da böbrekleri etkileyerek ürik asidin atılmasını yavaşlatır. Alkolün yakılma sürecinde hidrojen karaciğerde yağ metabolizmasını bozarak lipidlerin birikimine neden olur. Lipidlerin birikimi fazla yağ yapımına yol açar. Alkol bağımlısının karaciğeri

böylelikle sürekli yağ yapımına uyum sağlar ve bu da karaciğerin yağlanmasına yol açar. (Nurmedov,2013:183)

1.3.2.1.2 Alkolik Hepatit

Karaciğer hücrelerinde harabiyet veya karaciğer hücre ölümü vardır. Hücrelerde balonlaşma izlenir. Lökosit infiltrasyonu olur. Klinik muayenede, iştahsızlık, bulantı, kusma, sarılık, ateş gözlenir. Karında asit, ödem, kanama, ansefalapati olabilir. Anemi görülebilir. (Türkcan,2003:79-80)

1.3.2.1.3 Alkolik Siroz

Karaciğer büyük, normal veya küçük olabilir. Dalakta büyüme, karında asit, ödem, erkeklerde saçlarda azalma ve göğüslerde büyüme, testislerde küçülme, kadınlar da erkeksileşme ve adet bozuklukları gözlenir.

Alkole bağlı karaciğer hasarının, yağlanma veya hepatit aşamasında alkol kesildiğinde iyileşme şansı varken, siroz aşamasında alkol kesilse bile karaciğer harabiyetinin geri dönüş şansı bulunmamaktadır. (Türkcan,2003:80-82)

1.3.2.1.4 Vitamin Eksiklikleri

Alkole bağlı olarak B1 vitamini (tiamin), B12 vitamini ve folik asit eksikliği ortaya çıkar. Ayrıca niasin, riboflavin ve diğer vitamin ve minerallerin de eksikliği söz konusudur. Burada hem beslenme eksikliği hem emilim eksikliği rol oynar. Sonuçta pellegra, beriberi gibi hastalıklar ve anemi (kansızlık) meydana gelir.

Vitamin eksikliği hem sinir sistemine hem de kan üzerinde olumsuz etkiler yapar. Bu nedenle alkol bağımlılarına özellikle B vitaminleri verilmektedir.

1.3.2.1.5 Kan Üzerindeki Etkisi

Alkolün kan üzerinde doğrudan veya dolaylı etkileri bulunmaktadır.

Doğrudan etkiler, kemik iliğine, kan hücrelerine, akyuvar ve alyuvarlara ve pıhtılaşma hücreleri üzerinedir. Dolaylı etkiler ise besin eksikliği (örneğin folik asit eksikliği) nedeniyle kan hücrelerinin üretiminin etkilenmesi şeklindedir.

Sonuçta anemi, akyuvar sayısında azalma, pıhtılaşma hücrelerinin işlevlerinde bozulma olur. Anemi kendisini yorgunluk, solunum zorluğu, zihinsel kapasitede azalma gibi belirtilerle gösterir. Akyuvar sayısında azalma çeşitli enfeksiyonlara yakalanma riskinin artmasına neden olur. Pıhtılaşma hücrelerinin işlevlerinde bozulma, kanamalara eğilimi arttırır ve beyin kanaması sonucu inmeler meydana gelebilir.

Alkol, kemik iliğinde kan hücrelerini oluşturan öncü hücrelerde geniş boşlukların (vakuoller) oluşmasına yol açar. Bu boşluklar fazla alkol kullanımıyla 5-7 gün içinde oluşur ve alkol alımı kesildiğinde 3-7 gün içinde kaybolur. (Türkcan,2003:84)

1.3.2.1.6 Kanser Üzerindeki Etkileri

Alkol bağımlılarında yemek borusu, mide, baş-boyun, meme ve akciğer kanseri riskinin yüksek olduğu saptanmıştır. Burada bağışıklık sisteminin olumsuz etkilenmesinin payı bulunmaktadır.

1.3.2.1.7 Kalp ve Dolaşım Sistemi Üzerindeki Etkileri

Alkol kullanımı, damarlarda genişlemeye, kalp atım hacminde değişikliklere yol açar.

Alkolün kalp ve dolaşım sistemi üzerinde etkileri şunlardır: Hipertansiyon

Myokardit: Kalp kasının iltihabı Kalp yetmezliği

Kansızlık: Özellikle B vitamini eksikliği veya diğer vitamin ve minerallerin eksikliği sonucu oluşmaktadır.

Az miktarda kullanılan alkolün HDL (İyi Kolesterol) düzeylerinde yapmış olduğu yükselme nedeniyle kalbi koruyucu etkisinden söz edilmekle birlikte, alkol kullanımının diğer zararları ve kullanımının giderek pozitif pekiştirici etkilerle artabileceği düşünülürse bu yöntemin riskli olduğunu öngörmek gerekir. Zaten alkol bağımlılığı aşamasına gelmiş bir kişi için alkolün kalp dolaşım sistemi üzerine pozitif etkisi olduğu söylenemez. (Türkcan,2003:84)

1.3.2.1.8 Kaslara Etkisi

Uzun süre alkol kullanımı kaslarda zayıflık ve özellikle omuz ve kalça kaslarında erimeye neden olur. Kaslardaki güçsüzlüğün ortaya çıkmasında doğrudan toksit etkilerin yanı sıra periferik sinir sisteminin etkilenmesinin payı da bulunmaktadır. Alkol bağımlılarında kas yıkımını gösteren bazı enzimlerin (örneğin kreatin fosfokinaz) yükseldiği görülür.

Alkolün cinsel işlevler üzerindeki etkileri iki yönlüdür:

Ruhsal Etkiler: Partnerinin kaçıngan tutumu, cinsel uyarılma ve istekte azalma en sık görülen sorunlardır. Orgazm bozuklukları ya da cinsel birleşmeye eşlik eden ağrı ile giden cinsel işlev bozuklukları görülebilir.

Biyolojik Etkiler: Alkolün doğrudan veya dolaylı olarak sperm üretimine olumsuz etkisi olmaktadır. Beslenme yetersizliği, toksit etki, testislerde küçülme, testosteron düzeylerinin etkilenmesi sperm üretiminin azalmasına veya spermlerin nitelik kaybına yol açar. (Türkcan,2003:84)

Kadınlarda da adet düzensizlikleri olur. Alkol sarhoşluğu, cinsel açıdan yüksek riskli davranışlar içine girilmesine yol açarak cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıkların (AİDS, frengi, hepatit, çeşitli mantar enfeksiyonları) riskini arttırır. (Türkcan,2003:83-85)

Benzer Belgeler