• Sonuç bulunamadı

2 GERÇEK VE SANAL GERÇEKLİK ORTAMINDA ALGI

2.2 Gerçek Mekânın Görsel Algılanması-Algısal Mekân

2.2.4 Algısal Mekânın Değerlendirilmesi Üzerine Yapılan Araştırmalar

1960’lı yıllarda, insan ve gerçek ortam (mekân) arasındaki ilişkiyi anlamak ve bunların birbirlerine uygunluğunu deneysel bulgularla saptamak için, “Çevresel Psikoloji” veya “Mimari Psikoloji” adı altında mimarlık ve psikoloji birimlerini bir araya getiren, bir çalışma alanı ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda bireyin gerçek çevreyi nasıl ve ne şekilde algıladığını, bu sürece etki eden veya tetikleyen unsurları araştıran birçok çalışma ortaya konulmuştur. Bu alanda yapılan araştırmalar ve yöntemleri, yapılan çalışmada yol gösterici olacaktır.

Low (1991), insan-çevre araştırma tasarımına kalitatif ve kantitatif olmak üzere, iki farklı metotla yaklaşılabileceğini belirtir. Kalitatif metodu bilişsel, gözlemsel, fenomonolojik,

tarihsel, etnografik ve söylemsel olmak üzere altı sınıfa ayırır. Çizelge 2.3’de bu metotların araştırma tasarım şekli, veri toplama metodu ve analiz yöntemi gösterilmiştir.

Çizelge 2.3 Yaklaşımlarının araştırma tasarımı, veri toplama ve analiz yöntemleri (Low (1991)’dan uyarlanmıştır.)

METOD ARAŞTIRMA TASARIMI

VERİ TOPLAMA

METODU ANALİZ

Bilişsel Varsayım Sınama Dilbilimsel, haritalama

Sınıflama, tipoloji

Gözlemsel Varsayım Üretme, Sınama Gözlem, Film çekimi, Arkeolojik Bulgu Belirleme Örüntü

Fenomonolojik

Ardışık Deneyim, Hipotez

Sınama Deneysel, Karşılaştırma

Sezgisel, İlişkisel

Tarihsel Varsayım Sınama Arşivsel Dökümanlama İçerik analizi

Etnografik

Varsayım Üretme, Problem Saptama Gözlem, Görüşme, Katılımlı Gözlem Tipoloji, İçerik Analizi, Örüntü Belirleme

Söylemsel Eleştirme Metin Okuma

İçerik Analizi, Diyalektik

İlişki

Çevresel psikoloji alanında yapılan çalışmaların büyük bir kısmının fenomonolojik yaklaşımla gerçekleştirildiği gözlenmektedir (Low,1991). Bu yaklaşımı bilişsel ve gözlemsel yaklaşımlardan ayıran özelliği bağlamsal yapısıdır; deneyim ve sembollerle olan ilişkisidir. Fenomonolojik yaklaşım kalitatif araştırma yöntemine deneyimsel bir ölçek kazandırırken, hissel ve kişisel bilgiler önem kazanır. Fenomonolojik yaklaşımlar, mekânın insanlar için ne tür deneyimsel anlamlar ifade ettiğinin incelenmesi ve bu deneyimin sembolleştirilmesi üzerinde durur. Bu alanda yapılan çalışmalar, bir olgunun kendisini görmeyi ve konunun temellerini ortaya koymayı amaçlar (Low,1991).

Fenomonolojik metodun veri toplama yöntemi olan deneyin tasarımı, araştırmanın hedeflenen amaca ulaşması açısından önemlidir. Çevresel psikoloji araştırmaları kapsamında yapılan deneylerde, kullanılan yöntemler ve teknikler oldukça çeşitlidir ve farklı araştırmacılar

tarafından oldukça değişik sınıflandırılmıştır. Gözlemcinin beğeni, tercih ve davranışını ölçmeyi amaçlayan bu veri toplama teknikleri Çizelge 2.4’de sınıflandırılmıştır.

Araştırma kapsamında incelenen araştırmalarda, yoğunlukla alan çalışması yönteminin kullanıldığı gözlenmektedir. Aşağıdaki çizelgede bu yöntemde kullanılan teknikler ve özellikleri ortaya konulmaktadır.

Çizelge 2.4 Veri toplama teknikleri

Alan Araştırması

Açık Uçlu Soru Formları

Önceden kodlandırılmış soru formları Semantik ayrım Ölçeği

Görsel Anketler Bilişsel Haritalama Fotoğraf Oyunlar Resim Çizimi Görüşmeler Gözlem Gerçek izler Davranış gözlemi Belgeler

Alan araştırmasında, açık uçlu veya önceden kodlandırılmış soru formları kullanılmaktadır. Açık uçlu soru formları ile araştırmacının yönlendirici niteliği en aza indirgenirken, katılımcıyı sınırlandırmadan, özgün ifadesi ile önceden tahmin edilme olasılığı olmayan yanıtlara ulaşılır. Dolayısıyla da daha geniş kapsamlı, koşullandırılmamış verilerin ve değişkenlerin ortaya çıkması sağlanır. Fakat bu yöntem beraberinde getirdiği, dökümleme, sınıflandırma, analiz ve indirgeme güçlükleri yanıtların önceden kodlandırılması gereğini ortaya çıkarmaktadır. (Çakın,1988)

Önceden kodlandırılmış soru formları ise, açık uçlu sorulara verilebilecek yanıtların çeşitliliği ve zenginliğine sahip olmasa da, uygulama ve analiz aşamalarında getirdiği kolaylıklar nedeniyle tercih edilmektedir. Kodlandırmada kullanılan kodlar “koşut”(nominaller) ya da “dereceli” (ordinaller) olabilir. Nominal kodlandırmada, evet/hayır, doğru/yanlış gibi derecelendirme ölçeği olmayan bir yanıt sistemi kullanılırken, birden fazla seçenekli yanıtlar, gözlemciyle ilgili demografik bilgi edinmede, gözlemciye ait değer ve kanıları belirlemede, deneğin araştırılan fenomen hakkında sahip olduğu bilgi düzeyini ölçmede ve gözlemcinin, öznel algılama ve anlamlandırma sistemlerini belirleme gibi çeşitli amaçlar için kullanılır (Zeisel, 2006).

Semantik ayrım ölçeği insan-çevre araştırmalarında kullanılan öznel değerlendirme teknikleri içinde, en bilineni ve sıklıkla uygulananıdır. Çevresel imaj konusunda yapılan çalışmalarda, insanların mimari ölçekte, çevreleriyle ilgili vermiş oldukları yanıtların altında yatan semantik boyutları araştıran çalışmalarda önemli yer tutar. Özellikle, mimari uyarana, gözlemcilerin verdiği yanıtları değerlendirmede oldukça yaygın kullanım alanı olan semantik ayrım ölçeğinin orijinal metni, Osgood, Suci ve Tannenbaum tarafından 1958 yılında yazılmıştır ve Lynch, Levi Strauss, Steinztz, Osgood, Suider, Dowmn, Lowenthal Hart ve Moore, Hersberger gibi pek çok çevre tasarımcısı, mimar ve sosyal araştırmacı tarafından geliştirilerek uygulanmıştır. (Baytin, 1994)

Semantik ayrım ölçeğinde, gözlemcilerin çevreyi zıt anlamlı isim veya sıfat çiftlerinden oluşan öznel ölçeklere göre değerlendirmesi amaçlanır. Öznel değerlendirmeye esas olan sıfat çiftlerinden oluşan ölçüt sayısının çokluğu, tekniğin en yararlı yöntemlerden biri olup, bu sıfat çiftlerinin seçimi tekniğin işlerliğinde oldukça önemlidir (Çarkın,1988). Sıfat çiftlerinin seçiminde, değerlendirilmesi istenilen nesnenin nitelikleri, anlamların açıklığı ve gözlemcilerin nitelikleri göz önüne alınmalıdır.

Semantik ayrım ölçeğinin önemli bir parçası Thurstone ölçeğidir. Çizelge 2.5’de görüldüğü gibi Thurstone ölçeği eşit aralıklı interval bir ölçektir. Mekânın algısal değerlendirilmesinde tanımsal sıfatlar kullanılır. Yöntemde iki uç değer verilip, aradaki sıfatlar belirtilerek algısal değerlendirme sonucu elde edilir.

Çizelge 2.5 Thurstone Ölçeği

Çok iyi Az İyi İyi Orta Kötü Az Kötü Çok Kötü

Semantik ayrım ölçeği, mekân hakkındaki algısal değerlendirmeyi sıfatlar yoluyla ortaya koymayı hedefleyen bir ölçektir. Ölçekte kullanılacak sıfatları, araştırmacılar belirli faktörler altında toplamışlardır. Çalışmada uygun faktörü seçmek ve bu faktörün alt başlığındaki sıfat eşliklerini test etmek önemlidir. Çevresel algı çalışmalarında önemli bir yer tutan bu yöntem, bu açıdan tartışılabilir gözükmektedir. Bu faktörlerin çalışmanın yapıldığı yere, kültürüne ve araştırmanın özelliğine göre bazı değişimler göstermesi doğaldır. Fakat bu alanda yapılan semantik ayrım ölçekleri incelendiğinde, bazı sıfatlar ya da çevresel belirleyiciler aldıkları yüklere bağlı olarak bazen bir faktör altında, bazen diğer bir faktör altında yer alabilmektedir. Bechtel (1980), faktör analizinin anlamsal farklılaşma verilerinin çözümlenmesinde tek teknik olmasının yeniden gözden geçirilmesi gereğini vurgulamaktadır. Ertürk’e (1984) göre, birçok

sıfat değişik faktörler altında toplanmaktadır, bu da çevrenin hangi düzeyde algılandığı ve değerlendirildiği konusunda karışıklığa neden olmaktadır. Çevresel psikoloji alanında yapılan çalışmalarda yaygın kullanılan semantik ayrım ölçeği, araştırmacılar tarafından eleştirilse de duyusal tepkileri ölçmek için en yaygın kullanılan yöntemdir.

Psikoloji alanında algısal mekânı değerlendirme yapmak için kullanılan yöntemler, özellikle gözlemcilerin araştırmanın amacının farkında olduğu ve olmadığı ortamlar olarak ikiye ayrılır. Bu alanda, genel olarak referans dizini olarak sözel ölçüm veya görsel olarak yönlendirilmiş hareket kullanılmaktadır (Akai,2007). Sözel ölçüm durumunda katılımcılar metre, feet gibi birimler üzerinden rapor verir. Bu durumda, katılımcının metrik bilgiyi bildiği kabul edilir.