• Sonuç bulunamadı

Akademik başarı öğrencinin tüm yaşantısını etkileyen önemli bir kavramdır. Genç birey bütünsel gelişimi için destek sağlandığında bilişsel ve psiko-sosyal gelişimi oldukça sağlıklı bir biçimde gerçekleşebilecek ve başarı elde edilebilecektir. Gelişen insan, yapıcı değişikliklere uğrar. Problemlerini çözmeyi becerebilen, üretken ve başarılı bir birey olur. Bireyler başarı karşısında mutluluk, güven ve kişisel doyum; başarısızlık karşısında ise üzüntü, hayal kırıklığı ve depresyon gibi

46

duygusal tepkiler geliştirmekte ve bu duygular başarı-başarısızlık nedenlerinin algılanma biçimine bağlı olarak değişmektedir. Yüksek akademik başarıya sahip ergenlerin, düşük akademik başarıya sahip olanlardan daha az antisosyal davranışlar gösterdiği bildirilmiştir (Akt. Erdoğdu, 2006).

Baltaş (1997)’a göre başarı, genel olarak birey için anlamlı olan amaçların, yapılmış günlük programlarla adım adım gerçekleşmesiyken yani sürece odaklanma söz konusuyken, bazen de hedeflenen amaca ulaşma amacıyla gerçekleştirilen ilerlemedir.

Akademik başarı diğer bir ifadeyle eğitimde başarı dediğimiz zaman, okulda okutulan derslerde geliştirilen ve öğretmenlerce takdir edilen notlarla, test puanlarıyla belirlenen beceriler veya kazanılan bilgilerin ifadesi olan akademik başarı kastedilmektedir (Akt. Keskin ve Sezgin, 2009). Akademik başarı, bireyin psikomotor ve duyuşsal gelişiminin dışında kalan, bütün program alanlarındaki davranış değişmelerini ifade eder (Erdoğdu, 2006).

Ancak iş imkanlarının azlığı ve birçok sosyo-ekonomik nedenden dolayı günümüzde akademik başarı yerini üniversite sınavı başarısına bırakmıştır. Çünkü öğrencinin ilk, orta ve lise öğreniminde sahip olduğu akademik başarı bir meslek sahibi olmasında yeterli koşulu sağlamamaktadır. Üniversite sınavı sonucu, sınavda yapılan netler sonrası hesaplanan ham puanlara her ne kadar diploma notu yani öğrencinin lisedeki akademik başarı notu eklense de bu yeterli seviyede değildir. 2010 yılından itibaren hangi ortaöğretim kurumunda olursa olsun, diploma notu 100 olan öğrenciye 60 puan eklenmektedir. Sınav tam ham puanının 500 olduğu göz önüne alındığında lise akademik başarısının etkisinin etkisizliği ortadadır. Burada bahsetmeden geçemeyeceğim bir diğer durumda akademik başarı ölçümlerinde Türkiye’de liseler arasında eşitsizlikler vardır. Örneğin, fen lisesindeki bir öğrenci matematik dersinde daha yoğun ve zor bir sınava tabi tutulurken, il merkezinde olmayan bir lisedeki öğrenci ya da özel bir lisedeki öğrenci belki de fen lisesindeki öğrenci kadar zor ve yoğun bir sınava tabi tutulmadan yüksek bir not alabilmektedir.

Başarılı öğrenciler; yüksek özgüven, planlı çalışma, otoriteyi kabul etme, bilinçli olma ile beraber, gelişmiş bir sorumluluk duygusuna da sahiptir. Bireylerin,

47

sahip olduğu bu özellikler sayesinde; okula ilgileri yüksektir. Planlarını gerçekleştirmek için düzenli çalışırlar ve mücadele güçlerini kaybetmezler. Zamana karşı yarışmaları gerektiğinde zamanı iyi kullanırlar. Problemler karşısında asla şikâyet etmeme, kaygılarının üstesinden kolayca gelebilme ve çevresiyle ilişkilerinde olumlu tutum, bu öğrencilerin ortak özelliklerdir (Taylor, 1964).

3.2.1. AKADEMİK BAŞARI-SINAV KAYGISI

Akademik başarısızlığının çocuğun kendisinden ya da çevresinden kaynaklanan nedenleri vardır. Çocukta tek bir neden akademik başarısızlığı oluşturabileceği gibi, birden fazla neden birlikte de etkili olabilir. Fakat burada “başarısızlık” kavramının neyi ifade ettiği çok önemlidir. Çünkü başarı ve başarısızlık kavramları kişiden kişiye göre farklı değerlendirilebilen kavramlardır. Biri için başarısızlık olarak görülen bir durum, bir başkası için büyük bir başarı olarak kabul edilebilir (Gürbüz, 2009).

Akademik başarı “zihinsel olmayan” birçok faktör tarafından önemli düzeyde etkilenmektedir. Başarı güdüsü, kaygı, ailenin nitelikleri, sosyo-ekonomik özellikler, okul ve eğitim koşullarının yetersiz oluşu, genel çevre özellikleri, beslenme ve sağlık koşulları vb. bunlardan bazılarıdır (Özgüven, 1998).

Özabacı (2000)’ya göre akademik başarısızlık gösteren çocuklarda bulunan özellikler şunlardır:

• Çoğunlukla amaç ve değer eksikliği,

• Aşağılanma sonucu oluşan duygusal örselenme, • Olgunlaşmamış zayıf ilişkiler,

• Kendilerini ve başkalarını yeterince değerlendirememe, • Endişe ve huzursuzluk,

• Yetersiz çalışma alışkanlığı,

48 • Hayal kurma,

• Aşırı hareketlilik,

• Ödevlerini tamamlayamama,

• Organize olamama gibi davranışlar gözlemlenmektedir.

Ailelerin, çocuklarından başarılı olmaları konusundaki beklentilerinin, çocuklar üzerinde oluşturduğu baskı, okulun ilk yıllarından başlayarak, çocukların okula ve hayata uyumlarını etkilemekte, çeşitli davranış bozuklukları yaşamalarına sebep olmaktadır.

Şahin, Günay ve Batı (2006) tarafından yapılan çalışmada; bu süreçte öğrencilerin yaşayacağı başarısızlık ve suçluluk duygusu, sık sık alacağı nota odaklanma, kendini değersiz hissetme, aileyi hayal kırıklığına uğratma ve hatta ölme isteği gibi olumsuz duygulara sahip olabileceği belirtilmektedir. Sınav sonucunda öğrenciler, elde edilen başarı ya da başarısızlığı; zekâ, kişilik, aile sevgisi, hayat başarısı ve arkadaşlık ilişkilerine bağlamaktadırlar (Akt.Karadeniz, 2005).

Akademik başarının çok sayıda faktörle ilişkili olduğu öne sürülmektedir. Zeka, yetenek özlük, kişilik ve ailesel nitelikleri, mezun oldukları veya okumakta oldukları okulun özellikleri (Özgüven, 1974), çalışma alışkanlıkları, özsaygı (Güngör, 1989), sınav kaygısı (Öner, 1990), anne-baba tutumları ile ilişkili olduğu görülmüştür. Anne-baba tutumlarının yanında sınav kaygısı da akademik başarıyı manidar olarak yordamaktadır (Yıldırım ve Ergene, 2003:225).

Benzer Belgeler