• Sonuç bulunamadı

a Ailenin Ergenin Şiddetine Etkisi ile İlgili Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

GÖSTERİLEBİLECEK TEPKİLER

ÇATIŞMAYA VERİLEN TEPKİLER

2.7. a Ailenin Ergenin Şiddetine Etkisi ile İlgili Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

Stewart, Simons ve Conger’in (2002) Amerika’da yaşayan Afrikalı Amerikalı suça karışmış ve cinayet işlemiş 259 farklı çevreden 15-24 yaş arası toplam 867 ergen üzerinde araştırma yapmışlardır. Bunların 400’ü erkek, 467’si ise kızdır. 10 yıllık bir süreç içinde araştırma konusu olan Afrika-Amerikalı gençlerin suç işleme ve cinayet suçuna karışma oranları ciddi bir yükseliş olduğu söylenebilir. Kafkaslarda yaşayan gençlerin oranları ile Afrika-Amerikalıların oranları karşılaştırıldığında 15-24 yaş arasında yaşanan cinayetler karşılaştırıldığında Afrika kökenli Amerikalı erkekler 7, kadınların ise 3,5 kat daha fazla bu cinayetler yüzünden öldükleri belirlenmiştir. Araştırmada söz konusu grupta yaşanan şiddetin sosyo-psikolojik nedenleri olarak:

¾ Ailenin kalitesi, yani eğitim durumu ve ilgisi ¾ Ailenin uyguladığı ceza yöntemleri-darp ¾ Akran ilişkisi

olarak değerlendirilmiş ve ailenin eğitimi ve çocuklarına uyguladıkları eğitim uygulamalarının ergenlerin şiddete meylinde önemli psiko-sosyal faktörler olarak görülmüştür (Stewart, Simons, Conger:Crimonology Volume 40:4, 2002).

Conger ve Simon; 1997;Laub ve Sampson, 1998; Patterson ve Capaldi, 1991; Smith ve Sterns, 1997 pek çok araştırmanın ebeveyn ve ergen problemli davranışlarını zayıf izleme ve gözlem ile karakterize olan beceriksiz aile uygulamaları, düşmanlık, zorlayıcı etkileşim, kaba ve tutarsız disiplin anlayışı ile ilişkilendirmişlerdir.

Gorman-Smith, Tolan, Zelli ve Huesman’ın (1996) Latin ve Afrika kökenli ergen üzerinde yaptıkları çalışmada şiddet içeren ve içermeyen suç işleme davranışları ile aile işlevleri arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Katımcıları suçlu olmayanlar, şiddet içermeyen suç işleyenler, şiddet içeren suç işleyenler olarak üç gruba ayırmışlardır. Araştırma sonucunda şiddet içeren suç işleyen ergenlerin ailelerinin diğer iki grupta bulunan ergenlerin ailelerinden daha düşük disiplin , daha az uyum ve daha az bağlılığa sahip oldukları saptanmıştır (Avcı, 2006:26).

Ergenlerde şiddet davranışının gelişiminde aile ilişkilerinin önemli bir etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Tolan, Gorman-Smith, Huesamann ve Zelli’nin (1997) yapmış olduğu bir çalışmada, aile işlevlerinin şiddet ve suç işleme davranışını yordadığı belirlenmiştir. Şiddet davranışı gösteren ve göstermeyen, suça karışmış ve karışmamış ergenlerin aile işlevlerinin karşılaştırıldığı bir diğer çalışmada suç ve şiddet davranışına karışmış olan ergenlerin diğer ergenlere göre aile ilişkilerinde daha ebeveyn-çocuk arasında daha az bağlılık olduğu ve ergenin denetimi açısından problem yaşandığı görülmüştür ( Gorman-Smith, Tolan, Zelli ve Huessman, 1996;Avcı;2006:6)

Baumrind, Anaokulu çocukları üzerinde yaptığı çalışmada çevreye, anaokuluna ve eve en iyi sağlamış olan çocukların anne-babalarının sıcak, verici, destekleyici ve yüksek beklentilere sahip oldukları belirlenmiştir.. Güvensiz ve heyecanlı çocukların anne-babalarının da denetleyici oldukları görülmüştür, ancak bunlar daha az sevecen, korkutucu ve daha az verici tutumlarıyla iyi uyum sağlamış çocukların anne-babalarından ayrılmaktadır. Saldırgan çocukların anne-babalarının ise daha az denetleyici, daha az baskılı ve daha az düzenleyici kısaca daha az ilgiye sahip olan ebeveynler oldukları görülmüştür. Güvensiz ve heyecanlı çocukların ana- babalarının ise aşırı denetimci olmaları yanında, denetimi uygulama biçimlerinin duygusal destekleyici olmaktan uzak ve çocuklarda endişe ve güvensizlik yaratıcı

oldukları görülmüştür. Dean ve arkadaşlarının yaptığı bir diğer araştırma da bunu yargıyı destekler nitelikte sonuçlanmıştır. Anne-babaları tarafından kötü davranılan çocukların akranlarına karşı daha saldırgan oldukları saptanmıştır (Ekşi, 1990; Masalcı, 2001:21).

Balswick ( 1975) 417 kolej öğrencisi üzerine yaptığı araştırmada ergenlerin isyankar davranışları ile anne-babanın kısıtlayıcı veya serbest yetiştirme davranış ve tutumları arasında ilişki olduğu görülmüştür. Buna göre aşırı serbest ailede gencin anne-babasının beklenti ve isteklerini bilememesinden dolayı asabiyet ve saldırgan davranışların gözlendiği belirlenmiştir (Bostan,1993:19).

Jogaxars (1982), yaptığı çalışmada çocukların kendilerini kabul düzeyleri ile anne-babanın olumlu ve olumsuz etkileri üzerinde durmuştur. Araştırmada çocuklarını kabul eden, ona demokratik bir ortam içerisinde gelişme olanağı sağlayan, sevgi ve saygıya dayalı bir ilişkiye giren ana-babanın çocuklarının kendini kabul düzeyinin, çocuğunu iten, reddeden gereksinimlerini yeterince karşılamayan ana-babaların çocuklarınınkinden daha yüksek olduğu görülmüştür. Dolayısıyla kendini kabul düzeyi yüksek olan çocukların kendileri ile barışık bireyler oldukları, diğer insanlarla daha yakın ve doyurucu ilişkiler kurabildikleri,bağımsız başat, insanları seven kişiler oldukları görülmektedir. Bunun karşıtı olarak kendini kabul düzeyi düşük çocukların içine kapanık, çekingen, ilişkilerinde olumsuz, saldırgan, kişilik özelliklerine sahip oldukları ortaya konmuştur (Öztürk,1990:34).

Suçlu ergenlerin anne-babalarının çocukluk dönemindeki çocuk yetiştirme tutumlarını inceleyen araştırmalardan elde edilen bulgular, bu çocukların anne-babaları neden-sonuç ilişkisi içinde açıklamaya dayalı disiplin ve ceza yöntemini uygulanmasını yerine açıklamasız, tutarsız, sert ve fiziksel cezayı içeren gevşek disiplin yöntemlerini kullandıkları belirlenmiştir ( Mussen, Conger ve Kagan, 1974; Akbağ, 1999:9).

Straus, Kantor (1994), 6000 Amerikan ailesi ile yaptıkları araştırmada, yetişkinlerin hemen hemen yarısının 10 yaş civarında aileleri tarafından bedenen cezalandırıldıklarını ve fiziksel istismara maruz kaldıklarını göstermiştir. Analiz teknikleriyle yapılan düşük sosyo-ekonomik düzey gibi değişkenler kontrol edilmiş

ve gençlik döneminde bedenen ceza ve fiziksel istismar deneyimi olanların sonraki yaşamlarında depresif belirtiler, alkol istismarı, intihar düşünceleri, çocuklara yönelik fiziksel istismar ve eş dövme riskinin yükseldiğini belirlemişlerdir ( Karataş, 2002:27).

Orphins, Murray ve Kelder (1999), 1994 yılında Teksas’da sekiz büyük kent okullarının 6. 7. ve 8. sınıflarından oluşan 8865 öğrenci ve ailesi ile gerçekleştirdikleri araştırmada, çocukların saldırgan davranışlarına ailesel etkileri araştırmışlardır. Bireysel raporların saldırganlık skalası ile ölçüldüğü çalışmada, verilerin analizi için varyans analizi ve anlamlılıkları test etmek için Scheffe testi kullanılmıştır. Saldırgan davranışın bütün ölçümlerinde erkeklerin saldırganlığı kızlardan daha yüksek çıkmıştır. Araştırma sonucunda her iki ebeveyn ile yaşayan çocukların farklı ortamlarda yaşayan çocuklara göre düşük saldırganlık gösterdiği ortaya koyulurken kız ve erkek her iki grup içinde saldırganlık ortalama değerleri ile aile ile olumlu ilişki arasında ters bir ilişki bulunmuştur (Karataş;2002:30).

Rutter, saldırgan ya da suçlu çocukların aileleri konusunda saldırgan ya da suçlu çocukların aileleri konusunda yapılmış araştırmaları gözden geçirerek aile yapılarını üç gruba ayırmıştır. Birinci gruptaki ailelerde çocukların davranışını denetlemede yetersizlik söz konusudur. İkinci grupta, çocukların evlerinin standart kurallardan yoksun olduğu ve çocukların kendilerinden nelerin beklendiğini açıkça bilmedikleri,; son gruptaki ailelerin ise çok cezalandıran, çabuk öfkeyle tepki veren, emirleri genellikle belirsiz olan aileler olduğu belirtilmiştir. Bu anne-babaların

tutarlı ve düzenli bir disiplin davranışları yoktur. Disiplin davranışları çocuğun davranışlarına değil, kendi ruhsal durumlarına dayanmaktadır (Ekşi, 1990; Masalcı, 2001:21).

2.7.b. Ailenin Ergenin Şiddetine Etkisi ile İlgili Yurt İçinde Yapılan