• Sonuç bulunamadı

3.4. Eğitimin Toplumsal Temelleri

3.4.1. Aile ve Eğitim

Toplumu oluşturan en küçük birim olan aile, bireye eğitimi veren ilk kurumdur. Bu yönüyle yaygın eğitim kurumu olarak görülebilir. Ailedeki ilk eğitimini alan birey,

17

bir sonraki eğitimini örgün eğitim kurumu olan okullarda almaktadır (Yapıcı, 2010, 1545).

Aile, toplumsal çevre, okul ve mesleki çevre birer eğitim kurumudur ve bu kurumlar içerisinden ilk sırayı aile alır (Erçelebi, 1996; 62).

Çocuk ilk eğitimi anne ve babasından alır. Anne ve baba, yasaların izin verdiği sınırlar dâhilinde çocuklarını yetiştirebilirler. Yasaların verdiği bu hak, yine yasalar tarafından korunur. İnsan hakları evrensel beyannamesinin 26. maddesinde "ana- baba çocuklarına verilecek eğitimin tümünü seçmekte serbesttir" denmiştir (Başaran’dan akt. Erçelebi, 1996; 62).

Çocuğun davranış kazanmasını, okul hayatında ve tüm yaşamında başarılı olmasını sağlayan en önemli kurum ailedir. Anne-babanın eğitim durumu, sosyo-ekonomik durumu, aile içi ilişkiler, boşanma, aile üyelerinden birinin ölümü, anne-babanın çocuğa karşı tutumları, anne-babanın okula karşı tutumları ve çocuktan okul başarısı beklentileri, çocuğun ders çalışma ortamı gibi hususlar çocuğun okul başarısını etkilemektedir (Dam, 2008, 83).

Birçok anne-baba çocuğu zorlayarak bir şeyler öğretebileceğini düşünmektedirler. Oysa çocuklar bir şeyleri zorla değil, isteyerek ve gözlemleyerek öğrenme sürecini gerçekleştirirler. Çocukların öğütten daha çok iyi rol modellere ihtiyacı vardır. Anne ve babalar davranışları ile çocuklarına iyi rol model olmak zorundadırlar. Çocuklar anne ve babası tarafından önemsendiklerini hissederlerse, anne ve babalar çocuklarına karşı dürüst olup, empati kurarlarsa, istek ve becerilerine göre onları yönlendirirlerse ve çocuklarında görmek istemediği davranışları kendileri yapmazsa, çocuklar da diğer bireylerle kurdukları ilişkilerde bu şekilde davranırlar. Yani çocuk, ailenin aynası gibidir. Aile iyi rol model olursa, çocukları da düzgün bir kişilik geliştirir (Tausch, 1991; Gramer, 1994’den akt. Demiriz & Öğretir, 2007; 107). Aile çocuğun akademik başarısını etkileyen en önemli çevresel etmenlerden birisidir. Bir sosyal çevre olarak arkadaşların da, öğrencilerin akademik başarı güdüleri üzerinde etkisi olmasına rağmen bu etkinin aile kadar yüksek olmadığını, ailenin pek çok yönden çocuğun başarısını etkileyebildiğini belirtmiştir. İlköğretimde çocuğu olan aileler üzerinde yapılan çalışmalar ailenin geliri, evin koşulları, çocuğun beslenmesi, gereksinimlerin karşılanması, uygun çalışma ortamının bulunması, ailedeki kişi sayısı, anne babanın eğitim durumu gibi evin sosyo ekonomik koşullarının, ana-baba birlikteliğinin de okul başarısını etkilediğini göstermektedir (Bernt. 1990’dan akt. Kuzgun & Hamamcı, 2007; 75).

18

Ailelerin çocukları üzerinde, ebeveyn olmak, veli olmak ve eğitimi ile ilgilenmek gibi sorumlulukları vardır (Harvard Family Research Project, 2006’dan akt. Bekman&Koçak, 2011; 173). Anne ve babalar, çocukların okuma ve yazma çalışmalarında çocuklara yardım ettiğinde, çocukların daha başarılı oldukları gözlenmiştir (Gonzales-DeHass, Willems ve Doan Holbein, 2005; Reutzal, Fawson ve Smith 2006; Senechal, 2006’dan akt. Bekman&Koçak, 2011; 173).

Ailenin, çocuğun sosyal uyum ve kişilik gelişiminde olduğu kadar, okul başarısı üzerinde de çok büyük rolü olduğu artık yadsınamaz bir gerçektir. Ailenin evde uyguladığı eğitici faaliyetler, çocuğun ders başarısını arttırabileceği gibi, yanlış destekleyici çalışmalar ise ders başarısını olumsuz etkileyebilir (Tatlılıoğlu&Avcı, 2013, 1114).

Yurt dışında yapılan araştırmalarda da ailenin, çocuğun ders başarısını etkileyen başlıca unsur olduğu belirtilmiştir. Ailesinden eğitim alanında destek bulamayan çocukların, akademik olarak başarısız oldukları belirtilmiştir (Diaz 1989’dan akt. İpek, 2011; 70).

2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre anne ve babanın kitap okuyor olmasının; hatta okudukları kitap sayısının az ya da çok oluşunun bile çocukların okul başarısına etki ettiği ortaya konulmuştur. Bu noktadan hareketle anne-baba ev ortamında daima kitapla haşır neşir bir görüntü çizer, çocuğunu da doğrudan veya dolaylı olarak kitap okumaya teşvik ederse okul başarısında ve belki de ileriki yaşlarda karşısına çıkabilecek fırsatları değerlendirme becerisini kazanması noktasında kendi yaşıtlarıyla/rakipleriyle arasında önemli bir farkın oluşmasını sağlayabilir. Amaç elbette rekabet değildir; ancak bu kazanımın da bireysel ve toplumsal yaşam açısından hesap edilmesi gerekir (Kılınçarslan, 2008; 101).

Aile çeşitlerine göre de eğitime bakış açıları değişmektedir. Kırsal ailelerde; çocuklar, eğitim olanaklarından yeterince yararlanamamaktadır. Sık sık devamsızlık yapan öğrenciler, ekonomik nedenlerden dolayı okula önyargıyla yaklaşmaktadır. Gecekondu ailelerinde ise; şehir hayatının sunduğu imkânlardan dolayı, eğitime kırsal ailelerden daha fazla ilgi vardır. Bu aile tipi, çocuklarının bir an önce meslek kazanıp, aile bütçesine katkı sağlamasını düşünmektedir. Bu yüzden meslek liselerini tercih etmektedir. Kentsel aileler ise; eğitime fazla değer verirler. Bu ailelerin çocuklarında okula devamsızlık nadiren görülmektedir (Erçelebi, 1996; 60).

Aile okulun dışında bir kurum olarak, okulun çevre ile ilişkileri yönünden önemlidir (Ünal&Ada, 2001; 80).

19

Aile çocuğun sosyalleşmesi için rol model olarak, akademik başarısı için çocuklarını geliştirerek ve onların topluma uyum sağlaması için rehberlik ederek, çocuğun gelişimine katkıda bulunur (Yavuzer, 1998; 139).

Çocuğuyla yakından ilgilenen, çocuğunun ders çalışması için fiziksel ortamı düzenleyen, çocuğun olumlu davranışlarını pekiştiren ve başarısızlık yaşadıklarında da çocuklarını destekleyen ailelerin çocuklarının akademik başarılarının yüksek olduğu görülmüştür(Satır’dan akt. Çelenk, 2003; 29).

İlk okuma-yazma öğretiminde, çocuklarına destek veren ve okulla ilişkisini üst düzeyde tutan ailelerin çocuklarının da okuduğunu anlamada başarılı oldukları belirtilmiştir (Çelenk, 2003; 29).

Benzer Belgeler