• Sonuç bulunamadı

Hangi eylemlerin ahlaki olduğunu ortaya koymak için ne tür eylemlerin var olduğunu tespit etmek gerekir. Bu hususta Aristoteles’in, eylemleri isteyerek yapılan eylemler ve istemeyerek yapılan eylemler olmak üzere ikiye ayırdığı görülür. Aynı şekilde istemeyerek yapılan eylemleri (a) zorla yapılan eylemler, (b) bilmeden yapılan eylemler ve (c) bilerek

208 Hümeyra Özturan, Akıl ve Ahlak, Aristoteles ve Fârâbî’de Ahlakın Kaynağı, s.47.

209 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, s.90.

210 David Ross, Aristoteles, s.301.

211 Aristoteles, Nikomakhos'a Etik, s.273.

44

yapılmakla beraber bize bağlı olmayan eylemler veya farkında olmadan yapılan eylemler.

Olarak üç kısma ayırır.212

Aristoteles kişinin hiç katılmadığı, başlangıcı onun dışında bulunan eylemleri zorla yapılan eylemler olarak adlandırır. Söz gelimi insanın başka bir kuvvet tarafından bir yere sürüklenmesi zorla yapılan eylemdir. Bu doğrultuda o, zorla yapılan eylemleri şöyle açıklar:

Bizim dışımızdaki bir ilkeden yani faile ya da maruz kalana bağlı olmayan bir ilkeden kaynaklanan her şey, zorla yapılmıştır; zorla yapılanın ilkesinde failin ya da maruz kalanın etkisi yoktur. Örneğin rüzgâr ya da sizi güçleri ile yöneten insanlar tarafından herhangi bir yere götürülmenizde olduğu gibi.213 Bu noktada akla şu soru gelir: İstek ve iştahların kişi üzerindeki etkisi bir zorlama sayılır mı? Aristoteles, haz ve iştahın eylem üzerindeki etkisini zorlama olarak kabul etmez.

O, “hoş ve güzel şeylerin bize dışardan etki ettikleri için zorlayıcı bir güce sahip olduğunu söylemenin bütün eylemlerin zorunlulukla yapıldığını iddia etmek” anlamına geldiğini belirtir. Zira eylemlerimizi her zaman bu şeylerin verdiği tatmin ile yapmaktayız. Diğer taraftan zorla ve istemsizce yapılan eylemlerin ardından üzüntü gelirken hoşa giden bir eylem zevkle yapılır. Aristoteles dış nesnelerin bizi kolayca cezbettiğini iddia edip eylemlerin sorumluluğunu hazzın zorlayıcı gücüne yıkarak kendimizi sadece iyi eylemlerin nedeni olarak düşünmenin gülünç olduğunu ifade eder. Benzer şekilde iştah ve tutkunun etkisi ile yapılan eylemlere istemsiz diyemeyiz. Zira öyle olsaydı hayvanların ve çocukların kendi isteği ile hareket ettiği söylenemezdi. Oysa onlar asla rastgele hareket etmezler ancak onlar her zaman irrasyonel isteğin etkisi ile hareket eder. Kısacası ona göre zorla yapılan eylem, “ilkesi bizim dışımızda olan ve zorlamaya maruz kalan failin hiçbir katkısı bulunmayan eylemdir.”214

İstemeyerek yapılan eylemlerin ikinci türü bilmeden ya da bilgi eksikliğinden dolayı yapılan eylemlerdir. Aristoteles bilgisizlikten dolayı yapılan eylem ile bilerek yapılan eylemi ayırarak şu örneği verir: “Bir kişi bir başkasını döver, dövdüğü kişi babasıdır, dövdüğü kişinin babası olduğunu bilmez ama birini dövdüğünü bilir.” Bu durumda yapılan eylem zorla yapılmış bir eylem olmadığı gibi bilerek yapılmış bir eylem de değildir. Zikredilen durum bilmeden yapılan bir eylemi yansıtır.215

Aristoteles’e göre bilgisizlikle yapılan eylemlerin istemeyerek yapılan eylemler grubuna girmesinin ölçüsü eylemden sonra gelen pişmanlıktır. Eyleyen yaptığı bir eylemden pişmanlık duyarsa, o eylemin bilmeden yapıldığını söylenebilir. Aksine o eyeminden

212 Aristoteles, Nikomakhos'a Etik, s.255.

213 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, s.123.

214 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, s.126.

215 Aristoteles, Nikomakhos'a Etik, s.255.

45

pişmanlık duymuyorsa bunun istemsiz olduğunu söylemez ancak ona başka bir isim vermek gerekir.216 Söz gelimi bir kişi bilmeden ters yola girer ve trafiği tıkarsa ardından o yolun ters yol olduğunu öğrendiği zaman pişman olursa istemeyerek yapılan bir eylem kabul edilir. Aksi halde pişman değilse onun yolu kısaltmak için bilerek yaptığı düşünülür.

Aristoteles bu tür eylemlerin istemsiz sayılmasının nedeninin düşünülmüş taşınılmış tercihteki bilgisizlik ya da davranışın genel kurallarına ilişkin bilgisizlik değil, eylemin özellikleri hakkındaki bilgisizlik olduğunu, acıma ve bağışlamanın bu durumlar için geçerli olduğunu belirtir.217 Ona göre erdem ve erdemsizliği oluşturan şey hakkındaki bilgisizlik affedilebilir değildir; aksine bu erdemsizliği oluşturan şeyin kendisidir. Affedilebilir olan, tikel bir eylemin tikel koşulları hakkındaki bilgisizliktir.218 Nitekim yukarıdaki örnek göz önüne alınırsa babasını döven kişide eksik olan şey, “babasını dövmenin erdemsizlik olduğu”

bilgisi değil; “dövdüğü kişinin babası olduğu” bilgisidir. Yine diğer örnekte ters yola girmenin yanlış olduğu bilgisi değil o yolun ters yol olduğu bilgisi eksiktir. Bu bağlamda onun eylemin özelliklerinden kastettiği şeyin, eylemin konusu, eylemin gerçekleştirilmesini sağlayan aracı, eylemden beklenen sonucu ve gerçekleştirilme biçimi olduğu fark edilir. Bu nedenle aklı başında olan hiç kimse bu durumlarda bilgisiz değildir. Kısacası bilgisizlik eylem hakkındadır. Söz gelimi “insan konuşurken kelimeler yanlışlıkla ağzından kaçabilir, normal bir taşı sünger taşı gibi görebilir veya hayatını kurtarmak istediği kişiyi, yanlış ilaç verdiği için öldürebilir.”219 İstenmeden yapılan bir eylemdeki bilgisizlik durumu budur; fakat tekrar belirtmek gerekir ki bu durumda eylemin, eyleyende üzüntü ve pişmanlığa yol açması gerekir.

İstemeyerek yapılan eylemlerin diğer bir türü de farkında olmadan yapılan eylemlerdir. Aristoteles bilgisizlikten dolayı yapılan eylemle farkında olmadan yapılan eylemi birbirinden ayırır. Farkında olmadan yapılan eylemle kişinin içerisinde bulunduğu koşullardan dolayı farkında olmadan yaptığı eylemler kastedilir. Sarhoşluk ve öfke halinde yapılan edimler bu kısma örnek gösterilmiştir. Sarhoş ya da öfkeli birisinin davranışının sebebi bilgisizlik değil farkında olmamaktır. 220

İsteyerek yapılan eylemler ise iradeli eylemlerdir. Aristoteles isteyerek yapılan eylemleri “ilkesi, eylemin ortaya çıktığı özel durumları bilen failde bulunan eylemler” olarak

216 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, s.127.

217 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, s.128.

218 Alasdair MacIntyre, Etik’in Kısa Tarihi, s.80.

219 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, s.129.

220 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, s.127.

46

tanımlar.221 Aristoteles’in düşüncesinde isteyerek yapılan eylemler, tercihle yapılan eylemler ve tercihle yapılmayan eylemler olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Öncesinde düşünülüp taşınıldıktan sonra gerçekleştirilen eylemler tercihle yapılan eylemleri ifade ederken öncesinde düşünüp taşınma olmayan eylemler tercihle yapılmayan eylemleri ifade eder.222

Aristoteles’in düşüncesinde isteyerek ya da istemeyerek yapılan eylemlerin dışında birde “karma eylemler” olarak adlandırdığı eylemler vardır. Aristoteles, daha büyük kötülüklerin korkusu ile ya da herhangi bir değerli amaç için gerçekleştirdiğimiz eylemleri karma eylemler olarak niteler. Söz gelimi, fırtınada denize eşya atılması bu türden bir eylemdir. Bu tür eylemler için önemli olan onların istemli mi istemsiz mi olduğunu belirlemektir. Aristoteles bu tür eylemleri kimsenin gönüllü olarak yapmayacağını ama yine de daha çok isteyerek yapılan eylemlere benzediğini ifade eder. O, bu tür karma eylemler karşısında zorluklara karşı dayanan insanlardan övgü ile söz edildiğini söyler.223 Hâsılı Aristoteles’in düşüncesinde istemli eylem, “ilkesi eylemin ortaya çıktığı özel durumları bilen failde bulunan” eylem iken istemsiz eylem “zorla, bilgisizlikle ve farkında olmadan yapılan”

eylemi temsil eder.

İradeli eylemleri doğadaki hareketlerden ayıran224 Fârâbî’nin incelediğimiz eserlerinde ise sistemli bir eylem tasnifine rastlamadık. Ancak onun Aristoteles’in yukarıdaki tasnifinin farkında olduğu söylenebilir. Nitekim Mehmet Aydın, “Fârâbî’de Pratik Akıl Yürütme” adlı makalesinde Fârâbî’nin düşüncesindeki iradi ve gayri iradi eylemlerin, Aristoteles’in sistemindeki isteyerek ve istemeyerek yapılan eylemlere tekabül ettiğini belirtir. 225 Daha önce ifade edildiği gibi Fârâbî’nin düşüncesinde iradi eylemler tercihe dayalı olabileceği gibi iştaha dayalı da olabilir. Dolayısıyla o, iştahı eylemler üzerinde zorlayıcı bir unsur olarak görmez.

Toparlayacak olursak bir eylem zorlama yolu ile veya bilgisizlikten dolayı yapılmadığı sürece iradelidir. Bu yüzden Aristoteles ve Fârâbî daha sonraki filozofların düştüğü özgür irade çıkmazına girmemiştir. Buradan hareketle hem düşünceye hem de iştaha ve tutkuya dayalı eylemlerin iradeyi yansıttığı ve bu nedenle kişinin onlardan sorumlu olduğu ortaya çıkar.226 Nitekim Fârâbî’nin duyusal, tahayyüli ve akli idrake dayalı eylemlerin her birini farklı bir irade türü olarak gördüğünü ifade etmiştik. O halde ahlaki eylemler insanın isteyerek yaptığı iradeli eylemlerden oluşur.

221 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, s.130.

222 Aristoteles, Nikomakhos'a Etik, s.255.

223 Aristoteles, Nikomakhos'a Etik, ss.124-125.

224 Fârâbî, Uyûnü’l-mesâil, s.122.

225 Mehmet Aydın, Fârâbî’de Pratik Akıl Yürütme, ss. 149-174.

226 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, ss.130-131.

47