• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1:KÜTAHYANIN FİZİKİ BEŞERİ COĞRAFYASI VE TARİHÇESİ…2

3.5. Bazı Adli Vakalar

16. yüzyılın son çeyreğinde Kütahya sancağına gönderilen hükümlerde, iktisadi çöküş ve akabinde gelen eşkıyalık faaliyetlerinin yanı sıra her kesimden gayriahlaki davranışlar kayıtlarda yer almıştır. Eşkıyalık konusunda olduğu gibi toplumun düzenini bozan, devleti çöküşe sürükleyen olayların failleri de aynı egoist psikoloji içinde hareket etmişlerdir. Özellikle devlet adamlarının işledikleri suçlar, hem merkezi otoritenin bozulmasına hem de halkın ezilmesine neden olmuştur. 9 Safer 987 (7 Nisan 1579) tarihinde Divan-ı hümayun kâtiplerinden Kütahya sancağının piyade ve müsellemleri kaydeden kâtip Mehmet'e gönderilen hükümde, eskiden Kütahya'nın kayıtlarını tutan Rahmi isimli şahsın piyade ve müsellemlerin yazımında yolsuzluğa başvurması, kayıtlarda değişmeye ve bozulmaya yol açmıştır. Öncelikle bu hataların tespit edilip piyade ve müsellem olanları yine piyade ve müsellem olarak kayıt edilmesi ve sahipsiz ocaklara yamak yazıp tımar verilmemesi istenmiştir.169 26 Zilkade 987 (14 Ocak 1580) tarihinde Kütahya, Hüdavendigar, Karesi ve Biga sancakları mukataatı müfettişi Balıkesir kadısı Mevlana Muhiddin’e gönderilen hükümde, yukarıda adı geçen sancaklarda bazı kimseler vefat edip ya da gaip olup mirasları devlet hazinesine veya gaip malına yazılması

167Aynı defter, 193/80

168Ayşegül Hüseyniklioğlu, a.g.t.,, s. 269

169

gerekirken, mirasın hassa beytülmal eminleri ve adamları tarafından avam beytülmaline dahil edilmesiyle beraber birçok eşya saklanmış ve de satılmıştır. Buna göre bu zamana kadar devlet hazinesine dahil olması gereken malı, kim yedi ya da sakladıysa vukuf ehli ile araştırıp her sancağın muhasebesini ayrı ayrı yaparak saraya bildirilmesi ve mirasçısı olmayan mal, eşya, hizmetçi cariye ve sair maldan ne kadar miras varsa devlet hazinesi için toplatılıp deftere kaydedilmesi, eğer talipleri olursa sattırıp toplanan paranın ve arta kalan malın ise yine devlet hazinesinde kalması icap ettiğinden şimdiye kadar var olan mirasın birer birer hesabını görüp bütün karışıklıkların giderilmesi istenmiştir.170 16 Cemaziyelevvel 995 (24 Nisan 1587) tarihinde Kütahya kadısına ve Anadolu Beylerbeyinin kaymakamına gönderilen hükümde, adı geçen Anadolu Kazaskeri Zekeriya Efendi’nin hacdan gelirken Kütahya civarındaki haramilerin saldırısına uğradığı ve bütün eşya ile mallarının yağmalandığı bildirilmiştir. Çalınan eşyaların bazısının saray müteferrikalarından Mustafa'nın evinde saklandığının ortaya çıkarılmasıyla beraber Mustafa’nın ve bu suçu işleyen diğer eşkıyaların hapsedilmesi istenmiştir.171 14 Rebiülahir 997 (2 Mart 1589) Kütahya kadısına, Karahisar müfettişine ve Şuhud kadılarına gönderilen hükümde, Şuhud kazasına bağlı Mahmudlar köyünden on beş kişinin Anadolu çavuşlarından Hasan Çavuş ile davası görülürken, davacılardan birinin delil olarak, elimi kılıçla yaraladı dediği halde elinde herhangi bir kılıç yarası olmaması yalan beyanda bulunduğunu göstermiştir. Diğer davalarının da asılsız olma ihtimaline karşı adı geçen Hasan Çavuş’la beraber Süleyman Çavuş’un da yardımlarıyla, olayın içinde ne kadar yalancı şahit, kusur, kin ve gericilik varsa hepsinin meydana çıkarılması ve davanın yeniden hak üzerine görülmesi istenmiştir.172 29 Cemaziyelevvel 1000 (13 Mart 1592) tarihinde Anadolu Beylerbeyine, Kütahya ve Afşar kadısına gönderilen hükümde, Afşar halkından Zaim Mustafa’ya dava işlerinde zorluk çıkarıp zulüm eden Kadı Vefa ile Danişmend Abdi'nin, kasaba halkına ve köylere de zulüm ve haksızlık yaptığı gerekçesiyle mahkemeye çıkarılmaları ve gereken cezanın verilmesi istenmiştir.173 13 Zilhicce 1001 (10 Eylül 1593) tarihinde Anadolu Beylerbeyine, Kütahya’da Atala ve Lazkiye kadısı olan Abdülkerim'e gönderilen hükümde, Lazkiye'nin eski kadısı Hüseyin'in vilayet halkından bazı kişilerin paralarını ve mallarını gasp ettiği, bazı Müslüman kadınlarına zulmettiği,

170 BOA.ADVN.MHM.d. 41, 624/291 171BOA.ADVN.MHM.d. 62, 132/58 172BOA.ADVN.MHM.d. 64, 110/40 173 BOA.ADVN.MHM.d. 69, 101/52

şehre kereste getirenlerin kerestelerinin elinden aldığı ve kendisini şikâyet edenleri ise yakaladığı gibi birçok suç işleyerek halka zarar verdiği bildirilmiştir. Buna göre davalı ve davacıların duruşmaya getirilmesi Hüseyin'in hapse atılması ve sabit olan suçlarının sicile yazılıp gönderilmesi istenmiştir.174

Ekonominin bozulması ile halkın üzerine ağır vergiler yüklenmiştir. Bu vergilerin toplanmasında bazı devlet adamları yolsuzluğa başvurarak vergi kaçırmaya çalışmıştır. 5 Ramazan 987 (26 Ekim 1579) tarihinde Kütahya kadısına gönderilen hükümde, Kütahya'nın Akviran köyünden Kaplan ve kardeşi Fazlı, emekli sipahizadelerden olup mütekait eminlerine (emekli memurlarla ilgilenen memur) vergilerini verdikten sonra malın sahibi Anadolu kethüdasının, kovanlarından tekrardan haksız yere vergi istemesi onun hakkında şikâyette bulunulmasına neden olmuştur. Buna göre kanun gereği kovan resminin (bal vergisi) iki parasından biri devlete biri de mal sahibine verilmesi istenerek bu haksızlığın ortadan kalkması ve bir daha ortaya çıkmaması istenmiştir.175 29 Şaban 987 (21 Ekim 1579) tarihinde Kütahya sancağı kadılarına ve mukataat müfettişi adı geçen Balıkesir kadısına ve nazır Hamza Çavuş'a gönderilen hükümde Kayı Yörükleri, Büyük Engerek ve Küçük Engerek, Büyük Çallu ve Küçük Çallu mukataalarına mültezim olan Ali'nin şikâyeti üzerine oranın kadılarının devlet malı hususunda yasaya aykırı davranıp para tahsilatına müdahale ettikleri bildirilmiştir. Bu durumun teftiş edilip durdurulması ve kadıların para toplama işlerine karışmalarının engellenmesi istenmiştir.176

Merkezi otorite tarumar edildikçe insanlar da parçalara ayrılmış, ürkek ve bir o kadar da saldırgan bir tavırla kendisinden vergi isteyen görevlilere karşı olumsuz davranışlarda bulunmuşlardır. 15 Ramazan 99 (30 Ağustos 1586) tarihinde Anadolu Beylerbeyine ve Kütahya kadısına gönderilen hükümde, Kütahya, İnönü ve Sultanönü kadıları ile Ankara ili müfettişi bildiriler gönderip önceden Sultanönü menhusin (neshedilmiş hükmü kaldırılmış) nazırı olan Kasım'ın zimmetini tahsil için gönderilen saray çavuşlarından Mehmet ve Beylerbeyi adamı Ömer'le birlikte adı geçen Kasım'a borçlanan Yörük Çakırlar cemaatinden borç tahsil etmeye gitmişlerdir. Gittikleri yerde hoş karşılanmayarak yörüklerin saldırısına uğramışlar ve çavuş ile naibi atından indirip iki gün

174 BOA.ADVN.MHM.d. 71, 52/27 175BOA.ADVN.MHM.d. 41, 180/77

bir gece hapsetmişlerdir. Bu olay üzerine bazı yörükler yakalanmış ve suçlarını itiraf etmişlerdir. Buna göre bütün suçluların yakalanıp kürek cezası verilmek üzere İstanbul'a gönderilmesi, suçsuz olanlara ise hiçbir şekilde suç isnat edilmeksizin adaletli davranılması istenmiştir.177

Kütahya sancağına gönderilen Mühimme hükümlerinde vakıflarla ilgili pek çok hüküm bulunmaktadır. Bu hükümler arasında şikâyet dilekçeleri oldukça büyük yer kaplar. 11 Rebiülevvel 993 (15 Mart 1585) tarihinde Niş Kadısı Mevlana Muhyiddin'e gönderilen hükümde, saraya mektup gönderip Karahisar-ı Sahip beyi ve Kütahya sancağının fukara ve düşkünlerinden bazı kimseler gelip mabetler, mescitler, medreseler, camiler, tekkeler, zaviyeler, çiftlik vakıfları ve sair vakıfların el değiştirdiğini bildirmiştir. Toprak kadılarının mütevellilere dahi ihmalkâr davranması, hayır sahiplerinin gelirinin bazı mülkle değiştirilmesi ve bazısının gizlenmesiyle vakıflara büyük zarar gelmiştir. Yetim malının ve vasileri olan kimselerin mallarının yenmesiyle fukaranın malı karışmıştır. Buna göre şehirlerde ve köylerde olan sair vakıflar tazmin ettirildikten sonra yerlerine güvenilir kimselerin atanması toprak kadılarını bu işe karıştırmadan güvenilir bir müfettiş tayin edip hayır sahiplerinin hayırları ile yetimlerin mallarının ortaya çıkarıp yazılması isteniyor. Burada adı geçen vakfın mütevelli ve cabi (gelir toplayan tahsildar) ve sair mübaşirlerin, saray çavuşlarından Süleyman Çavuş tarafından muhasebesi görülmemiş günlüklerin (defterlerin) ve muhasebesi görülüp şüpheli olan maddelerin düzeltilip eğer vakıf malı ya da yetim malının kimin zimmetine geçti ise onun hemen geri verilmesi, vakfa hainlik edenlerin ortaya çıkarılıp ayrıntılı bir şekilde yazılması ve vakfın başına güvenilir kimselerin tayin olunması istenmiştir.178

Osmanlı kurumları içinde en dikkate şayan olanlardan biri toprak kadılığı denen seyyar kadılıklardı. Bunlar yolsuzlukları tahkik ve teftişle görevliydiler. Bazen de toprak mahsulatının kaçakçılığı yapanları teftiş ederlerdi.179 Ancak Niş kadısına gönderilen hükümde, kendilerine önemli bir görev yüklenen toprak kadılarının görevlerine tezat davranışlar sergiledikleri gözlemlenmiştir. 7 Ramazan 987 (28 Ekim1579) tarihinde Uşak, Çal ve Şeyhlü kadılarına gönderilen hükümde, Şeyhlü'ye bağlı Akpınar köyünde olan Saraç

177BOA.ADVN.MHM.d. 61, 203/82

178BOA.ADVN.MHM.d. 55, 376/152

çiftliği yüz elli dönüm olup Kütahya müsellimlerine tayin olunmuş iken zevaid eminleri (vakıftan arta kalan mallara bakan görevliler) tarafından Saraç çiftliğinin yüz dönümünü artık mal diye kaydedip tasarrufunu kendi üstlerine geçirmek istemişlerdir. Müsellemler bu duruma itiraz edip mühürlenmiş vilayet defterinde yüz elli dönümün kendilerine tayin edildiği gerekçesiyle zevaid eminlerinin işe hile karıştırdığından dolayı şikâyette bulunmuşlardır. Verilen karara göre zevaid eminlerinin bu işe karışmaması ve bir daha böyle bir yolsuzluğun yaşanmaması için önlem alınması istenmiştir.180 Zevaid: Bir vakfın gelirinden, gideri yani bütün masrafları çıktıktan sonra elde kalan paradır. Vakıfların gelirleri ekseri o vakfı kuran tarafından evlat ve torunlarına tahsis olunurdu. Vakfın, nazır, mütevelli ve cabi gibi vazifeleri de bu zevaitten ücret aldıkları gibi birçok büyük vakıflarda zevaidin muhtaçlara tahsis edildiği de görülmüştür. Böyle hallerde kimlere ve ne nispette tahsis yapılacağının takdir hakkı vakfın nazırına bırakılırdı.181 Zevaid eminlerinin Saraç çiftliğine müdahalesi ve çiftlikten kendilerine bir pay ummaları yine yolsuzluk yapıldığının göstergesidir. 29 Şaban 987 (21 Ekim 1579) tarihinde Kütahya kadısına gönderilen hükümde, Gevye'de mütevelli olan Elvan Bey'in imarethanesinin vakfının yönetilmesinde bazı yerlere müdahale edildiği gerekçesiyle yazılan dilekçeye göre, Beylerbeyi kaymakamı tarafından adam gönderilip İslam şeriatı gereğince davranılması gerektiği, hakikatte bir müdahale varsa bunun engellenmesi için Sinan Çavuş'un girişimi ile olayın neticelendirilmesi istenmiştir.182 15 Zilhicce 987 (2 Şubat 1580) tarihinde Kütahya ve Tavşanlı kadılarına gönderilen hükümde Kütahya piyadelerinden Yusuf gelip piyade hizmeti yapılmadığı zamanlarda beş yüz para ırgadiye alınması gerekirken yayabaşlarının daha fazla ırgadiye almasından dolayı şikâyette bulunmuştur. Buna göre şikâyetin doğruluğun araştırılması ve gereğinin yerine getirilmesi istenmiştir.183

Bir hadiste bahsedilen: “Denize düşenin ıslanmaması mümkün olmadığı gibi;

dünyaya dalanın da kirlenmemesi mümkün değildir.”184 Sözü gereği; eşkıyalık, rüşvet, iltimas, yolsuzluk gibi illegal yollardan para ve mevki kazanan kişiler, devleti sürüklendiği uçuruma daha da yakınlaştırmıştır.

180

BOA.ADVN.MHM.d. 41, 203/89

181

Mehmet Ali Ünal, “Zevaid” Osmanlı Tarih sözlüğü, Paradigma Yayı., İstanbul, 2011, s. 746

182BOA.ADVN.MHM.d. 40, 502/224

183BOA.ADVN.MHM.d. 41, 987/462

Benzer Belgeler