İSKELETLER ÜZERİNDE GERÇEKLEŞTİ RİLEN İŞLEMLER:
III. ADLİ BİLİMLER KONGRESİ Tablo 1: İskeletleri Yaş Belirleme Yöntemler
I- Bebek ve Çocuklar II- Genç Erişkinler III- E rişkinler 1- Uzun Kemik Uzunlukları 1- Epifizyal Kaynaşma 1- Symphysis Pubis 2- Kemikleşme Merkezleri 2- M3’ün Çıkış Zamanı 2- Facies Auricularis 3- Dişlerin Çıkış Zamanları 3- Basıiar Kaynaşma 3- Sutural Yaşlandırma
4- Costae 5- Spongiosa 6- Diş Aşınması 7- Clavicula 8- Vertebra 9- Histolojik Yaşlandırma 10- Kompleks Yaşlandırma iniklerdeki kas tutunma yerlerinin belirginliğine, yüz, diş, altçene özelliklerine, uzun kemiklerin sağlamlılık ve irilik derecesine, femurda linea aspera’nın ve özel likle kalça kemerinin genel yapısına bakılarak bireyin cinsiyeti belirlenmektedir.
b- Antropometrik yöntem: Bir popıılasyonda kadın ve erkek iskeletlerinde çeşitli kemiklerin boyut dağılı mının farklılığından yola çıkılarak elde edilen metrik değerler cinsiyet belirlemede kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin uygulanış biçimini ve güvenilirliğini, ay rıca toplumlar arasında seksüel dimorfizm açısından ne gibi farkların bulunabileceğini göstermek amacıyla Eski Anadolu Toplumlarından, iki ortaçağ toplumun- da yapılan bir çalışma ayrı bir makale olarak hazırlan mıştır (Özer ve ark., 1998).
Yaş Tahmini: İskelet materyali üzerinde yaş tahmi ni yapılması için, kemik ve dişlerin son derece dikkat li bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. İskelet lerden yaş tahmini yapılırken malzeme üç farklı kate goride ele alınmalıdır. Aşağıdaki tabloda bu üç grup ve her gaip için en uygun olan yaş belirleme yöntem leri verilmektedir.
I- Bebek ve Çocuklar
a- Uzun Kemiklerin Uzunlukları:
Doğum Öncesi: Hamileliğin daha 3- ayından baş- Tablo 1. Anadolu toplumu için geliştirilen bov regresvonları (Sağır. 1995)
E rkekler K adınlar
S = 2.515 Hum + 87.072 S = 2.043 Hum + 84.487 S = 3.152 Rad + 95.403 S = 3.044 Rad + 94.781 S = 3.310 Ulna + 85.368 S = 3.I l l Ulna + 87.264 S = 1.941 Femur + 82.040 S = 1.830 Femur +81.158 S = 2.338 Tibia + 83.329 S = 2.073 Tibia + 87.696 S = 1.187 (Fem+Tib) +71.840 S = 1.077 (Fem+Tib)+75.979 S = 0.610 Fern + 1.816 Tib + 74.752 S = 1.404 Fem+0.659 Tib + 76.480 S = 1.666 (Hum+Rad) + 74.988
s
= 1.581 (Hum+Rad)+ 77.065 S = 1.505 Hum + 1.876 Rad + 75.287s
= 1.120 Hum + 2.125 Rad + 79-719 S = 1.390 Hum + 1.187 Fern + 69.837s
= 0.838 Hum + 1.456 Fern + 71.233 S = 1.009 Hum + 1.760 Tib + 70.923s
= 1.257 Hum + 1.404 Tib + 72.010 S = 0.652 Hum+0.792 Rad +0.406 Ferns
= 0.222 Hum 1.289 Rad+1.035 Fern+ 1.231 Tib + 64.902 +0.333 Tib + 69.219
S= 0.874 Hum+0.320 Fem+1.564 Tib+68.083 S=0.712Hum+1.196 Fem+0.489Tib+69.251 miğin rengi yanma derecesi ve dolayısıyla da büzüş
me oranı açısından önemli ipucu vereceğinden rengi ne dikkat edilmelidir.
5- İskeletten Cinsiyet Tayini, Yaş Tahmini, Boy He saplanması ve Irk Tespiti:
İnsan kemiklerinden bireyin cinsiyet tayini, yaş tahmini, boy hesaplanması ve ıık tespiti yapılmalıdır. Ayrıca, diş kalıntıları ve iskeletin bölümlerinin dış gö rünümlerinin incelenmesiyle bireyin genel morfolojik yapısı belirlenmelidir.
Cinsiyet Tayini: Paleoantropolojik çalışmalarda is keletler üzerinde dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi de bireyin cinsiyetinin güvenilir bir şekilde belirlenmesidir. İskeletlerde doğumdan yakla şık 13 yaşına kadar olan bebek ve çocuklarda cinsiyet belirlemek mümkün değildir. Buna karşın erişkin bir birey iskeletinin bütün olduğu durumlarda % 100’e yakın güvenilirlikte cinsiyet tayini yapılabilmektedir. Cinsiyet tayininde kullanılan yöntemler iki temel grupta toplanmaktadır.
a- Antroposkobik yöntem: Bu yöntemde cinsiyet farklılığı gösteren tüm morfolojik özellikler ele alın maktadır. Özellikle kemiklerin genel yapılarının göz lenmesinden yola çıkılarak tuber frontale’nin gelişim derecesine, os occipitale ve kafatasındaki diğer ke-
kıyarak clavicula, humerus, radius, ulna, femur, tibia ve fibula gibi uzun kemiklerden yararlanarak yaş tayi ni yapmak mümkün olabilmektedir.
Doğum Sonrası: Bilindiği gibi yaklaşık olarak 14 yaşından itibaren epifizler uzun kemiklerle kaynaşma ya başlar. Bu döneme kadar uzun kemiklerin maksi mum uzunluklarından yaş tahmini yapılabilmektedir.
b- Kemikleşme Merkezleri:
İnsan iskeletini oluşturan kemikler birbirlerinden çok değişik zaman ve özelliklerde oluşup, gelişmek tedir. Bu da fetus, bebek ve çocuk iskeletlerinin yaş- landırılmasına son derece önemli katkılar sağlamakta dır.
c- Dental Yaşlandırma:
Erişkinliğe ulaşmamış bireylerin iskeletlerinden yaş tayini yapabilmek için en güvenilir yöntem süt dişlerinin tomurcuklanmasından başlayarak süt dişle rinin ve daimi dişlerin çıkış zamanı ve sırasına göre geliştirilmiş dental yaşlandırmadır.
II- Genç Erişkinler a- Epifizyal Yaşlandırma:
İnsanda Epifizler diafiz ile kaynaşmasını tamamla dığı zaman kemiklerdeki büyüme durur. Bu kaynaş ma zamanları her bir kemikte farklılık göstermektedir. Epifiz kaynaşmalarına bakarak bireyin yaşı tahmin edilebilmektedir.
b- Üçüncü moların (M3) Çıkışı ve Gelişimi: İncelediğimiz iskelet genç erişkin bir bireye ait ise M3’ün çıkış yaşı, taç gelişimi ve köklerinin kapanma sı dikkate alınarak bireyin yaşı tahmin edilebilmekte dir.
c- Basilar Kaynaşma:
Kafatasının alt bölgesinde sphenoid ile occipitalin birleşme bölgesinin 25 yaşında tamamen kaynaşmış olması gerekmektedir. Genç erişkin bireylerde yaş ta yinleri yapılırken bu kaynaşma da dikkatte alınmakta dır.
III- Erişkinler a- Symphysis Pubis:
Yaşa bağlı olarak symphysis pubis yüzeyinin ve bu yüzeyin ventral ve dorsal kenarlarının değişimlerin den yararlanılarak yaş tayini yapılabilmektedir.
b- Facies Auricularis:
Coxa'nin sacrum ile birleşme yüzeyi olan auricular yüzeydeki değişimlerden yararlanılarak yaş tayini ya pılabilmektedir.
c- Sutural Yaşlandırma:
Kafatasındaki temel suturların kaynaşma derecele ri saptanarak çok güvenilir olmasa da yaş hesaplana- bilmektedir.
d- Costae:
Kaburgaların sternal uçlarında yaşa bağlı olarak meydana gelen değişmeler temel alınarak yaş tahmini yapılabilmektedir.
e- Spongiosa:
Femur ve humerus'un proksimal bölgelerindeki süngerimsi dokunun yoğunluğunun yaşa bağlı olarak azalmasına bakılarak yaş tahmini yapılmaktadır.
f- Diş Aşınması:
Daimi molarların çiğneme yüzeylerinde yaş ilerle dikçe aşınmalar gözlenmektedir. Bu aşınmaların dere celerine bakılarak bireyin yaşı belli bir yaş aralığında saptanabilmektedir.
g- Clavicula:
Clavicula'nın diyafiz kesitindeki spongiosanın ve korteksin yaşa bağlı olarak değişen morfolojik yapısı na bakılarak yaşlandırma yapılabilmektedir.
h- Vertebra:
İskeletler üzerinde yaşlandırma yapmak için çok güvenilir metotların uygulanamadığı durumlarda, ver- tebraların genel yapısına bakılarak (corpustaki defor- masyonlar ve osteofitik oluşumlar vs) bireyin yaşı hakkında genel bir fikir edinilebilir.
I- Histolojik Yaşlandırma:
Uzun kemiklerin gövde kısımlarından alınan 0,5 cm lik kesitlerin, çeşitli zımpara diskler yardımıyla 25- 30 mikrona kadar inceltilerek mikroskop altında ince lenmesiyle yapılan bir yaş belirleme metodudur. Bilin diği gibi ilerleyen yaşla birlikte kemiklerdeki osteon sayısı artmakta, iç ve dış esas lamellerin yüzdesiyle havers kanallarının çapları azalmakta ve eski osteon parçaları artmaktadır.
i- Kompleks Yaşlandırma:
Kafatasındaki süturların kapanma derecelerinin, symphysis pubis'in değişme fazlarının ve femur ile humerus'un proksimallerindeki spongiosa yoğunluk fazlarının bir arada kullanılarak bireyin yaşının belir lendiği bir yöntemdir.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakülte si Fizik ve Paleoantropoloji Bölümü'nde bugüne ka dar 5000'in üzerinde iskelet çalışılmıştır. Yukarıda açıklanan yöntemlerin hemen hepsi bu çalışmalar sı rasında iskeletin korunma durumu ve niteliği dikkate alınarak uygulanmıştır. İskeletlerde yaş tahmini yapı lırken, özellikle erişkin iskeletlerinin bütün olduğu durumlarda doğruya en yakın sonuçları vermesi açı sından kompleks yöntemin uygulanması önerilmekte dir. Ancak arkeolojik kazılardan elde edilen iskeletler, her zaman iyi korunmuş olmayabilmektedir. Bu du rumda iskeletin mevcut olan parçalarından, uygun olan yaş belirleme yöntemi kullanılarak bireyin yaşı na ilişkin tahminler yapılmaktadır. Böyle durumlarda yapılan yaş tahmini güvenirlik aralığı daha geniş ol maktadır.
Boy Hesaplanması:
İskeletler genellikle bütünlüğünü kaybettiği ve he le bazen sadece bir kemikten oluşabildiği için boy uzunluğunu, canlı bir bireyin boy uzunluğunu ölçer
III. ADLİ BİLİMLER KONGRESİ
gibi ölçmek mümkün değildir. Bu nedenle iskeletin boyunun hesaplanması için çeşitli formüller geliştiril miştir. Bunlardan en çok kullanılanlar Pearson (1899), Trotter-Gleser (1952), Dupertuis ve Hadden (1951), Genoves (1986) formülleridir. Anadolu insanına özgü boy hesaplama formülü ise Sağır (1995 ve 2000) tara fından geliştirilmiştir. Sağır, ülkemizde yaşayan insan lardan seçtiği bir grup üzerinde boy uzunluğuna iliş kin regresyon formülleri oluşturmuştur.
Irk Belirleme:
Paleoantropolojik çalışmalarda ırksal tanımlama larda kullanılan en önemli morfolojik farklılıklar, ka fatasında yer almaktadır. Kafanın genel şekli, yüzün yapısı gibi özelliklerin yanında boy uzunluğu, çeşitli vücut kemiklerinin orantıları gibi kriterler de insan is keletleri arasındaki fiziksel farklılıkları ifade etmede sıkça kullanılmaktadır. Irksal sınıflandırmalarda en sık başvurulan kriter "Kranial Endis"tir. İnsanlar üzerinde yapılan çalışmalar, kranial endisi hem kalıtımın, hem de çevresel faktörlerin etkilediğini ortaya koymuştur. Baş biçiminin poligenik bir kalıtım sonucunda belir lendiği, uzunluk, genişlik ve yüksekliğin birbirleriyle korelasyon içinde olduğu tahmin edilmektedir. Aynı şekilde çevresel faktörlerle baş biçimi arasında belir gin bir ilişkisinin olduğu düşünülmektedir. İskelet ça lışmalarında, Avaıpa genelinde görülen ırklar; Nordik, Alpin, Dinarik, Doğu Avrupa ve Akdeniz ırkları (narin ve kaba yapılD’dır (Özbek, 1994). İskeletin ırksal ya pısının doğru ve güvenilir olarak belirlenmesi bize bi reyin morfolojik yapısı hakkında genel bilgiler ver
mektedir. Tablo 4’de Anadolu’da görülen ırk tipleri ve bunların morfolojik özellikleri yer almaktadır.
6) İskelet Üzerindeki Paleopatolojik Lezyonlardan Bireyin ve Toplumun Sağlık Yapısının Belirlenmesi:
"İnsan iskelet kalıntılarından patolojik olayların ve koşulların tanınması" olarak tanımlanan paleopatoloji, geçmiş hastalıklara ilişkin bilgi vermesinin yanı sıra o dönemde yaşamış insanların kültürleri, sağlık durum ları, yaşam koşulları ve beslenmeleri hakkında da diz lere ipucu sunmaktadır. İskeletler üzerinde yapılan çalışmalarda patolojik olayların belirlenebilmesi için hastalığın kemik üzerinde herhangi bir iz bırakması gerekmektedir. İskeletler üzerindeki patolojik olgular her zaman makroskobik olarak (çıplak gözle) görüle memektedir. Bu durumda mikroskobik ve röntgen analizlerine başvurulmaktadır (mikro hypoplasia, har- ris-lines vb.). Adli Antropoloji alanında yapılan çalış malarda iskelet üzerinde belirlenecek bu türden bir özellik, bireyin kimliğini ortaya çıkarmada çok önem li ipuçları verebilmektedir.
Kemikler üzerinde iz bırakan paleopatolojik olu şumlar şunlardır. A- Travma
X
Kırık X ÇıkıkX
Kültürel deformasyonlarX
Kesikler B- Enfeksiyonal hastalıklarX
OsteomiyelitisTablo 5: İskelet çalışmalarında kullanılan epigenetik karakterlerden bazıları
Karakter Standart Karakter Standart
Incisura antegonialis Yok Os lambda Var Canalis mylohyoideus Var Ossicula lambdoidea Var Torus mandibularis Var Ossicula asterionica Var
Foramen mentale Yok Os incae Var
Foramen frontale Var Linea nuchalis suprema Var Foramen supraorbitale Var Ossicula occipito-mastoidea Var Sulcus nervus supraorbitale 10 mm+. Foramen mastoideus Yok
Sutura supranasalis Var Foramen mastoideus Extrasutural Sutura metopica Canalis postcondylaris Açık Foramen ethmoideus anterior Extrasutural Canalis hypoglossalis Var I-'oramen ethmoideus posterior 1+ Facies condylaris Var Foramen infraorbitale accessorius Var Tubercula precondylaris Var Foramen zygomatico-faciale Yok Processus paracondylaris Var Os bregmaticum Var Foramen jugulare Var Ossicula coronale Var Tubercula pharyngealis Var Ossicula sagittale Var Foramen ovale Tam değil Foramen parietale Var Foramen spinosum Tam değil Os japonicum Var Foramen pterigo-spinosum Var Ossicula epipterica Var Canalis palatinus mediale Var Articulatio fronto-temporale Var Torus palatinus 10 mm+ Ossicula squamosa Var Foramen huschke Var Os incisura parietalis Var Torus auditorius Var
X
PeriostitisX
TüberkülozX
Treponemal enfeksiyonlarC- Kan hastalıklarına bağlı değişmeler
X
Porotic hyperostosisX
Cribra orbitalia X Cribra craniiD- Metabolik ve hormonal dengesizlik
X
ScurvyX
RicketsX
Endokrin hastalıkları ve displasia i- Gigantism ii- Acromegaly iii- Dwarfism iv- Achondroplasia E- Tümörler F- ArthritisX
OsteoarthritisX
Rheumatoid arthritisX
Ankylosing spondylits G- Dental patolojiX
ÇürükX
Dental hypoplasiaX
Periodontal hastalıklarX
DiştaşıX Kültürel dental modifikasyonlar 7- DNA Analizi:
DNA kalıntıları yumuşak dokular, kemikler, diş kökleri, dışkılar, tohumlar ve diğer bitki kalıntılarında bulunabilir. Bunların ortaya çıkarılıp analizlerinin ya pılabilmesi için aşağıdaki işlemlerin sırasıyla yapılma sı gerekmektedir:
a- Yüzey kirliliğini gidermek : UV ile, hidrolik asi- te batırılarak, çamaşır suyu ile ya da yüzeyi kazıyarak temizlenir)
b- Kemiği toz haline getirmek,
c- DNA’yı açığa çıkartmak. (Bunun için çeşitli maddeler kullanılarak proteinler parçalanır ve solüs yon içerisinde DNA ayrıştırılır)
PCR (Polymerase chain reaction) yoluyla elde edi len DNA parçasının birçok kez kopyalanması elde edilen DNA üzerinde birçok işlemin yapılabilmesini sağlar.
8- Varyasyonlar:
Yapılan çalışmalarda toplum ya da bireylerin bir- birleriyle biyolojik akrabalıklarını anlayabilmek için ölçülemeyen özelliklerin incelenmesi ayrı bir önem taşımaktadır. Bu akrabalıkların ortaya konulmasında kafatasındaki epigenetik karakterlerin görülme oran larından yararlanılmaktadır (İskelet üzerinde görülen varyasyonlardan bazıları ve bu karakterlerin standardı
Tablo 5’de verilmiştir). 9-Diyet-,
İskelet gelişimi ve diş yapısına bakılarak bireyin diyeti hakkında bilgi edinilebilmektedir. Dişlerdeki aşınmalar, hypoplasia gelişimi ve diş çürüklerinin ge lişimi ve sıklığına bakıldığında bireyin protein ve ya karbonhidrata bağlı bir beslenme rejimi uyguladığı anlaşılabilir. Bunun yanı sıra diğer vücut kemiklerinin gelişimine bakılarak bu bireyde büyüme geriliğinin olup olmadığı da saptanabilmektedir.
SONUÇ
Paleoantropolojik çalışmaların materyalinin bir bö lümünü eskiden yaşamış olan toplumların iskeletleri oluşturmaktadır. Bu iskeletlerin incelenmesi için geliş tirilen metotlar, antropolojik materyalde bireylerin özelliklerinin, toplumlar arasındaki farklılıkların, ev rimsel değişimlerin ve paleodemografik yapılarının anlaşılması için kullanılırken, Adli Tıp alanında ise kimliği meçhul iskeletlerin ya da toplu katliamlarda ele geçirilen iskelet kalıntılarının kimlik tespitinde sık lıkla yararlanılmaktadır.
Adli antropoloji alanında her toplum için özgün yeni kriterlerin geliştirilmesi kaçınılmaz olmuştur. Gü nümüzde İskeletten kimliklendirme çalışmalarında kullanılan kriterler Avrupa ve Amerikalı toplumlar üzerinde geliştirilmiştir. Oysa toplumlar arasında genetik ve morfolojik açıdan farklılıklar vardır ve bu nedenle daha sağlıklı çalışmalar için her toplumun kendine özgü olan yaş ve cinsiyet standartları ile boy hesaplama formüllerinin belirlenmesine gereksinim duyulmaktadır. Bu nedenle Paleoantropolog, Adli Tıpçı ve Anatomistler'in biraraya gelerek bu tür çalış malar yapmaları kaçınılmazdır. Son dönemlerde Adlı Tıp alanında kimliği bilinen cesetlerden yararlanılarak bazı yaş ve cinsiyet kriterleri oluşturma çabaları ol makla birlikte varılan sonuç tatmin edici olmaktan çok uzaktır.
KAYNAKLAR
1. Bass W.M. Human Osteology. Third Edition, Special Publication, 2, Colombia, 1987.
2. Brothwell D.R. Digging U p Bones. Third edition, British Museum. Oxford University Press, London, 1981.
3. Dupertuis C.W. ve Hadden J.A. "On the Reconstruc tion o f Stature from Long Bones". Am. J. Phys. Anthropol., 9:15-53, 1951.
4. Krogman W.M., İşcan M.Y. The Human Skeleton in Forensic Medicine. Second Edition, Charles C. Thomas Publisher, Springfield, Illinois, U.S.A, 1986. 5. O liv ie r G. Practical A nthropology. Charles C.
6- Özbek M. "Anadolu'da İnsan Irklarının Tarihsel Gelişimi". XI. Türk Tarih Kongresi, C.1:44-68, (5-9 Eylül 1990 Ankara), TTK Basımevi, Ankara, 1994. 7- Özer İ., Sağır M., Sevim A., Güleç E. "İki Ortaçağ
Toplumunda Cinsiyet Kriterlerinin İstatistiksel ve M orfolojik Açıdan İncelenmesi". E.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp A nabilim Dalı ve A dli Tıp Uzmanları Derneği, III. Adli B ilim ler Kongresi, (14-17 Nisan 1998), Kuşadası, 1998.
8- Pearson K. "Mathematical C ontribution to the Theory o f Evolution. On the Reconstruction o f the Stature of
III. ADLİ BİLİMLER KONGRESİ