• Sonuç bulunamadı

1.3.1 Yaşam Kalitesi Tanımı

1.3.2.1. Adet Öncesi Gerginlik Sendromu ve Depresyon İlişkisi

Adet öncesi gerginlik yaşayan kadınların, ruh sağlığının da yaşanılan gerginlikten etkileneceği ve bununla paralel olarak ruhsal problemlerle karşılaşabileceği bilinmektedir. Depresif duygulanım ve düşüncelerin ortaya çıkması ise adet öncesi dönemde sıkça karşılaşılan ruhsal PMS belirtileri arasındadır (Angst ve ark., 2001; Bosarge, 2003; Schmelzer ve ark., 2015). Aynı zamanda, adet öncesi gerginlik sendromunun ileri düzeyi olan adet öncesi disforik bozukluk, mental bozukluklar içerisinde değerlendirildiğinde depresyon temelli duygu durum bozukluklarının altında değerlendirilmektedir (APA, 2013). Dolayısıyla, adet öncesi gerginlik düzeyinin depresyon üzerinde etkisinin başlatan ya da sürdürücü olmasının yanı sıra, aynı zamanda depresyonun varlığının da adet öncesi gerginliği tetikleyeceği düşünülmektedir. Yonkers’in araştırmasına göre, depresyonun yaşam boyu yaygınlığı, PMS düzeyi yüksek olan kadınlarda %70 olarak bulunmuştur. Ayrıca, PMS’i olan bayanların depresyon geliştirme riski 14 kat PMS’i olmayan bayanlara göre daha fazladır (1997).

Diğer yandan, adet öncesi gerginlik sendromunun depresyon ile ilişkisini inceleyen birçok çalışma yapılmış ve sonuçlarına göre depresyon düzeyi ile PMS düzeyi arasında pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur (Akdeniz ve ark., 2002; Danacı ve ark., 2001; Erci ve ark., 1999; Gözüm ve ark., 1996; Korkmaz ve ark., 2005; Yücel ve ark., 2009). Başka bir deyişle, depresyon düzeyi arttıkça ya da azaldıkça, adet öncesi gerginlik sendromu düzeyi de depresyon düzeyi ile birlikte artış ya da azalma göstermektedir. Akdeniz ve arkadaşlarının 2002 yılında, 15 ile 18 yaşları arasındaki 20 depresyon tanısı almış ve 17 herhangi bir tanısı olmayan genç

kızlar ile yapılan araştırmasında, depresyonu olan ve olmayan genç kızlar arasındaki PMS düzeyi ve belirtileri incelerken, aynı zamanda, bu genç kızların anneleri ve kendilerindeki PMS belirtilerinin ilişkisinin incelenmesi hedeflenmiştir. Depresyon düzeyinin belirlenmesi için Beck Depresyon Envanteri, adet öncesi gerginlik sendromunun belirtilerinin ve düzeyini belirlemek içinse Premenstrüel Değerlendirme Formu kullanılmıştır. Analizler ise Mann-Whitney U Testi, doğrusal regresyon ve lojistik regresyon analizleri ile tamamlanmıştır. Sonuçlara bakıldığında, depresyonu olan ve olmayan genç kızlar arasında PMS toplam, PMS oranı, endojen depresif özellikler, bunaltı, dikkat ve konsantrasyon, sosyal işlevsellik ve duygulanım değişikliği düzeylerinin anlamlı bir fark gösterdiği bulunmuştur (p<.01). Ayrıca, depresif belirtilerin şiddetinin PMS düzeyi için belirleyici olup olmadığının incelendiği araştırma adımında ise depresyon düzeyinin PMS düzeyi için anlamlı bir belirleyici olduğu, depresyon düzeyinin artışıyla PMS düzeyinin de artış gösterdiği (p<.01) ve depresyonun yaklaşık %20 oranında PMS’in varyansını açıkladığı görülmüştür. Son olarak da PMS şiddet seviyesinin üzerinde depresyon düzeylerinin etkisine bakılmış ve PMS olmayan ve hafif düzeyde olanlara göre orta ve şiddetli PMS düzeyi olanların depresyon düzeyinin anlamlı farklılaştığı bulunmuştur (p<.01). Danacı ve arkadaşlarının (2001) çalışması adet öncesi disforik bozukluk (PDD) tanısı konulan kadınlarda belirtileri anlayıp, belirtilerin adet öncesi ve sonrasındaki şiddetini belirlemeyi hedeflemiştir. Depresyon düzeyini belirlemek adına Beck Depresyon Ölçeği ve adet öncesi gerginlik sendromu tanısı için DSM-4 kriterleri ve PMS belirtilerini için de belirti tarama listesi kullanılmıştır. 28 PDD tanısı konmuş kadınla yapılan ve PMS ile depresyon ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmanın bulgularına göre, PMS ile depresyon arasında anlamlı bir ilişki (p<.01) ve ek olarak, adet öncesi dönemde ölçümlenen ruhsal belirti (p<.01) ve depresyon puanlarının (p<.05), adet sonrası döneme göre istatistiksel olarak anlamlı arttığı bulunmuştur. Diğer bir deyişle, depresyon düzeyi, bireyin adet görmesinden bir hafta öncesinde bulunması durumunda anlamlı bir artış göstermektedir.

Gözüm ve arkadaşlarının 1996 yıllında yaptığı araştırmada, 18-32 yaşlarındaki son sınıf üniversite öğrencisi olan genç erişkinlerde, adet öncesi gerginlik belirtileri ve sıklığı ile depresyon ve anksiyete ruh sağlığı değişkenleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Adet öncesi gerginlik sendromu belirtileri ve düzeyleri Geriye Dönük Premenstrüel Değerlendirme Formu ile, anksiyete düzeyi Durumluk-Süreklik Kaygı Envanteri ile ve depresyon düzeyi ise Epidemiyolojik

Araştırmalar Depresyon Skalası ile ölçümlenmiştir. Analiz adımları tek yönlü varyans analizi, Student t test ve korelasyon analizi kullanılarak tamamlanmıştır. Bulgular göstermektedir ki; örneklemdeki sağlıklı genç erişkinlerde %7.7’si şiddetli adet öncesi gerginlik yaşarken, %45.1’i orta düzeyde adet öncesi gerginlik sahibi ve %47.2’si adet öncesi gerginlik yaşamıyor olarak bulunmuştur. Diğer yandan, anksiyete ile adet öncesi gerginlik düzeyleri anlamlı ancak zayıf bir ilişkiye sahipken (r=.20, p<.05), depresyon ile adet öncesi gerginlik düzeyi arasında oldukça anlamlı ve güçlü bir bağıntı olduğu gözlenmiştir (r=.55, p<.01).

13-18 yaşlarındaki 40 depresyon tanısı konan ve 37 herhangi bir psikolojik tanı almamış ergen ile yapılan çalışmada, PMS’in belirtileri ve şiddeti anlaşılıp, depresyon tanısı konmuş genç kızlar ile herhangi bir tanı almamış genç kızlar arasındaki PMS düzeyi farkı incelenmiş ve PMS düzeyi ile depresyon düzeyi arasındaki ilişkiye odaklanılmıştır. PMS belirtileri ve düzeyi Adet Öncesi Değerlendirme Formu- Geçmiş Dönem ile belirlenirken, depresyon düzeyi Beck Depresyon Envanteri ile değerlendirilmiştir. Ayrıca, PMS düzeyleri yok, hafif, orta ve ağır olarak sınıflandırılmıştır. Sonuçlar Ki-kare analizi ile incelendiğinde, depresyon tanısı konmuş kızların PMS düzeyleri, sağlıklı kızlarla kıyaslandığında, ağır ve orta seviyede PMS düzeyi, hafif PMS düzeyine göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p<.01). Ayrıca, gruplar arası PMS düzeyi incelendiğinde, depresif bozukluk tanılı genç kızların PMS belirti şiddeti, sağlıklı kızlara oranla anlamlı bir yükseklik göstermiştir (p<.05). Bu doğrultuda, Spearman korelasyon analizi ile depresyon ve PMS düzeylerinin ilişkisi incelendiğinde anlamlı ve pozitif yönlü bir etkileşim olduğu görülmüştür (r=0.44, p<.01) (Korkmaz Çetin ve ark., 2005).

Erci ve arkadaşlarının 170 kadınla yaptığı araştırmanın konusunu, sağlıklı yaşam biçimi davranışları ile depresyon düzeylerinin PMS ile olan ilişkisi oluşturmaktadır. Sağlıklı Premenstruel Değerlendirme Ölçeği, Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği ve Beck Depresyon Envanteri ile ölçülmesi amaçlanan değişkenler ölçülmüş ve değişkenler arası ilişkiler Pearson korelasyon analizi ile değerlendirilmiştir. Sonuçlara göre, PMS düzeyinin sağlıklı yaşam biçimi davranışlarından yalnızca kişiler arası destek alt skoru ile zayıf ama pozitif yönlü anlamlı bir ilişkisi varken (r=.161, p<.05), PMS tüm alt düzeyleri (otonomik fiziksel değişim hariç, p>.05) ve PMS toplam düzeyi ile depresyon düzeyi arasında anlamlı, pozitif yönlü ve orta düzeyde güçlü bir ilişki olduğu bulunmuştur (r=.303, p<.05).

Adet öncesi gerginlik sendromunun yaygınlığı ve depresyon ile ilişkisinin incelendiği ve Yücel ile arkadaşlarının yürüttüğü çalışma (2009), İzmir ilindeki 331 Ege Üniversitesi öğrencisi ile tamamlanmıştır. Araştırma verileri katılımcılar hakkında bazı bilgiler almak için sosyodemografik özelliklere ilişkin tanıtım formu, PMS belirti ve düzeyleri için Premenstrüel Sendrom Ölçeği ve depresyonun varlığının izlenmesi içinse Genel Sağlık Anketi-12 kullanılmıştır. T-test, tek yönlü varyans analizi ve Ki kare analizi ile elde edilen veriler ölçümlenmiştir. Bulgulara göre, PMS toplam düzeyi ile genel sağlık toplam düzeyi arasında anlamlı, pozitif yönlü ve güçlü bir ilişki bulunmuştur (r=.573, p<.01). Ayrıca, PMS ile depresyonun görülme olasılığının bağıntısı değerlendirildiğinde, depresyon görülme olasılığı arttıkça, PMS’in de anlamlı bir şekilde artış göstereceği görülmüştür (χ2=58.200,

p<.01). Son olarak, adet öncesi dönemde rahatsızlık yaşayan ve yaşamayan

öğrenciler arasında PMS belirtilerinin, toplam düzeyinin ve genel sağlık toplam puanının farklılaşıp farklılaşmadığı incelendiğinde ise adet öncesi rahatsızlık yaşayan öğrencilerin PMS belirtileri, toplam düzeyi ve genel sağlık toplam puanları, adet öncesi rahatsızlık yaşamayan öğrencilere göre anlamlı bir şekilde fazlalaştığı dikkat çekmektedir.

Benzer Belgeler