• Sonuç bulunamadı

Abdülganî b İsmâil b Abdilganî b İsmâil en-Nâblusî (v 1143/1731)

C) Eserin Etkileri

3. Abdülganî b İsmâil b Abdilganî b İsmâil en-Nâblusî (v 1143/1731)

Abdurrahman b. Muhammed el-‘İmâdî’nin ibadetlere dair kaleme aldığı eserinin şerhi olan Nihâyetü’l-murâd fî şerhi Hediyyti’bni’l-‘İmâd bu eser, Abdürrezzâk el-Halebî tarafından tahkik edilmiştir.

Abdülganî b. İsmâil b. Abdilganî b. İsmâil en-Nâblusî268

(v. 1143/1731) Nihâyetü’l-murâd fî şerhi Hediyyti’bni’l-‘İmâd adlı eserine el-Gunye fi’l-Fetâvâ’ya Gunyetü’l-Fetâvâ şeklinde 1 defa atıfta bulunulmuştur.

Abdülganî b. İsmâil b. Abdilganî b. İsmâil en-Nâblusî, Nihâyetü’l-murâd fî şerhi Hediyyti’bni’l-‘İmâd adlı eserindeki atıf şöyledir:

[ فيو " ةعرشلا حرش " يلع ديسلا نبلإ : فيو " ىواتفلا ةينغ " سيل ةلاص في ناك اذإ جوب موقلا ماملإا لبقتسي ةنُس اهدعب هه لبقتسي لاف ناك اذإ امأ ،يلصي لجر قوبسم هئاذبح نكي لم اذإ اذهو ،ةنُسلا وه اذه ]

Bu şekilde bir atıf yapılmıştır. Ancak en-Nâblusî’nin sözünü ettiğimiz bu eserine ulaşamadığımız için sadece internetteki bu ifadeyi ve el-Gunye fi’l-Fetâvâ’da aynı ifadenin geçtiği yerleri dipnotta gösterdik.269

268

Hayatı için bkz. Özel, Ahmet, “Nablusî, Abdülganî b. İsmâil”, DİA, İstanbul 2006, XXXII, 268- 270.

269 en-Nâblusî’nin atfı için bkz. https://books.google.com.tr/books?id (05.09.2016). ayrıca el-Gunye fi’l-Fetâvâ’daki ifade için bkz. Cemâleddîn el-Konevî, el-Gunye Fi’l-Fetava, Millet Ktp., Feyzullah Efendi Kol., nr: 1037, 16a.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

CEMÂLEDDİN EL-KONEVÎ’NİN EL-GUNYE Fİ’L-FETÂVÂ ADLI ESERİNİN TAHKİKİ

I- ESERİN TAHKİKİ YAPILIRKEN TAKİP EDİLEN METOT

İslam kültür mirası zengin hazinelere sahiptir. Kütüphaneler dolusu eserler bunlar içinde özel bir yere sahiptir ve bugün de bunlara sadece Müslümanların değil bütün ilim dünyasının ihtiyacı vardır. Tarihi süreç içinde eşine az rastlanır vandalizm örneklerinden birisi olan Moğol istilası sırasında kütüphanelerin yakılıp kitapların imha edilmesi tecrübesinin yeniden yaşanması tehlikesine karşı bu eserlerin mesela kitapların ilmî neşirleri yapılarak güvenceye alınması önemlidir. Çünkü böyle bir zulmün bir daha olmayacağına dair elimizde herhangi bir garanti yoktur. Bu sebeplerden ötürü tarihi mirasimiz olan bu eserleri yok olmadan neşre layık olanlar önem sırasına göre müslümanların istifadesine sunulmasının önemli bir hizmet olduğunu düşünmekteyiz.270

Hanefî mezhebi tarih itibariyle sünnî mezheplerin ilkidir. İmam Azam’ın önde gelen talebelerinden itibaren zengin ve istikrarlı bir şekilde yazım geleneği oluşmuştur. Buna rağmen bu mezhebin diğer sünnî mezheplere oranla yazma eserlerinin tahkiki yönünde yeterli ilginin gösterildiğini söylemenin pek mümkün olmadığını görüyoruz. Bu sebeplerden ötürü biz de döneminin önde gelen Hanefî âlimi olan Cemâleddin el-Konevî’nin el-Gunye fi’l-Fetâvâ adlı eserinin tahkikli neşrini yapıp ilim dünyasının istifadesine sunmayı uygun gördük.

Yazma eserlerin tahkiki için iki metot vardır. Bunlardan birincisi, tahkik şartlarını taşıyan bir nüsha asıl kabul edilip olduğu gibi metne yazılır, kaşılaştırma için karar verilen nüshalar ise asıl nüsha ile kaşılaştırılarak varsa farkları dipnotta gösterilir. Bir nüshanın asıl kabul edilmesinin da bir takım şartları vardır.

Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:

Müellif nüshasına ulaşmak, müellifin talebelerine yazdırdığı, müellife okunan ve onun kontrolünden geçen vs. nüshalar dikkate alınarak tahkik çalışması yapılmaktadır.271

İkinci metot ise nüshalardan herhangi birini asıl olarak seçme imkânı olmadığı durumlarda nüshalardan müellifin hattına en yakın ortak bir metin oluşturmaktır. Bunun zaruret hallerinde başvurulan bir medot olduğu da belirtilmektedir.272

Çalışmamızda müellifin eserinin üç nüshası kullanılmıştır. Yer yer mukabeleli nüshasından da faydalanılmıştır. Bu nüshaların tanıtımı ve tercih ediliş sebepleri daha önce geçtiği için burada tekrar edilmeyecektir.

Tahkikte birinci metodu tercih ettik. Müellifin tarihine yakın ve tashih edildiği kanaatine vardığımız İstanbul Millet Ktp., Feyzullah Efendi Kol., nr. 1037/1’de kayıtlı nüsha asıl, diğer ikisi ise karşalaştırma nüshalarıdır: İstanbul Millet Ktp., Feyzullah Efendi Kol, nr. 1036’da kayıtlı nüsha ile İstanbul Süleymaniye Ktp., Damad İbrahim Kol., nr. 699’da kayıtlı nüshalardır. Dolayısıyla asıl olarak kabul edilen nüshaya genellikle herhangi bir müdahale yapılmadan metne yazılmış, karşılaştırma nüshalarındaki farklar dipnotlarda gösterilmiştir.

Elimizden geldiğince el-Gunye fi’l-Fetâvâ’nın atıf yaptığı yerler ve eserler matbu kaynaklardan cilt ve sayfa numarası verilerek dipnotlarda gösterilmiştir.273 Bu eserlerin bir kısmı Cemâleddin el-Konevî’den önce yazılan eserlerdir. Ayrıca Hanefî kaynaklarında geçen ve müelliften daha sonra kaleme alınan eserlerden de istifade edilmiştir.

271

Detaylı bilgi için bkz. Abdusselâm Hârûn, Tahkîku’n-Nusûs ve Neşruhâ, Kahire 1998, s. 29; Abdulâdî el-Fadlî, Tahkîku’t-Turâs, Cidde 1982, s. 104; Bahcıvan, Seyit, a.g.m., sy. XXI, s. 62-63. 272 Bahcıvan, Seyit, a.g.m., sy. XXI, s. 63.

273

Bu eserlerden bir kısmı şunlardır: Serahsî’nin el-Mebsût ve Şerhu’s-Siyeri’l- Kebîr, Burhânüddin b. Mâze’nin el-Muhîtü’l-Burhânî, Şirâzî’nin el-Mühezzeb, İbn ‘Âbidîn’nin Reddü’l-muhtâr ala‘d-Dürri’l-muhtâr ve el-‘Ukûdü’d-Dürriye, Hassâf’ın Şerhü Edebü’l-Kâdî, Kâdîhân’nın Fetâvâ, el-Fetâvâ’l-Hindiyye, İbnü’ş- Şıhne’nin Lisânü’l-hükkâm fî Ma‘rifeti’l-Ahkâm, İbn Nüceym’in el-Barû’r-Râik ve’n-Nehrü’l-Fâik, Molla Husrev’in Dürerü’l-Hükkâm, ez-Zeylaî’nin Tebyînü’l- Hakâik, Bedruddin ‘Aynî’nın el-Binâye Şerhü’l-Hidâye, Ğânim el-Bağdâdî’nın Mecme‘u’z-Zemânât, Mevsılî’nın el-İhtiyâr li-ta‘lîli’l-Muhtâr, İbn Kesîr’in el-Bidâye ve’n-Nihâye, İbnü’l-Humâm’ın Fethu’l-Kadîr, Kâsânî’nın Bedâiu’s-Sanâ‘i, Şürünbülâlî’nın Merâkı’l-felâh, Tahtavî’nın Hâşiyetü’t-Tahtavî ‘alâ Merâkı’l-felâh, el-Bâbertî’nin el-‘İnâye Şerhu’l-Hidâye, Muhammed b. el-Hasan eş-Şeybânî’nın el- Asl ve el-Kesb, ‘Askalânî’nın Fehul-Bârî ve Bulûğu’lü-Merâm, Hamevî’nin Ğamzü ‘uyûni’l-besâir, Dâmâd Efendi’nin Mecmau’l-Enhur, Emâsî’nın Revzu’l-ahyâr, Ali et-Trablûsî’nin el-İs‘âf fî Ahkâmi’l-Evkâf, el-Fetâvâ el-Velvâliciyye, Karâfî’nın ez- Zahîre.

Tabakat ve tarih kitaplarından faydalanılarak eserde ismi geçen şahısların tam adları ve vefat tarihleri tabakât ve tarih kitaplarından tespit edilip, hakkında kısa ve tanıtıcı bilgiler dipnotlarda verilmiştir. Ayrıca tabakat vb. kitaplardan hakkında bilgi bulamadığımız şahısların ve aynı konunun bahsi geçen yerlerde Hanefî kaynaklarından dipnotlar verilmiştir.274

Yine aynı şekilde eserde bazen sadece eserin adı bazen de eser müellifiyle beraber zikredilmiştir. Bunların da tabakat vb. kaynaklardan faydalanarak kitapların tam adı ve müellifleri hakkında kısa ve tanıtıcı bilgiler dipnotlarda belirtilmiştir. Buna ilave olarak hakkında bilgi bulamadığımız eserler ve müellifleri Hanefî kaynaklardan istifade ederek aynı konunun geçtiği yerler tespit edilerek dipnotlama işlemi yapılmıştır.275

274

Bkz. Tahkikli Metin. 275 Bkz. Tahkikli Metin.

Eserde geçen ayetler siyah koyu bir şekilde şu parantez içine alınarak ﴾﴿ yazılmış, sûre ve ayet numaraları dipnotlarda verilmiştir.

Eserde geçen hadisler metinde siyah ve koyu bir şekilde normal tırnak işareti » ile yazılmış ve kaynakları tespit edilip yerleri mümkün mertebe hadis « kaynaklarından gösterilmeye çalışılmıştır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız rivayetleri mümkün ölçüde Fıkıh kitaplarından verilmeye gayret gösterilmiştir. Bunun dışında bulamadığımız hadisler hakkında herhangi bir dipnotlama işlemi yapılmamıştır. Hadislerin sıhhati hakkında herhangi bir hüküm verme cihetine gidilmemiştir.

Eserde geçen şiirlerin kaynakları dipnotlarda gösterilmiştir. Ayrıca şiirin bentlerini ayrımak için üç nokta (…) kullanılmıştır.

Eserde az da olsa Farsça kelimeler geçmektedir. Bu kelimelerin günümüz Farsça yazım kılavuzuna göre yazıp Farsça sözlüklerden yararlanılarak dipnotlarda gösterilmiştir. Buna karşın Farsça kelimenin metin içerisinde Arapçası geçtiyse bu kelime için dipnotlama yapılmamıştır.

Tahkikli metinde bazı kelimelerin harekelenmesi yapılmış ve anlaşılmaya katkısı olur temennisiyle noktalama işareti de kullanılmıştır. Ayrıca metin paragraflara ayrılmıştır.

Eserde geçen dua ve zikir içerikli ifadeler, Allah’ın sıfatları, kıraat bahsinde geçen Kur’an’nın yanlış okuma şeklinde yazılan ayetler, Farsça kelime ve cümleler ve bazı harfler akıllı tırnak içine ("") alınarak yazılmıştır.

Dipnotlarda farklılıklar gösterilirken cümle ve kelimeler mevcut değilse ةدئاز yerine artı (+), ةطقاس yerine eksi (-) işaretleri kullanılmıştır.

Eserde sadece nüsha farklılığı gösterilecekse, o zaman rumuzla birlikte nüshanın farklılıkları gösterilmiştir.

Tahkik yapılırken “ ف1 ” nüshasının varakları ][ köşeli parantez içinde varak numaralarıyla birlikte birinci yüzü “أ” ikinci yüzü “ب” harfleriyle gösterilmiştir.

Eserin Arapça kısmındaki dipnot numaraları sırayla nokta vb. işaretlerden önce verilmiştir. Buna mukabil olarak dirase kısmında ise bu işlem nokta vb. işaretlerden sonra verilmiştir.

Tahkik metninde günümüz Arapça imla kılavuzu uygulanmıştır. Bazı isim ve kelime bütün nüshalarda aynı yazılmıştır. Fakat günümüz Arapça yazım kılavuzunda bunlar farklı olduğundan ya da iki şekilde yazıldığından biz bunlardan birini tahkik boyunca uyguladık. Bunlar şöyledir:

(ميهاربإ) ismi bütün nüshalarda (ميهربإ) şeklinde yazılmıştır. Biz tahkik boyunca bu ismi (ميهاربإ) şeklinde yazdık.

(ارابخ) ismini tahkik boyunca (ىرابخ) şeklinde yazdık.

→ bütün nüshalarda ( سلماينتلئ ) şeklinde geçen kelimeyi tahkik boyunca ينتلأسلما) ) şeklinde yazdık.

→ bazı nüshalarda (ةوكز) şeklinde geçen bu kelimeyi tahkik boyunca ةاكز) ) şeklinde yazdık.

(ىضر) şeklinde geçen bu kelimeyi tahkik boyunca اضر) ) şeklinde yazdık. → Nüshalarda nakıs veya zaıd olan )( ifadesini fark olarak dipnotlarda göstermedik.

Benzer Belgeler