• Sonuç bulunamadı

A Speleoloji ve Türkiye’de Speleoloji Çalışmaları

Yaklaşık üçte biri karstlaşmaya uygun karbonat ve sülfatlı kayalarla kaplı olan ülkemizde, yaklaşık kırkbin mağara’nın olduğu öne sürülmektedir.45 (Şekil 24). Bu konuda en geniş kapsamlı literatür taraması yapılarak gerçekleştirilen “Türkiye Mağaralar Envanteri”nde, 2327 mağara kayıt altına alınmıştır.46 Sahip olduğu doğal

değerlerinin yanısıra arkeolojik verileri de barındıran mağaralar, Avrupa’da 18. yüzyılın ortalarından beri araştırma konusu olmuşken, ülkemizde speleolojinin önemi özellikle 1960’lardan sonra hız kazanmıştır. Mağarabilimi literatürüne ilk resimli kaynak oluşturan belge, Türkiye’de Lice’deki İskender-i Birkleyn mağarasından gelmektedir. M.Ö. yaklaşık 850 yılına tarihlenen bronz panel üzerinde; dikitler ve nehir tasvir edilmiş olup, Asur Kralı Şalmaneser III İskender-i Birkleyn mağarasını M.Ö 852-852 tarihlerinde ziyareti anısına yapılmıştır.(LevhaVI.1)47.

Türkiye’de mağarabilimi alanında en önemli gelişmeler 1950’den başlayarak jeolog Temuçin Aygen’in çabaları ile olmuştur. Özellikle su kaynaklarına yönelik48 yapılan çalışmalar, genelde karst ve bu karstın en belirgin tezahürü olan mağarlar ilgili bilgi birikimin hızla artmasına neden olmuştur. Ayrıca 1960 yıllarda karstik şebekelerin dinamiğine yönelik ilk boya deneyleri ve kararlı izotop analizleri yapılmıştır. Akademik dünyada ise mağara araştırmalarının temsili çok zayıf kalmıştır. Buna tek istisnai örnek Hacettepe Üniversitesi bünyesinde gelişen karst hidrojeolojisine yönelik çalışmalardır.49 Halen üniversitelerimizde speleoloji kürsüleri yoktur ve bu konuda yetişmiş bilim insanı yok denecek kadar az sayıdadır.

45 T. Aygen, (1984): Türkiye Mağaları.İstanbul.Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayınları, s.18. 46 G. Gürcan v.d., (2006):TME Türkiye Mağaralar Envanteri , İstanbul, Ege.

47 LevhaVI.1 İngiliz Arkeoloji Müzesin’de Londra’da sergilenmektedir. 48 Bu çalışmalar daha çok baraj etüdleri ve içme suyu temini amaçlı olmuştur.

Buna bağlı olarak arkeolojik verileri barındıran mağaralarda da disiplinler arası çalışmalar yeterince yapılamamıştır.

Şek.24. Türkiye’de mağara oluşumuna elverişli Karstik Sahalar ve çalışma alanı Konya ovası ve çevresi.

Arkeolojik çalışmalar çoğu kez mağaraların özellikle doğal ışığın girdiği ağız kısımlarında gerçekleştirilmektedir. Bunun nedeni genelde mağara iskanlarının çoğu kez mağaraların giriş kısımlarında olmasından dolayıdır. Arkeolojik araştırmaların çok azı mağaraların ritüel olarak kullanılması, speleotemlerin bilinçli olarak toplanması, işlenmesi ve sembolik olarak kullanımına yönelik gerçekleştirilmiştir.50 Mağaraların derin, karanlık ortamlarında yapılan bu tip çalışmalar için mağaracı arkeologlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konuda bilginin az olmasının diğer bir nedeni ise Doğu Avrupa’da ve Eski Sovyetler Birliği’nde yapılan speleolojik ve arkeolojik araştırmaların dünya arkeoloji literatüründe yeterince paylaşıma sunulamaması olabilir.51 Ülkemizde Mağaraları’nın prehistorik önemi konusuna ilk değinen,

50 Bu konuda örekler için bkz. J.E. Brady, A. Scott, H. Neff ve M.D. Glascock, (1998): “Speleothem

Breakage, Movement, Removal, and Caching: An aspect of Ancient Maya Cave Modification”,

Geoarchaeology 12 (6), s. 725-750. M.A. Dowd, (2008): The Use of Caves for Funerary and Ritual

Practices in Neolithic Irland. Antiquity 82 (316), s. 305-317.

51 K.B. Tankersley v.d., (1997 ) : “Archaeology and Speleothems” , C.A. Hill ve P.Forti, Cave

Türkiye’deki prehistorik arkeolojinin öncüsü sayılan Prof. İ. Kılıç Kökten’dir. Türkiye Prehistorik Mağaralarındaki yerleşim farklılıkları üzerine Onur Özbek tarafından yapılan bir yüksek lisans tezi de vardir.52 Fakat speleothemler dahil her türlü mağara oluşumunun arkeoloji ile olan bağlantıları konusunda araştırmalar şimdiye kadar yapılmamiştır. Son dönemlerde speleotemler üzerinde yapılan araştırmalar daha çok geçmiş dönem iklimsel koşulları belirleme amaçlı olmuştur.53

Yeraltı sularının, karbonat ve sülfatlı kayaları, belirli etken ve süreçlerin denetiminde, bir dizi fiziko-kimyasal olay sonucu eritmelerine bağlı olarak gelişen54

mağaraların fiziki özellikleri ve bulunduğu sosyo-kültürel bölge, o mağaranın hangi amaçlara uygun olarak kullanılabileceğini belirler. Günümüzde bir çok mağara başta turizm olmak üzere, depolamacılık, iyi kalite tulum peyniri üretimi, kültür mantarcılığı, mağara tedavisi, askeri amaçlarla sığınak ve lojistik alan yeri, plaser maden çıkarılması ve yeraltı suyu temini, bio çeşitlilik koruma amaçlı değerlendirilirken, diğer yandan çeşitli inanç sistemleriyle bağlantılı ritüel amaçlara yönelik önemli ziyaret merkezi olmağa devam etmektedirler.

Prehistorik dönemlerde ise mağaralar barınma, korunma, ölü gömme, hammadde temini, ritüel, sanatsal, tapınma gibi amaçlarla süreli veya geçici olarak kullanılmıştır. İnsanın mağara yerleşiminden, mağara dışı yerleşime geçiş sürecine baktığımızda, zaman dilimi olarak mağara kullanımının oldukça uzun soluklu olduğunu görmekteyiz. İnsan zihninin gelişimine bağlı olarak yarattığı kültür, özellikle maddi buluntulurla desteklenerek, ideoloji, din, kozmoloji ve ikonografi (mağara resmi, kaya sanatı) bağlamında mağaralarda bıraktığı izlerle, kalıntılarla mağaralar günümüzde bilimsel araştırmalarımıza ışık tutacak doğal bir laboratuar ortamı sunmaktadırlar.

52 O. Özbek, (1993): Prehistorik İskân açısından Türkiye Mağaraları ve Hatay Mağaralarının

İncelenmesi. Hacettepe Universitesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans tezi.

53M. Ekmekçi, (2003): Review of Turkish Karst with Special Emphasis on Tectonic and Climatic

Controls, Acta Carsologica 32 (2), s. 205-218.

54 L. Nazik v.d., (2005): TC Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Karaman İli Doğal

Benzer Belgeler